30 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

30 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ti i i i i : © bir aralık uykuya dalmıştır. “ağır surette yaralanmıştır. Ab- Poliste ! Kamyon o Altında! i Zavallı Mı bir dalar parça parça oldu Evvelki gece Şile ile Üskü- dar arasındaki yol üzerinde bir facia olmuştur. Rus Gaz şirke- | tine ait Aleksi isminde bir şö- förün kullandığı kamyon. den Üsküdara gelirken yolda odun yüklü bir arabaya çarp- mıştır, Müsademe neticesinde araba paramparça olmuş, kam- yon da yol kenarındaki hende- Zin içine yuvarlanmıştır. Kam yonun üstünde bulunan gaz şirketi amelesinden Mehmet kamyonun altnda kalmış, za- vallı, kamyonun altımdan kendi sini kurtaramamış ve ezilerek derha! ölmüştür. . Arabacı. ile hayvanlara bir şey olmamıştır. Arabacı: bu hâdiseden sonra kaybolmuş, fakat biraz sonra ndarmalar tarafından yaka- mıştır. Yapılan tahkikat ne ticesinde kamyonu idare etmek te olan şoför Aleksinin bu es- mada sarhoş olduğu ve facianın bu sarheşluk yüzünden ileri geldiği anlaşılmıştır. Şoför A- eksi yakalanmış Üsküdar müd | detumumiliğine teslim edilmiş tir, Bir tayfa ambara düştü öldü Salıpazarı açıklarında demir li bulunan falyan bandıralı An- te Ope vapuru tayfalarından 18 yaşında Telgi vapurun dört nu mayalı ambarının kapak taht sirr koyarken müvazenesi kaybederek 7 metre yükseklik | ten ambara düşmüş, beyni pat- layarak ölmüştür. Duvar altında Kadıköyünde Kurbağalıde- rede polis noktası ittisalinde Hasan pehlivan tarafından ye- ni yaptırılan dört metre irti- famdaki duvar yıkılarak, du- vaz dibinde ekmekyemekteolan Abdullah başından ve belinden dul'ah: berayı tedavi Tıp fa- kültesine kaldırılmıştır. Yaralı hastanede öldü On beş gün kadar evvel Lâz Yakup Efendi isminde birisi Fenerde bir münazaa neticesin de yaralanmış ve Balat hasta- nesine yatırılıcıştı. Yakup E. rasisnede vefat et Adli- ye doktorları cesedi muayene ettikten sonra gömülmesine müsaade etmiştir. Taşla yarılan baş Kuruçeşmede kömür amele sinden Ösep bir kavga esnasın da amele Şakirin başmı taşla yarınıştır. Hayvan hırsızı Aksaray polis merkezi bir hayvan hırsızmı cürmü meş- but halinde yakalamıştır. Hüseyin isminde bir çoban Lâlelide yangın yerindeki ar- salarda koyunlarını otlatırken Hüseyin uykusunun arasın da koyun sesleri duymuş ve u- < yanmıştır. Koyunlarını saym- €a bir tanesinin noksan olduğu Du görmüştür. Hüseyin etrafı araştırırken bir adamın koyu- nu sürükliyerek zorla götürdü günü görmüş ve derhal polise Erenköy sanator- yomu kâfi değil Verem Mücadele Cemiyetinin Erenköyündeki sanatoryomu ihti yaca kifayet . Has talarm bir kısmı sıra beklemekte dir. Bunun için beş altı ay sonra sanatoryoma bir pavyon » lâvesi düşünülmektedir. Hüseyin bulunan | numarada antikacı Toridi Mehmet Memlekette Feci Bir Yangın Bir samanlıkta bir aile yandı Bigadan yazılıyor: — Evvelki gün burada bir facia olmuş, Ka- vaklı mevkiinde oturan demirci Kadir usta ve ail çocukları yatarken, İarındaki ateşi sön dürmedikleri için gece yangm çık muştur. lardan Kadir ustanın i müşkilât kurtarılabilmiştir. Fakat ümitsiz bir haldedir. Kadir usta ile çocuğu yanarak ölmüş- lerdir. Azılı bir şerir yakalandı ADANA, 28 — Kızıl Hasan ismindeki azılı bir şerir bu hava- lide birçok haydutluk ve soygun- culuk yapmış, takibatlar ber na- sılsa kurtulup hududu aşmış Su- riyeye geçmişti. Birçok cinayetler irtikâp eden bu — hain şerir son ünlerde tekrar hududu aşmak, ig Başlar nike kat jandarmalarımız tarafından yakalanmıştır. Memnu mıntakada iki motör İzmirden yazılıyor: — Giritli Şevki B. isminde bir zatin (İz- mir) ve (Oğuz) ismindeki motör leri Hekim adası ile o Uzun ada mıntakalarmda memnu mintaka dahilinde balık avlarken yakalan mışlardır. Bir soygunculuk Adanadan yazılıyor: — Ada- nan Buruk köyünden şehre dört araba ile koza getirmekte olan arabacılar müsellâh şahıslar tara fından soyulmuşlardır. Arabacılar şehre yarım saat mesafeye geldikleri zaman karşı larma bu müsellâh şahıslar çeke mış, arabacıları yakalamışlar, bağlamışlar ve bir kenara bırak: mışlardır. Mütecavizler © bundan sonra dört arabanın yükünü, öküzleri en kuvvetli olan bir arabaya yük lemişler ve diğer arabaların bey- girini alarak yükledikleri araba ile beraber savuşmuşlardı.. Bağlı olan arabacı! Bi dere bn seyin mışlardır. Bir jandarma müfreze si bu soyguncuları takibe çılmış- tır. Menemende eski eserler Menemenden yazılıyor: — Me nemen civarının zengin ayarı ati- kaya sahi malümdur. Profesör Yohlant tarafından La- risa harabelerinde hafriyata de- vam edilmekte ve kıymeti tarihi- yeyi haiz asar elde edilmektedir. Kazamız ka; Nihat B. asarı atikaya pek meraklıdır. Ge- gen hafta berayı teftiş köylere a- zimet eden mumaileyhin Meneme nin şimali şarkisinde kâin Görece köyüne azimet © elmiş ve orada köylüler tarafımdan bir tarla sürü lürken sapana takılan bir taştan sapan kırıldığını ve taşm hayli- ce büyük olması merakmı tahrik eylediğinden orasmı o kazdırmiş ve altında bir lâhit zuhur etmiş- tir. Lâhdin içinde dokuz parça mahkük tuğla ile üç parça mes kük para çıkmış ve banları mer- kez kazaya getirmiştir. Buniar Larisa harabelerinde hafriyat yapan Alman profesörü Yohlanda irae olunmuş uzun tet— | kikat yapan profesör (bunların | Milâttan 580 sene evveline ait ve | İzmir civarında teessüs eden on iki şehirden birisi olan Temnos şehri harabelerine ait olduğunu tuğlalardan saçları yılan şeklin- de olan iki danesinin midya yani korku Allahma ait | diğerlerinin arslan kazası olduğunu ifade ey- kür ihtirayı satın almak veya isticar etmek arzusunda bulunan zevatın Istanbulda Taş banda 43—4B No. larda köin H. W. Stock olunur. Istanbul ikinci iflâs memurluğun- dan: Çarşıkebirde Zincirli handa 5 Mabdümları balkindeki fin mah ,, | Orman Kollektif şirketinin aza İ re, talep etmiştir. Vekil Bey Ticaret PARA. İLİ |Bir “ Ağa - Üç ortağını Vurdu (Başı | inci sahifede) kurtulan Emin ağa da vardır. Masmafih Emin Ağanm da ya şayacağı tahmin edilmemekte- dir. Gerek öldüren Numan Ağa gerek öldürülen Hacı Mehmet ve Bekir ağalar ve öldürülmek | istenilen Emin Ağa Bozöyük larıdır. Cinayetin de bu şirket he- sapları yüzünden çıktığı anlaşıl maktadır. Söylendiğine nazaran şirke- te ait bir borcun ödenmesi mev zuu bahsolduğu zaman Numan Ağa şirket hesaplarını görmek ve tetkikat yapmak istemiş; şir ketin diğer azası tetkikatın her vakit yapılabileceğini vaktin geç olduğunu, halbuki borcun ödenmesi için acele etmek icap ettiğini söylemişlerdir. Bu yüz- den şerikler arasında bir mina kaşa olmuş ve hiç bir karar ve- rilmeden dağılmışlardır. Ortaklardan Emin. Hacı Mehmet ve Bekir Mehmet ağa lar ayrıldıktan sonra pazar ye- rinde bir kahveye gelmişler ve | kahve önüne iskemle stıp otur | muşlardır. Numan ağa vâki olan mü- nakaşaya kızmış olacak ki tam saat 17.30 da ortaklarının otur dukları kahveye gelmiş ve ta bancasını çıkarıp üzerlerine a- | teş etmeğe başlamıştır. Taban | cadan çıkan kurşunlar Bekir | Mehmet, Hacı Mehmet ağaları derhal öldürmüş, Emin ağayı da ağır surette yaralamıştır. Kahvede bulunanlardan maada şirketin diğer ortakları da oturuyorlarmış. Numan ağa bunları da öldürmek için kur- şunu biten tabancasını doldur- mak istemiş, fakat bu esnadı kahvede bulunanlardan bi büyük bir cesaretle Numan ğanın başma bir sandalya yer- leştirilmiştir. O zaman Numan ağa sende lemiş, fakat düşmemiş. kahve- den uzaklaşıp gitmiştir. Numan ağa oradan savuş- tuktan sonra bilâhara yapılan derdest teşebbüsleri boşa git- miştir (oçünkü Numan ağayı bulmak kabil olamamıştır. Şimdi her yere telgrafla ma- lümat verilmiş, Numan ağanın derdest ve tevkifi emredilmiş- tir. Hacı Mehmet ve Bekir Mehmet ağaların defninee ruh sat verilmiş, Emin ağa tedavi altına alınmıştır. Fakat yaşaya cağı ümit edilmemektedir. Devletlerle İktisadi Münasebatımız (Başı 1 inci sahifede) mat talep etmiştir. Celâl Bey Tica- ret müdürlüğünden son ve daha ev- velki kararnamelerin piyasada yap- tığı tesirler hakkında yapılacak tet- kikatın bir raporla verilmesini iste- miş ve kahve, çay hakkında müsta- tetkikat yapılmasını emretmiş bir. İhracat ofisinden döviz messle- İleri hakkında izahat isteyen Vekil Bey lspanyanın memleketimize kar- şı koyduğu son döviz takyidatı bak- kındaki dosyayı, tetkik etmek üze- odasından da bazı malümat istemiş. tir. Cumartesi günü Tiemret odasın- da bir içtima yapılması ve bu içtimm- dn İktesat vekili Celâl Beyin de bu- lunması muhtemeldir. Vekil Bey İstanbul afyoncuları- üzere rande afyoncularından La vu vermiş ve m heyeti de Ankaraya davet etmiş- Celâl B. yi ziyaret Saraçoğlu Şükrü Bey ile Ziraat Bankası urum südürü Bey Bankasında İktisat A an ARR, ie Kurultay hararetli bir inkişafla devam ediyor (Başı 1 inci rın 60 forma oldi tir. Reis paşa, zabıt bir mütalen var mi? diye sordu. Cankaytar Bey, kendi. beyanatı- nın da ilâvesini istedi. Artm Zeki Bey kurultaya bir talerir verdikten sonra dedi ki: — Tezimi de evvelce takdi sabıka dair tmiştim. Kurultaya gelen tebrik telgraf larına topluca cevap verileceği Reis Pş. tebliğ et cevap sureti Kurultayca kabul 6- dildi. Bu sırada bir zat ayağa kal- karak: — Alâka yerine bağlantı denil mesini teklif ederim, dedi. Reis, programın ikinci madde- sine temas eden tezlerin izah edi- İeceğini, Ragıp Hulüsi, Samih Ri- fat ve Hasan Ali Beylerin Dil tet kik cemiyeti namına, Fuat (Raif Pş. zade) Abdullah Battal, Zâ- kir Kadri Beylerin de kendi nam larma söz söyleyeceklerini kurul. taya bildi: İlk olarak Ragıp Hulüsi Bey kürsüye geldi ve tezini şu suretle izah etti: Ragıp Hulusi B. in tezi Ragıp Hulüsi Bey, Türkçeni Yalnız Altayca deği! evvelki ve yalnız Hint - Avrupai değil diğer Sami il ailelerinin de anasr © türkçe olduğunu söyle mis, türkçe ile diğer Orta Asya! nin ortaya koyduğu tarihi katler de bunu ispat etmektedir. Ragıp Hulüsi Bey bundan son ra Türkçenin eskiden yeniye doğ ru devir devir tabakalanması şek | ini tasnif ederek en eski ve daha eski türkçe devri, orta o Türkçe | devri, ve daha yeni kı devri diye kısımlara ayırmış, tün bu devirlere dahil olan Türk lehçelerinde dilin yapısmı kuran | unsurlar yani ses, şekil ve nahvi tertip itibarile | karşılaştırmalar | yaparak ayrı ayrı tek seslerin, kı- #a ve uzun seslerin, şekliyatın | ve nahrv unsurlarının tehavvül ve ink tetkik etmiştir. Kon- feranaçı,izahlarmı birçok misal. lerle tevsik eylemiş ve alkışlan- muştur, Ragıp Hulüsi Beyin konferan- | smdan sönra celseye birkaç dal | ka için fasıla verildi. İkinci celse Celse yeniden açılınca Samih Rifat Bey kürsüye geldi ve rahat sızlığı dolayısile oturduğu yerden söz söylemeğe mecbur olduğu i- çin Kurultaydan müsaade istedi. Samih Rıfat Bey, Türk dilinin inkişafı yanında Türk edebiyatı. nn İnkişafını,da tetkik etmek is- tediğini ve Karahan Türkleri ede biyatının tetkik edeceğini söyliye rek bulâsaten dedi ki: 'Bir devrin edebiyatı ya ken- ditinden evvelki asırlarm, yahut milli ihtilâtlerm tesiri altında mü- talea edilebilir. Halbuki Avrupa müellifleri bu kaideyi Karahanlı. lar edebiyatı aleyhinde kullanmış lardır. Şark Türkistanm islâmi- yetten sonraki eserlerini tetkik e- denler on birinci asır edebiyatını kismen İran tesiri altmda görmek ve göstermek istemişlerdir. Ko- datkobilik 1070 senesinde yazıl mıştır. Şehname ise bundan ya- sında üslüpça bir benzerlik olma. dığı gibi san'at, fikir ve duygu i- tibarile de en basit bir andırma yoktur. Şehname bir destandır. Kodatkobilikte efsaneyi ve desta- hatırlatan Ürer kelimeye rast lanmaz. Onun bütün gayesi cemi yetin toplu bir devlet halinde in tizamla yaşamasını temine yara. yacak ahlâki ve içlimmi esasları Kumkapıda sünnet düğünü İ mi lisanı türkçe idi ve halk bir araya toplamaktan ibarettir ve ona göre herşey cemiyet için- dir ve cemiyet için olmalıdır. Şah name ile Kodatkobilik arasındaki münasebet ilisinin de ayni vezin» de yazılmış olmasına münhasır. dır” Samih Rifat Bey aruz ve hece yezinlerine temas ederek islâmi- İ yetten evvelki eserlerde, ezcümle | üygurea Uğuz menkibesindeki sözlerin manzum olduğunu ve he- ceye olduğu kadar aruza da teva | İ fuk ettiğini söylemiş, ruzun arap lardan alındığı mı cerhet- miştir. Kodatkobilik şarki Türkis tanda yazılmış ilk manzum eser değildir. Kodatkobi histen sonra daha evvelici bir şa- bir koşuğu, bir fik lnar. Bu eserlerdeki irkçe nin en yüksek mefhumları ifada- ye kadir bulanduğunu göstermek tedir. İran edebiyatı türhçe ile başladı Konferanıçı, (o Kodatkobiliğin Çin edebiyatmdan da mülhem ol- madığını, o zaman Çinle şarki Türkistan arasında iktisadi müna sebetler mevcut olmakla beraber edebi ibtilâtların vücuduna delâ- let edecek vesaik bulunmadığını anlattıktan sonra İran edebiyatı. | nın türkçe ile başladığını, ilk İran sairlerinin hep Türk olduklarını | izah etmiştir. İran edebiyatı milâ- dın dokuzuncu asrı iptidalarında tesssüs eylemilşir. Halbuki o de- vrede şark ve garp müverrihleri- nin İran devletleri arasında say- diğı Tahir oğullarının şir ve mu- (Ebuselik) tarafımdan icat edildi ği muhakkaktır. Bu devletin rer- dili olan türkçeden başka bir konuşmazdı. Samih Rifat Bey, her din de- ğişmesinin kendinden evvellsi eser İeri ortadan kaldırdığını ve bu se beple elde eserler mevcut bulum- madığını beyan ederek Muhtasem | ta halife zamanında Ferganeli bir Türk aslzadesi Abbasilerin çok değerli ve kuman- evinde Türkle- it bir kitap bulun- in araplar tarafmdan na- sıl kitapla beraber Bağdat toprak larma gömüldüğünü batırlatmış ve konferansını yu sözlerle bitir. miştir: Yalnız, garp müelliflerinden öğrenerek değil, onlara öğreterek ve göstererek te milli hazineleri- maziden istikbale taşıyaca- Samih Rifat Beyin konferansı mi; f İ harnretle alkışlandı. Hasan Âli B. in Konferansı Bundan sonra söz alan Hasan i Bey, “Büyük reisimiz Gazi yüksek kurultayın kıymetli azaları!...” diye başlayan bir bi- taboden sonra öz türkçenin kök mefhumlarının arap ve acemce 0- larak dilimize karıştığını söyledi ve münevverler arasında edebi bir dil vöcüde geldiğini anlat tıktan sonra devam etti:: Halk bu dili anlamıyordu. Selçuk devri," Selçuklar devresi, türk edebiyatı için karanlık bir devre idi. Bu yabancı dilin mü- nevverleri Selçuk hükümdarları- nin takdirile beslenmişlerdi. Türk şairleri, Farsi şiir söyle- yorlardı. Türk edebiyatı bu yüz- den sönük kaldı. Selçukların son ve Osmanlıla. rm ilik devrinde edebiyatımızda halka doğru dönüş görüyoruz.” Hasan Âli Bey, Sultan Velet, Yunus Emre, Âşık Paşa gibi türk çü şahsiyetlerden bahsetti ve her birinden misaller getirdi. Bu ara- da Yunus Emreden “Ni sn bülbül hey?” adr ve Âşık Paşanın türk hakir görenlere hitap eden satır- larından missller alarak o o d türkçe hakkındaki (o telâkkisi gösterdi ve bu arada: — Halkı coşturan, (Bakilerin, yes e ilikte her ba-| Nef'ilerin kasideleri değil, Kör- oğlu ve Karacaoğlanın öz türke hitap eden sözleri idi. Hasan Âli Bey bundan sonra Dede Korkud kitabından bazı parçalar okudu. Bunlar hakiki halk dili halkın öz mah idi. Ku- rultay azası, durmadan Hasan Âli Beyi alışlayordu. Hatip bundan sonra çetin ve karışık arapçaya geçerek Nerkisi den birkaç satır okuyarak bu iki yazış tarzı arasında bir mükayese | yapt vez — Nerkisinin yazımına türkçe — demek e şi türkçe bilmemek lizem- Yin şairi Emfahtan bazı seçilmiş parçalar okudu: Dedim,Ersurum nen, dedi elimdir Dedim, gider misin, dedi yolum- dur, Dedim Emrah nendir, dedi kulam dar, Dedim satar mısın, söyledi yoh yoh! Sonra NeP'inin bir at için yaz- dığı “Barekâllah zehi bakşı hü- mayun saye” musraile başlayan kasi bir şairinin at tas yese ettikten sonra: Gi ene atla Vi- yana surlarına gidilmez. Olsa ol" 8a arşı âlâya çıkılır, Halbuki öte- ki bizim atımızdır, türkün atıdır! dedi ve alkışlandı. Bundan sonra Karac: | Kuhsatiden misaller getirerek Ga zi Hz. nin Türk diline dair olan İ (Türk dili çok zengindir. Yeter mealindeki ne nihayet verdi. Saat (6) yi yirmi geçiyordu. lan diğer zevatm söz söyle- melerine vakit kalmamıştı. Kâzım İ Paşa cumartesi gönü saat 14 toplanılmak üzere celseye niha- yet verdi. Rus sefiri Rurultayda Gazi Hazretleri dün de kurul. müzakeratmı — İocalarından takip etmişlerdir. Bir aralık Sov- yet sefiri M. Suriç , Moskova elçi müsaadelerile müzakereleri dinle mişlerdir. Kütahya köylerinden gelenler Kütahya köylerinden kurulta- ya iştirak etmek üzere şehrimize gelen Elif ve Emine H. larla Ali ve Süleyman Ağalar (dün milli yam kurultaya gelmişler- Elif ve Emine H. lar Kütahya İ mın Ovacık köyündendirler. Sö- leyman Ağa, Damlarıkargı köyü- nün, Ali Ağa da Ovacık köyünün muhtarıdır. Her dördü de İstanbula geldikleri için çok memnun gö rünmekte idiler. Şüleyman ağanın sözleri Süleyman Ağa bir muharriri- mize dün şunları söylemiştir — Asıl Türk bizük. Yörük sa- er kendimizi. Ye soran, a Yörüklük kalmadı. Gayri Türküz. Simabolu (İstanbul) görmedüktü. Çok beğendük. babamız bize boş geldiniz dedi. Ayağımıza kundura aldırttı. Kar- nımızı doyurttu. Allah e dan eksik etmesin Gazi ML. “Eski Öz Türkçe, Dünkü kurultayda heyecanlı ir sahne daha oldu. Samih Rifat Bey, bir aralık eski Türk dilin. den bahsederken (Eski öz > nin bir satırla ifade ettiği fileri gün sahifelerle ifade etmekten a4 ciz) olduğumuzu söylemişti. Bu esnada bir zat ayağa kal- inek Gazi Hz. nin yüksek bir ve zesinin ifade kudretine işaret et ti. Kadınlarımıza hitap eden bu vecize şu İk Yüzünüzü açın, siz cihanı ün, cihan da sizi görsün. Bu zler kurultayda fırtınalı bir al. kış kopmasma vesile oldu. Agop Martayan Ef. bize fikirlerini anlatıyor Dil kurultayında dilimizin çim #ei hakkında tezlerini mü eden Ermeni profesörlerinden gop Martayan B. yeni lisanın no suretle teşkili lâzım geldiğini ve yeni kelimelerin hangi membadan almabileceği ve bu lisanın 20 in- ci asırda ber türlü fikirleri anlatma- istemem, çünkü nunla pek az alâkadardırlar. Yal Felâket Sağnağı! (Başı 1 inci sahifede) etmek üzere Yerissos'a gelmistir. 300 ölü ATİNA, 29 A. A. — Halikidikyi zelzelesinde ölenlerin miktarı ye kadar 300 kişi olarak tescil & miştir. Sarsmtılar daha hafif olma la beraber devam etmektedir. Yeri 803 yakınımdaki ufak.trmak ortad kaybolmuştur. Aynaroz kiliseleri | SELÂNİK, 28. A. A. — Saat İl ile 6 arasmda yeniden 10 kadar safi sıntı olmuştur. 20 ye yakm büyüll binada çatlaklar husule © gelmiştir) Arneada birçok binalar çökmüş, kalmıştır. Yeni zeizeleler BELGRAT, 29. A. A. — Zelzek enstitüsü evvelki akşam o Valando'| mıntakasmda yeni zelzeleler vuku#| mu haber vermektedir. Bu zolzel: hafif olmuştur. Bu halin daha birksi| gön devam edeceği | tnhmin olani) “BRESLAV, 29. A. A. — Rakiböf rasat yeni şiddetli; zelal kaydetmiştir. Ha Halkidikyada yeni zelzele vuku bulmuş olduğa ai olunuyor. Yunan i İntihabatı i Kat'i neticeler dün anlaşıldı ATİNA, 29. A .A — Teşrii i babatın kati neticeleri e berallar, 102, halkçılar86, T: parlar, 15, milli radikaller, 5; p amele 6, Tibrpansörler3, komünist ler, 9, çiftçiler 10, müstakiller3, cümhuriyetçi 1. ATİNA, 29. A. A. — Liberal kası ile halkçı fırkasının kuvvetli arasında muvazene teessür etmiş bi olduğundan M. Venizelos ile i geri le iki milerini temine - çalış” ye ear ae Gandhi'yi görüş- | türmeyorlar POONA, 28, A. A. — Gamdhini bugün bule hazırlandığı. bir met Gandhi ile her türlü mülülatif) memnu olduğunu natık birkaç emi & ime: neşretimiğtir. şeyden evvel hangi kelimelerin 19 Bi dilimizin kadrosuna gireceğisiğiii” ilerin girmeyeceğini teyit N etmek lâzımdır. Bence islâbatiiği © ilk safhası budur. Bu anlaşıldıktığI “e tan sonra gremeri yapmahdır, & sen yapımı bir gramer ika rirelikmp kali” ler yapmak için zi a zenginleştirilmelidir. iy ği gatay dilleridir. Gök Türk için tanınmış iki de var; Uygur ramen cip'in ( Kutaki geri er yardır. Muhtelif geçime Türü rin konuştukları lehçeler de bi?) rm kelimeler verip ile her Hilrin anlatılıp ari dil vücude getirilebilir. rin, tekniğin ve ilmin ; inkişafı” takip eder. Dolmabahçe kurultayı, yapı” cak uslabatım temelini kuraca! henkli ve zarif bir mimari elde edecektir. Kurultayın Teşekkürü JSTANBUL 29 (AA) —T Ti? dili tetik cemiyeti umumi liğinden Türk dili tetkik kurultayı, Heri haretlerdir. Büyük ermek için çok kuvvetli

Bu sayıdan diğer sayfalar: