Künanusani 17T GÖNÜL Atlar — da, müÜsademenin ehemmiyetini — anlamışlar — gibi bütün — kuvvetlerile koşuyorlar, çarblar yapıyorlardı. Hamleler- deki incelik itibarile Mirim Çe- lebi daima Üstündü. Fakat yarım gaatlik bir uğraşma — arasında demir kır atlıyı yenememişti. Ancak bu uzun müddelin geç- mesinden sonra bir çalımını bul- du, rakibine yetişerek ciridini omuzuna değdirdi ve bu muvaf- fakyıetle hırsını yenemediği için geri — dönmedi, kerifi - belin- den yakaladı, —âatın Üstünden kaldırdı, galip ve mağlüp süva- gilerin alkışları, ketdi — kafile- sinden yükselen " yaşa , ni- daları arasında çadırlara doğru götürdü, paşaların önüne bıraktı: — İşte devletliler, dedi, Edir- ne Sipahileri ciridi böyle oynar | Paşalardan biri, ona at gön- dereni, sevincinden ayağa kalk- mıştı, Mirim Çelebiyi kocaklamak İstiyordu. Öbürü, suratı asmıştı. Çünki muhakkak bir galibiyete tamzet olan demir kırı atlı onun delilbaşısı idi ve Mirim Çelebi araya girmekle kendi dairesine teveccüh eden bir şerefi, öbür #wezirin dairesine nakletmiş olu- Şordu. Rumeli valisi, bizzat bir harp kazanmış gibi, gurur içinde hay- kaırıyordu : — İn bire delikanlı, yanıma gel. Seni koçmak, mübareklemek İsterim, Çelebi bu emre ittiba ederek attan sıçradı. İptida Rumeli vali- » Daktilo Hani hergün sabahleyin tramvayda, vapurda rastgel- diğiniz — küçük, — sevimli lük... Elinde — çantası veya yemek tası ile işine gider. Evinde hasta anne- sini, yaşatmak için bütün gün parmaklarile çalışır, Onun ıztıraplarını, elem- lerini, — tahassüslerini bilir misiniz ? — ' Pek — yakında — “ Son Posta ,, sütunlarında onun hayatını kendi — ağzından dinleyeceksiniz. #inin, gonra ÖGbür vezirin elini O Bptü: — : — Artık bana izin, dedi, yoldaşlarım var, yanlarına gideyim. Rumeli valisi, iki elini birden havaya kaldırdı: — Lâl- dedi - olmar. sen benimsin! — Senin mi?.. Bir cirit attık, bir yiğit atlattık, diye kendimi köle mi yaptıracağım? Ben Sipa- hiyim paşa. Kul olamam. Vezir, biraz şaşalamakla be- Artık İşte Edirne sipahileri böyle cirlt oynarlar raber yumşak göründü, kızgın olmıyan bir sesle cevap verdi: — Haşa oğul, haşa! Seni kul etmek istiyenin kolu —kopsun. Benim düşüncem başkadır: Seni bir baltaya sapetmek isterim. — Ömrün uzun olsun devletli, Fakat bana izin verirsen daha hboş olur. Malüm a, yolcu yolunda - gerek. Mirim — Çelebinin — paşalarla çene çalıp durması, çayır kena- rındaki — kafileyi ve Gülsümü sinirlendiriyordu. —Hele — Baki, küfre başlamamak için dudak- larını ısırıyorduü. Deli gibi cirit meydanına atı- lan ©o düşüncesiz yoldaş, şimdi de devletlilerle dil yarışına çık- mişa benziyordu. Bu, apaçık yolsuzluktu, saygısızlıktı! Yalnız Sipahi Ahmet, soğukkanlılığını bozmuyordu ve biraz da dalgın | görünüyordu. O, paşaların kalkıp oturmalarından, Mirim Çelebiyi | kayıttsız görünmek karşılarına alıp hararetle konuş- malarından vaziyeti sezinsemişti. Zaten yiğitliğin bir ağır elmas gibi göz kamaştırdığını, birçok insan- İarın içinde hasret ve iştiyak yaşattığını biliyordu. Bu sebeple Paşaların Mirim Çelebiye göz koymuş olacaklarını tahmin edi- yordu. Lâkin arkadaşını kaptır- mak ve elinden çıkarmak ta işi- ne gelmiyordu. Onlar bir gül gibi tabii bir kül teşkil eden kardeş- | ler manzümesi idi, Aralarından düşecek her hangi bir yaprak, güldeki topluluğu, manzumedeki ahengi sakatlıyacaktı. Sipahi Ahmet, işte bu düşün- | ce ile telâşa kapıldı. — Gidelim, dedi, — şunların horatasını ( muhaveresini demek- tir ) yakından dinliyelim! Biraz sonra kafile - usta Bo- hor da beraber olduğu balde - paşaların karşısında idi. Ahmet, devrin mutat olan — merasimine istemiyerek attan inmiş ve veziri selâmlamış- tı. Arkadaşları da kendine uy- muşlardı, yayalaşmışlardı. ( Arkası var ) Harp T ;l;îilîlsi! e ( Baştarafı 1 inci sayfada ) müthiş ve aklın almıyacağı bir infilâk ile mahvolacağını için, için bissediyor. Hatta sulhperver- lik bile, harbi düşünmek bastalı- ğının Ümitsiz bir şeklinden başka bir gşeye benzemiyor.,, Tarihe Bir Bakış M. Ferrero milletlerin bugünkü bu baleti ruhiyesine kısaca işaret ettikten Sonramütemadi surette harbi düşünmek hastalığının nere- den ileri geldiğini tahlil ediyor ve tahliline (18)inci asırdan başlıyor diyor ki: “(18) zinci asır harp fikrini or- tadan kaldıramamıştı. Belki de böyle bir maksat beslemiyordu. Fakat o zamanın kumandanları, bütün bir alayı mahv ve nabut edecek neticelere varmamak için mahirane manevralar yapıyorlardı, Bunun neticesi olarak fenni harbin en son kabul ettiği for- mül şu olmuştu: Zaferi Harpsiz Kazanmak Harp Fikrinde Tebeddül Fransız İhtilâli kebirile harp hakkındaki ti. Hükümdar kavgalarına inhisar eden harp kütleler düellosuna inkılâp etti. Milletleri harbe daha iyi sü- rüklemek için, hırslarını tahrik edici bir ideal gösterdiler. Mare- şal Foşun bahsettiği “fırtınavari muharebe buradan — doğmuştur. Bu sırada Napolyon geldi, onu Bismark takip etti ve harbi bir “akide, haline koydular. Avrupa işte böyle bir oyunla hastalandı fikirler de — değiş- | ve Almanya bu nazariyeye kur- | ban gitti.” Mareşal Moltke: *Harp mukaddestir. Allahın tesiskerdesidir.,, Kaidesini ilân etti ve bu ilâh için insan kitle- leri kurban edildi. Fakat bugün ortaya çıkacak bir Moltkeyi in- sanların takip etmiyeceği muhak- kaktır. Onun içindir ki harp fik- rini beşerin kafasından çıkarıp atmak için haklı veya haksız her hanği bir iddia uğrunda hiç ol- mazsa elli senelik bir harp fası- lası vermek lâzımdır , — Fikir Yürüyor M. Ferrero mütaliasını şöyle bitiriyor: “Asırlar devam eden harplerin garip bir neticesi olmak üzere Briyan - Kellog misakile muhare- benin kanun harici ilân edilmesi yeni ve derin bir ihtiyaca muka- bele etmiş oluyor. Bu ihtiyaç, harp etmesini bilen, fakat sulh yapmasını bilmiyen bir devrin muhafazai mevcudiyet endişesin- den doğmuştur. ve harp fikrini ortadan kaldırmamıştır. ,, 4 M, Ferrero yarzısına, ön ehem- miyetli noktasında üihayet ver- miştir. Büyük bir vukuf ile teş- hisş ettiği hastalığın ilâcını, teda- vi çaresini söylememiştir. Bütün noksan işte buradadır. İhmal Etmeyiniz Beyoğlunda Baker mağaraların-J daki mevsim sonu büyük satışının hakikt fırsatlarından istifade etmeyl ihmal etmeyiniz. İ Buakşam MA JİK sineması ' Büyük Gala Olarak Eç maruf Fransış ve Alman artist va rajisörlerimin iştiraklle vücuda getiriles No. 6 OCAK ARKADAŞLARI filmini takdim — edecektir. Bütün dünyanm şimdiye kadar görmediği bu 1000 heyecanlı film, yer yüzündon 800 metre deriniikte çevrilmiştir. Mükâlemeler 2 memleket lisanındadır. Bu "ilm elyövm Almanya'da gösterilmekte ve şimdiye kadar 5.000.000 kişi tarafından görülmüştür. Bugün MELEK sinemasına — giderek MARIE BELL'i herkesin beğendiği vekayii hazırayı musavver MA L Himinda görecek — ve Suvarede : alkışlayacaktır. Suvareye mahsus biletler sabad saat iJ dan itibaren satılıyor. Ramazan münasebetile ayrıca bir füm gösteriliyor. herkes ELHAMRA sinemasında 2 büyük film birden: 1) MARLENE DİIETRİCH'i 27 No.lu CASUS muarzam filminde 2) İnsan ayağı basmadığı ormanlarda kap- lanlarin vahşi hayvanlar arasında çevrilen RAN GO O ( ORANG - OUTANG ) şayanı hayret filminl görecektir. her akşam ELHAMRA'da CANLI ASRİ TALEBİ UMUMİ ÜZERİNE DOUĞLAS ve HEYETİ temsillerindan dolayı gerl hırakılan LEON TOLSTOİ'nin lâyemuet “CANLI CESET,, eserinden muktebes ve JOHN GİLBERT-RENE ADÜORE « CONRAD NAĞGĞEL ve ELEONOR BOARDMAN tarafından munrzam filmi 18 kânunusani yarınkl pazartesinden itibaren SİNEMADA tekrar İrassine başlayacaktır. Perde aralarında ve filmin iİraesi esnasında Rus BALALAKA'sı heyeti ve dehakâr muganniyeler İştirak temsail edilea ÇCESEL edeceklerdir. b 20 Kânunusani Çarşamba akşamından itibaren 1 OPERA ve sinemalarında Çanakkale 19141916 muazzam sesli ve sözlü film. ARTiSTiK birden - Günün Meselelerinden Et Meselesini Hal İçin BELEDİYENİN Neler Yapması Lâzımdır ( Baştarafı 1 inci sayfa da) Meselâ hayvanlardan alınacak rüsum, bir elden ve bir kanal- dan alınabilir. Soğuk hava mahzenlerinden fenni surette istifade imkânları temin edilebilir. Mezbaha İdaresi, bugünkü idari şeklinden çıkarılarak fenni şekle sokulabilir.! Et fiatleri üzerinde tesiri olan barsak ve deri işleri de ayrıca izaha muhtaçtır. Bu husustaki tetkikatımızı da bilâhara neşrede- ceğiz . y Bu neşriyatımız münasebetile Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Beyden aşağıdaki mektubu aldık. Muhiddin Beyin Mektubu Gazetenizin mezbaha hakkın- daki neşriyatını dikkat ve alâka | ile takip ediyorum. Yalmız 13 kânunusani tarih ve 529 numara- l nüshanın Vi inci — sayfasının Üçüncü —sütununun sonlarındaki (Varidatın bu noksanı et fiatle- rine ilâve ediliyor ve açığı biz kapatıyoruz) cümlelerile ne kas- tedildiğini anlıyamadım. Bu hu- susun da Bsarabaten yazılmasını rica ederim. —| Vali ve Belediye Relsi Muhiddin Şunu Söylemek İstemiştik. " Vali Muhiddin Beyefendinin DARÜLBEDAYİ Temsilleri Bugün akşam saat 21,30 da AYNAROZ KADISI RAŞİT RIZA TİYATROSU ŞEHYADEBAŞINDA 17 ikinel kânün paxzar Akşamı aaat 21,30 da GAİP ARANIYOR Komedi 4 Perda Şehzadebaşı Ferah sinemada Bu gece tam 9,80 da 59 artist 4İ numara Fovkalâde varyete mumaraları ölüm perendebaz kumpanyası İlalyadan geldi Bugün matıne saat 17 de ve suvare aaat 11,$0 ASRİ TİYATRODA (TEPEBAŞI) SİYAH KUŞLAR HEYETİNİN son ikl temall olarak ZENCİ MEMLEKETİ FANTEZİLER 9 perdelik ve 18 tabloluk muazxam revil işaret ettikleri cümleden mak- sadımız bizce açıktır. Mezbaha İdaresi, bayvanlar- dan fazla rtüsum alıyor. Bu fazla rüsum etin fiatini arttırıyor. Hal- buki mezbaha fenni şekilde ida- re edilir de, varidatında noksan görülmezse, şimdi açık kalan kısım nispetinde hatta — daha fazla mikyasta —rüsumu indir- mek mümkündür. Bugünkü açık devam ettiği müddetçe bu rü- sumu indirmenin imkânı yoktur. Rüsum inmedikçe halk eti pahalı yiyor. Ve binnetice açığı kapa- tan ta yine halk oluyur.