17 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ) “mu SA EBndae G S ——— AAR A AM A Tariht Tefrika: 54 Sabatay Zevi Nakleden: R. N. Bir emirle Sabatay Gelibo- luda bir kaleye gönderildi Sadarazam Girit seferine gideceği için böyle bir tedbire İngiliz tacirler yahudilerden alacaklarını alamadılar. Çün- kü yahudiler dükkânlarını ka- payıp mallarını ellerinden çı- karmış bulunuyorlardı. Fakat alacaklarını almak için İngiliz tacirler meseleyi membaından halletmeği daha muvafık bul. dular. Onun için — de Sabatay Zeviye müracaatla alacakları- nı vermeleri için yahudilere lâ- zım gelen şeyleri söylemesini kendisinden istediler. Hapisa :ege İngiliz tacirleri knbulı ed'en rinde ne kadar haklı oldukla- rını teslim etti. Kâtibi Primo ya emir verdi. Bütün İstanbul yahudilerine hitaben yazdıra- rak tamim ettirdiği beyanna- me ile alacaklı İngiliz tacirle- rinin borçlarının ödenmesi lâ. zım geldiğini bildirdi. Bu bey da hüla deniyordu: lüzum göstermişti tay Zevi taraftarları kendilerin de daha büyük bir kuvvet bu- luyorlar, bütün maniaları aşa- rak onu görmeğe gidiyorlardı. “Mesih,, in böyle — mahpus kalması hiç bir zaman onun mağlübiyeti diye telâkki edılmE yor, ona inananlar bunun yeni bir imtihan olduğ takviye MILLİYET Şekerin Yükselmesi | (Başı 1 inci sahifede) * dirler. Alpullu şeker fabrikası ise, vazi- yetle çok yakından alâkadar olmak- ta ve piyasaya seker temini için i- cap eden her tetbiri almaktadır. Dün Uşşak şeker fabrikası mü- dürü Remzi Bey Alpullu şeker şirke tini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret ne- ticesinde şeker tedariki için Uşşak fabrikasımın yardımı temin edilmiş- tir. Ortada bulunan hakikat şeker fiatlerinin sür'atle ve mütemadiyen yükselmekte olmasıdır. Bu hususta, hakiki malümatı a- labilmek için dün Trakya şeker fab- rikaları umumi müdürü Hayri Beye müracaat ettik. Hayri Bey diyor ki: — Vaziyet şudur: Kontenjan tat- bil baslandığı 16 FÜi A T ediyorlardı. O kadar her fında ve bilhas- görülmemiş bir kalabalık Geli boluya akın ediyor, — Sabatay Zeviyi görmek için her gün ya hudi kafileleri gidip geliyor- du. Bu kalabalığın toplarmasın dan Gelibolu ahalisi de az mem nun değildi. Çünkü evlerini ge- len ziyaretçilere kiralıyorlar, alış veriş ederek para kazanı- yorlardı. Daha ilerisine gidile rek denebilir ki, “Mesih,, i zi- yaret için koşanlar yalnız İstan bul ve Türkiye yahudilerinden ibaret değildi. Osmanlı impara şöyle “İsrail oğullarının kurtuluş gününü bekliyen ve “Mesih,, in saltanatına intizar eden ey İsrail teselli, saadet ve selâ- met senin üzerine olsun!.. İ. şittiğime göre, sizlerin burada bulunan bazı İngiliz tacirleri- ne borçlarınız varmış. Binaen- alyeh bence doğru olan hare- ket bu borçların tediye edilme sidir. Eğer benim bu vesaya- mı dinlemezseniz ben de - sizi saadetimize ve — saltanatımıza iştirak hakkından mahrum bı- rakırım.,, Bunun üzerine — borçlular borçlarını vermişler kimse “Me sih,, in emrine muhalefet etme miştir. Maamafih bir hem B* torluğ hudutları haricin- deki memleketlerde de Sabatay Zevi büyük bir şöhret kazanmış tı. Onun için uzak yerlerden yolcular gelmeğe baş Ve- nedikten, İtalyadan, Hamburg ve Amsterdam gibi yabudi mer kezlerinden gemilerle — gelen ziyaretçilerin sayısı malüm de- ğgildi. Bu suretle — Geliboluya para yağıyordu. Sabatay Zevi ye takdim edilmek üzere pek kıymetli hediyeler — getiriliyor- du. “Mesih,, in mahpus bulun duğu kale içerisi en pahalı ha- hlarla süslü bir saray manzara sı almıştı. Sanki Sabatay Ze- vi bu sarayın yegâne hükümda rı ve mahbus “Mesih” in mu- £. de mahpus bir adamın bulun- duğu yerden bir cemaate hitap ederek istediğini yaptırmış ol- ması nazarı dikkati az celbet. medi, Sabatay Zevi denilen bu adam faydalı mı idi?. Yoksa bir adam mı olacaktı?. b V| | dı bu hükü gn sa,dahilde fiatler yükselmeğe başla- mış ve bir ihtikâr kapısı açılmıştı. Fakat, Alpullu şeker fabrıkas'ı_z_eçe_n enüz UBAT (Başt 1 inci sahifede) Türkiye ile komşuları arasında öy- le dostane münasebetler temin — e- dilmiştir ki mütemadiyen artan sa- mimi kardeşlik hisleri sayesinde bu hudutların zaman ile siyasi ehem- miyetleri muhakkak azalacaktır. Memleketim efkârı umümiyesi ta rafından tekzip edilmekten lııç. korkmıyerak ilân edebilirim ki Müstafa Kema| Türkiyesi her han- gi bir komşusu ile hakiki ve tam bir müsavat esası dahilinde bu dev detlerle müşterek — hudutlarına sırf idari bir mahiyet vermeğe hazır- dır, Noktuai nazarımız Tevfik Rüştü Bey bundan sonra Türkiyenin geçen sene harp büç,ç“.F nin üçte birini tenzil ettiğini söyli- yerek Yunanistan ve Rusya ile akte- dilen bahri muahedeleri — hatırlattı. Terki teslihatta Türkiyenin noktai nazarı askeri kuyvetlerin müsavatı :ıîıılıîğ:ı cilıe(lle âepo!anndq külliyetli miktarda şeker bulunması ve hî?î tenjansın iıflişırmdnı::’ evvel ıvılz;ı:î i TT zam mama': Şıı:îıen:"şı:âı;ı sal);dnnı .İ:ıdirınişü_ Bir kaç gün evveline gelıncîye ka- dar, bu fiat devam ede geldi. , alâkadarların, her — türlü ihıiııîı.ılk::ı' derpiş ederek, istihlâkât miktarından fazla şeker almılı_ı_-ı harcıam olan toz şeker l!xiktn.rml tü- ketti ve Alpullu şeker fabrikasınttı İstanbul depolarımda ancak 20 — 25 vagon kadar bu cins ıekfr kılmıı ol- du ki, bu miktar şeker ;ırke!ınııı_de— wvairi hükümet ve müeı.ı_ewta bngelk:n dığı miktara bile tekabül etmemekte dir. Diğer taraftan fabrika deposunda alıkonulan şeker Trakya . l?alkınm kampanyaya kadar olan ihtiyacına ancak tekabül edecektir. : Normal| şekerimizin satışları lıır kaç gün evveline kadar devaııı etti. Halbuki şu bir kaç gün içinde nor- mal şeker fiatleri 40 - 42 kuruşa ka- u ükseldi. dMlvllıly“ olmadıkça, fiat olur mu? Mal vardır. Yalnız Alpulludan 34 - 35 kuruşa alınan şakerler__ 40 - 421 ye kadar satılmaktadır. Dlz_er ai piyasada ihtiyaca kâfi miktarda küb şekeri ve dubl rafine ye!ıeı-ler mev- cuttur. Bu cins şekerlerin — fiatinin şem bir maiyet alayı olmuştu!.. Bu yahudiliğin kurtuluş gü- nünü tepşir eden ve taraftarla- rınca fevkalâde bir hüviyet sa- hibi itikat edilen bir. adamın l dığ 1 iktidar ve muziır Belki öyle belki öyle... Sadrazam Köprülü Ahmet Paşa bu vaziyet — karşısında yarım tedbir almaktan kendini kurtaramadı. Verdiği bir emir le Sabatay Zeviyi Geliboluda bir kaleye gönderdi. Sadrazamın bu tedbire mü- racaatında âmil olan şey, Saba tay böyle bir yere sevkedilirse, daha iyi takyit altında bulun durulmuş olacak ve kendisini ziyarete gelenlerin mesafenin uzaklığı hasebile İstanbulda. kinden her halde az olacağı dü. şüncesiydi. Sadrazam açılan Girit sefe. rine gitmek üzere hazırlandı. ği için gayri muayyen bir za. man zarfında - İstanbuldan gay bubet edeceğini düşünüyordu. Kendi gaybubeti esnasında ise şehrin yahudileri arasında bir hüdise çıkması ihtimellerini kal dirmak istiyordu. Bu meseleyi esasından hal- letmek için belki de diğer bir çare vardı ki bunu teklif eden- ler gene yahudiler oldu. Mü- him bir para toplayarak Saba- tayı hapisaneden kurtarmak ça resi,, Fakat bunu Sabatay ka- bul etmemiştir. Kendisini kur tarmak için velev ki pek az bir gı kuvvetten başka bir şey değil- di. Bu adam hapsedilmiş, fa- kat ona imanı olanlar tara- fından bir kat daha aranmıştı. Bu bir hükümdar mıydı?. Her halde cismani — kuvveti olma- yan, fakat buna mukabil kendi taraftarlarının azami fedakârlı- ğına istinat edebilecek bir hü- kümdar sayılabilirdi. “Mesih,, maddi kuvvet ve iktidara istinat etmiyordu. O- nun dayandığı kuvvet, -kendi taraftarlarıın iman ve merbu- tiyetinden başka bir şey de_ğlı- di. Bu itikat ve imanı besliyen ler için Sabatay Zevinin l:by)le h St der ve mev'ut olan mes'ut 'tlî: ce üzerinde hiç bir maküs te ri olmıyncakîf Yuhu(îı_lı.ğıfı kurtuluş günü geleceî için “Mesih,, te çok geçme tulacak , yalşzdiliği bizzat kur taracaktı. 4 Bu iman gün geç_tıkçe kıfvh. vet buldu. Gün geçtikçe Saba- tay taraftarları arttı. H Fakat bütün arın neticesi ne olacaktı?.. Sabatay Zevi macerasi nasıl nihayet bu lacaktı?.. “Mesih,, in Geliboluya nak linden ve orada mahpus, f: kat h bir hükümdar gibi paranın bile — sarfedil “Mesih,, reddediyordu!.. — Birkaç gün zarfında, de. di, pek büyük mucizelere şa- hit olacaksmız, bekleyiniz!.. Bu nasıl olacaktı?. Maama- fih “Mesih,, Geliboludaki men fasıma sürüldü. Hem de nisan ayının on dördündeki Beni lır'ı. ilin Mısırdan çıkışının yıl dö nümünü tes'it eden yahudi bay ramının — arifesinde!.. Maamafih sadrazam, Saba- tay Zeviyi İstanbuldan uzak- laştırmanın büyük bir hydı_ıı olmadığımı — görmedi değgl. Çünkü “Mesih,, i ziyaret için koşan taraftarları onu giderek Geliboludaki kalede de görmek ten çeki iş, yorul! şİ dır. “Mesih,, ile ona iman e- denlerin arasma konmak iste- ün geçirmeğe başlamasından î:m:îelen haftalar ve aylar bu macerayı da artık son sat- halarma doğru sürükleyip gö- türecekti. “Mesih,, bizzat cis- mani bir kuvvet ve iktidara sa hip olmayan ve larınca bir “Hükümdar,, — sayılan bir şahsiyet değil miydi?.. Bu gay ri cismani hükümdarı böyle h kaskımn d vrer Ş C. mani bir kuvvet — vardı.. “M: yüksel işe — henüz Alpullunun depolarında bu cinsten hayli şeker bulunmasıdır. Bugünkü şel_(er m.eıelui Alpullu toz şekerinin bitmesi dolayısile ih- esası olduğ ileri sürerek, hiç bir SŞD tarih ve müstakbel ne- siller karşısında bu derece ağır, ma- nevi ve siyasi bir mes'uliyet yüklen- mediğini, ve beynelmilel ihtilâfların silâh kuvvetile halledilmesi uıul_ııı_ıe nihayet verilmesi lâzım iğini, geldiği harp hazırlıklarının milletlerden 80- nu gelmiyen mütemadi bir — gayret ve masraf istediğini, ve buna bir mi- hayet vermenin yegâne — çaresi lam bir terki teslihat olduğunu, — ve bir millete tahmil edilen müdafaa kuv- vetlerinin indirilmesi için en emin vasıta diğer devletlerin de kuvvetle- rini tenzil etmelerinden ibaret bu- lunduğunu ve hulâsa terki teslihatın tek çaresi bütün devletler kuvvetleri nin müsavi hadde ircar olduğunu söy liyerek ve silâh kuvvetlerinin müsa- vatı prensipi bir defa kabul edildik- ten sonra askeri ittifakların lüzumu ve mânası kalmıyacağını ilâve etti ve dedi ki: © Benim fikrimce cevaz verile- bilecek yeğâne ittifak bütün mil- letlerin harp aleyhine ittifakıdır.” Fransız projesi ; Tevfik Rüştü Bey, Fransız pro- Jesine geçerken bunu tetkika henüz vakit bulamadığmnı, fakat bu projedi milli orduların ilelleştirilme sinin bir başlangıcını ıuğli““ı çün- 1932 Birinci sahifeden geçen yazılar Tevfik Rüştü B. Cenevrede noktai nazarımızı nasıl teşrih etti? Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Beyin terki teslihat konf d. Vapurcuların Gümrük borcu (Başı 1 inci sahifede) h dün irat ettiği nutuk konferans ma- hafilinde çok takdir — edilmektedir. Bu nutuk sayılı ve kıymetli nutuk- lardan biri addediliyor ve çok mü- sait şekilde tefsir olunuyor. Dün ak- şamki Journal de — Geneve gazetesi Vekilimizin nutkundan bahsederken diyor ki: “ Tevfik Rüştü — Bey, filiyat ile tahakkuk etmiş olan — faal bir sulh ve terki teslihat politikasının ge- rek Türkiyeye ve gerek kendi şah- sına verdiği otorite ile konuştu. Bu filiyat Türkiyenin Yunanistan, İ- ran ve daha diğer memleketlerle akt tettiği muahedelerdir. Türkiye fii- li bir müsavat esasına müstenit cez- ri bir terki teslihat istiyor ve kon- ferans salonunda tıpkı cihan hari- tasında olduğu gibi İtalya ile Rus- ya arasında ahzt mevki ediyor.” M. Litvinof'un nutku Sovyet şurâları Hariciye komise- ri M. Litvinof'un terki teslihat kon feransında izah ettiği Rus - tezinin metni şehrimize gelmiştir. M. Litvinof bu nutkunda ezcümle şunları söylemiştir: — Sovyet hükümeti daha bida- yeti teşekkülünde harbi, sözle değil, fil ile mahküm etmiştir. On sene evvel Cenevre konferansında da kül- Ki ve umumi terki teslihatı teklif et- mişti. Teslihatın tahdidi de harbe mâni olamaz. Bizim noktai nazarımız şu- dur; Harbe karşı emniyet. Nğ. Litvinof Fransız - teklifinin cağı fikrindedir. Beynelmilel ordu da bir şey ifade etmez. M. Litvinof bundan sonra temsil ettiği Jeketin diğer leketl le beraber sür'atle silâhlarını bırak- mağa hazır olduğunu söylemiş ve nutkunun nibayetinde Sovyetlerin sulhten başka bir şey istemedikleri- ni bir kere daha teyit etmiştir. An- cak sosyalizm prensiplerinin tema- men galebesidir ki, sulhün ulvi - te- minatı olacaktır. Yeni teklifler CENEVRE, 16 A.A. — Tahdidi kü silâhlar ve ordular — beynel teslihat — konferansında Argıntı'_n ü ili ihzari komisy proje- &ı | Sini müzakereye esas olarak kabul olunca milli ordular —kal ve eğer Fransız heyetinin fikri bu i- se bu başlangıcın muhakkak tam ve umumi bir terki teslihata müncer o- lacağını ve fakat Bu değilse bu hu- etmiştir. Bu mümessil yiyecek maddeleri- nin harp kaçağı sayılan eşya arasın dan çıkarılmasını temenni etmiştir. hhası Fransa'nın müs- susta M. Litvinofün imuhik Müşterek bir nokta Tevfik Rüştü Bey, konferans na- da umumi di k kadar müş- edilmiş, bir toz şeker ihtikâ :::. başka bir şey değildir. Şirketimiz piyasaya kâfi miktar- da toz şeker arzedebilmek için u!_ şak şeker fabrikasının mıîıvenet..m rica etmiş ve bugün ıııu_lnır fabrika müdürü umumisi Remzi Bıîy!e mu- tabık kalmarak Uşşak şekerinin pey- derpey Istanbula celbi ile fı'd. (ti reffüe mâni olunması temin olun- muştur. ; Uşşaktan ..'.'ı:ı'ınbu'n ı::r naklin- sarifi iye, sigorta, avarya ::Hn;ı.usünt temin edilerek U"ılı şekerinin fiati sif İstanbul 40 kuruş olarak tesbit edilmiştir. Fakat Uş- şaktan şeker gelmesi nihayet on gü- ne mütevakkıf olduğundan şirketi- miz şekercilere bir sühulet olarak kendi deposundan 13 vagonun Uş- şaktan gelecek şekerle tebdili ka- bul ve tüccara tebliğ edilmiştir. Şirketin bu hizmeti munhasıran piyasaya toz şeker arzedebilmekten ibaret bir tavassut ve delâlettir. Lokumcular da şirketimize müra caat etmişlerdir. Kendilerine bir ay zarfında aynen iade şartile bugünkü terek bulduğu bir nokta — üzerinde durarak dedi ki: * Yalnız bir kısım taarruz ve te- cavüz silâhlarınım ilga — ve tahdidi beşeriyet için iyi bir — şeydir. Bu- nunla beraber bu teklifler sadece harbin insanileştirilmesinden — iba- ran bet tekliflerini kuvvetle terviç etmiş tir. İsviçre namına M. Motta hiç bir murahhas heyetin hl’îb_irr_eîveim nei yeti r güm- rük resminden muaftır.” 1345 mali senesi hulül ettiği zaman devlet, ye- ni takvimi çoktan kabul etmiş oldu- ğu için gümrük idaresi iki sene ara- sındaki farkı tetkik ettirmiş ve mu- afiyet müddetinin hulül ettiğini gö- Poliste Bir adam Hava gazından Boğulup öldü Beyoğlunda Geceli sokağın. îl' Samsun apartımanı altında üç numaralı terzi dükkânında gece bekçisi Ali evvelki akşam yatmıştır. Dün sabahleyin do- a komşusu kolacı İstavri Efendi bu dükkânım açılmadığı nı görünce, kapıyı vurup ses- rünce o sırada Yelkenci — zadelerin satın aldığı Erzurum — vapurunun gümrük bedelini sahiplerinden iste- | | $ Vapur sahipleri buna itiraz etmiş ler, Ank heyet öndi üşl: ticedi & aRCEE ş ve cevap almayınca poli se haber vermiştir. Bundan son ra kapı açılmış ve içeriden dışa rıya doğru müthiş bir havaga- zi kol yayılmıştır. Alinin de ve y l bul ettirmeğe muvaffak olmuşlardır. Müâfiyet müddetinin temdidine dair yatakta baygın bir halde yattığı neşredilen ikinci 1699 No. lı ve 17- 6-930 tarihli kanun şudur: “20 şubat 340 tarih ve 418 No lı birinci maddesinde — mez- kür muafiyet müddeti 1935 mali se- nesi _nihayetine kadar temdit — edil- miştir.” Her iki kanun da gösterir ki muafiyetten istifade eden ancak 340 senesinden sonra milli bayrak iâllına alman buharlı sefinelerdir. u tarihten evvel satın alınan vapur lardan gümrük resmi alınması kadar tabii bir hak olamaz, Bu vaziyet karşısında hatıra şöy- le bir sual gelebilir: — Pek alâ ama nasıl oluyor da 340 tarihi üzerinden bu kadar sene geçtiği halde bu para tahsil edile- memiş? Mademki bu tahakkuk — et. miş bir borçtu. Şimdiye kadar tahsil edilmeli idi. Bu itiraz olsa olsa o tarihte İs- tanbul gümrük idaresinin başında bulunan zevata tevcih edilebilir. Rivayet edildiğine göre bu ihma- Hin neden ileri geldiği, gümrük ida- resi müfettişleri tarafından tahkik edilmektedir. 340 tarihinden evvel satın alman vapurlarım gümrük — resminin eski gümrük kanununa tevfikan ton ba- şına 74 kuruştan hesap edilmesi i- cap ettiğine dair ileri sürülen temen ninin de is'afına kanunun sarahati- nin mâhi olduğu beyan edilmekte- dir. Zira eski gümrük kanununun yeni kanunla tadile uğramayan 36 ıncı maddesi hükmüne tevfikan ev- velce herhangi bir surette tahsil e- dilmemiş olan gümrük resimlerinin, tahsiline tevessül edildiği — tarihte mer'i olan gümrük kanunundaki ta- şrife üzerinden alınması icap etmek- resmen görülmüştür. Ali biraz sonra ölmüştür. Terzi Andra da bir kaç gün evvel dükkânda ufak bir baygınlık geçirmiştir. Hahcıoğlu cinayeti :._İ L ÇA | , K k caddesinde harap bir dükkânda bulunan cesedin hüviyeti kat'i olarak tesbit edilmiş ve Şirketi Hayriye demirci ustalarından Abdullah Efendiye ait olduğu anlaşılmıştır. 49 yaşlarında bu- lunan Abdullah Efendinin bay- ram ziyaretine gelenler tarafın- dan parasına tamaan öldürüldü ğü dilmektedir. Tahkil ta devam edilmekte, katiller a- ranmaktadır. Yakalandı Bayramdan evvel Divanyo. lundaki saatçi mağaz'asından 408 saat aşıran hırsız şebekesi. nin elebaşılarından Nafi yakayı ele vermitşir. ş Gözü kanlı bir zorba | Topkapıda oturan Nuri is. minde biri Mürüvvet Hanım is minde bir kadınm evine gide rek zorla içeriye girmiştir. Nu- ri, Mürüvvet Hanıma sataşmak istemiş, kadın yüz vermeyince belinden koca bir saldırma çıka rarak kadıncağızı ağır surette yaralamıştır. Bu sırada Mürüv d tedir, Bi leyh, vap lar yeni kanun hükmüne göre ton başına (4) lira gümrük resmini mutlâka ödeme- ğe mecbur addedilmektedirler, Di- ğer fi milli 1 devlet inhisarı şeklinde idare edil- mesi etrafında vaki olan teklif, kuv- vetli taraftarlar kazanmaktadır. Li- man şirketi müdürü Hamdi Bey de el rettir, Bu tedbirler ( ir, fakat harbın önünü almağa ve terki tes- lihata kâfi değildir; — bu tedbirler Hilâliahmer, Salibiahmer gibi te- şekküllerin uzun — zamandan beri başlamış oldukları insaniyet eser- lerinin sadece tekâmül — ve inkişa- fından ibarettir. Halbuki, müsaa- denizle söyleyeyim: konferans bu sahada daha fazla işler görmelidir.” Tevfik Rüştü Bey bazı lere tahmil edilen gönüllülerden mürek- kep ahzı asker usulünün bu milletle- re cok masraflara mal olduğunu ve bu iktısadi buhran devrinde her dev- letin kendi iktısadi $eraiti ve en mü- sait hizmeti askeriye şeklini intihap ta beh hal serbest bırakıl söyledi. Akim kalan konferanslar Tevfik Rüştü Bey, şimdiye ka- dar toplanan birçok beynelmilel kon ferans ve komisyonların — akamete uğramasını, hattâ ekseriya aksi ne- ihtiyaçlarına kifayet edecek miktar- da şeker vermeğe muvafakat etmiş bulunuyoruz. İdman ittifakı temyiz heyeti ANKARA, 16 (Telefon) — İdman ittifakları cemiyeti tem yiz heyeti azalığına Muş meb'. usu Hasan Reşit, Milli Müda. faa hukuk müşavirlerinden Kâ- mil Bevler intihap edilmişler- dir. —— .—— Güreş müsabekosı İSTANBUL, 16 (A.A.) — sih,, in gayri t kuvveti ile etrafındaki cismani kuvvet N Ka" b .. sonra daha ciddi bir safhaya girecek demekti. “Mesih,, ta- raftarlarının beklediği gibi bu maceradan galibiyetle mi çıka cakti, yoksa mağlüp'mu olacak tı?.. Bunu artık yakın — vekayi bul güreş heyetinden: ticeler ver sebep ve âmilleri- ni tahlil ederek başlıca âmillerin bu konferanslarda mıi_ukeu edilen mevzu ve meselelerin ifratına gidil- mesi olduğunu söyliyerek dedi ki: * İştirak edecek- devletlere mü- savi menfaatler temin etmiyen her beynelmilel konferans bizzarur: a- kamete mahkümdur.” Tevfik Rüştü Bey, nutkunu şu sözlerle bitirdi: “ Çok uzun ve Düyük tarihi es- nasında en büyük zaferleri görmüş, bir çok acı felâketlere uğramış olan bir milletin hissiyatına — vakıf ol- mak faydasız görülmezse, şunu söy lemek isterim ki: Türk milletinin en şiddetli arzusü yer yüzündeki bütün milletleri sulh içinde kardeş- çe geçinir görmektir. Nutuk şiddetle ve al- kışlar bütün sıralarda Tevfik Rüştü Bey, yerine oturuncaya — kadar de- meyanda M. Litvinof, M. Politis, M. Nadolni, M. Tîırdiwı M. Sato 'ı.ık'ı; tal Bulgar, Romen ve şimal hükü eri mürülbaslaer Tevlik Rüştü 19-2-932 cuma günü C. H. F. Beyoğlu kaza — merkezindeki ka İdman sal da mat bu program mucibince tecrübe. h güreşçiler arasında bir müsa baka yapılacaktır. Müsabaka tam saat 14 tedir. Müsabıkdarın tartılmak içi: eli vanlin' gölereik Koi YA Beyin yanma ğ 4 raretle tebrik ettiler, Macar Başmu- rahhası ihtiyar kont Apponyi yerin- den kalkıp gelerek Tevfik Rüştü Be- yi heyecanla tebrik etti. Natkun tesiratı CENEVRE, 16 A.A. — Anadolu & iri bildiri nen manialar istenen tesiri hu B İKi halledecektir. ' bususi i ka'nın mühim bir âmil olduğundan uzun uzadıya bahsetmiş, Fransız tek Hflerinin konferans için kıymetli bir yardım mahiyetinde olduğunu söyle miş ve bu tekliflerin bir blok İfılll' kle beraber üzalı ayni dadır. Hamdi Bey diyor ki: — Türk sularında seyrüsefer işle- rinin imi ve Türk luğı nun takviye ve ıslahı için bence de bu işi devletleştirmekten başka ça- re yoktur, Ancak Vapurcuların koy- dukları sermaye nazarı dikkate alma rak mağduriyetlerine meydan ver- memek şartile büyük bir seyrisefain idaresinin teşkili çok muvafık olur. merkez noktasını işgal etmesi tabii bulunduğunu ilâve etmiştir. M. Motta İtalyan tekliflerinin ve daha bircok murahhas heyetler tara fından ileri sürülmüş olan noktai na Bu işin iki safhaşı vardır. Ya serbes rekabet sahasını olduğu gibi açık bı- rakmak. Yahut ta, vapurcuların kendi ara- larımda birleşerek bir şirket vücude irmelerini temin etmek. Evangelos Nomikos vapuru kurtarıldı İSTANBUL, 16 (A.A.) — Karadeniz boğazı methaline ya kın İğneada mevkiinde kazaya uğrayan Yunan bandralı Evan. göolos Nomikos vapuru, Türk gemi kurtarma şirketinin Sezar tahlisiyesi tarafından dün ak. şam suları tıhlişe edilmek ve r kap kurtarılmış ve yedekte çekile- rek bu sabah erkenden Büyük- dere limanına getirilmiştir. İdare heyeti intihabı İstanbul kabzımallar esnafı cemiyetinin idare heyeti intiha bı pazar günü saat 11 den 15 e lııdlır Meyvıhoçtş büyük 'ııı'l'i. ye y de yapılacaktır. —. — Mısır tahvilleri KAHİRE, 16 A.A. — Yüzde 3 faiz ve ikramiyeli Mısır Kredi Fon- siye tahvillerinin dünkü çekilişinde: 1886 senesi tahvillerinden 128,634 1903 senesi tahvillerinden 583,790 1911 senesi tahvillerinden 344,753 zarların da müsbet bir kıymeti oldu- guna eh iyetle dikkati celbetmiş- | g tir. Vaziyeti ıslah için ikinci çareye | çoktan beri başvuran vapurcular bu | işte muvaffak olamadılar, M ”a Hanımla kızı Ayten hastahane. ye götürülmüşlerdir. Zabıta ta. tar Nuriyi aramaktadır. Karlar üstünde metruk bir çocuk rinde bir aylık bir erkek çocuk. bulunmuştur. Çocuğun üzerin- de çıkan bir kâğıtta müslüman olduğu yazılıdır. Çocuğu kimin | bıraktığı tahkik ediliyor. K | Falih Rıfkı Beyin | | eserleri | | 1 — Denizaşırı | | Cenubi Amerikayı anlatan ye- İ lzane türkçe kitap: Yeni yazı ile|| olsalardı, bu, hem halk, hem de de- niz ticareti için tabit zararlı olacaktı. Çünkü fili bir inhisar yapmış ol- maları dolayısile nakliye ücretlerini yükselteceklerdi. Bunun yerine bir devlet inhisarı ikame etmek her hal- de ferdi teşekküllerin yapacağı in- hisardan çok hayırlıdır. Ancak da & dedı | basılmış taplarm en nefisi. İPapyekuşe üzerine tabedilmiş | müteaddit resimler. | | Z — Faşist Roma İ| || Kemalist Tiran | ve | Kaybolmuş İ| Makedonya mıyyeuhiı-ıonhnıııhdınkü—’ dır. Sokakta haydutluk Halil İbrahim Efendi ismin- nımla Beyoğlundan geçerken Hüseyin, Ali Ulvi ve Akif isim lerinde üç kişi önüne çıkarak Halil İbrahim Efendinin karısı nı zorla yanından alıp götür. mek istemişlerdir. Halil İbra- him Efendi mâni olunca üç ka- fadar bıçaklarını çekerek üzeri- ıdıe hüıcum etmişlerdir. Bu sıra- a polis yetişerek üçünü de ya- kalamıştır. Bunl::çuıefke'd’ memurlara da hücüm ve haka- ret etmişlerdir. Bu üç zorba ev ı'ıklınle lı.ı' Devlet inhisarı, yalnız posta batları (|| için olmalı, yük taşıyan vapurlarla | de birisi karısı Muhterem Ha- | Faşist İtalyadan, inkılâpçı Ar- | navutluktan ve bizden sonraki || | Makedonyadan bahseden yegâne İ|türkçe kitap, | M PACİ 3 — Yeni Rusya v Rus inkılâbrndan, bolşevikle- İrin terbiye ve telkin metotların- fidan, Rus inkrlâbının bugünkü Bu eserlerin hem san'at, hem fikir kıymetleri vardır. Yeni ya- zı ile herkesin hem dezzet, hem İ istifade ile okuyacağı en iyi ki- li taplar bunlardır. eeei Hepsi Muallim Halit kütüpha- (| tesinde bulunur. | | rdir, Fenerde sokakta karlar üze. — Yi M ğ B l

Bu sayıdan diğer sayfalar: