29 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

29 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: BENİM KÖŞEM Yü /kteler Yasan : ADNAN CAĞALOĞLU Dünyanın her yerinde ve her devrinde bir takım meşhur nüktedanlar yaşamış ve bunların esprileri ” geçende yazdığım gibi asırlara maledilmiştir. Bu nükteler, edebi yazılar kadar kıymetli birer “ sanat eseri olduğu gibi, bence o zamanın karekteri- ni ve hayatını göstermesi itibarile de en mutena birer “ psikoloji tahlilleridir.. : Ve bu kahaatledir ki, ben «Milli Mizahımızın bir Türk nüktedanlarının pek © çok lâtif fıkraları, hoş nükteleri, zerif esprileri, ” güzel şakaları vardır, ve mühim bir kısmı yalniz z Aziz karilerimden bu sütunda açık bir istekte , bulunuyorum... O da gazetemizin tertip ettiği fıkra müsabakasına candan iştiraklerini temenniden ibaret- ğ tir. Bununla evvelâ edebiyat ve mizah tarihimize “büyük bir hizmet ifa edilmiş olacaktır. Sonra da 'sıhhatimize ve iştihamıza iyi tesirler yapacak ma- ; .neviyatımızı arttıracak ve kuvvetlendirecek olan bu “ nezih nep'e tebessüm ve kahkaha müşabakası gonun- “ da gönderilen ve neşredildikten sonra en gok rey “alan fıkra mubarririne «Servetifünunsun tam bir © kolleksiyonu hediye edilecektir. DEĞİŞEBİLİR Şâirazamın bulunduğu bir mecliste bir kaç kadın “kendi aralarında üstadın yaşı hakkında, bahse tu- e — Affedersiniz merak ettik kaç yaşındasınızf.. , Abdülhak Hâmid tek gözlüğünü düzeltmiş ve zarif “bir tebessümle: — Evvelâ ne niyetle sorduğunuzu bileyim... ceva- » bını ona göre veririm demiş. İMKÂNI YOK! p Koca Ragıb Paşa, Haşmeti son defaya mah- ” sus olmak üzere ve aldığı kat'i vaad üzerine Bsğda- “ ta Vali tayin etmiş; Haşmet de artık orada irtikâp © ve irtişada bulunmıyacağını taahhüd eylemiş. Aradan bir sene geçtikten sonra Haşmet İştanbu- “ la avdet eder ve bir bayram günü Ragıb Paşanın © konağına gelir. Lâzimei tebriki ifa eder haabıhale © başlar. Bu esnada Paşayı diğer bir &alona davet ederler.. Paşa bey dakika geçmeden pür odaya gelir ve Haşmete: — Bre utanmaz, hanıys vadüahdin nerede kaldı. İçeriye üç Bağdatlı gelmiş senin gaddarlığından şikâyet edip duruyorlar... diyince hemen Haşmet: — Yalandır efendim. Onlar katiyen Bağdatlı değildir. Çünkü ben bir Bağdatlıda buraya gelecek ne para ne de derman bırakmadımki.. Cevabını ver- miş... hiddet İADETEN TAKDİM Üstad Süleyman Nazif Harbiumumide Bağdat Valisiydi.. Civardaki fırka kumundanından, günün birinde şöyle bir telgraf alır. (Beşyüz bin okka şekerle 50 bin okka çayın 24 saat zarfında karargâha gönderilmesi mütemennadır)... Ne Vilâyet büdçesindeki para ile ne de olbayet suretiyle tedariki kabil olmıyan bu malâyutak tekli- fe üstad hemen şu cevabı verir. (Çin İmparatorluğu- na gönderilecek iken sehven Vilâyete keşide edilen telgrafınızı mahalline berayi irsal mazrufen takdim ediyorum)... ZÜĞÜRTLÜĞÜN SEBEBİ Timürlenk, Şirazı aldıktan sonra bir gün meş- hur şair Hafızı huzuruna çağırmış. Şair derbeder ve sefaletten perişan, yüzü sapsarı bir halde karşısına çıkmış. Timürlenk demiş ki: — Ben Buhara ile Semerkandı zaptetmek için dünyayı biribirine kattım. Halbuki sen bir mıgraın- da sevgilinin yüzündeki bir bene buralarını bagışlı- yacağını söylüyorsun! Hafız Şirazi şu cevabı vermiş: — Ya Emir beni de bu hale koyan yaptığım bu kabil sefahatlerdir.. İMDAD Şiir defterini Halid Fahriye bırakmış, ertesi gün gelmişti. Şiirlerimi okudunuz mı7 Diye sordu ve ilâveetti... Benim eş'arım fırtınalı bir denizde çalkalanan bir kayık gibidir.. üstad şu cevabı verdi: — Hakkın var, çocuğum, okudum ve etrafımda- kilerin imdad diye bağırmalarından bunu hemen anladım | A. C. p için bu işi başaracak yaratıcı bir “ sanatkârın yardımı lâzımdır. Meselâ Ankara'da kurulmakta “ olan Çocuk Tiyatrosu için ilk kara- “ göz plyeslerini yazmayı üzerine &- “lan İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun , çalışması kayda değer. Dört beş (oFare'yi, yıl önce yazdığı modern bir kara göz piyesinde Celâl Esad, Hikmet, Nurullah Ataç gibi yaşa- yan tipleri sahneye çıkaran Balta- tacoğlu şimdi hazırladığı yeni ka- ragöz senaryosunda Şarlo'yu, Miki- Lorel - Hardi'yi, Münür Hayri'yi ve Nurullah Ataç'ı konuş- Nâzım O tarmuşlur. Görülüyor ki, karagöz oyunla- rının dirilmesine ne estetik, ne de sosyal bir mahzur yoktur, Bilâkis ni ne sinemada ve ne de tiyatroda bulunmıyan estetik im- kânlar taşımaktadır. Servetifünuu 9233

Bu sayıdan diğer sayfalar: