17 Kasım 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

17 Kasım 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1892—207 Kalemin Ucundan Kitapçı Bir muharrir ve bir kitapçı. Bu iki tip insan Ankara caddesinin miras kavgasına tutuşmuş kahra- manları gibidir. Hiç bir gün, bir devir yoktur ki kitapçının muharrirden, muharririn kitapçıdan şikâyeti olmasın,. Aralarindaki husumet yalnız bir geçimsiz- likten ibaret değildir, kavgaya, bazan da dövüşe kadar gider. Sorarsanız kitapçı mı haklı, muharrir mi, anlaya mazsınız.. Bir tek müellif yoktur ki bir kitapçı ile alacaklı verecekli olmasın.. Beş hatta on sene evve- line ait besaplar vardır. Hâlâ halledilememiştir. İki, üç senedenberi devam eden davalar vardır. Henüz intaç edilememiştir. Muharrir kitapçı ile yap- tığı mukavele mucibince aynen hakkını alabilsin, bu vaki değildir. Kitapçı muharriri daima fisebilullah çalıştırmağa alışmıştır. Kitapçı, hiç bir şey mukabili olmaksızın para kazanmak hırsında olan bir adamdır. O vaziyetinden (daima müştekidir. Dinlerseniz, size her gün ziyan etmekte olduğunu söyler. Fakat ka- zandığı para hatsiz hesapsızdır. Bazan kendi kitabı- nızdan bir kaç cilt fazla alamazsınız. Çünkü kitapçı elinizden eseri ulmış, onu para yapmıştır. Bir hırslı arslan gibi bu kitapların üstüne oturur. Kanuni hü- kümleri, hakları ihtiva etmesi lâzım gelen mukavele- name kitapçı için ekseriya bir âdi kâğıt parçasından ibarettir. O, gene bildiği gibi hareket etmekte ken- disini serbest görür. Ne kayda, ne şarta tâbi değildir. Bütün bu vaziyet hiç şüphe yok ki, Türk kitap çılığı, neşriyat âlemi, okuma seviyesi ve nihayet “Türk irfanına vurulmuş zincirden başke bir şey de- ğildir. Çok kitap, güzel kitap ve aynı zamanda ucuz kitap çıkartmak lâzımdır ki kari dediğimiz okuyucu- lar zümresi artsın. Halbuki beri tarafta muharrirle kitapçı hergün gırtlak gırtlağa kavga ederken, tabii- dir ki güzel kitabı, cok kitabı, ucuz kitabı düşünmeğe bile vakit kalmıyor. Kitaplar, o güzel, yangından mal kaçırır gibi çıkarılıyor. aziyet karşısında istenilen kitap değil, bulunan eği okutulmağa çalı- şılıyor. Türk harsını, türk san'atını kurtarmak için ev- velâ bu neşriyat işini birsağlama bağlamak lâzımdır. Kitapçılık alelâde bir ticaret işi olmaktan knrtulmalı, bir memleket irfanı meselesi, bir ihtisas meselesi haline sokulmalıdır. R. F. SERVETİFÜNUN . O 21 w dp » ÜÇ ŞARKI I Ne güzel yüz, ne canlı bir idle, Sarı saçlar başında bir hâle, Düşürür kalbi hisli bir hale, Ne güzel yür, ne canlı bir idle! Gülüşün pembe bir fecir gibidir, Ne güzel yüz, ne cani: bir lâle/ H Ömrün gamı da, geçen ânı da vardır, Besmin bu gece rindi de, sultanı da vardu, Altın gecenin titriyen elkanı da vardır, Bezmin bu gece rindi de, sultanı da vardır. Gözlerde o ydrin alev oldukça hayali Yangın gibi her yer tutuşan aşk ile mâli, Yanmakta gönüller bile pervane misali, Bezmin bu gece rindi de, sultanı da vardır. mi Ruhum oydınlanınca lem'anla Gecen altın kesildi savdanla. Nekadar nur içindeyim anla ! Gecem altın kesildi sevdanla. Belki hicranlı bir yarıştır bu, lan şuleyi anıştır bu, Kimöilir belki aldanıştır bu: Gecem altın kesildi sevdanla . Halit Fahri Gym ŞİİR Boş evler.. Daha dün içinizde yanan ışıklar vardı, Bugün bir mezar kadar kapkaranlık oldunuz.. Her gece içinizde binbir hayat yanardı, Şimdi bir akşam gibi neden böyle soldunuz ?. Ne perdeler, ve onlar üstünde başlar gezer. Bir gizli hıçkırıkla sarsılır her yanınız.. Bu karanlıktan ruhum türlü manalar sezer, Derdiniz gözlerimin yaşına verirde hız; Kendimi bir ölüye aglıyorum sanırım. 932 Namık Kâşif

Bu sayıdan diğer sayfalar: