17 Ocak 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

17 Ocak 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

102 UYANIŞ Ne çare ki ameliyenin icrası haberi üzerine hastada selah. beklenirken kara vefat haberi geldi, Necati Beyi taniyanları, bilenleri adeta büyük bir musibet karşısında bulundurdu. Yövmi gazetelerin sahifalarındaki (oelim inikâslar da gösterdiki bu ansızın ölüm Türki- yenin her tarafında hazin tesirler ve teessürler bıraktı mıştır. Merhumun cenazesi Ankarada Cnmhuriyet hükümetimizin kadirşinaslığını, halkın derin ve samimi teessüflerini gösteren ihtifallerle kaldırıldı. Necati Bey merhumun vefatı münasebetile millet kendini taziyet etmelidir. Yakından tanıyanlar teslim ederler ki mer- hum kibirsiz, mütevazi, bütün insanlara karşı muhip ve mültefit, âlicenap bir insandı. Milli mücadelenin başlangıcında o İzmirde muallim olan Necati Bey bütün mevcudiyetile İstiklâl. mücadelesine atılmıştır. Evelce birer müddet İmar ve İskân, Adliye vekâletlerinde bulunmuştu. Maarif vekâletinde icraatı her vakit şükranla hatırlanacaktır. EE Necati Beyin ölümü ile ilmin münasebe- ti ne idi? Zamanında ilmin bütün kudretleri- ne müracaat edildi. İlim elinden ne gelirse yaptı da şifa mı vermedi? Yoksa zavallı harp meydanında imdatsız kalan mecruh gibi elim bir ölüme mi kurban gitti? Kendi halâ bunu bil miyorum. Yövmi gazetelerin neşriyatından, bir doktorun ifadatından bir fikir edineme- dik. Bu ölümde, hastayı kurtarmak için ilmin yetişti, meye kadirse yaptı, hasta öldü diye hesabıma izahatından, kudreti vaktile ne çare yine âciz kaldı, teselli mi bulmalı? Yahut eyvah hastalık za- manında teşhis edilmedi, ameliyat artık faide vermeyecek kadar geç kaldı, yani ilmin imda- dından hakkile istifade edilmedi, hasta öldü diye hayıflanmek ımı lâzım? Bil miyoruz. Eğer hastayı görüp ilk dakikalardan son nelesine kadar tedavi eden, ameliyat yapan doktorlar ilmi mufassal bir rapor neşretmiş olsalardı sebebi mevti anlardık, bir takım de- dikodulara da mahal kalmazdı. Böyle bir ra- pora da tesadüf etmedik. Hastalık apandisit. Apandis körbağırsağın Apandisit te bunun iltihabı. Halk bağırsak ufuneti derler. kuyruğu. arasında buna kör No.1699—7 Söylediklerine, Avrupalı ( doktorlardan ba- zılarının yazdıklarına göre apandisit ameliyesi ilmin bugünki tarakkisi sayesinde tehlikesizdir. Yövmi gazetelerimizden birinde yazıldığı gibi apandisit ameliyesi neticesinde biri vefat etti denilse Amerika ve Avrupa ilim âlemleri hayretlere düşer mi, düşmez mi? Bunu bil miy- oruz. Belkide bu bir iki defa kendinde apan- “dist sancıları baş göstermis, tedavi ile geçir- ilmiş olanlar yapılan «soguk» ameliyeler, yani apandisitle bir iltehap yok iken ileride sancılar ve vahim bir apendisitin önünü almak icin karnı açmak, fazla kuyruğu kesip atmak ameliyele- rinde pek doğrudur. Necati Beyde yapılan am- eliye ise tam bir «sicak» ameliye idi. Vaha- met kesbeden hastaliğa karşı - geç , güç - son bir Garç idi; Apendisitte en ziyade korkulan peritonittir, batın zarının iltihabıdır. Necati merhumun karnı açılınca acaba ne görüldü? İlerilemiş ve çaresiz bir peritonit karısında mı kalındı? “Ört ki öle» kabilinden karnı kapamaktan gayrı bir şey mi yapılamadı? > Bu elim ölüm üzerine ilmi münakaşalar meydan aldı. Ihtisas erbabı yetişmesine, yetiştirilmesine lüzumu derecesinde ehemmiyet verilmesinden bahs olundu. Yüksek profesörlarımızın tamamiyle ilme vakfı hayat etmeleri söylendi. , Ihtimalki türk tababet âlemi Amerika ve' Avrupanın pek seri terakkilerini hakkiyle takip ede miyor. Bunun için Her şeyden evel o müte- meddin memleketlerde olduğu gibi sırf tetkik yolunda milyonlar sarfını teemmül lârzm. Ham- dolsun, otorite sahibi müderrislerimiz var, ancak bunların yerini tutacaklar yetişebiliyor mu? aşık bir doktor olsaydım çarı- belası, Genç, ilme naçar müderris imuavinligine, bir kaza doktorluğunu tercih ederdim, bu ilim muavinlerinin refah ve maişeti temin edilmemiş maişet gibidir. Vesile düştükçe her vakit söylediğimiz bir sözü tekrarlıyacağız: Bu memlekette her şeyden evel « ilme iman » gerek. Başlıca noksanımız g Mahmut Sadık

Bu sayıdan diğer sayfalar: