6 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12

6 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayat 12 Jimnastik harekâtı değil, aynı o teşkilât olan Sokol cemiyetinin zamanda muhtelif atletik sporlar, Eskrim, Güreş, Tenis, Futbol, Hantbol, ve Yüzme turnuvaları da yapılmıştır. Neticede yüzlerce galip zafer çelenkleriyle başlarını süslemiş ve şenlikler umumi bir geçit resmi ile bitini- miştir. Umumi harö- ketlerden mada mınta- kalardan gelen muh- telif o truplar otarafın- n (72) müsamere ve- rilmiştir. Bayram haftası- nin son günü 160000 kişinin şarkılar söyleye- rek Kolonya sokakların- dan geçişi görülecek bir manzara idi. Çekoslovakların 1926 senesinde Prag'da yaptık- ları o Sokol Bayramını da Jimnastik şenlikleri meyanında sayabiliriz. Çekoslovakya'nın istiklâlini te- min eden ve tamamiyle milli bir memlekette en ziyade verdiği iş: Jimnastiktir. Zaten da- ha Avusturya imp: âratorluğu box yunduruğunda iken siyasi hakla rını istihsal için çalışan Çek mil- liyetperverleri Jimnastik kulüpleri açarak işe başlamışlardı. Ozaman Stokholm stadyomunda Bayrak güuü Sokol hafi bir teşkilât idi, pagandalarını bu kulüpler vasıta- sıyla neşretmişlerdir. Bugün içti- mâi ve bedeni sahada çalışan pro- Sayı: 132 dünkü siyasi Sokol cemiyeti her dört senede bir hükümetin mi- zaheretiyle, Sokol Olimpiyadı is- mini verdikleri şenlikleri yapar- lar. Memleketin her tarafından yüz binlerce insanı Prag'da toplarlar; Jimnastik harekâtı ,ritmik rakıslar, temsili canlı tablolar yaparlar. Polonya, Hollanda, Bel- çika ve Romanya'da da buna benzer Jimnastik şen- likleri yapılmakta ve bin- lerce genç birarada hare- kâtı bedeniye yapmaktadır. Milli varlık noktai naza- rindan çok mühim olan beden terbiyesini ciddiyet ve büyük bir ehemmiyetle takip eden Cümhuriyet hükümeti sayesinde yakın bir atide bizim memleke- timizde de yüzbinlerce genci bir araya toplayan Jimnastik şenlik leri göreceğimize şüphe yoktur NİZAMETTİM RİFAT zeki sanli, başka memle- ketlerin irili ufaklı dahileri ve yahut e kadar azdır. erhangi bir teşkilât başinda alanımız, bunu her gün ve her fırsatla acı acı görürler: etrafları- na itimat olunabilecek iş bilen, iş seven, kendisini saklamiyarak olduğu gözüken ve kendi menfaatından fazla müşterek işe bağlanabilen, çünkü menfaatının o işe bağlı olduğunu kabul eden adam toplamak isterler; çünkü bir iş ancak böyle kimselerle yü- tür. Halbuki, her teşkilâtçının “ bu samimi ve haklı arzusu, Mar- marada inci avına çıkmakla mü- savidir. Günün birinde herhangi bir işetrafında menfaat kokusu ha- vaya dağılır dağılmaz, o teşkilât- çının dört bir tarafını ilkevel saran lar, bütün zihni kudretlerini burun- larında toplamış kurnazlar olur. Bir ticaret meselesi mi, işten anlayan bir zeki değil, filan nü- fuzlu zatin ahbabı olan bir kur- naz sahnededir; bir memuriyet evkii mi, tahsi i vet tecrübesi ye- rinde bir ehil kimse değil, henüz kendisile birlikte o mevkii de tec rübe tahtası yapacak bir kurmaz ön saftadır; bir ilim işini, ruhun- da hakikat aşkı yanan adam de- gil, bütün ömründe kitap açmak- tan ve bir fikir arkasında koş- maktan iyrendiği kadar hiç bir şeyden nefret etmemiş mahut adam başını kaldırır.; bir hayır ve fazilet müessisesi mi, o mües- sesenin kapısından içeri girmeden evvel nasılsa çıktığı dakkadan itiba- ren de öylece hudutsuz bir sefih ha- yatı yaşayacak şahsın sesi çınçın öter. Bütün bunlar, kurnazlardır; ve bunların karşısında aciz, sabırlı devrini bekleyen zekiler elpençe divan dururlar. Birincilerin mezi- yeti vardır: hiç bir şeye inanmamak ve bağlanmamak; ikincilerin ka- bahatleri vardır: inandıkları ve ve sevdikleri bir çok şeyler olmak. *8 Bir memleketin terbiye mese- lesi, yalnız mekteplerinde hallo- lanmaz ve terbiye müesseseleri yalnız mektepler değildir. Bütün hayat sahneleri ve mevkileri ter- biye ocakları olduğu gibi, büyük veya küçük her işin başında bulunanlar da birer mürebbidir. Memleketin her köşesinde ve her fırsatla, seciyelerinden bahsettiği- “miz bu kurnazlara ve kurnazlığa şafi tedbirler orta ve yüksek tahsil ders verme sure- temas edenler, yeni nesil içinde bu kurnaz- lığın nakadar sari bir hastalık haline girdiğini belki herkesten fazla vuzuhla ve istirapla görü” yorlar: memleketin bütün cevhe- rini kısa bir zamanda askariye indirmek tehlikesini gösteren bü hastalığa karşı muallimlerin, bi- gün parça parça ve ancak vahim vak'alarda giriştikleri mucadeleyi tak'viye ve teşci etmek, onların bu mesaisini tanzim ve tevsi etmek, nihayet bu mesaiyi mek- tep haricinde, kimseye acımak- sızın, tatbik etmek lâzımdır. MEHMET SERVET karşı almalıyız. Bugün derecesinde tile gençlerle İşi

Bu sayıdan diğer sayfalar: