18 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

18 Mart 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mi 4 ğ € AL A “ BL Lİ EE EN rika da bir insanın gör- düğü işleri gören ma- kina adam icat olun- muş. Buna bir çokları inanmaz. Fakat Ame- rikada ( yeni jersey ) ukümetinde yapılan bir makina adamın bir - şimendüfer lokomotifi idare ettiği ve başka bir makina adamın da bir fabrikada amele :s3s9 Axarmı becan Martın onaltısı şehitler günü Hiç o gün hatırdan çıkar mı becanl Sonunda ve lâkin yaptık düğünü, "Türk kam buşuma akar mı be canl Biz unutsak bile tarih unutmaz, Türk altın gibidir lekeyi tutmaz, Kinini kalbinde besler uyutmaz, Bizi top gülesi yıkar mı be canl Duş'nan sanırdı ki biz kolay kandık, Domuz derisinden post olur sandık, O ummadı ama biz tez uyandık, Türkler boyunduruk takar mı be can! gi Aldık 16 mart intikamım, Duşmanın başına yıktık damını, Milletin anlattık biz meramını, “Türk kam boşuna akar mı be canl eemiseniz SE DEMEAVESEYOEEŞE FENOL esen Meraklı Şeyler 1000000400000: sesesessesesserrrrersers000000s20010009 Makina adamlar Bir çok zamandır şa-!den birinin işini mü- > yıası devam ediyor. Ame| kemmelen gördüğü ur- Masal içinde masal ö- —Bu kadar marifetli ve kuvvetli genç kız bakalım kimdir, gö- relim! diye yüzünün örtü- sünü cekince Fitne ortaya çıktı,Yıldız Bey sevgilisini görünce boy- nuna atıldı. Sarmaş doiaş oldular. Yıldız Bey Fitneyi tekrar aldı sa- rayına götürdü. Cslla- da da akıllılığından do- lavı bir çok ihsanlar verdi. » *. Yıldız Bey, Fitneyi alıp sarayına götür- dükten sonra dehşetli bir eğlence hayatına daldı. Zaten öteden be- eserse. M.S. e gece Balatta kafayı çe! tık inkâr kabul etmez bir hakikattir. Bu ma- kina adamlar her işi görmefe, ve düşünme- | ge hissetmeğe de başlarlarsa vay hali- | mize mi diyeceksiniz... | Hiç korkmayın, bizim | meziyetlerimizi taklit ederler, muhakkak ku- surlarımızı da beraber alırlar. Onun için kendi lekiyle | mükemmel rekabet edebiliriz şapkasını almışlar. Va ti saanale pek düş- ilivetin halka mahsus sahilesi Sl, NN Se KAŞ BN Bu gece 3v atlı ile kündü.Hukümet işlerini| yola çıktı. İran hu- Bunu fursat (o bilen etrafındaki düşmanlar ayaklandılar. Komşu İran hukümdarı * bin- | lerce asker toplayıp bududu geçti, Yıldız Bey bunn ha- ! ber alınca memleketi- İnimüdafaaya hazırlan- İ mak istedi. Fakat as- | ker ve halk yıldız Beye | hiçte taraftar görün- müyorlardı. Onun için yıldız Bey kaçmaktan başka kur- tuluş çaresi görmedi. Belki kendisi ortadan kaybolursa memleke- tinin kurtulmak imkâ- nı vardı. ! | Bir Arabacı müşterisini soydu) Çinde 16 milyon insan aç Eyipte oturan Ahmet Feyzi Efendi evelki kmiş, sonra bir arabaya binin evine © t nek istemiş. Arabacı Azmı ve arkadaşı Narı Feyzi İZien- | y gidi arabacılar vay! kümdarı da Yıldız Be- yin kaçtığım duyunca sıkı bir hücumla içeri girdi. Zafer neş'esi İran hu- kümdarını da çileden çıkarmış,oda işi eğlen- ceye vurmuştu. Halbuki Yıldiz Bey yediği yumruğun acr sıyla el altından mü- kemmel çalışıyordu. Bir kaç ay sonra an- sızın Acemistantın dört bir etrafını kuşattı. İran askerleri Yıldız Beyin ordularının kar- şısında dayanamayıp teslim oldular. Yıldız Bey İranı beştan başa Çinde dört beş senedir halk boğazlaşıyor. İki üç kumandan eha yor. Bunun neticesi orta da ne ot kaldı ne ora', , mi Şimü orada tam diyi yolda soymuşlar, parasını, elbisesini ve | kıvrım kivrim kıvranıyormuş. Bu hal bütün milletlere ibret olsun! Karısını nasıl vurdu? MR m İf zaptettikten sonra ki di memleketine girdi ve Acemistan huküm- darını esir etti. İran hukümdarı tah- tını va saltanatını el- den kaçırmamak için Yıldız Beyi kendisine damat etmeği karar- eştırdı. Yıldız Bey bu teklifi kabul etti. Fakat bu kadarla kalsa iyi.. Ar- tık bütün dünyaya ha- kim olmayı kurmuştu, Hint, Çin, Harzim, Sek-! lap, Herat, Magrip hu- ! kümdarlarına ve Rum kayserine elçiler yolla- | yıp onların da kızları- | nı istetti, Şehiremininde ot ran Ahmet E'endi ile karısı Safise Hanım öteden beri birbirl kavga eder bir türlü geçinemezlermiş. Evelki gün evine dönen Ahmet Efendi karısını evde bulama- yınca fena halie hit- detlenmiş. bitmedi Karının önünde bek- leme > başlamış, Bir iki saat sonraSafiyeHanım gözükmüş. Saçsaça ba: başa kapışmışlar. İBu- nun üzerine Ahmet Efendi bıçağını çekmiş Safiye Hammi “sekiz yerinden © yaralayıp kaçın:ş. liyi bir birlerine kırdırı- Safiye Hanım bas- tahanede ölmüş, Ah- met Efendi de yaka- lanmıştır. «6 mulyon &ışı açlıktan Çocuk hajtas Milliyetin tefrikası 35 Sıcaktan hâlâ bunalıyordu. . . kayanın kenarına oturdu, çorap larını çıkardı, eteklerini sıvadı, © ince bilekli küçücük beyaz ay- aklarını suya söktü. - - nâ sarılan uzun yumuşak saz- © lardan ilk önce biraz korktu ö- “bür tarafa döndü. “ların üstünden beyazlı bir er- la bacaklarını sudan çekti, elin- » de çorapları, iskarpinleri ayağa kalktı, Beyazlı adam o zamana “kadar onu görmemişti, Ikisi de durdular. © Yüzü gölgede kalan Neyran tam aya karşı duran yabancıyı tanıdı ve çıplak bacakların ü- “zerine kabil olduğu kadar etek. lerini çekmeğe çalışarak: © —Aa,.. Ekrem bey... diye- © —Aaş.. Ekrem bey... di- yebildi. Genç adam kısa hir tereddüt- en sonra Neyranın yanına gel- — Pederiniz yok mu? Bura- Tam o esnada, sahilden ıslık ; E söylenilen bir türkü sesi gel- Neyran başmı çevirdi. Kaya- SÖNEN ISIK Yazan — MEBRURE HURŞİT — |ta duruyordu. kek ilerliyordu. Genç kız telaş-| sustular. dibine, koyu gölgelerle oynaşan sazlardan ayıramadılar. Neyran oturuyor, elile çora- bının üstünden bacağımı oğuy- ordu. Ekrem biraz geride ayak- da yalnız oturmaktan: korkma-! Ba; wirdi, kızın a; diner ta? dedi. il yarka gizi kvreii ışığında parlıyan güzel kıvırcık Neyran arkasını dönesüş, saçlarına, çok şeffaf bir beyaz- Şoraplarnı giyiyordu. 'hıkla elbisenin içine saklanan — Ben burada hakikaten “y- boymuna baktı; . belki kaç haf- alnız kalabileceğimi sanıyor: tadır kalbini üzüp bitiren his- dum. lerin çildırtıer teşviki altında | — Bu taş bana mı Neyran her şeyi unutup guürsuz bir ha- zim bahçe yi atlayıp buraya ge- reketle ellerini bu güzel başa| liyordum, Madam ki sizi rahat- uzatacak, okşayacak, koklaya- sız etmiş olduğumuzu hissettir. caktı. .. fakat Neyranın safiyet diniz... denizi penceremden dolu ahenkli sesi ile uyanır gibi seyrederim artık. . joldu. — Size rahatsız oldum de- — Cevap versenize Ekrem medim yalnız sualinize cevap bey... sizin içinize de şu deni- verdim. İze vuran elmaslı yolda yürümek Neyran acele bacağımı sudan arzusu gelmiyor mu? çekerken taşa sıyırtmış, deri - Belki geliyor. .. fakat ü- ni kaldırmıştı. .. beyaz çor. inden ancak peri ayaklarının nm üzerinde yayılan kan lekesi- *g leceğini hissediyorum. . . ne bakarken Ekremin nazarı ki am yok... dikkatini celbetti. — Iyi ki babam yok. — Kan mı o leke? Ne oldu,!“bu şairlik nerden çıktı bacağmız mi kanıyor? sizinle öyle eğlenirdi ki. çarpmışım. .. acele| | — Pederiniz galiba — le ile kalkar de alay etmiş olacak ki, bunu Ekremin dudakları acı bir te-düşündünüz. . . bessümle aralandı: — Size uğur dedi. Neyran güldü. — Kim bilir?... Aa... o w-)yaşından büyük sözler getirmiyorum. . Se geçthi kararti “ne? San.) ğini biliyordüm fakat bü ne ga|rile baktıktan sonra, dudakları- i m? « “İri Yİ İzin büktüz amelini eke | ee ialidelik ikisi dı Jkan onlar sizin elmaslı yolumuz. meyiniz. .. tabi Hasanm cümc| mi. Bir müddet gözlerini, denizin dan tehılikesizce geçmenin ko- leleri deli sade daha basitti... layımı bulmuşlar. . - bahsediyorum... bu çok ze peri kızı diyor... bir peri kızı, evet! şünmüyor... etrafınızdakileri | sade bakışlarmızla bile hayran ettiğiniz için sizde muhakkak sihirli bir şeyin mevcudiyetine iman ediyor... — Evet, o çok sevimli: bir çocuk. Sizi ilk gördüğü; gün, kalbinde şimdiye kadar mevcu- İdiyetinden bile haberdar olma- dığı bir köşenin, büyük feda- kârlıklar yaratabilecek çok ne- sih bir hisle dolduğunu ve bazı dakikalarda sebebini anlıyama- dan isyan duyduğu kuvvetli bir hil ğını, ne yapmak istese “acaba! onun hoşuna gider mi idi?,, su- alinin burgusu ile sıkmtılı” te reddütler geçirdiğini anlatıyor. — Ekrem bey, siz Hasanın avukatı mısınız? Küçüğümün| çevirdi, arkasmda ayakta duran'dar götüreyim mi Neyran ba-| ledi- | genç adama hayret dolu gözle-! num, müsaade eder misiniz? öyle gül gözlerinizin ona doğru döndu-|,. kir ğü o ilk heycanlı anda, adeta! lüzüm gördüğünüzü bu sefer de| parlaklığı veren duygunun ne İtuhaf bulduğunuz noktaları ben) o Yardım etmek üzere uzanan' — Oyle ama ben yürümekten | ilâve etmiş olabilirim... mak-| Ekremin elini görmedi, çevik daha sadım size onu biraz olsun an-|bir hareketle ayağa kalktı..... ez çok zevkli bir şey olur-|latmaktı... ie .. — Kimi — Neyran hanım, Hasan #i-| — Şeyi — Onu evel tanı- — Sihirli değneği olmıyan| yorum.... acaba küçüğü şimdi-| vimli bir tebessümle ona baktı. ye kadar anlıyamadığımı mi — Halbuki Hasan böyle dü-|Zânnediyordunuz? lir misiniz Neyran ha- ; konuşmak güç... hele gibi bir makina a- damı için bu hemen, hemen im-! kânsız bir şeymiş... biraz geç anladım... fakat aczimi kabul eltim... — Bütün bu sözlere neden Li ben anlamadım... — Şimdiye kadar anlarıya- cağmızdan korkarken, buna sevindim. . . — Neyi anlayamadığıma? — Hasanı! — Fakat size söyledim ya, hayal zinciri ile size bağlandı. Ben Hasanı sizden daha iyi ta:| ni kapayarak ta içine kadar çek Dirim, — Acaba? öyle mi sanıyor sunuz? O ana kadar gözlerini deniz- den ayırmayan Neyran başını «hem geç oldu, artık dön ın yanımdaki sarmaşıklı duvar. meliyim, dedi. ii ee «« geçerken ir şeyi e — Mehtap sefasma çıkar lena parçası çok büyük değil-| kurbağalardır. .. bizim bahçede e krem çekilip yandakine at-İde çok var... nasıl Neyran ha- kıpadan genç kız geçemezdi.İnım deniz kenarı sevdiniz mi, uhu anlatmak için durdu, 5€-| yine gelecek misiniz? — Elbette, hele böyle sıcak O esnada Ekremin nefsi ile| havalarda...” ne büyük bir mücadelede bulun- i İduğunu, onun ellerine sarılıp:| gan, a, ade beni kayalarım “Neyran neden beni anlamak |. 1,57 geye se istemiyorsun?,, diye bağırma. | 9'i. mak için kendisini ne güçlükle, — Neden? tettiğini hissetmedi bile... | — Demin beni gördüğünüz çe iti ie S zamat yalnız kalamadığınızdan e Bütün zekâsma rağmen göz- rini örten safiyet perdesi genç adamım bakışlarına bu garip müşteki idiniz e , — O zaman Iğım acımış- ti... öyle dedim... — Peki şimdi? — Şimdi... şimdi... sizde geliniz, diyorum! Yaramaz dudaklar!... Yine barçın ne dayanılmaz bir şey folduğunu anlamasına mani ol- Karşıdaki kayaya atlamak ü-İ zerö onun yanından geçerken,j Neyranm istemediği şeyleri ne- saçlarından dağılan “salkım, |den söylediniz? kokusunu, gencin nasıl gözleri-| Ekrem hayret ve sevinçle genç kıza döndü. . . elleri uzan- dı; fakat o, çoktan kaçmıştı... işle ay ışığında beyoz görünen ince elbiseli hayal koşa koşa, gittikçe küçülerek ağaçların ys eşillikleri arasmda kayboldu. Genç adam bir müddet gözler İrini beyaz noktanın silindiği yerden ayrramadı. : . “ Kehdi de farkına * tiğini farkedemedi. .. genç kız- İiğinm masum emniyeti ona'bir kerecik bile “fenalığı,, hatırlat- madı. — Sizi şu ağaçlıklı yere ka-! — Ben de sizden bunu istiy- ecektim. .. koca bir kız için ay-

Bu sayıdan diğer sayfalar: