4 Şubat 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

4 Şubat 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1851 — 166 ROMA'DA İnhitat devri edebiyat ve felsefesi Ogüst'en sonra imperatorlukta, olduğu gibi edebi- yatta da inhitai başladı. Şiir, bir hiciv vasıtası oldu. Ogüst devrindeki zengin mevzulare tesadüf edemeyiz. Bu devirde tarihçilerin, felsefenin edebiyat yerine geçtiğini görürüz; artık ilim — bilhassa ulümu tabiiye — ediplerinin yegâne meşgelesi oldu. Bu devirde yalhız Marküz zamanında edebiyat biraz canlanabilmiştir. İnhitat devrinde o zamana kadar başlıbaşına bir nevi edebi olmayan hiciv meydana çıktı. Bu devrin meşhur heccavlarından Perge, Juvenal gibi simalar vardır. Lâtinler Tarihin müessisi sagılırlar, Herodot, Tokit «Ön binlerin Ficstis müellifi Ksenofon gibi Yananı kadimde tarihçiler gelmişlerse.de bunların eserleri sadık vesikalara müstenit eserler değildirler. Hakiki manasile tarih Roma'da inbitat zamanında yamldı. Bn devrin en imarut tağibçileri Titlive ve Sneton'dur, Sueton eserİğtinde fharuf tarihi şahgi- yetlerin ahlâk ve seciyelerine, hayatı medeniyeye İazla ehemmiyet vermiştir. En maruf eserleri «Cer- menlerin âdati» «Lav'ie d'Agripa» dır. Kurunu ulânın muhallit tarihini yazan Titlive'dir. Rome'nıw inşa, sından devrine kadar yazılmış çok kıymetli bir esef vardır, Eseri bütün tarihçilere tahkiye nümunesidif, Roma'da fejsele, tarihin &ksine olarâk orijinalite göstermek şöyle dursun Yunan felsefesinin döküntü- leri bir tekim kuru masihatlar ile avamlağmışlı; Roma'da devanı eden Yunan felsefi mektepleği bilhassa Eflâtan mektebi, Epikür mektebi ve Reva kilerdi. Çiçeron Bflâtun cereyanına, Lukreçyi ise Epikür mektebine rehperlik ettiler. İşte bu sırmlarda Lâtin filozoflarının en orijinali olar Senrek Zeron Revaki mektebinin cereyan ve fikirlerini Roma'ya nakletti, Senek Nernu'un hocasıydı; bütün arzusuna rağmen onu gerseri hir hayattah kurtaramamiışbı, Benek bazı noktalarda, Yunan felsefesinden Ayrılımıştır; 1 — Senek esareti bir arıza addeder, Yunanlılar ise esire nizamı âlemin bir parçası nazarile bakarlar. 2 — Yunanlılar fazileti nizamı âleme mütavaatta görürler. Senek ise fazilet hürriyettedir. Sıhhat tabiata karşı hür olmak; maraz ise tablata esir bu- bulunmaktır der. Senek nazarında şifasız hastalığın çaresi intihar, esaretin çaresi iradi ölümdür... Senek bu telâkki ile Hiristiyanlığın müsavatı beşeriyet telâkkisine yaklaşır; faket Hiristiyanlıkta şefkat, merhamet esastır. Senek'in felsefesi Niçe gibi soğuk ve mütehakkimdir. Yani Senek takriben şöyle der: | Hakkı hayat, hürriyettedir, sıhhettedir, muvaffaki- yettedir, ona erişemiyenler ölsün. Hüseyin Necmettin SERVETİFÜNUN 153 A A ği Kalemin Ucundan Bir casus Ben bu sülunu yazmağa başlarken belki ka- riler, gripten başladığım için hayret edeceklerdir. Hiç hayret etmeyiniz. Çünki bizim matbaada griple benden başladı. Gazeteler yazıyor: grip salgındır. Biz bu hastalığı, karınca kadar küçük, hergün yaptığı maz imlâ yahlışları kadar ehemmiyetsiz addederiz. Aslında iki hata var; karımoa küçük bir hayvan değil, içtimai bir varlığı olan büyük bir âlemdir. Hergün yaptığımız ümlâ yanlışları ehemmiyelsiz değil, ehemaniyetlidir. İşte gripe onun için az ziyanlı, ufak, geçici bir hastalık, diye bakarız. Günlerce ciğerlerimizi sökecek gibi bizi öksürlen, fiyevriyi 39 a çıka- ran, bir yatakla bir yorgan arasında can sıktn- tasma ve ıstırabı üzerimize yükeden grip, işle böyle kadri bilinmiyen, zavallı bir hastalıktır. — Ehemmiyeti yok, griplir, geçer.. İeselli, tedavi ve ilâç bu.. Her kış iki üç kere bizi alteden zavallı grip tananmıyor, insanları korkutamayor,. Ona karşı müdafaa #ilâklarımızı kılıfından bile çıkarmı- yor, daha doğrusu onu hastahk hesabına bile kayniuyoruz. Grip bizim için vakiisiz ve habersiz gelen bir gece yalısı misafiridir. İstemiye istemiye çekeriz. Gecelerce kalır, gii demeyiz.. Yatağını yorganını kendi eğimizle itina ile yapanız.. Grip bizi birtürlü Korkulumıyor.. Ölen adamın arkasından : — Zalürreeden gili, diyoruz. Grip koynumuzda yaşayan, güsel bir cusus kadın gibi bizi aldajıyor. Bir kıymeili hazine, bir gizli vesika gibi kalbimizi çalarken hâld onun ateşile yanıyoruz, Onu o kadar seviyoruz ki... koyun koyuna beraber gan veriyoruz. Grip, bir bar kadımı gibi bizi aldatıyor. Biz, onun elinden şampanya içen, kesesini açan sarhoş bir hovarda gibiyiz. Grip bir bar kadım.. Geçici kadın.. Aşkında tehlike yek.. Onu, 0 kadar ehemmiyetsiz görüyoruz. Halbuki, onu masum, genç bir kız kalbi kadar tehlikeli ve müzmin görmeliyiz. R. F.

Bu sayıdan diğer sayfalar: