17 Mart 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20

17 Mart 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

260 SERVETİFÜNUN DESCARTES Usulü ve felsefesi 247 inci sayfadan mabaat mi mevcudiyetini düşünebileceğini, fakat mevcudiye- ti zatiyelerinden asla şüphe edemeyeceğini söyledik- ten sopra ruhun mevcudiyetine de inanabiliriz diyordu. Bu suretle kendisi «düşünmek için» mev- cut olması zaruri şeylerin vazıh ve sarih olduğu neticesine varıyordu. Beşinci kısım Özik hakkındaki nazariyelerinin izahıdır, bnnları ikiye ayırmak mümkündür: 1 — Ontoloji, 2 — Pizyoloji. Descartes bunları da Allah ve ruhun mevcudiye- tine istinat ederek dünya ve mevcudatın tedrici bir tekâmülün mahsulü olduğuna varır, Cemadatı ve nebatatı tarif ettikten sonra insanla hayvan arasın- daki farkı tetkik eder ve hayvanın insandan dun bir zekâya melik değil büsbütün zekâdan mahrum olduğunu Oögöyler. Çünkü Allah şuurlu ruhu halkederek ancak vücudu beşere ithal etmiştir diyor ve bu husustaki hayretini şu sözlerle izhar ediyordu: «Allahın yedi mehâretinden çıkmış müteaszi, ci- simler bu hayret verici makineler, san'atı beşer eseri olan makinelerle kıyas kabul edemeyecek derecede vx lâde şeylerdir.» Altıncı kşım hakikati aramak için, hususi bir tecrübe yapılmadan hiç bir şeyin mebdeini tayin etmenin mümkün olamayacağını müdafaa eder. Bunun için Descartes ayrıca tap tahsil etmiştir. Descartes bundan maada <tefekküratı mabadet- tabin, mödditations prima phiosophin» ismi altında latince altı mühim eser daha yazmıştır. Bunlardan birinde her şeyin iki unsuru asliye müncer olduğunu söyler. Bunlar maddenin künhü olan <İmtidat» ile ruhun küntü olan «Fikirsdir. Descartes felsefesinde şüpheyi usul ittihaz etmiş bu suretle «şüpheli usuliye, le doute mâthodigue» ile bedaheti buluyor ve bunu elde etmek için «tahlil, Analysez»i vasıta olarak kullanıyordu. Tefekkür neticesinde havagssın zihue ilka ettiği tasavvuratı gayaliyeye itimat umumi bir şüpheye düştü. O Kadar ki kendi varlığından bile şüphe etmiş ve vğzli olduğu «Cartösianisme» müntesipleri tarafından #gebde ittihaz edilen şu bedahetle şüp- heden kurtulmuştu: «Madem ki şüphe ediyorum, demek ki düşünü- yorum, ve, mademki düşünüyorum, demek ki varım,» Sait Şevket & No. 1857—172 a aj mel ht EGO ik 10» sEeğetiğritam , ŞİİR | sörliyrliyrtiyre. ; > ii EZ Bre İNE) Baharı terennüm Bu baharın sesinde Bir neş'e ahengi var Aşk kokan nefesinde Kuşlar hep nağme arar.. L) Ada eteklerinin Mor dantelden suları, Deniz köçeklerinin Ne güzel oyunları!. O Martılar vurdu tokat Kanatlarıyla suyg. Yunus sallanan bir yat; Yaklaşmıyor hiç koya.. O Mavi gök, mavi deniz, Bak girmişler kolkola. Ufku, çizgiden bir iz Benzetir siyah yola.. Neriman Hikmet İtizar Ceçen müshamızın 239 uncu sahifesindeki Gala- tasaray lisesinde bir temsili gösteren resmin altındaki tarif — hernasılsa gözden kaçan bir tashih hatası neticesinde — tamamen mânâsız bir şekilde intişar etmiştir. Tarifin doğrusu şöyle olacaktır: «Galatasaray lisesi talebeleri geçenlerde plânör — uçma tecrübesi yapılacak olan bir nevi tayyare — menfadm üne verecekleri ikinci bir müsamerede «Kral Ödip» faolasından evvel Samsar «Aynaroz Kadısı» ko- mepisinde». Karilerimize bu hatayı tashih etmeleri rica- sile itizar beyan ederiz. Hasan Refik Hikâye Sularda Kim Ağlıyor ?. AHMET İHSAN Matbaası Limited

Bu sayıdan diğer sayfalar: