14 Ekim 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Ekim 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz Bir Nahiyenin Arzusu Dahiliye Vekâletinin Teftişi İsteniyor Çemişkezeğe — tbi Başvartinik ve köyü halkından bir çok imzah bir şikâyot mektubu aldık. Bu mektupta Amzaları olanlar Sofu zade Recep, Halil sğa zede Halil, Hoca zade Yunus, Ağa zade Cemal, Salih ve sair efendi ve ağalardır. Bu sevet, nahiyonla ideresin- den müştekidirler. Kendilerine furulen idari —masraflar — yüklendiğini — iddia etmekte, hükümetin tetkik ve teftişini lstemektedirler. Dahiliye Vekâletinin nazarı dikkatine ”: besediyoruz. Eminönü Aptesanesi Emlsönünde deniz karşısında bir baraka vardır. Burası. umuma mahsas Aptesanedir. Geçen gün buraya uğra- dim. Ne gördüm bilseniz: Yarısı dışarı akan pisliklerden göl olmuş. Kokusu da olmasa. Bönlin gibl bazı kimseler de Bu hale taaccüp ettiler. Orada daha fazla duramadım. Uzaklaştım. Belediye Nle vilâyet birleşi. Bari şimdiden sonra Eminönü kaymakamı bey bunu görse burasını islah etse olmaz mı? Godikpaşa, Saraç İshak 4 Ali Bu Da Bir Zihniyettir.. Türk milletinin siyazi rüşt imtihanla- Tadan en mühimini vermekte olduğu bu sırada, “Vakıt,, gazetesinin karilerine Yevzi ettiği “Demokrasi nedir?,, Guvanlı Merls Bolkone ait bir makale tercümesini #kudum, Malâm olduğu Üzre bu makale halka “Demokratik,, seciyelerini yani herkesin — istediğini imtihapta Serbest *tlması hakkımı ve içtimal, siyasi hayatta fam bir müsavatı telkin etmektedir. Bir taraftan bu faziletkür fildr ve Mütakcayı, diğer taraftan bunu balkını- SA neçir ve tamimi İlizumunu hisseden Vakıt gazetesinin bükümet — fırkanını bül kaydüşürt müdafaa eden silsilet Reşriyatını okuyanlar gazetenin başımu- harririnin hakiki kanaatlerini tayinden iahari aczederle, — Gazetenin #iklo, — yani — hürriyetperver Demokratik tarafı müdafan — ettiğini edelim. O halbe Bursa Valisi Fatin Beyefendinin Gemlik kaza mer- kezinde intihabat hürriyetini kökünden an . tehditkâir. nutkunu Bsarih ve delillere ve her vaklit, her yerde müheyya bulunduğu kaydile Viedam ammeye arzeden hakiki Cüm- eiyetçi bir vatandaşa, — gazetesinin 20 Eyiüi 930 terihli nüshasının dördüncü Shifesinde — Baş — müharrir — imzasile Yezvireiler, tahrikçiler , İthamını sa- YUmasma ne diyelim? Bursa vilâyetin- alınan tekzibi bilâ delil hakikat Slarak kabul ile kuvvetli delâlle müste- Yazılmış mektup sabibine müzevvir, 'harrik kelimelerini sarfetmek hakkımı Söüeden aldklar ? Vekat gazetesinin diğer tarafın güneş haklarını indi faraziyelerle cerhe SON PosTA, NIN Tefrikası: No 58 N$ Arsen Lüpen'in Son Bugün Tabiatten Aldığımız Bütün Gıda Ve Eşyalarımızı Sun'i Surette Geçende Londra'da beynel- milel bir kimya sergisi açıldı. Bu sergide kimyanın yaptığı harikalar çok nazarı dikkati celbetmiştir. Kimya, medeni hayatı baş- tanbaşa değiştirecek harikalar vücuda getirmektedir. Etrafı- mıza bir bakınız. Her gördü- ğünüz şey kimya lâboratuva- rında yapılmiştır. Pencereniz- deki cam, elinizdeki - dolma kalem, gözünüzdeki gözlük, evinizde çaldığınız gıramofon plâkı, sinemada gördüğünüz filim, hep sun'i ve kimyevi terkiplerin neticesidir, *çalışmasına mukabil hükümet fırkası lehine herhangi musanna bir haberi gözeteye mal ederek hakikat şekli yazması sebep ve hikmetine ne m: Gemlik : Avukat Halil Rifat CEVAPLARIMIZ $ Antaki Emin efendiye: — / — Halk fırkasının gayri müslimlerden namzet göstermemesinden dolayı şikâ- yete hakkınız yoktur. Her fırka kendi prensipleri dahilinde namzet görterin Halk fırkası milliyetçi bir fırka olduğu için namzetleri arasında gayri müslim MUHARRIR! MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR Mw: =Ü oraya buraya dağıl- "'"ı.k masaya — yumruğunu sırrını bilenler de böyle X İzah et bakalım. Sak, ğ tin ĞYYi tabil bir surette d, dibindeki kumun tabi .;. Nehir sükünet bulduktan ' inden kalkan altın $dlan » nihayet malüm ReŞTde takılıp kahıyor. itiraz etti: u,:mHıyıı. Böyle değil, Bu erdi, fakat — aldan- y b ransa nehirleri arasında taşıyan nehir yoktur. An- B..ü" eden nehirler var- Behrin “lön, zannettikleri gibi, fağımdağı SAh veya nehrin ya- aki taşların — mahiyetin- den hasıl olma bir şey değik dir. — O halde bu altınlar ne- reden çıkıyor ? — Bu altınlar oraya bir in- san elile konmuştur. — Ne diyorsun yahu? Sen | çıldırdır mı — Allah aşkına? Her feyezanda hazine — boşalı- yor, sonra gizli bir el bunu yeniden mi dolduruyor? — Hayır... Fakat, bir el oraya hazineyi o şekilde koyu- yor ki, hiçbir feyezan bir daha onu oradan kaldırmıyor. Nehir- lerde hikemi veya kimyevi | kuvvetlerle busule gelmiş altın mahsulleri yoktur; hepsi insan- ların ellerile oralara konmuştur. Biz, Mösyö —Montesyönün 'SON Yap SOT kadarlaiktifa etmiyorlar. Şim- diye kadar tabiatin bize ver. diği mevaddı iptidaiyeyi de sun'i surette yapmıya çÇalışım ıorlır. Bu teşebbüslerinde de ismen — muvaffak - olduklarını söylüyorlar, Meselâ son sene- lerde sun'i ipek gibi sun'i yür yapmayı tecrübe etmişler ve muvaffak olmuşlardır. Pek kısa bir zaman sonra koza ipeği gibi, hayvanlardan alınan yün de kıymetini kay- bedecektir. Keza kimyakerler sun'i deri de yapmıya muvaflak olmuştur. Bugün otomobillerde görü- I yoktur. $ Tokatta Cemaletlin Beye — Mektubunuz. çok şahsl mahiyeti | hairdir. Bu sebeple neşredile memiştir. $ Ankarada Muhlia Beye : — Yazınız çok şahaf mahiyeti - balz- dir. Bir daire kendi memuruna kanuncâ istediği müddet izin verebilir. $ Üsküdarda İsmail Hakkı Beye : — Bilmeceyi aldık. Teşekkür ederir. İhtiyat Zabitlerini Davet Cihangir —askerlik — şubesi riyasetidet: şube mıntakasındı | zannettiği gibi, bir altın imi | hadisesi karşısında — değiliz; Sergüzeşti mammmma | kezalık Mösyö Montesyönün ve diğerlerinin zannettiği gibi tabiatten hasıl olma bir hazine karşısında da bulunmuyoruz. Sadece bir hazine karşısında- yız, yavaş yavaş akan bir ha- zine. Beşu, biraz idrak etmiye başladın mı? T Beşu birkaç saniye düşünm- dü ve cevap verdi: — Bir türlü kafama dank demedi. İzah et, j Raul, iki hemşirenin yüzü- ne gülerek baktı ve izah etti: — Benim fikrimce, burada iki zamana ait bir ameliyat vardır. Bir tarafa hazine yer- leştirilmiş ve sımsıkı kapan- muştir. Bu hazine yüzlerce se- ne orada kalmıştır. Harici te- sirler yüzünden hazinenin mu- hafazasında bazı çatlaklar ha- sıl olmuş ve oradan altın par- POSTA ıyorlar... /Ö'Z '(" Kadın Ve Bir Kadın Nasıl Koca Bulabilir? Koca Arasaydım Ne_Ya Evlenmek İsteyen Kızlar Her kız evlenmek ister. Fa- kat kendisini beyendirmesini, erkeği cezbetmesini bilmez. Koca bulmak, erkeği kandır- mâk ta bir hünerdir. Ben evlenecek çağda ölsay- dım ve kendime bir koca ara- muvaffakiyetle yapabilen pek azdır. Evvelâ kendimi güzel ve cazip yapmanın sırrını Ööğ- LA Trbik ai 'örvülk başak | sonra ayaklarına, sonra da ba- deriden — yapılmış — değildir. Kimya lâboratuvarlarında sun'i surette yapmiya çalıştıkları eşyadan biri de lâstiktir. Oto- mobil lâstiklerini filân şimdiye kadar Afrikada bir nebattan çıkarıyorlardı. Şimdi bunu sun'i surette | yapmanın imkânını buluyorlar. Bunun gibi et, süt, yağ ve diğer şeyleri de sun'i surette yapmıya çalışıyorlar. O surette ki bir müddet sonra tabiatten aldığımız gıda ve mevaddı ipti- daiyenin çoğunu kimyaneler caktır. mukim bulunan bilâmum ihti- | yat zabitanından şubeye kayit- lerini yapumığınların 15- Şu-| | bat - 931 tarihine kadar behe- mehal şubeye müracaatları. TAKVİM — Gün 31 13-Teşrinievel-930Hunr 161 Arabt Ruml 20-Cemazlelevel-1349f 30 - Eyilli - 1846 Vakıt-Ezant- Vasati Akşam, Yatsı İmsak Vakit-Ezani- Vasatı Güneş/ 1229 | 6.6 Öğle | Gza | izet İkindi | 938 (1sa 130 |19. 9 1650 | 427 çaları akmıya başlamıştır. inci zaman da budur. Fa- kat bu ne zaman olmuştur? llk defa olarak, serbestisini kazanan bu altın firarilerini kim toplamıştır? Bilmem. Fa- kat maballi bazı evrakı, yahut asil ailelerde bulunan bazı vesikaları tetkik ederek bunu anlâmâk kabil. Katerin gülümsiyerek cevap verdi: — Ben bunu biliyorum. Raul Davnak son derece hararetle sordu: — Sahi mi? — Evet, büyük babamda, 1750 tarihine ait bir. vesika wardır ki şimdi galiba Pariste- dir. Bu vesika, bulunduğumuz bavalinin o zamana ait plân- nıdır. Orada bu nehrin ismi *“Orel,, değildir. O tarihte bu nehrin adı “ Lö Bek - Sale ,, imiş. — Ben sana izahat dedim, 12.— |12.87 taklarına bakar. Onun için zevkli giyinen bir kız elbise- sinden ziyade şapkasına, son- ra kunduralarına ve çorapla- rına itina etmek — mecburiye- tindedir. Erkekler zahirde açık ve neşeli kızlardan hoşlanır gö- rünürler. Fakat evlenmek bah- sine gelince çekingen, vakur, ve terbiyeli kızları tercih eder- ler. İyi dans etmesini bilen, iyi eğlenen kızlar iyi arkadaş olabilirler, fakat iyi bir ev ka- dımı olamazlar, Onun için evlenmek istedi- ğim erkeğe karşı evinden çık- mıyan, masum bir ana yavrusu hissini vermiye çalışırdım. Erkek, — çocuktan, yemek yapmaktan filân nefretle bah- öğdebilir Bo 'ne'öhçı İsterini, ne dadı, diyebilir. Fakat bu İ$ ve fabrikalar yapmıya başlıya- | söze aldanmayın. Erkek gene Fakat şimdi kimyakerler bu ! len maroken döşemeler hakik!“ çocuğuna bakan, yemek yap- masını bilen ev kadınından hoşlanır. Ona bu işlerde kabi- liyetinin olduğunu göster. Erkek daima aslan olmayı, kızi avlamayı tercih eder. Ken- dini çabuk teslim eden, aşkta zaaf gösteren kadın, erkeğin nezdinde — makbul — değildir. Mahcup, hiç birşey bilmiyen toy kızlar, erkeğin daha çak hoşuna gider. Onun için kız açılıp saçılmamalı. Cahil ve toy görünmeli ve erkeğe kendisini pabalı satınalıdır. Diğer bir ettin, — şimdi de bir netice ver. — Haydi bakalım, al sana bir de netice: Her türlü hava- lide, bir yere, bir semte, bir binaya konan isimlerin tarihi bir hikmeti vardır. Ben şu “Büt -0- Romen,, denilen yerin tarihini tetkik ettim. Orada bulunan kulübe Romalılar zama- mından kalmadır ve taş, toprak yığınından ibaret olan bu bina bizim bildiğimiz gibi değildir. Burada Romalılar, silâh, altın ve gümüş avani saklıyorlardı. Zaman ile bu bizim bina çök- müş ve dahile karışmıştı. Raul sıçradı : Gördünüz. mü? Delil aşikâr. Demek bu hadise ce- reyan edeli bir buçuk asırdan fazla yok; Bek-Sale isminden murat tuzlu nehirdir, fakat sonraları — nehrin — tabiatinde hasıl olan bazı değişikdiklerden dolayı ismi değişmiş. pardım? I Çocuk Robu I 7 e yrm Te Lâcivert manto ile giyilecek olursa çok zarif görünebilecek bir çocuk elbisesi. Kumaş (vu- al dölen ) denilen yünlüden- dir. İşlemeli yerlerinde mavi ve beyaz ipek kullanılmıştır. Kumaşın emprime olması ter- cih edilmelidir. tabirle bir köşeye çekilip av- | asını beklememelidir. Erkek kahraman bir avcı olmıya pek bayılır: Hulâsa, evlenmek isteseydim töy; maf, Cahil; aşk ' ve sevda- dan anlamaz bir kız görün- miye çalışırdım. Yahut biç ol- mazsa erkeğin bu hükmü ver- mesine gayret ederdim. Hanımteyze Beşu kani olmuş görünerek dedi ki: Üstünde bazı nebatlar türe- miş ve ondan bize yalmız bir isim yadigâr kalmış. Fekat ne ehemmiyeti var? Benim dikka- tim daima bunun üstünde idi. “Bu tahkikatı yaptıktan son- radır ki bende byiı harine fik- ri peyda oldu. Binanın dörtte üçünün nebhirle muhat olması, benim bu faraziyemi epeyce kuvvetlendirmişti . — Sonradan anladım ki tahminim — doğru- imiş. Su yükseliyor, kay alıklarla bu harabe arasında gittikçe büyüyen bir sarnıç tekşil edi- yordu. Dalgalar kuvvetini kay- bettikçe, nehir alçaldıkça bu sarnıç mümkü> olduğu kadar boşalıyor. Netice: Su oradan geçtikçe, bazinenin tozlu ve Lüçük parçalarını alıp dağıtıyor. İşte bizim topladığımız kısım- kar bunlardı. | Arkası var |

Bu sayıdan diğer sayfalar: