29 Şubat 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

29 Şubat 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANI 4 IWLIMN Anam... unutamıyorum seni! Fakat hayalimde kalan Hatıran, Yalnız, Büyük, çok büyük bir odada, Neden bilmem bir balmumu gibi Bir yer döşeğinde yatışın | Camlarda ölgün ışıkları kışın. Dışarda kar var miydi? Rüzgâr uğuldar miydi? Hatırlamıyorum bunları... Yalnız, Dermansız, Solgun, çok solgun bir kadın, Bir kadın ki göğsü öksürüklerle sarsılmada, Bir yer döşeğinde yatıyor... Belki dışarda akşamdır, akşam! Belki güneş batıyor, Mahalle mesçidinde belki okunuyor ezan! Belki son garib gülümsemeni, Bu akşam duası, akşam namaziyle, Duvarlardaki uzun levhalar gibi Nesih yahut sülüs yaziyle Uguk dudaklarındır kalbime yazan! Anne, bugün bile, Bugün bile Kalbimde o yazıyı okuyor gibiyim, Anne, yedi yaşımdanberi Sensiz bu dünyanın garibiyim | Gece .. duvarlarda bir mumun Tırtıl gibi titrek ışık oyunları. Gece. senin öksürüklerin.. Ve mindere devrilen başımı okşıyarak Babamın bana Keloğlan masalları anlatışı.. Uyuyuncıya kadar hep seni anışım.. Ve başka bir odada, sabaha karşı, Ter içinde korkulu rüyalarla uyanışım! Nihayet geldi başka bir akşam, Ah onu nasıl anlatsam, Nasıl? Beni birçok kalabalıkla dolan evden, Kaçırıyorlar gibi bir yangından, alevden Kardeşimle beraber ZA TIR ASI Zorla Karagöze götürdülerdi ... Halbuki ben o gün Anneannemi, aşağıki odada Yere bir seccade atıb, uzak, Çok uzak bir ufka dalan yaşlı gözlerle, Hirçkırarak Namaz kılarken görmüştüm ... Birden kalbime yurulmuştu bir düğüm, Korkudan bağı çözülmüştü bacaklarımın | Neydi ninemin derdi ? Niçin böyle hıçkırarak namaz kılıyordu ?" Neden yüzü kül renginde We dudakları tahta oyuncaklarımın En koyu boyam gibi mosmordu ? Ve o gece ev neden taşmıştı misalirlerle ? Neden? hepsinin yüzleri kederli ve gözleri yaşlıydı, Neden herkes telâşlıydı ? Neden annem için Kâbeye gitti demişlerdi? Neden kardeşimle beni Zorla sürükliyerek Karagöze götürmek istemişlerdi ? Gittik Karagöze! O gece ne Hacivadın anlaşılmaz sözleri, Ne Karagözün hep açık duran Hayret dolu gözleri, Ne dayak yiyişi onun, Ne başka tuhaflıkları oyunun Beni güldürmemiş, yalnız ağlatmıştı ... Kalbime sebebini bilmediğim Bir acıyle matem okları batmıştı... Ah o akşam, o akşam! Ne acıklı hikâye! Ne diye Sanki kırk yıl geçti aradan ? Değil mi ki kurtulmadım, kurtulamam Ö unulmaz yaradan |... Şimdi işte saçlarım akpak, Başim eğik, son yoluma gidiyorum, Ve annemin matemiyle Gene; öyle O küçük çocuk gibi hıçkırarak Ağlamak istiyorum | Halid Fahri OZANSOY M40 Servetifünun

Bu sayıdan diğer sayfalar: