6 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 16

6 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayat lö Sayı: 132 hatta değil, iki ayağın arasına düşüyor: yalnız bir ayak üzerine şu halde bacakların ikiside ayni zamanda gövdeyi taşıyor ve bir çabalama icra ediyor gibi görü- nüyor. Hasili umumi şekline bakalım; âdeta bir konsola benziyor: filha- kika bükülü olan bacaklar ileriye doğru bir çıkıntı teşkil ediyor, içeri çekilmiş olan gögüs dahi bir çukur halinde bulunuyor, İşte bu da size evelce atelyemde yaptığım göstermiş olduğumun ispatıdır.» çamurdan modelde Sonrada diğer «Esir» heyke- line doğru dönerek * — Burada, dedi, konsol şekli göğüsün içeri çekilmiş olmasiyle hasıl olmaktadır. Bu şekli evelce de söylediğim gibi — bütün mahsus ise — size kurunuvusta O heykeltraşlığına hasdır. Michelangelo, yine / tekrar ederim ki, goötik'lerin sonuncusu ve en büyüğüdür. Ruhun düşünceleri, iztırap, hayattan nefret, maddenin esareti, ilham eden işte onu anasır > bunlardır. Bu «Esir» heykelleri kolayca kırılabilecek gibi görünen zencir- lerle bağlı bulunuyorlar. Lâkin heykeltraş bu esirlerin hususile manen malıpus olduklarını gös- Çünkü her nekadar bu şekillerde papa ikinci termek istemiştir. Jules'in fethettiği vilâyetleri tasvir etmek istedisede bunlara sembolik, yani rümuzi bir kıymet vermiştir. Bu esirlerden her biri hadsiz ve nihayetsiz serbestliği elde etmek SMİİL.# olan kapağını güya çatlatmak isteyen ruhı beşerdir. kırup Sağ taraftaki «Esir»'e bakınız. Beethoven'nin çehresine ne kadar büyük en elemlisinin benziyor. Michelangelo, musikişinasların simasını gösterdi. Zaten kendinin de gam ve ka- savetle müdhiş bir azap içinde kıvranmış oldğunu bütün hayatı ispat etmektedir. Onun yaptığı bütün heykeller o kadar iztirap ve azap içinde tasvir edilmişlerdir ki kendi kem dilerine kırılacaklar gibi görünür- ler. Kâffesi meşb” oldukları ümid- tazyıkı sizliğin pek fazla olan altında ezilecekler zannedilir. Michelangelo o oihtiyarlayınca onları gerçekten kırdığı da oldu. Artık sanaat ona kâfi gelmiyordu; o, lâyetenahiyi istiyordu. Pek eyi hatırımdadır: bir gün Floransa büyük kilisesinde bulu- nuyor idim, ve Michelangelo'nın Pieta heykeline derin bir heyecan gölge içinde bulunan bu şaheser o sırada ile bakıyordum, alelâde gümüşten büyük bir meş'alenin Kilise hanendelerinden genç ve güzel ziyasile (o aydınlanmıştı. bir çocuk kendi boyunda olan meş'aleye yaklaşarak onu ağzına doğru getirdi ve üfleyerek alevi Artik o harikulâde oldum, söndürdü. heykeli çocuk dahi gözüme hayatı söndüren görmez ve: bu ölüm perisi gibi göründü. Bu kuvvetli hayali büyük bir kiymet ve ihtimam ile kalbimde muhafaza ettim.» Biraz durduktan sonra gene sözüne devam ederek : — Kendimden biraz bahset mekliğime müsaade (ederseniz, dedi, size derim ki bütün haya- heykeltraşlığın iki büyük temayülü arasında, yani Fidias'ın tımda tarzı idraki ile Michelangelo nunki arasında tereddüt ettim. Evelemirde tarzi atikten baş- ladım ; lâkin İtalyaya gittiğimde birdenbire #loransalı büyük üstada meftun oldum; eserlerim de şüp- hesiz bu ibtilânin tesirine uğra- dılar. O vakittenberi, ve hususiyle son zamanlarda, tarzı atika tekrar rucu ettim. İnsan ruhunun derinliği, ikdam ve ıztırabın kudsiyeti gibi Miche- langelo indinde omergup olan mevzularda bir büyüklük vardır. Fakat onun havatı istihkar edişini tasvip etmem. Yer yüzünde faaliyet, nekadar gayri mükemmel olsa dahi, gene güzel ve eyidir. Hayatı asıl icrası mümkün olan çabalamadan dolayı içinde sevelim. Bana gelince, tabiat hakkın- daki görüşümü muttasıl daha sâkin kılmağa çalışıyorum. Bütün Omesâimiz rahat ve sükünete doğru müteveccih olma- hıdır. Tabiatın zihnimiz zaten gene kâfi derecede esrarına karşi endişe ve iztirap duyacaktır. VAHİT NA V in / AN > İM

Bu sayıdan diğer sayfalar: