16 Nisan 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

16 Nisan 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2069—384 Yüzsüzlük için.. “Kedi Pençesi,,, ötedenberi iyilik ve fenalık ba hisleri üzerine bir hayli yerleşmiş, aykırı hareket- lerin, soysuzlukların, karaktersizliklerin ortaya Çı- kardığı mevzuları deşmiş, bu yoldaki zaaflarla malül olanları, böyle menfi zaaf gösterenleri kıyasıya hır- palamakta imza sahibinin amansız silâhı olmuştur. Bu sütunda yazılanları ötedenberi takip edenler, bu hususu unutmamış olsalar gerektir! Gene böyle bir şeyin «Kedi Pençesi» nde pençe yemesi için, işte mükemmel bir fırsat! Nisanın 10 uncu Cuma günkü «Akşam» gazetesinin «Dünya- da neler oldu, neler oluyor?!» başlıklı kısmında, böyle bir şeye hem dolayısile, hem doğrudan doğru- ya pençe atmağa vesile veren bir yazı var. «Besle kargayı...» (o serlevbasını taşıyan bu yazı, aynen şudur ; “Bizde bir söz vardır: Merhametten maraz hasıl olur, derler. Besle kargayı oysun gözünü! Sözü de meşhurdur. Londradaki bir adam, Sundey Ekspres gazetesi muhabirine bakınız neler anlatıyor : — Yaşım kırkı geçince, bu kırk sene zarfında neler yaptığımı düşündüm. Hayatta en büyük zâafımın, başkalarına iyilik yapmam, merhametli davranmam olduğuna kanaat getirdim ve şu neticeye vardım: İyilik yapmak vakit keyb- etmekten başka bir şey değildir. Bir kaç misal göstereyim : Ahbaplarımdan biri yeni bir ize giriyordu. Parası ve üstü başı yoktu. Ödünç olarak iki buçuk lira, geri almak üzerede bir kat elbise verdim. Bundan sonra bir daha ahbabımın yüzünü göremedim. İşsizlerin mitinginde bir adam: Her ne olursa olsun ya- parım, dedi. Her gün evimi silip süpürmek üzere onu tut- tum. İşe başlar başlamaz iki lira avans istedi, verdim. Bir daha görlnmedi. a Orta halli bir ailenin efradından biri hastaydı, ihtiyardı. Delâlet ettim, ucuzca bir sanatoryoma yatırdım. Bu iş bana gerek vakit ve gerek nakit bakımından hayli pahalıya mal oldu. Ondan sonra aileden hakaret gördüm, darıldık. Parkta yirmi dört yaşında bir kız açlıktan ölüyordu. Ölüyorum diye haykırıyordu. Hemen üç şilin verdim ve tanıdıklarımdan birinin evine hizmetçiliğe koydum. Bir hafta sonra ev sahibinin mücevheratını çalıp kaçtı. Hasılâtı hayır işlerine sarfedilecrek olan bir balonun biletini aldım. Bilette yazılı adrese gittim. Meğer orası hususi bir evmiş ve benim gibi daha yüzlerce kişi dolan- dırılmış. A UYANIŞ Gözlerim / Bak yorulmuş, kızarmışsın, azıcık uyu; Gelmiyecek hayallere dalan gözlerim! Bırak içli sevgileri, bırak duyguyu ; Ey geçmişin izlerinde kalan gözlerim! Ninniler söylüyor sana karşında ocak, Bak, karanlık, açmış sana hisli bir kucak, Şu münzevi köşeciğin ne hoş, ne sıcak; Ey kendini dinmez yaşa salan gözlerim! Şu unutan gönüllerin neş'esine dal, Sen de unut elemleri, sen de bir haz al, Vefa bugün bir efsane, hasret bir masal; Şu dünyada sevgi bile yalan, gözlerim! Feyziye Muhiddin l Gelecek Sayıda: Sevmek İçin Sevmek ! Gavsi Ozansoyun Bu İçli Hikâyesini Tefrikaya Başlıyoruz Bundan Başka : Bizde Operet Ve IV Kardeş! Niyazi Acunuu Resimli Bir Yazısı Başımdan bunlara benzer daha çok şeyler geçti. Artık “işinden gücünden başka şeyler düşünme,, düsturunu ken- dime rehber yaptım.,, Bilhassa birinci misal, âdetâ şu sütun sonundaki İmza sahibinin başından geçen bir hadisenin ifadesi gibidir. Hemen tıpkıtıpkısına, gibi bir şey! Yalme... Yalnız bir farkla: Londradaki adam, ondan sonra bir daha ahbabının yüzünü görmemiş. Halbuki şu sütun sonundaki imge sahibi, aksine...... Ve şöyle diyor: « Ne mutlu, - hiç değilse - yüzsüzün yü- günü görmiyene!» a

Bu sayıdan diğer sayfalar: