4 Ağustos 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Ağustos 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. GĞRE . sadl f ge BUKOLEON ZİNDANLARI Pastırma, sucuk, manastırda buldukları şeylerle tıka basa karın —doyuran üç arkadaş, saklanacak bir yer arıyorlardı. Manastırda kimse yoktu - âma, Rum dilberleri gibi daha başka kimseler de buraya uğrr yabilirlerdir. Bu sırada, sur kenarında garip bir gürültü işittiler. Bu, tellâl başının gürültüsü — idi. Hep birden üşüştüler ; bir ke- mardan dinlediler. Sonra içle- rine derin bir hüzün çöktü. Caferin akıbeti onları mütces- sir ediyordu. Bir ara Hasanın aklına geldi: — Ya işkenceye dayana- maz da burasını haber verirse ? Yakup — derhal bu sözü Hasanın ağzına tıktı: — Değil derisi yüzülmek, etini lokma lokma doğrayıp ta kendine yedirseler gene bu alçaklığı yapmaz. Esasen biz bu işi sabaha kadar halledeceğiz. İki arkadaş hayretle serda- rın yüzüne bakarken o sordu: — Birgürültü duydumuz mu? Kulak — verdiler. — Fakat birşey işitmemişlerdi. Başlarını sallamakla mukabele ettiler. O, devam E“i: — Demek ben yanılmışım. Her ne ise. Şimdi biz Caferi kaçırmıya bakalım. İki fedainin aklına, serdarın çıldırmış olması ihtimali geldi. Hayretle bakıştılar. Ve cevap vermiye vakit bu- Fedailer Heyecan Içınde İken Kuyunun Başına Bir Gölge Dikildi lamadan donakaldılar. Çünkü | bir kapmın kapandığını açık- ça duymuşlardı. Bir yere kaçmak, saklan- mak için ilk olarak akıllarına pencereden — atlamak — geldi. Fakat oraya koştukları zaman da bahçede bir adamın bulun- duğunu gördüler. Bu adam, Bizans'a girmek için, içinden geçtikleri kuyunun başına iğilmiş, — içeriye lııln— yordu. Üç arkadaş, bu hadise kar- şısında fana halde ürkmüşlerdi. Hasanın ilk aklına gelen - şey, hemen aşağı fırlamak, Bizans- By1 temizleyivermekti. Fakat serdar bu arzuya mani oldu. Bü'akis o, herifi diri yakala- mak fikrinde idi. Bu suretle Caferin vaziyeti bakkında ma- lümat alınabileceğinide zanne- diyordu. Bunun içindir ki Ali ile Ha- sanı pencere önünde gözcü bıraktı. Kendisi de herifi ya- kalamak — için aşağıya fırladı. Beş dakika sonra meçhul Bizanslı, kıskıvrak - bağlanmış bir halde yere yatırılmıştı. | Fakat bütün bu hadise a- | rasında adam, sesini çıkarmak şöyle korku eseri bile gösterme- Serdar sordu: — Burada ne arıyordun? — Sizil.. y Hasan hiddetle hançerine sarıldı. — Mademki bizi arıyormuş, — bemen canını cehenneme yol- R. hıyalım. Anlaşılan berif, Bizans — imperatorunun vadettiği mükâ- Fakat, bu tasavvura gene Serdar mani oldu. O, adamı Nn dursun, en ufak bir. B z Büyletmele.| isbi ” a | DN 06 bepledir ki sözüne devam etti: — Bizi niçin aryordun? Hem biz kimiz? Bizanslı ceyap verecek yer- de istıraptan yüzünü buruş- turdu. — Biraz şu bağları gev- şetin! — dedi. getirilince anlattı: — Siz, dedi, bütün Bizans halkınm barıl, harıl aradıkları yabancı casuslarsınız. Hasan: — Allahuekber, dedi; me | — garip memleketteyiz. Burada yerin bile kulağı var. * Serdar da ayni şekilde düşü- nüyordu: — Pek âlâ, bizim burada olduğumuzu biliyordun; neden kendin geldin? — Çünkü hanımımdan aldı- ğım emir böyle idi. O emretti, ben de geldim. — Hanımın kim, ne istiyor? Bu sualin cevabı da kaça- maklı oldu; — Size bir mektup getirdim. Serdar heyecanla istedi: — Ver! Adamın elinden — mektubu kapar gibi aldı. Okudu; “Başınıza — gelen — felâketi | öğrendik. Rcisinizin yakalan- dığı da haber veriliyor. Bize, hayatımızı bağışlıyan insanlara yardım etmek istiyoruz. Eğer arkadaşlarınızın yanı- na dönmek istemiyorsanız, mektubu getirken Iuıııqı takip ediniz. O, size, reisinizi kur- tarmak yolunu gösterir.,, Serdar, sevincinden çıldıra- cak gibi oldu. Mektubu bir do arkadaşlarına tekrar etti ve sordu: — Senin adın nedir? — Adım ( Tatyos ) tur. Te- pegöz Tatyos. Gözümün kes- kin, kulağımın delik olmasın- dan galat bir isim.. — Mektubu “Evdoksiya,, mı gönderdi? Bu sual karşısında Bizanslı | Rum biraz alıklaşır gibi oldu. Ağanı - açarak bir müddet serdara baktı: —Kendisinden pek yakın bir dost gibi bahsediyorsunuz. Doğrusu garibime gidiyor. — Niçin; yoksa ©o kadın senin akrabandan mı? — Allah, Allah. Siz çıldır- mış gibi konuşuyorsunuz. Hangi akraba?.. Ben onun kölesiyim, kölesi.. — Demek çok zengin bir kız? — Tabii.. Arzasu — yerine | — Biz onu köylü kızı san- Tatyos güldü: — Çok safsınız, dedi. Hem körükörüne itaate mecbur ok masam sizi ele vermez midim sanıyorsunuz? Vınn. merbu- tiyetimi kıyas edin. ketile — memleketine etmiş olmuyor mu? — Orasını bilmem. Bildiğim ŞY Bizans denilen yerin çok | garip olduğudur. hiyanet (Arkası var) Elektnkle Yandı Kıdı.köyünde İıuetpqı caddesindeki elektrik muhar vile merkezinde çalışan ınn- hendis Suşarigi efendi, elektrik cereyanına —maruz - kalmıştır. | Kazazede mühendis hastaneye kaldırılmıştır. İzmir, | (Hususi) — Izmire 1 Foça ve Menemen kaza- ları, Manisa sıtma mücadelesi mıntakasına alınmışsa da her nasılsa Karşıyaka unutulmuştur. Halbuki son zamanlarda Karşı- yaka büyük tehlikeler geçirmiş ve pek yakın bulunan Bostanlı köyünde 5— 6 kişi sıtmadan vefat etmiştir. Mersinli, Bay- raklı köyleri de sıtmadan muzta- riptir. Bayraklı bataklığı kuru- tulmuştur. Fakat — ameliyenin şekline nazaran bataklık gele- cek —sene yine — kendisini gösterecektir. Bir Mühendis © tak de; Yeni Bilmecemiz 12345678 91014 ODUADURUNA Soldan Aşağı : 1 — Mesken (2) bel kayışı (5) — Peki, hanımın bu hare- “;m Sağa, Yukardan Bir nevi koyun (7) 3 — Kırmızı su (3) ateşle! (3) 4 — Kışın yağar (3) erkek ko- yun (3) put (3) $ — Erkek (2) nizam, usul (5) nota (2) 6 — Farmason (5) Rus atlısı (5) 7 — Emmekten emir (2) oyuk su (2) 8 — Demiryol (9) bir meyva );ımu bulunur (3) 19 Sintanbul'un bir veyfiyest Sual ( Bir bayyan () at koşturan bir küçük çocuk, elek- trik direğine çarpmış, hafifçe yaralanmıştır. İzmir Sıtmadan Sıkınttı Çekiyor.. Hatta, Bazı Yerlerde Ölüm Vukuatı Bile Var I Falkapınarda Kurutma Faaliyeti — ) n Halkapımar — bataklığındaki kurutma faaliyetinin tezyidi za- rureti vardır. Bugün İzmir de sıtmadan muztariptir. Belediye; şehri 'a taksim etmiş ve her mıntakaya bir doktor vermiştir. Yalmız iki küçük so- kakta V1 sıtmalı tesbit edi- miştir. * Şehir ve havalisinin sıtma- dan kurtarılması, İzmir, Karşı- yaka, Mersinli, Bayraklı, Hal- kapmar - bataklıklarının kuru- tulması ve bu havalideki su çukurlaârının doldurulması, süp- rüntü derdine esaslı bir çare bulunması ile mümkündür. )yidılıılıııı(!) ” | Komşunun İyi Bir Anlaşma — Atâ, sen çok yaramaz olduğun için annem size gelip senile oynamama İzin vermi- | yor; ama sen bize gelebilirsin. Çünkü ben yaramaz değilim. İpin Ucu Bir gün Atânın babası pa- | bir ip yumağını açmıya uğra- | şıyordu. Babası: — Atâ, şu ipin ucunu bana ver de şu paketi bağlıyayım.. Dedi. — İpin ucunu bulamıyo- baba, galba birisi kesmiş. , Bir gün Atâ, dolaptan reçel aşırmıştı. Annesi de onu dövdü. — Bu temiz dayaktan sonra artık bir diyeceğin kal- maz işallah! dedi. — Var, var unneciğim. Eğer bu, dayağın temizi ise Allah bana fınııırıı hiç gos!emwn_ ket yapıyordu. Atâ da dolaşık | Çocuk Sütunu Şu Meseleyi Hallediniz. Ahçısında z Kaç Para Vardı? LT M ) Bizim ahçı çarşıya et almıya gitti. Pazarda komşunun ahçışi etin okkasını “24,, kuruştan ve ayni ağırlıkta sığır etini *18, , kuruştan aldığını bildirmiş. Sonra ilâve ederek demiş ki: | —Eğer iki et içinide ayni parayı vermiş olsaydım daha Liki okka koyün eti fazla ala- | bilirdim. Şu halde komşu ahçı kadının yınmdı kıç parası vardı? CİCI ! Kuku kestaneciye: — Şu yanık kestaneleri değiştir, diye sana bir defa daha — yalvarıyorum!. — Dedi Ama kestaneci gene: — Haydi defol oradan! Dedi. İpi çekmenin sırası gelmişti. Bici yavaşçacık Ciciye: — Haydi hazır ol, dedi. Ayağile ipe bir bastı. Bütün kestaneler havaya fırladı. Cici, havadan bir kese kâğıdı!kebap Hesabını Bilenin Defteri Milli İktısat ve Tasarruf Cemiyeti azasına * Hasabını bilenin defteri, ni dağıtıyor. Bu defterler, vatandaşlari dalı bir eseri olmuştur. Hilâliahmerin Tenezzühü Hilâliahmer Fatih şubesinden; “21,, Ağustos “930, tarihi için tertip eylediği ıülı mehtaba tesadüf etmediği için 7 Ağustos 930 da icra olunacaktır. BİCİ, iz tenez- | KUKU Sıcak Kesfaheler Y ! kestane — kaptı. | — Kuku'da'elindeki yanık kes- taneleri, kestanecinin kafasına fırlattı. Adamın — şapkası - başından uçtu. Üçü birden: D — Oh olsun, oh olsun, ikuunnlen değiştirmez misin, işte böyle olur. diye bağır- dılar. Kestaneci daha ne ol anlamıya vakit bulmadan Cici | Bici, Kuku koşa koşa kaçtılar. «Uyanış» Mecmuası Bir müddettenberi genç bir edebi grapun - iştirakile yeni bir şekilde neşrolunan “Uyanış,, mecmuasının son nüshasi zen- gin münderecatla çıktı. Bu nüshbada Ahmet İhsan, Halit Fahri, Mitat Cemal, Mehmet Selim, Galip Naşit, Hasan Refik, Reşat Feyzi, Reşat Enis B. lerin yazıları, Elif Naci B. in “Sabahlıyan adam,, bir — tablosu vardır. isminde

Bu sayıdan diğer sayfalar: