19 Ekim 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

19 Ekim 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

318 SERVETİFÜNUN FİKRET İÇİN DEMIŞLER Kİ: “Nefretten ziyade merhamete şayan gördüğüm bazı adamların, memleketin en namuskâr ve en muhterem bir evlâdı olan Tevfik Fikreti mürteçilikle itham ettiklerini eşittiğim zaman, itiraf edeyimki müteacçib olmadım. İnsanlıktan nasibedar olmıyan biçarelerin namus ve fazilete, ulviyet ve necabete karşı kudurub haykırmaları, bilhassa şu son zamanlarda okadar umumi ve tabii bir mahiyet almışdı ki, son şiirinin intişarını müteakib Fikretin de böyle bir taarruza uğrayacağına âdeta emindim........, Köprülü Mehmed Fuad “aç... » Tevfik Fikret memleketin harabei manevisi ortasında zirvesine güneş vurmuş yüksek bir sütunu mazi gibi duruyor. Tevfik Fikret bütün bir halkın ârı sükütunu kendi radin sedayı civanmerdile örtmüş oldu. Minnet ve şükranla etrafında birleşen vatandaşları arasında ben de | ahzı mevki etmeğe şitab ediyorum., Hamdullah Subhi “Onun için gene derim ki Fikret bey bir mesih gibi... Ahlâkiyati, sendeliyor gördükce hemen kolundan tutup onu sukuttan kurtaran bir mesih gibi... Fazıl Ahmed Tevfik Fikret (Servetifünun) namları bu memleketin münevver fikirli, pâk vicdanlı edebiyat've edeb âşıkı gençlerin nazarında o derece mütera- diftir ki Tevfik Fikretin şahsiyeti edebiyesine karşı edilen en ufak haksızlık bütün Servetifünuna ve Servetifünun ailesine bir tecavüzdür....... Saffet Siya “Bana deseler ki: Osmanlı vatanının en nezih simasını, en nevvar zekâsını, en pâk nasiyesini, en sâf ve âli vicdanını göster; hiç bir tariz taarruzun yetişemiyeceği mevkii bülend sahibi kimi tanıyorsan bildir... Bütün mevcudiyetimle, bütün samimiyeti kalbimle birdenbire derim ki : Tevfik Fikret., Mahmud Sadık “Fikret Bey elmastan birnamus güneşidir. Ondan bazı yarasaların müteessir olmaması kabil değildi.,, Tahsin Nahid “Şebabı mütefekkirin büyük ismini ihtiramlarla karşıladığı Tevfik Fik- retin pak ve necib nasiyesi, alçak ellerin fırlatacağı taşlara hedef ola- bilmekten pek çok yüksektir.,, Süleyman Saib “Tevfik Fikret beye mürtecimi demişler İl Ben bunu söyliyenlerin bu sıfatı cedide ile kendilerinden bahsettiklerine, yahud kulakları olupta işi- demediklerine kaniim.. Şehabeddin Silleyman “Başka bir yerde olsaydı Tevfik Fikretin maruz olduğu bu tecavüzü Darülfünunların, ilim ve irfan müesseselerinin nümayişleri, avazei red ve istikrahları velyederdi..... si Refik Halld ei ... “ Servetifünun ,nun büyük ve muhterem evlâdı olan Tevfik Fikcet bir nadirei hilkattir; kendisi mükemmel şair, ruhan edib ve sanayii nefisenin cümlesinden nasibedardır; denilebilir ki bütün âli hasletler bu zatte içtima an A .. derin bir ül takzinr. ve siniri hai etmiştir. İ böyle nini mü- .kerreme ve muhabbeti samimiye ile muhat bulunan Tevfik Fikret in- kılâbı Osmanide nakabili tezellizül bir rüknü rasini hürriyet addedilmiş ve İttihad ve Terakki cemiyeti ibtilâliyesine iştirak eyliyeceklerin tezkiyesi gibi bir vazifei nazike kendisine tevdi olunmuştu........ “Ah insanlar, hakşinas, muameleşinas, kadirşinas, hadşinas olsalardı beyinlerinde cereyan eden ve gene kendilerini rahatsız eyliyen teca- vüzat, muarızat ve münakaşata hiç mahal kalmazdı! Hayfa ki emraz ağraz ile malül olan nev'i beşere bu saadet nasib olamamış ve olamıyor!.,, 19 Hdânunusani 1327 Ahmed İhsan Tokgöz No, vay 5x—307. HARB VE Diplomasi Karada, denizde ve havada cere- yan eden harb hâdiselerine günün muh- telif saatlerinde muttali oluyor ve bun- lara bakarak harbin seyri hakkında bir fikir edinmeğe çalışıyoruz. Fakat, bugüne kadar cereyan eden hâdisat henüz harbin cereyan tarzı hak- kında bir fikir vermeğe müsait olmaktan gok uzaktır. Taraflar mütemadiyen ha- zırlıkla meşgul olmakta, harbe kata- cakları insan ve malzeme kaynaklarını arttırmağa © çalışmaktadırlar. Mamafı, hummalı faaliyet yalnız buna münhasır değildir. Bu sonu çetin ve çok kanlı bir boğazlaşmağa varacak olan hazırlık- ların yanında, bir siyasi faaliyet göze çarpmaktadır ki; bu da diğerinden daha az mühim değildir. Lehistan ortadan kalktıktan sonra bilfiil harb eden üç devlet vardır; İn- giltere, Fransa ve Almanya. Fakat bunların her biri dünyanın bütün kıta- larına yayılmış olan diğer devletlerin kat'i vaziyetlerini öğrenmeden bütün kuvvetlerile birbirine saldırmaktan ibtiraz etmektedirler, Her iki tarafta kuvvetle- rinin büyük bir kısmını bu cidale tah- sis ettiği bir sırada, arkadan veya yan- dan diğer bir kuvvetin kendisine saldır- mıyacağından emin olmak zaruretini his ediyor. Bugün birçoğumuzun mahiye- tini öğrenmekte istical ettiğimiz teenni ve bataetin sebebi budur. Çünkü he- sabsız atılacak bir adım, belkide büyük bir felâketi intaç edebilir. Bu sebeble, gözlerimizi harb sahnelerinden ziyade cebheler gerisindeki siyasi faaliyete çe- virmekliğimiz lâzımdır. Mamafih, siyasi faaliyetler hergün hummalı bir şekil- de devam etmekte olmasına rağmen kat'i bir sarahat kesb etmiş değildir ve olanlara bakarak olacakları istidlâle kalkışmak dahi bizi yanlış bükümlere sevk edebilir. Bunun içindir ki yapıla- cak şeyin en doğrusu, sükünetle hâdi- selerin inkişafına intizar etmekten iba- ret kalır. Çünkü, harb ve diplomasi faaliyet henüz büyük harekâtn başlan- gıcındaki iptidai manevra harekâtından “başka bir şey değildir. ve ağlebi ihti- mal önümüzdeki haftalar zarfında da bu şekilde devam edecektir. S.T

Bu sayıdan diğer sayfalar: