13 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Seyrisefainda İşçiler İdareden aö di . ). Şikâyetçidir (Baş tarafı 1 inci sayfada ) Üzerine ameleye gerek — mahalli, gerek umumi bulrandan bahset- miş, Seyrisefain idaresinin son zamanda sıkıntı. çektiğini kay- detmiş, sabır. ve tahammül! tav- siyesinde bulunmuş ve) alacak- larına mahsuben ( 1700 ) lira te- darik ve tevzi edeceğini - söyle- miştir. Bu vait üzerine amele atelyelere dağılmış ve işler de- vam etmiştir.. Bu para, — dün akşam, — (250) Jlira eksiği ile ameleye tevzi edilmiştir. Amele Ne Diyor ? Hadiseyi — haber alır almaz muharrirlerimizden birini idare- nin Kasımpaşa camii altında- ki Seyrisefain fabrikasina gön- derdik. Arkadaşımız, fabrikanın mühtelif atelyelerini gezmiş, iş- gilerle ayrı ayrı temas etmiştir. Kendisine söylenilenler şun- cından beri umumi itibarile para — alamıyoruz. kısmımız haftada ancak iki buçuk yövmi- ye alır, bir kısmı bhaftaı bir buçuk yövmiye alır, bazılarımız ise dört buçuk yövmiye alırız. Fakat mesaimize — halel gelmiş değildir. — Vasati olarak hesap edilirse fabrikada —mevcut 300 amele — ayda dokuz — yövmiye üzerinden çalışıyor, demektir. Bu gerait — altında ve buna gayri muayyen — tediye şekli de ilâöve olunursa bir insan yaşayabilir mi? îahşma şeraitinden de memnun leğiliz. İki Türlü Muamele Eğer maksat tasarrufsa riayet se umumiyetle ve seyyan bir surette herkes ayda muayyen ve müsavi miktar çalışır. Halbuki bizde öy- le değildir. Bazı kimseler, her- gün çalışır ve bittabi ayda otuz yövmiye alır. — Diğerleri ise iki buçuk yövmiye — üzerinden iki haftada bir çalıştırılır. Bittabi bu tarz hareketten de şikâyetçiyiz. Tediyenin gayri muayyen ol- ması ve meselâ kânunu saniden beri para alamamamız bizi bak- kal ve esnafa karşı mahçup bir vaziyete soktu. Havuz Ve Fabrika Amelesi Farkı İdarenin sıkımtıda olduğundan bahsedilerek bize sabır ve taham- mül tavsiye edilirken öbür taraf ta havuz amelesi muntazaman hakkını alıyor.Hatta istihkaklarına mahsuben yüzde kırka bile riza göstermiyor, haklarını tam alı- yorlar. Biz ise bu yüzde kırka çoktan ratıyız. Bir müessesede iki türlü muamele ve iki sınıf amele olur mu? Muhasebeci Bey Haberdar Değil| Muharrir arkadaşımız, amele ile görüştükten sonra fabrika müdürü ile temas etmek istemiş, fakat Cemil Beyin para tedari- ki için dışarı çıkmış olduğunu öğrenmiş, — muhasebeci — Selim Beyle görüşmüştür. — Selim Bey ise amelenin mevzuubahis tale- binden baberdar olmadığını ve amelenin intizam dairesinde ça- Tıştığım beyan etmişlir. Bunun üzerine —muharririmiz, biraz ev- vel işçilerle aplığı temas ve onlardan duyduklarım anlatınca şu cevabı vermiştir: — Mesele bir temas ve has- buhalder ibaret efendim. — Her zaman bu gibi hasbuhal yapılır ve toplanılır. Nitekim bugün de böyle bir hasbuhal yapıldı. | nifatura SON POSTA — Sünnete Rağbet Hazreti İbrahim Cebrail Tarafından Çakmak Taşile Sünnet Edilmiş .Almanlar Ve ,Amerikalılar Harıl, Harıl Sünnet Oluyor! — Sünnet âdeti Hazreli İbra- him zamanından başlar. Cenabı- hak, Cebrail vasıtasile İbrahimi çakmak taşile sünnet ettirmişti. — Demek Cebrailin sünnetçi- liği de vardı? — Vallahi bilmem, hazreti İb- rahimi o sünnet etmişti, hazreti Peygamber de günnetli olarak doğmuştu... Sünnetçi Hasan Tahsin Beyle Şehzadebaşında yürüyorduk. Şöy- le bir kahveye oturalım da gö- rüşelim, dedim, oturduk. Hasan Tahsin Bey, sünnetin faydalarını ve sünnetçiliğe ait batıralarını tatlı tatlı anlatıyordu. Sünnet Olan Amerıkalı Zengin — Şarklılara mahsus olan sünnet olma âdeti yavaş yavaş Avrupa ye Amerikada da taam- müme başlıyor.. Harbi umumiyi müteakıp bana bir zengin Ame- rikalı müracaat etti. Perapalâsta oturuyordu. Bizim san'atta çok alât istemez, Ustura, kıskaç ve mil kâfidir. Fakat Amerikalıya itimat telkini için çeşit çeşit ilâçlar ve aletlerle Perapalasa gittim ve bir dakikada sünnet ediverdim. —Amerikalı iyi olur olmaz Amerikaya gitmişti. Karısının Sevinci Dört beş ay sonra Amerikalı tekrar şehrimize gelmiş ve beni çağırtmıştı. Gittim. Beni görünce boynuma sarıldı, karısı ve çocuk- ları hayretle bana sarılan koca we babalarına bakıyorlardı. Ame- rikalı beni, karısına: — İşte beni #sünnet eden adam!.. Diye takdim etti. Kadın yerinden fırladı, heyecanla eli- mi sıkti. Amerikalı da vazi- yetinden memnun olmuş ki ço- cuklarını da sünnet — ettirmek üzere buraya getirmişti. Hemen onları da sünnet ettim, Hastalık Meselesi Hasan Tahsin Bey sünnetin fadalarını uzun uzün - anlatıyor- du. Sünnetin — sıhhi — faydalarını izah ederken — sünnet olmamış adamların emrazı — zühreviyeye pek çabuk yakalandıklarını, sün- net olmuş adamların tührevi hastalıklara karşı büyük bir, mukavemet — gösterdiklerini söylüyordu. Sünnetin çok — büyüktür. si — münasebetteki gayri kabili inkârdır. Kibar Ermeniler Sünnet Oluyor — Memleketimizdeki — kibar ruhi — zevkleri Bilhassa cin- tezahürleri 'Ekmeği Arttırmak Değil Eşya Fiatini İnirmel £ (Baş terafı İ İnci sayfada ) Devlet bütçesi 225, milyondan 145 milyon liraya indi, köylü vergisini — muntazaman — veremi- yor. Halkn umumiyetle istihsal ve istihlâkı kabiliyeti azaldı. Bu buhrandan en ziyade — köylü mutazarrır oluyor. Çünki: Gümrük vergileri, kontenjan 'sistemi, ve Teşvikı Sanayi Kanun- ları ile dahili sanayi himaye edil- | miş bulunuyor. Sanayi mamulâ- | tımız dünya buhranına karşı du- varla çevrilmiştir. Fakat bu hi- maye sanayi mamulâtımızın Fiat- | lerini arlırmıştır. Avrupa piyasa- sına lâbi olsak, 10 kuruşa yiye- ceğimiz şekeri bugün, dahili sa- nayli himaye edebilmiş olmak için 60 kuruşa yiyoruz. Bunu ma- eşyasına, — petrol — ve Sünnetçi Hasan Tahsin Bey Ermeni ve Rumlar arasında sün- net olanlar pek çoktur. Geçen yaz birçok kibar hristiyan çocuk- ları sünnet ettim. Sabuhyanın ve Narliyanın bir akraba çocuğunu sünnet ettim. j Almanyanın Yarısı Sünnetlidir! — Sade bizde değil, Avrupa- da da bu iş epeyce taammüm etti. Hele Almanyada günnet ettiren ettirene... Bugün Almanyanın yarı- sından fazlası sünnetlidir. Bütün bunlara mukabil, şimdi züppelik yapan bazı Türkler bunu dini bir mesele zannederek — çocuklarını günnet ettirmiyorlar. Sünnet bu- şün dini mahiyetini kaybetmiştir. amamile sıhhi bir mesele halini almıştır, fakat bu züppe Türkler kalilin kalilidir... Çocuklar Kaç Yaşında Sünnet Olur ? Sünnet için yaş yoktur. Yedi dan yetmiş yaşına kadar gnrkeı sünnet olabilir. Yalnız, er- ken edilirse daha iyi olur. Çünki vüvut henüz genç ve tazedir. Kolay — gesilir, çocuk — ıstırap duymaz. e Musevilerin Sünneti Bu itibarla Museviler, çocuk- ları yedi nlük olunca sünnet ederler. ların sünnetinin de hususiyeti vardır. Çocuk yedi günlük oldu mu merasimle Havra- ya götürürler. İsmini korlar. O mahballenin hahamı çocuğu kuca- mda tutar ve sünnet ettirir. lusevilerin sünneti ile bizim sün- net arasında fark vardır. Bizim sünnette hendese var- dır. Onlarınkinde yoktur. Yani onlarınki yarım yımı!jklır. Eski Sünnet Düğünleri Eskiden diğer düğünlerde ol- duğu gibi sünnet düğünleri de pek tuza da teşmil edebilirsiniz. Ne tice ne oluyor ? Köylünün mah- sulü himaye görmediği için kıy- metini kaybediyor. Köylü, evvelce on kuruşa sattığı buğdayını 3 kuruşa, bir liraya sattığı tülünü- nü 20 kuruşa, 20 Jiraya sattığı afyonunu 8 liraya vermiye mez- bur oluyor. Bir taraftan - varidatı azalıyor, diğer taraftan masrafı artıyor. Fakat kazancı azalınca tabii masraf yapamıyor. Şeker yiyemiyor, petrol giyecek eşya alamıyor ve fazla olarak vergisini veremiyor. Memleket nüfusunun dörtte üçünü köylü teşkil ettiği için, onun istihlâk edemez bir hale gelmesi memleketin iktısadi ha- yatımı felce uğratıyor. Kasabalı köylüye mal satamıyor, ve ondan Şehrimizde Kaç Sünnetçi 3 sene hastanelerde staj kullanamıyor, | muhteşem olurdu. Sünnet esnasın- da çocuk ıstırabi unutsun diye zilli mağşalar, hokkabazlar, karagözler, orta oyunları yapılır, ince sazlar çalınırdı. Bu işte acıyı çocuk çeker, eğlenceyi de büyükler yapardı. Hey gidi ne günlerdi o günler... Şimğiı yine bazı sün- net düğünlerine hokkabaz, kara- göz getiriliyor, orta oyunu oy- nanıyor.... Amma.. eski nş'eli adamlar da kalmadı... Sakallı Bir İhtiyarın Sünnet Oluşu 15 - 20 sene evvel Abazalar Rusyadan hicret etmişler, bir kısını Dikceğeı iskân edilmişli. Bunlar- dan birkaçı zaptiye alınacaktı. Zaptiye olmaları için de sünnet edilmeleri lâzımdı. Bir yaz günü idi. Beyaz sakallı bir ihtiyarı da sünnet edecektim. İhtiyarın evine gitük.. Karısı vaziyeti anlayınca eni odunla kovaladı. Ne ise ikna ettik. Herifi sünnet ettim. O e- nada odaya bir sakallı adam daha girdi. Bu sünnet ettiğim adammn oğlu imiş. Oğluna dedi ki: — Git annene söyle.. Gelsin de benim şu halimi görsün. İstanbulda 50-60 sünnetçi var. Var amma bunların çoğunun ismi sünvetçi.. Şimdi sünnetçile- rin mektep mezunu olması lâzım- dır. 10 sene sünnetçilik yapanlar gör- dükten sonra vesika alıyorlar, Halbuki bu da suüstimale müsait bir yol.. Her önüne çıkan on senedenberi sünnetçi olduğunu söylüyor ve Üüç ay son- ra bir vesika alıyor. Sünnetçilik bugün bir operatörlük, bir dok- torluk işidir. Bu işi daha sıkı tutmalıyız.,, Sünnet Mevsimi Sünnetin mevsimi yoktur. Her mevsimde yapılabilir. Maamafih kış en iyi mevsimdir. Çünki ya- ranın yazın tefessüh etmesi ihti- mali vardır. Fakat bizim işlerin en çok olduğu mevsim, mektep tatili mevsimidir. Çünki bu za- manda — çocukların işi — gücü yoktur.., Son söz olarak, muhatabıma fündn kaç çocuk sünnet edebi- eceğini sordum: — Benim babam — sünnetçi idi, ben de 30 senedir Şehzade- başında sünnetçilik — yapıyorum. Elim çabuktur. İş olursa günde 200 çocok sünmet ederim. Dedi. Allah kolaylık versin? — Bana mı? — Hem size, hem — çocuk- lara.... SABAH alacağını alamıyor, © alamayınca büyük merkezlere — ödiyemiyor, Bu zincirleme aciz, felç tevlit ediyor. O halde mesele yalnız bir buğday meselesi değildir. Daha ziyade köylü ve köy meselesidir. Hatta ondan daha ileri giderek diyebilirir. ki, bu bir buhran meselesidir. Umumi bubranı hal için yal- umumi | nız buğday meselesini halletmek | kâfi değildir.. Bubranın hakiki sebeplerini arayıp bulmak lâ- zımdir. Buhranın harici tezahüratını | eşya fiatları arasındaki muvaze- | nesizlikte görüyoruz. — Muhtelif eşya fiatleri arasında bariz bir muvazenesizlik vardır. Buğdayımı 3 kuruşa satan ve şekerini 60 İ Feyezan Tehlikesi SEskı'şehir Büyük Bir Tehlike Altında Eskişehir, ( Hususi ) — Ayın sekizinci sah akşamı başlıyan şiddetli yağmurla beraber Eski- şehirliler için büyük (bir endişe- de başgösterdi. Bu yağmurun tesiri altında eriyen karlar, Por- suk çayını süratle yükseltmiye başladı. Dalgalar haşiyet uyan- dıracak bir heybette idi. Maa- mafih Porsuğun kabarması netice itibarile tehlikeli addedilmiyordu. Fakat Porsuk çayına karışan Sarısuyun da yükselmiye başla- masıdır ki vaziyeti tehlikeli bir Var? hale soktu. Suyun sürati saniye- de (25) metroyu bulmuştu. İrtifa (1,5) santim artmıştı. Porsuk çayı kenarında Devlet Demir- yollarının tasarruf sandığı tara- fından katar başmemurlarile diğer memurlar için yaptırılan binaların temellerine kadar su dayanmıştı, Evlere girmek, çıkmak imkâni kalmadı. Memurlar — vazifelerine gide- memiye — başladılar, Bu civar halkı giceyi uykusuz geçirdi. Akşam üzeri saat 4,30 la 5 arasın- da Porsuk biraz daha yükseldi ve su bodrumlara girmiye başladı. Eğer su birar daha yükselirse bir felâket vukuu muhakkaktır. Gelen malümata göre sula- rın taşması Tavşanlı ve Kütahya dağlarındaki — karların — erimesi neticesidir. Şimdilik gelen mik- farı B metre yüksekliğindedir. Porsuk sabilindeki bütün tarla- lar su altındadır, Sarısu kenarındaki bir kısım evlerin duvarları yıkilmıştır. BAHATTİN Çekoslovakyada Tevkifat Prag 12 — Hitlerci faaliyet- le propaganda yaptıkları Moravya, Silezya, Bohemyada tevkifata de- vam edilmektedir. Alman Milli muhalefet fırkasından Prag bele- diye müşaviri M. Heider tevkif edilmiştir. Mumaileyh cümhuriyeti koruma kanununu ihlâl etmekle maznundür. 25 kişi hakkında da- ha tahkikat yapılmaktadır. Bütün Ağaçlar Bir Arada Amerikanın Teksas - vilâyeti dahilinde bir ziraat mütahassısı, tatbik ettiği —muhtelif aşılarla ayni ağaçtan kiraz, şeftali, kayısı erik Mmeyvaları istihsal etmiye muvaffak olmuştur. —— — kuruşa — yiyen bir memleketin iktısadi hayatında herhalde bir gayritabilik vardır. Herşeyder evvel bu gayritabilliği — izale etmek lâzımdır. Binaenaleyh teklif ediyoruz : Emek fiatlerini arttır- “mak değil eşya fiatlerini indirmek lâzımdır ve- işe buradan başlamak gerektir. Bu, mümkün müdür? Bu suali muhtelif salâhiyettar kimse- | lere sordük. Yarından itibaren fikirlerini neşre başlıyoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: