3 Haziran 1937 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

3 Haziran 1937 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 3128—443 Bir ticaret İçin.. IXI Kitab ticareti ve bu ticaretde sadece « maddi ta raf »ın değil, «manevi taraf» ında varolması isteği ! Bnrada bu kitab ticareti bahsine el,,- ve yahud da «Pençe» atarken » önce «maddi taraf» 1 evirib çevir- miş, « manevi taraf» ı etraflıca ortaya çekmeyi, ge- cikdirmiş.. bu hususun her 2 hafta çıkan fıkrada da şöylece yanından geşivermişdim ! Ben, tam bu « manevi taraf» a dair yazmak üzereyken, «Son Posta» da Halid Fahri Ozansoyun bir yazısı çıkdı; şöyle bir başlangıcla: «Mehmed Akifin ölümü üzerine, şairin bir kısım eserlerini biraraya toplayan bir kitab neşrolunmuşdu. Bu eser, şöyle böyle bir apteloji idi. Bu antolojinin arkasından, başka bir kütübhane Ahmed Haşim hakkında küçük bir broşür çıkardı. Bu, şöyle böyle bir antoloji bile değildi. Derken Abdülhak Hâmid öldü. Birkaç kütübhane birden, büyük şairin rastgele egerleri üzerine saldırdılar ve sevilen eserlerini, maruf birtakım şair ve mubarrir- lere toplattıklarını meşru bir mazeret gibi ortaya sürerek Hâmidnameler çıkardılar. Artık cereyan almış, yürümüştü. Sırasile Yabya Kemal, Nazım Hikmet için de, evvelkiler gibi ihtimal bir günde ve bir gecede makas uğulü toplanmış yazılarla ve iyi kötü birer mukaddeme ile risaleler ortaya atılmağa başlandı.» Halid Fahri Ozansoy, bu neşriyatın arkası gele- ceği ilân olunduğuna da işaret ederek < Acaba bu memleketde hakkıtelif denen bir hak, haberimiz olmadan ilga mı edilmişti 9 » şeklindeki ilk suanlini « Yahud, eserleri böyle makasa çarpan şairlerin bu işde, kim bilir belki daha fazla tanınmak gibi manevi bir kazancla, muvmfakatleri evvelden mi alınmışdı? Eğer öyle ise mes'ele yokdu, fakat ya değilse9f.. O b dm Saatler !.. Ne fena kıskançsınız,, tatlı anlarımda siz., Erirsiniz çabucak, kısalırsınız heman.. Kalbile sever gibi görünen ve ağlıyan; Güzel bir kadın kadar vefasız ve sevgisiz... Acı dolu olduğum, hıçkırdığım zamanlar.. Sıkan bir masal gibi uzayıp gidersiniz.. Yalvarıp uzun uzun niyaz etsem ne kadar.. Duymazsınız sesimi gene geç bilersiniz. 4. Ruşeni Unan UYANIŞ 25 ABDÜLHAK HÂMİDİN RUHUNA MEVLÜD OKUNDU Şairiâzamın irtihalinin 40ınç; günü, Teşvikiye Camiinde, ruhuna Mevlüd okunmuş, bu dini top- lantıda birçok kişi hazır bulunmuşdur. Hazreti Pey- gamberin doğduğu geceyi, »* Mevlüd Kandili - takib eden güne rastlıyan bu 40ıncı günde okunan Mev- İüda aid olmak üzere, merhumun zevcesi tarafından gazetelere görderilen davetnameyi, - bir hâtıra ola- rak » buraya aynen alıyoruz: Mayisin 23 üncü Pazar günü saat 1,30 da Teşvikiye ca- mlinde Cennelmekân Abdülhak Hâmid Tarhanın ruhuna Hhaf edilmek üzere Mevlidi Nebevt okunacağından merhu- mu sevenlerin iegriflerint rica ederim. Merhum Abdülksk Hümid Tarhamu savci Lüsiyen Tarhan zaman bu neşriyatın arkası çorabsöküğü gibi gelecek ve şübhesiz çok geçmeden bir tarafdan itirazlara, hattâ davalara meydan açabilecekdi. Çünkü bu şa- irlerin çoğu henüz sağdır, ruhlarının ve dimağlarının mahsullerini pek haklı olarak kendileri basarlar ve- ya bir kitabeıya satıb başdırabilirlerdi. Pek yakın bir tarihde ölmüş olanların da ailesi bu hakka tabiatile tevarüs etmişti. O haldet: şekillerinde temadi etti rişle, Yahya Kemalin bu yüzden Orhan Seyfiyi dava etmek istemesi etrafında bazı mülâhazalar ortaya atıyor; hatanın tabide olduğu şübhesiz bulunduğu kaydile, syainız ne çare ki Yahya Kemal, kitabecıyü değil, kendisine hesab soruyor.» diyor; yani Orhan Seyfiye.. Halid Fahri Ozansoyun makalesi sonuna doğru bir suali daha : «Hem niçin tabilerin ilerisini geri- sini düşünmeden girişdikleri kazanc marazı yüzünden en değerli yazıcılar böyle birbirlerine girsinler 9» Ve sonra da, netice: «Kültür âlemi, san'at âlemi için bunun &cı tarafları çokdur, fakat iyi bir tek terafı yokdur. İyisi mi meseleyi hüsnüniyetle hallet- meli ve bundan sonra da bu yanlış başlayan harekete bizzat kendimiz mani olmağa çalışmalıyız. Yoksa bu broşür cereyanı böyle devam edib giderse daba pek çok mevcud röyü mevonl olmıyan hiddetler şablanacak, pek çok ostluklar kırılacak ve bilhassa hakkıtelif denen tüwiyrn hak yerin dibine geçecekdir. Demek oluyor ki bu küçükden başlayan tehlikeyi önlemek de bütün fikir ve san'at adamlarını vazi- fesidir. Suyu kendimiz bulandırmayalım.» Şu kitab ticareti babşile muhtelif noktalardan doğrudan doğruya alâkalı olan bu yazıyı, anahat- larile - hatta biraz da teferrüatlıca | - buraya ulmağı yerinde buldum; çünkü, Halid Fahri Ozansoyun bu yazısı, benim bu sütünlarda yazdıklarımı, teyid edi- cidir 1, Kitab ticareti bahsinde «maddi taraf» ve.. «ma- nevi taraf»!.... şu kısmen iktiliz olunan yazıdan da anlaşılıyor ki: Bu, 2 wwhlieli 1 mes'eledir! Fakat, bu hafta da -iktilmülür dolayı - sayıfada yeter yer kalmadı, İirüilirn Kalış etmeği tasarladığım bütün <rsanevl tarife 1 sığdırmak imkânsız... ve dolüzisile.. bu hafta da başka bir Hültürü barsikıycrum |

Bu sayıdan diğer sayfalar: