26 Temmuz 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

26 Temmuz 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A27 Temmuz < SON POSTA (Her hakkı mahfuzdur) 23 Eyitil 326 Bugün Abdülhamit tarafın- dan vaki olan davet üzerine doktor Atıf Bey gelmiş. Mer- diven başında biribirimize te- sadüf ettik. Bayramlaştık. Be- raber salona geldik. Biz, ayak- ta konuşurken Şöhrettin ağa kapıyı açtı. Abdülhamit içeri girdi. Doktorun — bayramını tebrik etti. Oturduktan sonra da, rahatsızlığını — anlatmıya başladı. — Birkaç gündür sıtma ge- liyor, — Dündenberi, — ateşler içinde — yanıyorum. — Rama- zanda, oruç ta biraz düşürdü. — İhtiyaten, ılqııu müshil aldım. (10 buğdıy)dı sulfato yuttum. Beşer buğday- hk paketler — içinde ıııl'ı!o! yazsanız, fena olmaz. Dedi. Hâç bahsı, eczacılığa... Ec- zacılık, doktorluğa.. — Doktor- luk ta, operatörlüğe döküldü. Doktor Bey, Cemil Paşanın hazakatinden bahsetti. Abdük hamit, yüzünü buruşturup ka- fasını yukarı doğru sallıyarak devap verdi: — Hayır.. Vahdettin Efen- dinin sakat kalmasına sebep oldu. Fıtık ameliyatı vardı. Ameliyat yaptı. İçeride parça mı kalmış, nedir? Hâlâ çeker. Dedi. Doktorla biribirimize seri bir nazar teati ettik. Cemil Paşa gibi, kudretini Avrupaya bile tanıtmış - bir operatörümüz hakkında Ab- dülhamidin bu tarzda idarei lisanma hiçbir mâna vereme- miştik. O, bizim bu kısa bakışımızı - görememişti. Tut- turduğu bahse devam ediyordu: — Refia Sultan hastalan- mıştı. (Apandisit) mi diyorsu- nuz, ne diyorsunuz?., Körbağır- sağı iltihaplanmış. Doktorlar, toplandılar. “Konsolto,, yaptılar. Ameliyata karar verdiler. Hat- ta beni de razı ettiler. Bu sırada, Zeki paşa geldi. İlk muayenede Doktor (Bir) de ameliyat teklif etti. Süley- man Numan Paşa, ona da muhalefet —ederek — hastanın ameliyat olmamasına İkna ey- ledi. Tam üÜç ay bastayı arka Östü yatakta yatırdı. Sultanda da birşey kalmadı. Allah on- dan razı olsun... * Merdivenden inerken doktor sordu! zayıf | —ABDULHAMIDIN S _—. İ GÜNLERİ Abdülhamit, Birçok Zıtları Nefsinde Toplamış Bir Muamma%a Be Her selâmlıkta Abdülhami- din karşısına oturttağu Gazi Osman Paşa — Cemil Paşayı beyenme- mesine ne dersin ?.. Mutlaka bir meseleden dolayı âmaline hizmet etmemiş olacak. Boynumu — bükerek cevap verdim : nziyordu 32 Turmuş. ı — Vallahi azizim.. bu adam muamma... * Yalnız ben Şu — cihetten memnundum ki.. gün geçtikçe bize karşı emniyet ve itimadı artıyor.. Birçok şeylerden bah- sediyor. — Bunların — arasında, boşa gitmiyecek şeyler de ola- bilir. Zarar yok. Hele ben onların hepsini bir araya top- hyayım. Bunları birer birer tetkik ederek hüküm vermek| kolay... Bugün, mızda açılan (Kara sinek) bal s , mikroplara temas ettikten son ra (Verem) de karar kıldı. Abdülhamit, — (Verem) te- davisi hakkında diyor ki: — Çam ağacı, (Verem) hastalığına karşı, çok nafidir. Bu ağacın kokusu bile, ( anti- septik ) tir. Bana hikâye etti- ler: Kastamonu tarafında, hiç verem olmazmış. Şayet olursa, çam ormanlarına götürürler... Bir iki ay çadır altında bıra- kırlarınış. Aynı zamanda, çamın dalları kesilirse bir madde sızarmış. Bu maddeyi de has- taya emdirirlermiş, Eğer has- talık pek ilerlemiş bir dev- rede değilse, derhal şifa bu: (Arkası var) Meclıstekı Müzakerenin Son Zabıtlarını Aynen Yazıyoruz ( Baş tarafı 1 inci sayfada| Yoksa durup dururken, benim eve getirdiğim gazete; efen- dim bana nmişanlım istediğim mantoyu almadığından dolayı ben nişanlımı değiştireceğim diye telkin ederse mutlaka fariletin ne demek - olduğunu anlatamadığımız gibi ayni za- manda - faziletsizliği de telkin etmiş oluruz. O zaman bu milletin istikbalinden, atisinden ümidimizi kesmek — lâzımdır. Evet lâzımdır. Ben gazeteme 1917 senesinde muharebe za- ıııındı. Hilâliahmere hizmet eden hemşirelerin resmini bas- mıştım. Yoksa herkesin açık saçık olarak resmini hiçbir zaman basmadım ve basamaz- dım. — Arkadaşlarım — büyük Alimlerin bir sözü vardır. İfrat, tefrit, müptedi akvamın alâ- meti farikasidır. ve bu beye- fendilerin gazete satmalarile ara kazanmalarına yardım edecek olursak bu iptidailiği kabul etmiş oluruz. Yoksa efendiler ; böyle Büyük Millet Meclisini kuran, inkılâbı yapan hiçbir zaman iptida! bir millet olamaz, ne zaman olur? Ne zaman ki; münevverleri orta- dan kaldırırlar, o zaman - ipti- dailik meydana çıkar, Halbuki münevverler burada bulunduk- ça hiçbir zaman ben bu tehli- keden kormıyorum. Kadınlar şimdi açıldı diye bana muttasıl Avrupanın bar hayatından bahsederler. Efen- diler. Gidenleriniz bilir. Ben gazeteleri okuyorum. Şimdi burada en mühim kanunların — müzakeresi — var. Onların lehinde ve aleyhinde gazetelerde bir — mütalealar pkumadım. Bunlarla meşgul olacakken dedikodu ile meş- gül oluruz. Yahut çıplak re- simlere geçeriz. Yahut ahlâkı ifsat edecek romanlar neşre- deriz. Halbuki Avrupa öyle değil- dir. Avrupanın burjuvazi kısını vardır. Orada kadımlar açıktır. Bir kadının evinde on beş yirmi havlusu, çarşafı vardır. Fakat onların kürkü man- tosu yoktur. Bize öyle bir sınıf lâzımdır. Biz kadınları açtık. Evlerde bize arkadaş olsun diye. Bun- dan sonra bir babanın ( pat- riyarkal ) aile yapmasına imkân yoktur. Çünkü kırk odalı ko- naklar — yıkılıp gidiyor. İşte muhterem arkadaşlarım — sizin eski gazeteciniz böyle düşü- nüyor, Benim istediğim budur. Matbuat hürriyetinin en eski bir aşıkıyım. Hem de çocuk- BORSA İstanbul 25 Temmuz 1931 — Ka fiatlar — NUKUT | İsterlin 1030,— | Dolar Amerikan mni,— 20 Fraak Fransuz 166,50 20 Liret — İtalyan m,— 20 Frank Belçika 117,50 20 Drahmi Yunam 5475 —| 20 Frank İsviçre &, Z0 Leva — Bulgar Sü— 1 Florin Felemenk H— ı Koren Çekoslevak 124,50 — 1 Şilin Avustarya 2550 1 Raylışmark. Almanya #— — 1 Zeleti Lehistan 22,715 » Romanya 253 —,00 20 Dinar Yugoslavya 75,50 1 Çerveneç Sövyet ” KAMBİYO Londra 1 İsterlin — kunaş | 1080,— Nüy. —— 1 Türk lirası dolar. | 64714 Parla — 1 Türk İras Frank 12,2,00| Milüne 1 e w Üiret | 900 —00 Belksel 1 » w Belga ( 3 37,50 Cinerre 1 « » Frank 36 40— Solja 1 » » leta 6505 — Amesterdam 1 T. » Floria | 1,16,78 00 Madrit —1 Tür İlram Pezta | 5,23,00— 1 w w Mark | 1,93,00— 5:':.. 1 0m ow Zekbil | 40 Bükreş 20 Ley kuruş 19,30— Kurya 1 Çervoneviç kuruş | 1088 | Malatyada Bir Hırsız Meçhul Bir Adam Bir Kv- yumcu Dükkânını Soydu Malatya, (Hususi) — Ayın on sekizinci gecesi, Şehrin en maruf kuyumcusu Dağıs- tanlı Dursun ustanın hükümet civarındakl mağazasına hırsız irmiştir. O sırada tesadüfen dükkânın önünden geçen bekçi dükkân kepenğinin açık oldu- ğunu görünce hırsızı yakala- mak istemiş, fakat hırsız ta- bancasını çekerek bekçiye ateş etmiş, mukabele görmüş, fakat Hirsız gecenin karanlığından istifade ederek fFirar etmiye muvaffak olmuştur. Hirsız, bir gün evvel ku- yumcunun camekânında gör- e kalın camı kırmış ise de ancak ehemmiyetsiz şeyler alabilmiş- Ü, Çünkü diğerleri kasaya konulup kilitlenmiş bulunuyor- du. Hırsız teşhis edilememiş- tr. Fakat yakalıklı, kravatlı bir. adamdı. Başka yerden gelmiş —olması ihtimali çok muhtemeldir. Bir Ev Yıkıldı Adana, (Hususi) — Ulucami civarında koskaca bir ev gece yarısı ansızın yıkıldı, fakat içinde kimse olmadığı için nüfus zayiati kaydedilmedi. Hayatımda kuğumdanberi. başka bir işe girmedim. Yal- nız on bir ay belediye reisli- ğim — vardır. Bir de burada aranıza girmek bahi kazanmışımdır. Matbuat hürdür fakat, kim- senin faziletine dokunmamak ve en mukaddes olan Devlet rejimine Devlet otoritesine zarar getirmemek şartile. Artık hiç şüphem yok ki; muhterem hü- kümetimizin başında bulunan zat ve arkadaşları ve bütün Meclis me yapıp yapacağız matbuatı — fazilete irca — için icap eden kanunu yapacağır. ( Alkışlar Yunus Nadi B. ( Muğla ) — Muhterem arkaşlarım; Matbuat meselesi mevzubahis olduğu zaman ha onuün uğruna vakfetmiş arkadaşınızın da bir iki söz söylemesini fazla saymazsınız diye Ümit ettim ve bü ümitten cesaret ve kuvvet alarak bu kürsüye gelmeyi bir vazife bildim. (Devamı var ) - Sayfa 7 ÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: S ver Bedi İki Alçak Babasının — yarıhanesinden çıktığı vakit, Fahri, “bütün insanlar namussusdurlar.,, diye düşündü. Bu kaideye kendi- ni de sokuyordu. —Çünkü, dünyanın en fariletkâr ada- mı diye tanıdığı babası ve Donun yegâne — mane- vi varisi olarak — tanıdığı kendisi, en büyük — alçaklık- ları yapmışlardı. Bundan beş sene evveline gelinciye kadar, baba oğlun maskesi düşmemişti. Ne mes"- ut aile idiler. Fahrinin annesi ölmemişti. Babası Necati Bey, karısının ve oğlunun Üstüne pervane oluyordu. Kadin has- talandı. Necati B. bütün ser- vetini doktorlara, seyahatlere, otellere ve sanatoryomlara ye- dirdi. Bütün boş vakitlerini, rahatını, herşeyini karısma fe- da etti. Bir fedakârlık örneği Idi. Bir saniye rahat nefes alb- madı ve karısını ikinci devre- de kurtardı. Bütün doktorlar: *“Kefeni sıyırdı.,, dediler. Fahri de babasından aşağı kalmadı. Annesini kurtarmak için, o da, en aziz şeylerini feda etti, sevincini, kıymetli gençlik senelerini, arkadaşlar- la coşgun bir iki kahkaha at- mak bakkımı, tahsilini feda etti. Ve beş sene evvel, baba oğul, kendi hayatları bahasına kurtardıkları aziz kadının pür- sıhhat ve pürneşe gülümse- diğini gördükten sonra rahat nefes alabildiler. Artık üçü de, mesuttular, çok mesut.. Fakat aradan bir sene geç- medi. Necati Bey, ansızın, bam- başka bir adam oldu. Karı- sına surat ediyor ve eve geç geliyordu. Bunlar daima ihanet alâmetleridir. Necati B. bir kadin sevmiye, onunla ya- şamıya başlamıştı. Karısı bunu haber aldı. Müthiş sahneler oldu. Kadın kaç kere bayıldı ve ağzından kan geldi. Fahri babasını dövmiye kadar vardı. Polis- ler geldiler, zabıtlar - tutuldü. Rezalet bir gazeteye bile geçti ve bir sene evvel, “Kefeni sıyıran Kadın, , kısa bir zaman içinde evvelâ uzun koltuklara, Sonra yatağa ve nihayet toprağa düştü. Fahri babasına müthiş bir kin bağlamıştı. Bununla bera- ber ayni.çatı altında yaşamıya mecburdular, Yeni kadın, yani Fahrinin Üvey anasmı da eve gelmişti. Babasına kin beslediği için mi, kadın fevkalâde güzel ve fettan olduğu için mi, bir sene daha geçmeden, Fahri füvey annesini kolları arasına aldı. Bir faclanın devam etti- ğini düşünmeden, sezmeden, kendini büyük bir cinayetin zevki içinde kaybetti. Necati Bey, ikinci karısile oğlu arasındaki münasebetin farkıma vardı. Bir gece. - oğlu- nu omuzlarından iterek so- kağa attı ve bir daha evina almadı. Fahri bir sene kadar dost- ların yardımile ve muvakkat işlerde — çalışarak — yaşıyabil- mişti. Sonra sefalet gelip çattı. Pis işlere girmiye mec- bur olmuştu. Bazı — dolan« dırıcılarla — beraber — çalıştı, birkaç kere hapse girip çıktı. Bugün üç sene - vardı ki babasının yüzünü görmemişti. Fakat üvey anasının — bir İtalyanla Avrupaya kaçtığını duyduktan — sonra — babasını ziyarete karar verdi. On parası yoktu, — karnı açtı, yüzünü pis bir sakal çerçiveliyordu. Babasını yazıhanesinde gör- Fakat, daha kapının eşiğin- den adımını atar atmaz, Ne- cati B. ayağa kalkmış ve hay- hmx — Alçak! defol buradan! Fahri bir kelime söyleme- den odadan çıktı. “Bütün in- sanlar namussuzdurlar.,, diye düşünmüştü. Büyük bir kederle değil, kuru bir hisle intiharı göze aldı. Zaten bu işi yapmakta iki sene kadar gecikmiş sayı- lırdı. Kendini yer yüzünden o su- retle kaybetmek istedi ki hiç kimse cesedini bile bulamasın. Ve buna muvaffak — olmuş olacak ki, o gün bugün, Fahri- nin dirisini de ölüsünü de gören yoktur. Yeni Neşriyat: Olimpiyat Çıktı Bugün çıkan 13 üncü sayı- sında memleket dahilindeki bilümum spor harekâtı, yazı ve resimlerle — tesbit — edilmiştir. Bilhassa Yunanistandan zaferle dönen güreş kafilesi reisinin mecmuamız için yazdığı hususl! tenkit ve resimler İzmir spo- rundaki son dedikodular, Yus nanistan mektubu ve sair bire çok mühim spor havadisleri şayani tavsiyedir. Üüküdar Hale Sinemasında Uğurlu Şapka Duhuliye 10 Kuruştur DOKUZUNCU PATRON KUPONU No. 1 Gazetemirde on beş günde bir vermekte — olduğumuz — Patronu bedava almak — (stiyorsanız, bu kuponu kesip saklayınız ve 1$ kupen toplayınız. — Patronlarımız dan pek memzun olucaksınız. Patronlar seşredildideri gün- den itibaren İstanbal — karllerimliz bir hafta, taşra karilerimiz aa gün içinde kuponlarım günder- melididler. Bu müddet geçtikten #onra kuponlar kabul edilmez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: