7 Temmuz 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

7 Temmuz 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No'1873—188 SERVETİFÜNUN 83 Genç Edebi Grup İkinci yıldönümünde İki sene..... Burada edebiyat,.. san'at mevzuu etra- hnda konu uşmak; yazmak üzere birkaç arkadaş top- lanalı aradan ancak bukadar zaman geçti. Bariz ve mütekâmil bir varlık gösterebilmek için, bu müddet, pek azdır. Buna rağmen, ayni esas mevzu üzerinde çalışan genç edebi grup, bu kısa müddet içinde kayda değer neticeler elde etti. Bu birarada çalışan gençlerin elde ettikleri neticeler, hatta hiç tanışmadıkları edebi şahsiyet ve hüviyetler afından kaydedildi. Bu arada kudretli bir şahsi- etin işareti, yüksek bir takdir, orta bir hüviyetin âkası, kıskanç bir tariz ve daha doğrusu taarruz du. öğ Bütün bunlar, kendilerinden emin olan ve yalnız kendilerine güvenen bu gençlerin, hedeflerini tayinde kendi kendilerini aldatmadıklarını gösteren işaretler- dir. Gerçi onların yollarından şaşmaması için,-mut- laka müsbet, menfi takip işaretlerine ihtiyaç yoktu. Onlar gene istediklerini ve yapabildiklerini yapacak- lardı. Ancak, bu tezahürlerle, hareket ve hamlelerinin uyandırdığı akislere şahit oldular ki, bu da kendi içlerine çevrilmiş çalışmaları sırasında, bir harici muhiti temaşa vesilesi vermekle, herhalde faydasız sayılamaz. Samimi, öz bir sanat heyecanı seyrinin, nasıl insanları memnun adamları muğber ettiğini iyice öğrendiler. Tecrübe, tecriibedir ve her- halde bir iaydası vardır | — İyi ama, bu grupun ismi yok, niçin? Hem programı nedir? Arada bu suallerle de karşılaştılar. Daha başlan» gıçta bile! Program ! len şöyle düşünüyorlar: Bi emsali görüldüğü gibi, tatbik edilmiyen e uyulmıyan, hatta esasına aykırı gidilen program ortaya koymaktansa, eser ileri sürmelidir. Program, kafada, kalpte ve arada bulunmalı ve 0, ancak eserlerle sezdirilmelidir. Bir gün gelir ki, serlerin ayrı ayrı ve toplu bir halde gözden geçi- ilmesi, bunu birdenbire ve bütün vuzuhile gösterir. rogramı merak edenler, üşenmesinler, eserleri takip ve tetkik zahmetine katlansınlar, Bunu öğrenmek için biraz yorulsunlar. Eğer pek merak ediyorlarsa! İsim ! İsme gelince bu da müsaadelerile, «nabemevsim> dir. İsim? Tabii olan, bunun zamanla kendiliğinden konulmasıdır. Eğer mutlaka lâzımsa ! a eserlerin ifadesi olacağı gibi, isim de, ramın, yani dolayısıle pe eserlerin, göste Semi faaliyetin ifadesi olmalıdır. Netice olarak, bu iki Göreli çalışma esnasından bu toplantıya iştirak eden gençler arasında hiç bir şahsi ihtilâf, a çekememezlik çıkmaması, en mühim ve- bunda hiç şüphe yok -en emsalsiz bir cihettir, bu da ınuvaffak olmak için, en kuvvetli bir esastır. Bugün halâ m şiddetile devam eden hariçteki edebiyat,..... - ne edebiyatı ? - şahsiyat dedi- kodularını şöyle bir düşünen, bu samimi, bu temiz anlaşmanın kıymetini, elbette daha iyi anlar. Bu hususiyet birinci yıldönümünde, bugün değiş- miyen vaziyeti yakından bilmenin izahı, olan şu satırlarla ve çu imza üstünde, gene buraya notedil- mişti. ie o şatirlar ve o imza imdi onların bu bir sai mesaisini takdir lie, yeni safhaya dahu kuvvetli adımlarla atılmaları nı lememenni ediyorum. Esasen, içinde yaşadıkları bu samimi san'at havası, okuyan, düşünen ve düşündüğünü tesbit etmesini bilen bu gençler için muvaffakiyelin ilk basamakları olmuştur, Bu basamaklardan yükselecekleri bulullar ise, umarım ki, « Akşam » gaztesinin « Bizde edebiyat var mı, yokmu? » ankelinde birbirlerini yiyen sam'alkârların karanlık xema t olmıyacaklır. Bugünkü sam'at alemi, böyle - bir dastan parodisi oynar gibi! — bulutlar içinde birbirlerini boğazlıyan İldhların misa- delesini temaşadan arlık bıkıp usanmıştır. Usanmıyan yolmtz onlardır. Efendiler | Kalomlerimizi marak gibi değil, ma şert kayatın elem ve neş'esini parlalan bir nur sütunu gibi kullanmasını bilelim Bilha sa gençlikten beklediğimiz işte böyle bir everdir. Onlar bu yolda yürüyorlar. Bizim vazifemiz, bu asil ve şuuılu yürüyüşü teggi etmektir; hiç değilse, ışıklı yollarına gölge salmamaklır. Bekliyelim! Yeni edebiyai, yeni hayatın fecri içinden doğacaktır.» Halit Fahri

Bu sayıdan diğer sayfalar: