21 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" CIKIr, Alilliyet A« Âsrın ümdesi “Milliyet” tir 21 HAZİRAN 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi 00 Telgraf adresi: Milliyet, le- | Telefon numaralı: İstanbul 3911, 3912, 3913 —aeme— ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için | 400 kürüş 800 kuruş| 750 1400 | 1400 2700 | ; 8 aylığı . 12 Gelen evrak geri verilmez * »Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdüriyete müracaat edili: — v > Gazetemiz ilâpnların mes'uliyetini İ ; : ; | | - bti - î - yetinden, İspanyada diktatörlü| ; © her hangi bir değişiklik oldu E BUGÜNKÜ HAVA Dün heraret en çök 23 en az || 17 Gerece idi Bügün — tüzgâr poytaz bava bulatlu olacaktır. Haftanın yazısı Muamma ! Ama hakikaten muamma! Ma lâm ya içinde yaşadığımız za- man vasfı mümeyyizi “Ekono-| mi,, dedikleri alış veriş, ticaret, zenaat, para elhasıl eskilerin| “dünyalık,, ismini — verdikleri| şeylerdir. | Doğrusu mahiyetini hiç biri- izin bilmediğimiz bu işin kün anlamağa çalışmak bey-| hüde bir şeydir. Bilirim! diyen- | lerin de bu hususta sizden ben-| den âlim olmadıkları - kaktır. Buanlara sorsanız: — Yahu, şu buhranın sonu ne| olacak? Derhal size hiç sizi alâkadar| etmiyen şeylerden, Amerika| » borsasındaki buhrandan, İngil-| “terede amele hükümetinin vazi mi bü muhak-| ğün iktısadi sebeplerden dolayı| ğünden, Almanyadaki iş- / sizlikten, Rusyanın küçük tica- <arete müsaadesinden elhasıl bin bit meseleden Bahseder, lâ- kin asıl sorduğumuz şeye cevap vermez. Çünkü o da farkında u ldir. Asıl fenası ahval de V. mu sizi şahit göstererek : — — Hani üç ay evvel görüşür- (Ç ken size söylememiş miydim? İşte çıktı. Azizim iktısat kanun | lâyetegayyerdir. der. Hal12 , buki size o meseleden hiç bah- tmemiştir. Hele kanunların lâyetegay- olmasma hiç aklım ermez... mMizahn, |ki alış veriş etsin. Piyasada de-| — Yoo! Vallâhi olmaz! diye menederler, tabif böyle hareket edince hiç birisi para veremez.. Nihayet bir hayli mücadeleden sonra içlerinden birisi der ki: — Durun durun! Benim bir vir olmuyor... Bunu işidince boynumuzu bü küp bize iyi bir “rekolte,, yaptır mıyan Allaha .... sığınarak bekliyorduk,.. Bir de baktık ki| bu sene memlekette hiç görül-| fikrim var!.. memiş bir bereket var... Her| Şimdi garsonun gözlerini bağ şey çok ve bol... Fiatler daha|lıyalım ve her birimiz bir köşe- |yeni mahsulden evvel düşmeğe| ye çekilelim, garson hangimizi başladı. .. İş adamlarile görüş-| yakalarsa parayı o versin tüm: Bu eğlenceli teklif garsonun — Artık bu sene, geçen yılın|da hoşuna gider, gözlerini bağ- zararlarını çıkarırsınız! Maşal-|latır.. Ondan sonra bizim üç lah mahsul çokmuş. açık gözün lokantadan çıkıp git Bu söze güler yüzlü bir cev öylemeğe hacet var beklerken muhatabımız, içini çe mı? kerek: | Ben bazan bakıyorum da çok — Ah birader ah! Sen bilirsin/ tokların böyle kör ebe oynıya- bir iki ben bilirim on iki. Keşke'rak karınlarını doyurduklarma böyle mahsul olacağına geçen inanacağım geliyor. . Gözü bağ- seneki gibi az olaydı... lx garson delâletile' — Amma yaptın ha! Neden? — E, çünkü mahsul o kadar çok ki fiatler mahsulün masra- fint bile korumuyor.. Az olsaydı, fiatler yüksek ola cak ve masraf ta az olduğundan köylü para kazanacaktı... An- ladın mı şimdi... |- FELEK D n a ; | Tevfik Rüştü B. BKKT AM LERAMTATIOE Y NL LA (Birinci sahifeden mabat) İrine calışmaktadır. Bu mitingin " gayesi itilâfin tasdikine mâni ol |maktan ziyade hükümeti mu - FEdebiyat, © zamanlar güya Almanya- da — tahsilde bulunuyordum. Tahsil amma ne tahsil, hak ge- tire!.. Mektep, medrese benim gözümde değildi ki... Sizin an- hyacağınız âşıktım efendim, â- şıktım, Bir artisti çıldırasıya seviyordum., Hem öylesine se viyordum ki dünyaya bile me- telik verdiğim yoktu. Bu kız tiyatrolardan birinde çalışıyordu. Gençti, güzeldi, hele bir vücudü, bir gözleri var- dr. ki mededallah! Can olsun da dayansın!. Hafta sekiz, gün hep onuün oynadığı tiyatroya damlar, dildademi, doya do- ya seyrederdim. Yavaş yavaş işi de hayli ilerletmiş bu artist on dokuz İşi beceremedik ! Fazla israr ettikse de ağzm- dan bir şey alamadık. Gene sohbetimize devam e- yorduk. Maver bize kendi inden — bahsediyor burada günde dört mark çıkarabilmek için nasıl sabahlara kadar ça- lıştığını anlatıyordu. Biçarenin karısı da üstelik üçüncü devre- de veremdi. Bu dört markın mü him bir kısmını onun için arttı- rıyor, ve kadıncağıza her gün dört yumurta bir okka süt alabil mek için kendi —ekmeğinden ; kısıyordu. Maver bize bunları hikâye e- derken direktör — efendi tekrar |Ninayi çağırdı ve ona gene hid- |di. Ne olduğunu çok merak detli hiddetli bir şeyler söyle- | Gelin de bu muammanın için- den siz çıkın. Ben kanaat hâsıl ettim ki “Ekonomi,, diye bir| ilim yok... İlim ismi altındaki| bu lâkırdı kalabalığının yegâne| hizmeti bir iktısadi münasebet sizlik olduğu zaman onun güya sebeplerini izah etmektir. Mahsul çok olup ta fiatler| |düştü mü! — Biz demedik mi? Diyor-| lar rekolte fena oldu mu, yine — Biz demedik miydi?.. der-| ler., Halbuki ne söylenmiş, ne| dinlenmiştir. Bu zevatın sözle-| İlerini işittikçe bir gemici hikâ-| |yesi aklıma geliyor.. Bir yelken gemisinde seya-| hat edilirken kaptanın _vannııi yolculardan biri gelir; kaptanın | kumandalarını tetkik etmeğe| ve kaptan her kumanda veriş-| te: — Tamam! Çok doğru! Ben de bunu dü yordum, Deme- ğe başla: Bu söz bir kaç defa | tekerrür edince kaptan şüpheye | düşer ve bü fuzuli - ğemicinin | mahiyetini anlamak için şu em ri verir: | — Bana bakın çocuklar! Şu| dümeni başa takın! Bizim yol-| cu hemen buna da: — Çok münasip! Ben de bu- nu söyliyecektim! deyince kap- tandan iktiza eden cevabı tabit alır. Dikkat edin bizim gemide Ce böyle yolcular vardır.. Ekonomi buhranı olunca cep- lerde tenhalık başlar, paralar| suyunu çeker ve karınlarda zil| çalmağa başlar... İşte bu tertip karnı zil çalan- | VEL. hacirlere tazminat vermeğe ic- bar etmektir. Bu mitingin mu- harrik ve müşevviki de muhacir lerin teveccühünü kazanmak is tiyen Atina belediye reisi Mer- kuristir. Maamafih bütün bu tahrikdta rağmen itilâfm tasdi- kı muhakkak görülüyor. Atina, 19 — M. Venizelos muhacirlerin yan ve mebusları n devet ederek kendilerile uzun det görüşmüştür. Başvekil bunlara Türk-Yunan itilâfınım tasdiki milli bir mecburiyet ol- *duğunu söylemiştir. Muhacirler cemiyeti bir be - yanname neşrederek hükümet aleyhinde şiddetli hücumlarda | bulunmakta ve muhacirlerin me nafiini müdafa için sonuna ka- dar çalışacağını bildirmekte - dir. Muhacirler'âyân ve mebusla rın vazifelerini ifaya. davet ede- rek itilâfı kabul ederlerse mebus | huk ve ayanlirk hakkını geri ala câklarımı, kendiferini bir daha intihap etmiyeceklerini söylü yorlar. Muhacirlerin cemiyeti akva - ma da müracat edecekleri söyle niyor. Evlenenler Fatih dairesinde evlenen çift ler şunlardır. Saffet H. Hayri ., Hürmüz, H. Vasfi Ef,, Hik met H., Remzi Ef., Zehra H., İihami Ef., Beyazıtta: Eleni H, Kostan- tin Ef,, Ruhiye H., Hiiseyin Ef. Nadire Behiye H., Hüseyin E£., | U gütte kadar türlü türlü mek-| lardan üç kişi bir metelikleri ol- | Nadire H. Abdürrahman Ef. - tepte türlü türlü hocalardan tür| Kü türlü kanun okudum. Hepsi| in de değişmez dediler, an mübarekler de modaya tâbi| “gibi harıl harıl değişiyor. K —Ekönömi buhranıt başlayınca Zibi halk tabakası bunu ayat pahalılığı ile hissediyor- du. Rast geldiğimiz “erbabı ih-| sâa,, soruyorduk.. — Yahu nedir bu hal? Bize cevap veriyordular: —-Ey. Azizim! Bu sene rekol ÖŞ te fena oldu. Çiftçide para yok| Öpbizil g İarkası kesilmediğini (a işçi çalıştırarak son kısım ları bitirmeğe çalışıyordu. Zaten bağlamalar konmuş, di adeta bir otomobil yolu eniş olan bendin su iki ta fındaki taştan siperleri koy- görünce| | — Genç mühendis su irtifainın | ün bir kaç santim arttığı- iyordu. Maamafih daha n metrelik yer vardı. Ve ihti-| darın dediklerine bakılırsa | u yağmurlar ancak bir iki hat- a daha devam eder, ondan son la kesilir, bir —müddet sonra| başlardı. -O zamana kadar yağmurlar ü kuvvette yağsa bile su ir- irmi metreyi geçemezdi ü şu arttıkça satıh değişi-| madığı halde karınlarını doyür mMak isterler ve açlığın verdiği| tiyadet fikrile şu sistemi tatbik! ederler, bakın ne güzel! Bizim üç aç büyük bir lokan- taya giderler ve hususi bir oda- ya girerek mükemmel yemek- ler ısmarlarlar, yerler, içerler, adamakıllı karmlarımı doyurur-| lar ve para vermek için garsonu çağırırlar. çlerinden birisi para verme-| ğe teşebüs edince ötekiler üstü- ne saldırarak: yordu. Samsundan gelen nafia mü- fettişi, fen memurları — bendi pek beğendiler, mühendis Al, ettin onların gözlerine ilişmi- yen ahşap bağlamalardan bah- setmek istedi: Dili — varmadı, Katrana bulanmış ağaç bağla- maları uzaktan demir — putrel başlığı gibi görünüyordu. Nafıa müfettişi, — genç mü- hendisim elini takdirle sıktı.: — Tebrik ederim azizim, de- di. Mükemmel.. Mükemmel! Su tazyikini azaltmak - için bendin alt kısmında - bırakılan ve icabmda ayar edilerek açılıp kapanabilen musluklar yerleri- ne takılmıştı. Genç mühendis büraya'tayin | edilecek korucunün bir an evvel gönderilmesini rica etti: Harik ve hayat üzeri icra eyleriz. Sigortal, şeraiti Merkezi İdaresi 1 bulummayan şehirl: 'Telefon vererek Samsuna avdet etti. İki gün sonra da artık hen - din bütün işi bitmişti. etli pilâv vi helva ziyafetini — aliyetle yedi, İonu bulamadık ve tiyatronun |( İttihadı Millt Türk sigorta şirketi Galatada Ünyon Hanındadı? Bey tu. Ara sira hanımla-adam akıllı ahbap ol müuştuk. Artık oyun harici za- manlarda da hep onun yanma lediyorduk. Herif çok — uzakta olduğu için ne dediğini de anlı- yamıyorduk. Derken — Maver olduğu yerde bir köpürdü ve bi- |ze dönerek dedi ki: örüyor musunuz kalta- iyor musunuz?.. — Ne olmuş, ne var? yim ki hu tiyatro, sizin bildiği niz tiya*tslardan Jağ Idir. Ba- sit alelâde bir salaştan iba- ret bir şeyi.. Artistleri de misa-| SOTduk. a li Moris Şövalye, sahibi Pape- | — —. Ne olacak, kahpenin kız Iât değil abdr acip gibi aşağı yu *eSini bile çıkarmadı.. karı flâsu ahmere muhtaç ke-| — — Kim? Nina mı?.. —— T danider — Eveır;ı_ kıkllgk ğ Şın:(d': pro irmdŞ GrEğe im: va var... Direktör olacak kera- Şimdi sâdede geleami — V L e A e abancılar Evet, işte bir gün bir arka-| daşımla beraber gene bizim N;.ı“&':;::*:_dr“’ d“:;î" aN BağeR na'yi Ziyârete gitmiştik. Fakat| , l DA Olduğunuz! diye |halde sesini çıkarmıyor.. — Bu işe şaşmış kalmıştık. — Ne beis var canmm, biz çı- |kar gideriz. Bunun için hâdise - çıkarmağa ne lüzüm var?.. de- jön promie'si olan Maver'le hoş beş etmeğe başladık. Bu Ma- ver denilen genç çok iyi, çok temiz kalpli adamın biri idi, Ni- na'ya gide'gele onunla da iyice | Giy sıkı fiki Tolmuştuk. Neden | sonra Nihli da geldi ve yantmı- za oturdu;. Maver büsbütün köpürdü: — Hayır, olmaz, imkânı yok İsizi bırakmam! diye haykırdı. Aradan'ne'kadar zaman geç- g z KKRER M A onra yerinden- fırlıyarak koş, ti bilmiyörüm. Birden arkamız-| , | Di ktörün yanına gitti ve dan - tiyatrdnun - sözüm j;ahanaıı_eı_i“n suratına bağırdı: törü Ninayi gağırdı. Bi L e abalık, bana bâksa- zim kız, * kalktı, gitti. ktık, | İ & 2| direktör efendi ona bizi işaret |N& Sen!.. Senin burada benim mi “çıkin gidin!,, de- ederek bir şeyler sg')ylüv)-ord"”Slfl'rıell"lc R Zavallı kız renkten renge gire-|Meğe hakkın yok!... Ananr ağ tek geldirtekrar yanımıza otur-| 'dtirım senin kerşı &b du. Fakat hiç bir şey söylemi- | — Sonra birdenbire herifin su- guhavereye devam et Tatına iki dehşetli tokat aşket- LĞ İti ve bizim yanımıza dönerek: Allahaşkına? de-| — — Hadi, artık hep — beraber gidebiliriz! dedi. — Hepimiz hayrette idik: — Yahu, dedik, ne yaptın?. — Ne yapacağım, o kaşın- dı... — Doğrusu yapmamalıydın! — Neden?.. —Ekmeğimi herif mi veriyor, Allahırm m: âdiseden sonra Ninayı erle bera- iber dışarı çıktık. Ve bir ga roya giderek oturduk.. iyordu. — Ne var dikt.. » Sustu. Bir şey söylemedi. Ö-, nüne baktı, hıkmık — etti, lâfı| değiştirdi ne sigorta muamelesi arı halk için müsait havidir A a halini düşünüyordi hiddetle kalkan, zar: derler. Şimdi bu ada İpacaktı?.. Bahusus erde acen'e aravmaktalı? i. Zaten evlerde kimse- T keş dere boyu bir rüzgâr vadileri kurutmuş | içi: bulutlar arasından görünen eş bu şenliğe İ İrak etmek ister gibi g Tosunun köyün - sonunda ve |derenin yanmdaki büyük evi ka 'rargâh halini almıştı. Ayşe da- ha sabahtan buraya gelmiş, eş- msi- Daha sabâhtan gök derenin İiki boyuna, ağaçlar altına çadır ppoğlusu| karısı da | kalan malzemeyi köy mektebi-/lar kuruldu. Daha uzaklarde nin tamiri için (Zigana) ya gö- ocaklar yandı, kocaman köy ka türmelerine Alâcttin B. müsa- | zanlarr ateşe vuruldu. On sek: ade etti. İköyün hediyesi altmıştan fazla Yağmurların göz açtırmama | koyr sına rağmen herkes neş'e için: de idi. Şimdi her köy perşembe ak-|yustalar meyane getirmiye çalı: şamını bekliyordu. |yorlardı. O gün merkezi Ziganada 01/* İki takım davul zurna, biri bı mak üzere büyük şenlikler baş- rakıp biri başlıyordu. lıyacak, düğünler yapılacaktı. | —Beç yüz metreden geniş bir Bunun için tertip heyeti ta Malatyadan, Sivastan, Diyorı bekirden pehlivanlar davet et-| büyük çadırları kurulmuştu. irmiye yakın dana ke-. ynıyor, bir tarafta hel şenlik yerine girmek için bu | her ağaç altında bir sofra kurul 'a tencereleri başında en maruf evin önünden geçiyorlardı. Ay-|muş, gelen yiyor, giden yiyor- yası taşınmış, evin geniş sun- durmasına hahlar serilmiş genç ız arkadaşlarile beraber burada eğlenmiye başlamıştı. Gelin görmiye gelenler zaten , 5e ogüne kadar kimseye göster- ,mediği beyaz saten, ü le süslü gelinliğini giymiş. Ba- şına limon çiçeklerini takmıştı. Genç kızı giydiren ve süsliyen Tatmış, nasıl leceğini öğret- eri tüller | mişti. Civardaki nahiye müdür- leri de merkeze gelecekleri Kadınlar derenin sol tarafın- i|da toplanmışlardı. Ağaçlar altı mişti. Yaşlı kadınlarm kma koymak Macar gen (C Birinet sahifeden mi pası. Muzaffer bundan istifade ederek sıkı bir şutle Fenerin ye gâne sayısını yaptı. İki dakika sonra Macarların ayni şekilde bir hücumu, mer- kez muhacimden ileri bir pas a- |lan Macar sağ içinin ayni şekil de bir sayısı. Bu golden sonra oyun kısmen Macarların hâki- |miyeti altında ve daha fazla mü Wsavı bir tarzda cereyan etti. | Fener bahçenin sağ ve sol a- |çıklar vasıtasile yapmak istedi- ği seri akınlar, Macar müdafaa sının yegâne iyi ve yüksek oyun cusu merkez mavinin yerinde müdahalesi ve arkadaşlarını ida |resi yüzünden akim kalıyordu. Buna mukabil Macarlar Fe- ner müdafaasmı daha kolay ge- çiyorlar, fakat müdafaanın topu |daima avtı bulan hesapsız uzun | vuruşları yüzünden vaziyetten istifade edemiyorlardı. Maamafih, Macar hücum hat tının yegâne İyi oyuncusu sağiç münasip bir fırsattan istifade e- |derek ikinci sayıyı da yaptı. Fenerin ve bilhassa Zekinin be raberliği temin için sarfettiği bü tün gayret akim kaldı ve ilk dev re 2-1 Macarların lehine bitti. İkinci devre denilebilir ki, baştan başa Fenerbahçenin hâki miyeti altında geçti. Buna rağ- men bir taraftan Fenerin mü - | İ |him bir şansızlığı, diğer taraf -| tan Macar merkez muavinin mül kemmel ve hesaplı oyunu Fene rin beraberlik ve hatta galibiyet sayısına meydan vermedi. Oyu nun bitmesine dört dakika kala yaptığı bir sayı da Niyazinin of sayt vaziyeti dolayısile sayılma de. Biraz sonra da oyun Fener aleyhine bitti. Bir taktmın hâ- kim bir oyundan sonra yenilme sine bir türlü akıl erdiremiyen- lere Fenerin dünkü mağlübiyeti cok fena vaziyette hasta idi. Aradan bir kaç gün geçmiş- ti, Bir gön Maveri bir kahvede gördüm. Başını iki eli arasına almış düşünüyordu. Yanına yaklaştım: — Merhaba Maver, dedim. Oturduk ve konuşmağa baş ladık, Adamcağız çok mütces- sir görünüyordu. — Ben hiç bir şey söylemeden o: — O gün çok fena yaptım! dedi. Hah, dediğim olmuştu. Bi- |çare artistte yavaş yavaş bed- binlik ve vicdan azabı başlamış- İtı. | diye cevap ver- ir amalıydın! O zaman garip garip güldü ve dedi ki: — Evet © zaman yapmama- um. Çünkü herif şimdi be- nim yerime başka aktör koyar, oyuna devam eder, ÖO gün pro- vaya girmeli ve tam temsil ve- ileceği akşam, perde açılırken atanın suratına tokatı aşkı r.dip çıkmalıydım. İşi bec: dik!. | MÜMTAZ FAİK Ve o kadar güzel olmuştu ki! İri siyah gözleri yıldız . gibi İparlıyordu.. Tosunun zerdesi pilâvı pek mükemmel olmuştu. Köylerde pek nadir bulunan zerde kayma kamın o kadar hoşuna gitti ki bir büyük kâse ayırtıp evine ka dar yolladı. Derenin iki tarafı da meşher İgibiydi, çoluk, çocuk, kadın, er- |kek gittikçe biribirine karışıyor, |du, Mühendis Alâettin Bey çalğı ıtakımmm birini hem kadınlara şenlik olsun, hem de Tosunun |evine nümayış olsun diye oraya sahayı tutan çadırların ortasın-| yine Tosundu. Ferda elbiseyi ve yollamıştı. İki darbuka ve zurna da kaymakamla tertip heyetinin | rirken her tarafını ayrı ayrı an- çifte davul şimdi derenin yanm da kıyamet koparıyor, kalabalı- |ğımn yarısı dalğa gibi bu tarafa |doluyordu. yafet sabahtan aksama kadar de'na kurulan iki büyük çadırda vam edecekti. sünnet çocukları yatıyor, tam “Tertibat çok mük:mmeldi.xı—ımıdı kalan meydanda - pehli- Bu kaç gün ve gece sıra ile yağ | vanlar güreşiyor, yağlı direk mur yağmasına rağmen perşem|oyunu yapılıyordu. be günü hava sabahtan actı. sı-| Tosunun düğünü - bu senlik yanaklarını elma gibi boyamak | Büyük çadırım önünde sabah- hususundaki ısrarlarına rağmen | tarı beri pehlivanlar güreşiyör, genç kız kocasmın dediğinden | bir çok namlı pehlivanlar - sırtı çıkmamış, yüzüne biraz podra| yere gelmemek için uğraşıyor, biraz da gözlerine sürmeden baş 1slak bir zeytin yağı kokusu ha- ka bir sey kullanmamıştı. İvada tütüyordu. San'at S çleri 2- Fener takmı şu şel ikce Riza Kadrl Sekip AlA Fruzan Sadi Zeki Muzafler Fener müdafaası umumü) fena ve hatalı idi. Buna mı hücum hattı iyi oynadı ve & ya müdafaanın yükünü hal ti. Müdafaada yalnız Mel Reşat, bilhassa ikinci devred hakkin iyi oynadı. Macar takımında, İstanhi kımlarında her zaman gö: müz oyun tarzından daha sek bir tarz görmedik, Vurfü rı umumiyetle bhesapsız ve İl dan, Yalnız yukarıda da ya ğımız gibi sağ iç ve merkez vinleri zevkle seyredilen ye; |oyuncuları. Nitekim merkez! Reşat Niyazi Javin müdafaanın bütün yül sağ içte hücum hattının kab yetini yüklendi. Sağ iç te ilâ devrenin büyükbir kısmında ka bir oyuncu tarafından i! lâf edildi. * * * Dünkü bisiklet m sabakasının netice$ “Politika,, refikimizin pisij let koşu ve musabakaları Şişli ile Maslak arasında y . Müsabakaya iştirak edeni iki katagoriye ayrılmıştı. Bil ci katagoriye iştirak eden 8 ler şimdiye kadar müsabal ra girmemiş ve derece almat) lardı. İkinci katagoriyedeki meşhur pisikletcilerdi. Saat dokuzda müsabakalaff (dı. Birinci müsabakayâ) | pisikletçi iştirak etti. Şişli Maslak arasında iki defa gelme olan bu ği Agah, ikinci çüncülüğü de -- | kazandılar. İkinci müsabakaya iştirak lüğü de Mihal Efediler kazan? lar. * İzmirde spor İZMİR, 20 (A.A) — Bugün * * İSeliviya Oöetena maşında iliye dört ile Sakarya galip gelmiştir. Maden imtiyazları Demiryolu inşaatının ilerlet ği yerde mevcüt madenlerim peyderpey keşfolunarak — işlet ) mek imtiyazı talep edilmek? hükümet imtiyazr talep edil: te, hükümetçe de alâkadarlı teshilât gösterilmektedir. Bu meyanda Kayseri, Sıvat Samsun. Tokat havalisinde $' mendifer inşatı ilerlemesi neti' si bir çok eşhasa maden işlet imtiyazı verilmiştir. İmtiyazlâ Tın eksgerisi antimı aittir. Kütahya, Bafıkı inde mevcüt bazr madenlef de işletme imtiyazları talep €© iştir. | | kaları bitmişti. Başa kalan di pehlivan durup durup güreşi birinciliği almak, iki yüz lira ramiye ile bir dana hediyı kazanmak için boğuşup duruy? lardı. Gençler, köyün yanı başımda çayırda at koşuları yapıyorlâf' Tertip heyeti bu eğlentiyi zamdan çıkarmamak için dan oraya koşuyor, bir tatsızİ” çıkmaması için çalışıyorlardi | Bunun sebebi vardı. | Delikanlılar çayırm öbür âındaki ağaçlıkta rakı içıyorwi ir. Bu günün keyfini - çikarmi tasarlıyan delikanlılar daha $ bahtan iki gaz tenekesi rakfi oraya götürüp çalılar arasıtl saklamışlardı. Şimdi kaynıyan kazanlaı yemekler getirip yiyor, bir taf tan da mütemadiyen 'Or, leniyorlardı. İçlerinde flüt, çalanlar vardı. Bazıları şarktlâ | a okuyarak bu köşede kendi al! lerinde eğleniyorlardı. e (Bitmedi”

Bu sayıdan diğer sayfalar: