30 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

30 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vi Tesrinisani Ümumî Harp Nasıl Patladı Nakleden: H. R. — Kızım Doktort Semi Ekreme — d B Yazan: Emil Ludvig Viyana, Vaziyeti Öğrenmek İstiyen Bıle Atlatıyordu Berlini “Ben hiç bir vakıt böyle Bareket — etmezdim. Fakat şimdi Kayser hbattı hareketini tayin etmiş bulunduğuna göre Viyanaya karşı bir manevra yap- mak imkânı yok!,, demişti. Hâkim meseleye — verilecek klâsik şekil budur. — Hariciye — Nezaretinde hihayet —bir tereddüt — sadası işidiliyor! Fakat onun sahibi de gidip —İmparatoru — bula- rak: — “Haşmetmaap! — hizme- tinizde kalamam!,, diyemiyor. ö — temmuz mirasını tekabbül ediyor. © tarihte dir ki Hükümdar Başve- kiline takip edilecek siyaseti takrir Mahaza"Yagov,,un kendine mah- sus fikirleri vardır. Bir keşmekeş içinde “Ballin,e rica ediyor: — Rusya ile donanmaya mü- teallik hazırlanmakta olan itilâ- faame hakkında Grey kabine- sinin —mukavemetlerini — takviye etmesine dair Haldana haber yollamasını istiyor. Asıl hâdise - hakkında ©o da herkesle - beraberdir. -Ülti- matom gitmeden bir gün evvel devairin ruht — halini . Bavyera elçisinin şu yazısı gösterir : *—Sırbistana karşı şiddetli ve muvaffakiyete makrun bir mü- dahale Avusturyalılara ve Macar- lara tekrar bir kudret teşkil ettikleri intibamı verir. Bu se- bepledir ki, burada kendilerine Rusya ile bir harp tehlikesi baha- #ına da olsa, yapacakları her türlü teşebbüslerin tasvip edilmekte olduğunu beyanda tereddüt edil- memiştir. Öyle zannolunuyor ki Viyanada Almanyanın bu kadar tam bir hayırhahlık göstereceği beklenmiyordu, hatta bilâkis A- manyanın kendilerini gayet mü- debbirane ve — muhafazakârane vaziyet almıya teşvik etmeme- sinden müteessir görünüyorlar, denebilir. Harbi mevzil bırakmak için Avusturya — notası — Belgrada gider gitmez Almanya büyük devletlerle siyasi müzakerelere girecektir. Çünkü imperator şimal denizinde tenezzühte ve büyük erkânı harbiya reisi ve Prusya harbiye nazırı mezun bulunduk- larından —Avusturyânın teşebbü- sünden bütün diğer devletler gibi * Almanyanın da hayrette olduğu teyit edilecektir. “Almanyada seferberlik ilâmı mevzuubabis olmadığı gibi Avus- turyanın da — bütün — ordularını Bahusus Rusyanın da kendiliğin- den ister istemez seferberliğe kalkmaması için Galiçyada sefer- ber haline koymamasına çalışı- hyor. “Çünkü Rusyanın seberberliğe geçmesi bizi ve bizim seferberliğe geçmemiz Fransayı bu kabil ted- birler — ittihazıma - sevkeder ve bundan bütün bir Avrupa harbi çıkar: İşler bu yolu alırsa İngi- lizlerin — basımlarımız - saflarında mevki alacakları da — teemmül Fy Umumt Harpte bir Fransız neferi Alman cephesinde bir kayaya tırmanıyor edilmektedir.,, * Bu mektupta Avrupa devlet- lerinin rolleri vazih bir surette gösterilmiştir. Fakat şimdi Devlet sefinesi o büyük kayalar arasında akıntıya — kapılmış — gitmektedir. Kimsede küreklere sarılmak he- vesinden eser yok. Zaman zaman bir el dümene uzanıyor fakat bu yalnız sahile düşmemek için işli- yor. Hiçbir. Alman diplomatının Avrupa harbi istediği yoktur. Filvaki hepsi de işlerin gürültü- süzce biteceği Üümidindedir. Bu baptaki raporda deniliyor ki: —» Avusturya - Macaristan kararsızlığı ve hiffeti hasebile hakikaten Avrupanın hasta ada- mı olmuştur. Viyananın kendine gelmesi pek şüphelidir. ,, Bu suretle iki imperatorluk- tan biri diğerinin harekele geç- miye karar vermesinden şüpheli- dir, diğeri projelerinin birincisi tarafından ürkmüştür: İkisi de filiyata var- maktan ıııenııedou-.k hailler zu- teşvik görmesinden hurunu ve bu suretle her iki ta- raf — netaici birbiri — üzerine atmayı temenni etmektedir. Hiç- biri hakikatte kendi diğerine — bağlanmaktadır. | Asıl ümitleri basimlerinin korkmalari sayesinde her iki tarafın işten sıyrılabilecekleri merkezindedir. Akıntiya kapılmış olan bu ge- | mide dümen tutmakla mükellef olan Jagov bir an kendine geli- yordu. Viyanadan yavaşca sor- duruyor: —" Avusturya - Macaristan ricali Sırbistandan ne vaziyet çıkaca- ğini düşünmektedirler? Bu bapta bir derece hakiki fikir edinmek ve bunun bizi nereye götüre- ceğini bilmek faydalı olacaktır.,, Kurnaz - viyanalılar — tasavvur ettikleri müthiş oyundan geri dönmek imkânlarını selbetmeden dostlarına vaziyeti olduğu gibi göstermiye metemayil değillerdi. Alman sefaretini uzun müd- det beklettiler, birçok defa erte- &i gün cevap verilmek üzere at- lattılar. — Ültimatomun — kaleme alımmasını üzerine almış bulunan mazır bunu meclisi vükâlaya tas- vip ettirebilmek için dört defa tadil etmek — zaruretinde kal- mıştır. Macaristanı Avusturya- ya karşı şimdiden — emniyet altma —almak — isteyen Kont Tisza ile yeniden bir çarpış- ma İâzım geldi. Filvaki — Tisza hiçbir türlü fütühat mevzuu bahis olmadığını tahriren karar altına aldırmakta ısrar etti.. Küfüv ol- mıyan birile evlenmek isteyipte daha doğmyan çocuklarının hu- kukundan vazgeçen bir viliahte benziyordu. Berchtold Sırbistanı büyük parçalara bölüp herbirini mücavir bükümetlerden — birine vermek niyetinde olduğunu söyledi. Tisza her hususu — inceden — inceye tesbit etmek azmini gösterdi. Kont Stürgkh ise kendi hava- sında idi. Sırp hanedanını değiş- tirmek... Onun da derdi bu hane- danı düşürmek idi. Nihayet Sır- bistanda işgal edilecek araziden sevkelcişi — noktaların muhafaza edilmesi karargir oldu. Nazır Metternihin gülüşü ile gülüyordu. — Yalmız — Arkadaşı, vatanın — bu — inkişafının — bir nisfini fazla takviye etmesin- den korkmakta hakkı — vardı. Tisza — zaferin getirebileceği bu tehlikeye — karşı — sigorta oluyor, ortalığı sulhcu bir ahlâ- kın dalgalarına garkediyor. Bu, öyle bir ahlâktır ki suçluyu ce- zalandırır, fakat soymaz. ( Arkası var) MuallımeAramyor Çocuk Yuvasında çalışmak üzere Ana Mektebinden mezun bir muallimeye ihtiyaç vardır. Kadıköyde Bahariyede Kilise karşısında Nisbiye sokağında 8 mumaraya öğleye kadar müracaat, SAĞ oK Y di N DS ni kararına | emin değildi. Her biri tamamen | HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Rusçadan Nakili: — W. İ Külhanbeylikten Sporaıîı —-. Bir gün Maras meydanından geçerken üç külhanbeyin kavga ettiğini gördüm, Birisinin elinde sustalı bıçak parladı... Arkadaş- ların üstüne saldırdı: “*— Külhanbeyler! Şimdi size anlatırım!... Hemen atıldım ve Şevketi kolundan tutum. — Lütfen bana da anlatır mısınız? diye Vâfa karıştım. “Henüz geçmiyen bir hırsla ellerini ceplerine soktu : “— Anlatırım, zahir !.. *— Öyle ise benimle birlikte bir yere kadar gitmek zahme- tinde bulununuz: Sizi bir içtimaa götüreyim de orada bizim bazı bilmediğimiz noktalar tenvir edi- niz, olmamı? — diye ona tek- Kf ettim. *— Hay hal Şket güldü ve ağzına iki parmağını sokarak ıslık çaldı, “Bu “malümatlı, delikanlıyı *“Külhanbeyilikle mücadele ko- misyonu,, içtimana — göltürdüm. Orada öyle teferruat anlatmıştı ki komisyon azalarının parmak- ları ağızlarında kalmıştı. Delikanlı “Külhanbeylikle mücadele komis- yonuna,, faal aza olarak girdi. “Her ikisi de tam işimize ya- rıyacak adam olmuşlardır. Apaş- hktan yetişmiş olan bu iki genç ile aramızda en yakın rabitayı tesis ettiler; bu suretle cemiye- timiz 5-6 ay zarfında parlak bir şekilde terakki etti. Memleketi- mizin en ücra köşelerinde spor kulüpleri ve idman sahaları ço- ğaldı. Kahvelerde iskambil, tav- layı oynıyan, meyhane ve bar- larda vakit ve parasımı kay- beden —gençler spora — karşı büyük alâkayı göstermiye baş- ladılar... Konferansıma - başlar- ken size bir çift külhanbeyi göstermeyi vadettim: İşte buyuru- nuz |... Sahne içinden spor elbisesi giyinmiş, orta boylu çevik bir genç çıktı ve mütebessim çehre ile salonda oturanları -selâmlıyarak dedi ki: — Ne yalan söyleyim, ben de külhanbey idim. Ayıp değil yal.. İş yok, sabahtan * akşama kadar boş gezmekten kuvvetim taşardı. İşte can sıkıtısından her türlü maskaralıkları yapardım, Halbuki şimdi bunları sarfedecek yeri buldum!.. Siz de benim gibi ma- halle kahvesini, meyhaneleri bı- rakın da spor cemiyetlerine giri- niz, orada hem eğlenir, hem de istifade edersiniz. “Hatip değilim, - mesini de bilmem... “Yaşasın sporl.. külhanbeyler!.,, Bu seter konferansçı ikinci apaşı çağırdı. Kısa boylu, kara, kuru bir delikanlı ellerini uğuş- turarak çabuk çabuk söylemiye di. uzun söyle- Kahrolsun | — Anam, babamli.. Ben 'JE nim... Kafamdan — topul kadar - sizin gibi ben de kuruluyordum; sizin gibi benif de cancığazımdan, bir de 4 bıçağımdan başka birşey yoktü” Günün birinde, kendim a halde iken, benden yardım j yen insanlara tesadüf ettim. de onlara en kısa yolunu gi dim! Arkadaşlar! Kuııı.nbo!*î ağır, içtimal, yaratır; oııun visi ile yalmız spor değil, M halk ve cemiyetimiz meçgll' malıdır !.. Onun için bu Pd_' günü bütün apaş ve şketler bi nümayiş yapacaklar; halka M ümde - ve taleplerimizi bildiret? ğiz. Hepinizi, fakat gayri lâh olarak, iılirık otııiyı ü atacağınıza bana söz veriniz. A Salonda oturanlar bir ıil,_ı' - veriyoruz!.. Yaşal.. Diye baf” Hatip kedi gibi sessiz, d““l bir bareketile aşağı atladı ; kolr feransçı ile külhan bey ve sı onu — takip — ettiler, arasından — geçerek elleri sıkıyor, İdman Ceııly'd' yazılmak istiyenleri kıydedl’d' lardı. ü Külhanbeyler çıktıktan — sonra, — söz İ dikleri gibi bir kafilt olarak köprüye gittiler ve ıi"f., bıçıklırmı Neva'ya attılar. günü yapılan nümayiş büyük muvaffakıyetle neticelendi. N dikkati celbeden hitabeler #7 sında muharrir ve re: i yazılan hitabe şu idi: “— Ey muharrirler ve rer samlar! Geceleri bar ve kumarhatt” lerde sürünecek — yerde spof kulüplerinde bizi ziyarete ,.U Sizi Bekliyoruz !lt—,, SON SONPOSTA B SULRSLR — Yevml, Siyasi, Havadle ve Halk gat0i”” kdare: Alemdar mahallesi Çatalçeşme sokağı T.İ_GM İstanbul - 20209 Posta kutusu : İstanbul - 74 Telgrafi İstanbal SON POSTA ABONE FıATl TÜRKİYE 1400 Ka, 250 » 0 « 150 » içhıılu 1 Sena Gelca evrek gerl verilmei İlânlardan mas'uliyet alaSAr Cerap için mektuplara © MW Üüvesi Târımdir. Adres değiştirilmesi (20! katı Son Posta Matbaasi Sahipleri Ali Ekrem, Neşriyat — Müdürük

Bu sayıdan diğer sayfalar: