29 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

29 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON ROSTA ABPULHAMİPİN Bözeneeeki, D AA “GĞÜNLERİ. ülhamit, Müttefiklerin Antalyaya Asker Çıkarmalarından Korkuyor Bari Hükümet Oralarda Kuvvet Bulundursa, Diyor saKtlı! — ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfuzdur — 216 — 9 Teşrin'aani 831 » » Yi Alman ve Ayusturya ordula- anm kazandığı — zaferler, Ab- dülhamidi pek sevindiriyor. — Eğer bu ordular buraya gelmiye ve buradan da ( Mısır ) ve (İrak )a geçmiye muvaffak olurlarsa, İngilizler mahvoldular demektir. Fakat.... Diyor ve harbin sonunda AF manların bize karşı mütehakkim bir vaziyet —alıp almıvacağını düşünüyor. İki Üç gündenberi Abdülha- mit, husyelerine — doğru inlişar eden bir ağrı hissediyordu. Bu- gün doktor muayene etti. Soğuk algınlığından — ileri geldiğini ve şayanı endişe birşey olmadığını söyledi. 12 Teşrinleani 331 Abdülhamit, geceleri vücudü- ne bir kırıklık geldiğinden ve, çok su içmek — ihtiyacı hissetti- ginden şikâyet ediyor. Muntaza- man kinin ve ( aspirin ) almasına rağmen yine bazan vücudü nteş- hler içinde yanıyor. İki gün evvel Sultan Reşat güvercin göndereceğine) dair ha- ber yollamıştı. Bugün Abdülha- mit Rasim Beyi saraya göndere- vek güvercinleri aldırdı. Ve bun- lara pek memnun oldu. — Güvercini, — pek severim. Onların, etrafta gezinerek çift- leşmelerini — seyretmeğe — insan doyamaz. Diyor. Bugünkü gazetelerin bazı ha- wadisleri yine Abdülbamidın fik- zini karıştırdı: — (Lort Keçner) in Selâniğe geldiğini yazıyorlar. Kendisini tanırım. İyi bir askerdir. Şark ahvalina de- vâkıftır... Onun bu taraflara gelmesinden korkuyo- rtum, Demek ki, ne yapıp ya- parak bizim — Almanlarla - bir- leşmemize mâni olmak - isti- yorlar, Selânik veyahut Dede- at veya (Mersin) çalışacaklardır. Bilmem, bana öyle geliyor. Bari hükümet bunlar nazarıdikkate alsa da oralarda kuvvet bulundursa... Diyor. 19 Teprinlevsel 391 Abdülhamit, hergün banyodan çıktıktan sonra çamaşırlarını, ya- mın giyindiği yerde giyiniyor. Bu- nun için soğuk alımış. Teneffüs veya hareket etlikçe arkasında, vol tarafta bir ağrı hissediyor. Bermutat, yegâne ilâcı olan (as- pirin) almakla beraber ' arkasına (tentürdiyot) sürdürdü. Ve giyin- Fethi Beyin Bulgaristandan geldiğini gazetelerde — okumuş. ; Çok merak ediyor. — Aceba niye geldi? Yoksa, | Bulgarlarla uyuşamadı mı?.. Ze- kidir, müstaittir. Zaten onu (Pa- riş ) 6 ben ateşemilter tayin etmiştim. Diyor. Bugün yine uzun uzadıya ah- vali umumiyeden bahsetti. İngi- lizlerin ötedenberi ( Irak ) a göz dikdiklerini söyledi. ( Basra ) nın İngilizler tarafından işgal edilme- sine pek teessüf ediyor: — (Basra ) da benim çiftlik- lerim vardır. En çok varidat, oradan gelirdi. Çok zengin yerlerdir. Diye müteessir oluyor. 20 Teşrisisani 331 $ Kâsunuevvel 914 Dün Naciye Kadınefendinin vücudünde bir kırıklık vardı. Abdülhamit kendi elile (aspirin) verdi. Fakat kadınefendi, sabaha karşı birdenbire gasiyan etmiye başladı. Şimdi rahatsız yatıyor. Abdülhamit, derhal kolera- dan şüpbhelendi. Civarda haş- Ptalik — olup olmadığını — tah- AAAT A E me yerini de değriştirtti. 81 İSAK SALAMON EF. ; İşten yılmaz, girgin zeki ve bece- riklidir. İnti- Zzamı ve temiz- liği sever.Fab- rikadaki mw vaf fakıyet iniz i azim ve seba- İ tımıza — müte- | vakkıftır.Fena tesadü flere maruz kalma- manız temenni olunur. z 82 Şöför ALİ EF.; Asabi ve alıngandır.Ta- hakküme, ağır &öze gelemez, bazan olgun- lak göstermek ister, umumiyede mukab eleye mütemayildir. Usul ve me- yasime riayet- ten sıkılır, hürriyelini zevk ve eğ- lenceyi sever, cesaret ve kahra- manlık mevzularından hazzeder. K SEYFEDDİN EF, ( talebe) ( Fo- toğrafının dercini kıeniyor) Sa- kin ve sessizdir. Gürüllü ve kav- gadan, münakaşa ve mücadele- den bazzetmez, daha ziyade inzi- vayı tercih eder. Müşkülât karşı» sında becerikli ve müteşebbis de- Kf Srktadl a aüreti |90 MUSTAFA kik ettirdi. Kat't olarak teminat verildikten sonra müsterih oldu. Abdülhamit, bugün de uzun uzadıya İngiliıludeu ve onların inatçılığından bahsederek: — Korkarım ki, — hgilizler, yerine getirinciye ka- dar, dört, beş sene bu barbe devam ederler... Allah encamını bayır eyliye... dedi. Arkası var) l Sinema Ve Tiyatrolar ı ALKAZAR »— Şalat keşli kohu ALEMDAR — Bir baftalık saadet ARTİSTİK — Çenakkale ASRi — Mari palyaçe EKLER — Şakerim ELHAMRA — Şen müllüzüm ETUVAL — Haydul şarlanı FERAH — Parlak bir reve FRANSIZ TİYATROSU —Zenciler turupu GLORYA — 'Tunus haydatları HİLÂL — Kanlı venedik KEMAL B — Marseyen MAJİK — Boytlı melek MzLEK — Abçı gürell MİLLİ — Aşk bazretleti OFLRA — Çanakkale ŞIK — Küçük daktile ÜSKÜDAR HALE — Şarlatan | KADIKÖY SÜREYYA—Parla damları altında Resminizi Bize Gönderiniz, x4 Size Tabiatinizi Söyliyelim.. * —a 3 ÖMER VASFİ EF, 3 Ağırbaş- > İldir. - Çahuk 5 Kızar ve par- lar. Muhata- hatini — ihmal 'etmez. Menfaatlerini yalnız nefsi- ne basreder. Üsulü muaşerete ri- ayetkâr olmak ister, İkramı sev- mez, kadınlarla hembezm olmak- tan fazla neşe ve zevk düyar. Büyüklükten ve methedilmekten hazzeder. Muamelâtında müşkül pesenttir. Hüsnü muameleye ve anlaşmıya mülemayildir, ; Mahçup ve e çekingendir. © Mübitini bul- duğu — zaman neşeli ve şa- kacıdır, — her kese açılmaz, bususi y e Veri hakkında ma- lâmat vermez, Losurlarının Şuyuundan ve mes'uliyetten endişe eder, temiz- liği ve intizamı sever. Parayı sarfa mütemayildir. Fotoğraf Tahlit Kuponunu 11 inci Sayfamızda bulacaksınız. İ——DAKTİLO Bugünün Romanı MERRAEA 5 MORAARNNNN Yaran: Z. Şakir | Senelerce ayni ıstırap ve se- faleti beraberce hissederek bera- berce yaşadığımız. bu insanlar arasından çıkarken kendimi yur- duna ve ocağına ihanet etmiş olan bir adama benzetiyordum. 1 Ağastos 928 Aşkolsun — bizim — patrona.. Hakikaten iş adamı imi... İlk görüştüğümüz gün hanlar, apartımanlar, köprüler ve daha bilmem neler yapacağından bah- sederken ona çok şüpheli bir bazarla bakmıştım. Fakat hiç te göründüğü gibi değilmiş. Şu bir hafta zarfında öyle bir teşkilât yapti, yamhaneyi öyle bir hale getirdi ki kim görse burasının mühim bir mücssese olduğuna bükmeder, Üç mühbendis, bir bir kâtip ve bir de mülercim mütemadiyen — çalışıyor... — Sait Bey de biraz kılığı kıyafeti düzdü, Hatta üç — günden- beri, —ayağındaki beyaz yün çorapların yerinde renk renk parlıyan ipek çoraplar görünüyor mubasip, herkes, sessiz sadasız (çalışıyor. Yalnız arasıra kapılar açıldıkça, | bazan benim makinamın çıtırtısın- dan, ekseriya da Sait Beyin yük- sek seslerinden başka hiçbir şey duyulmuyor. İşe başladığımın ilk günü, Sait Beyle aramızda küçük bir müna- kaşa oldu. O, kendi odasında çalışmamı emretti. Ben, muhale- fet ettim. Nasıl olur Beyefendi?.. Ben, bir daktilo parçasıyım.. Sizin gibi koca bir müessesenin müdü- rü ile bir odada nasıl oturabilirim. Şüphesiz iş için, ziyaret — için birçok büyük adamlardan misa- firleriniz gelecek. Onlarla birçok şeyler görüşeceksiniz. Belki de mahrem işleriniz. olacak, Benim odanızda bulunmam, münasebet almaz zannederim. Diye, göüç hal ile Ikna ettim. Odasının yanında küçük bir oda var, Beni —oraya yerleştirdi. Aramızdaki camlı kapı, ekseriya kapanmıyor. Ona misafir gelirse veyahut mühendislerle iş hakkın- da uzun müzakerelere — girişirse ozaman ben rabat kalıyorum. Zaten öyle fazlaca işim olmadığı için bol bol gazete ve roman okuyorum. Fakat, yalnız kaldığı zamanlar mübarek adam baş ucumdan — ayrılmıyor... Bereket versin, yırtık ve cür'etkâr “değil. Daha — hâlâ, yaşadığı muhitin pısırıklığı devam ediyor. Onun yüz bulmaması için ben de gayet resmi bir vaziyet alıyorum. Hatta onun teklifsiz- liklerinin - önüne geçmek - için gitgide bürmetimi artlırıyorum. O, benim vaziyetlerimin karşı- sında şaşırıyor. Cür'eti kırılıyor, lik günler, bazı küçük el temas- larında bulunmak istedi. Meselâ, âkırdı. söylerken kayitsizce elini omuzuma koymak, kâğıt ahıp verirken #cuna dokunmak — ve saire gibi iptidat ve basit hareketler.. Halbuki ben dalima manevralar yaparak yavaş ayvaş bunun da Gnüne geçtim. Üç mühendisimizden ikisi, yaşlı başlı adamlar. Fakat bir tanesi Fahir Bey isminde züpbe bir genç.... Aplak — çehreli, esmer, kıvırcık — saçlı.. - Güzel' değil, fakat kanı sıcak bir delikanlı. Birax da gevezece... Eğer pat- rondan çekinmese, ©o da Hmrasıra odama gelecek ve bana yılışa- cak. Kâtip ve muhasibin ikisi de vessiz — aadasız," kendi —halinde adamlar. Bunlardan mubasip, Salt Beyin —Anadolu — arkadaşlarır danmış. Kâtip te — ağırbaşlı bir — mütekait — zabit.. — Lu- kin — müterecim, yaman — gey.. Saman altından su yürüten bir adam, Karşılaşlığımız zamanlar öyle sinsi, fakat öyle çapkın ba- kışları var ki, sanki insanı çiy çiy yemek istiyor. Memnwi olduğum bir şey varsa odam ayrı. Sait Bey müstesna olduğu halde hapsile de temasım ar. Yazacağım kâğıtlar bile Salt Beyin masasına geliyor. Oda, ba- na veriyor. Bu gün akşam paydosunda çıkmıya — hazırlanıyordum. — Sait Bey odama girdi. — Teltik hesabı hiç sevmem. Şunu alımız. Altı günlük yevmi- yeniz.. Dedi ve bir nezaket göstere- rek derhal odayı terketti. Masa- mın Üstüne bıraktığı para, bana fazlaca gibi geldi. Aldım, saydım. Hakikaten üç lira fazla idi. Der- bal odasına girdim: — Beyefendi, üç lira fazix vermişsiniz. Dedim. verdi : O, gülerek cevap — Onunla da birşey alırsımız. Dedi ( Arkazı ver ) Her sene olduğu gibi bu sene de sekât ve fitreler Tayyara Cemiyeti teşk'lâtı vamtarile top- lanacakı ve basılat Tayyare, Hi- müyel Etfs! ve Hilâliahmer Ce. miyetleri arasında taksim edi- lecektii lerimizin takviye- sine ve hayır işlerine yardım için zekât ve fitre en güzel bir fır- sattır. Zekât ve — fitrelerimizi Tayyare Cemiyetine vermak bir vatan borcudur. Fitre miktarı aşağıda gös- terilmiştir: Âlâ Orta Edna KK K 208 0 Üzüm — 1851 56 Arpa 18 15 Buğday LAŞA P | Hurma

Bu sayıdan diğer sayfalar: