4 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

4 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K fi;ıîı; - Balıkesir Yeni Hattın Faydaları Kütahya 25 ( Hususi ) — Kü- tahya-Balıkesir hattı birçok orman | mıntakalarından da geçinektedir. | Bilhassa balta görmemiş Alaçam ı ormanları meşhurdur. Fakat ge- çerken hazin manzaralarda görün- mektedir. Bazı ormanlar bakım- sız kalmış veya vahşiyane tahri- bata uğramıştır. Ağaçların kütükleri mezar taş- ları gibi meydanda — kalmıştır. 16 numaralı tünel civarındaki çam ormanında birçok ağaçların kıismen yanmış ve kurumuş olduğu görünmekterdir. Bazı yerlerde de meselâ 122 inci kilametrede me- raklı eller ağaçlara aşı vurmuş- lardır. Ormanlarda yapılan tahribat bilbassa köylere civar olan yer- lerdedir. Bunda köylüler ve ke- çiler büyük âmildirler. Buralarda sürülerle keçi bu- lunması ve — köylülerin mes'w- liyet endişesinden uzak olarak ağaçları yakması, devirmesi ve kırması bu güzel arazi üzerinde çı yer leke gibi görünmektedir. eçi beslenmesini — menetmek mümkün değilse tahdit etmek kabildir. Bulgaristan keçi ihracında gümrük almaz ve ithali tama- men memnudur. Ormanları bu suretle kurtarmıştır. Bu havaliye beş sene müddetle keçinin gir- | mesi menedilse, köylü de ağaç- tan mes'ul olsa, yeni yetişmekte ı olan bazı orman fidanlarını kur- tarmak ve buradaki bazı çıplak dağları ağaçla örtmek mümkün | olacaktır. Alaçam ormanından şimdilik | istifade — edilmemektedir. Yalnız | Tavşanlı kereste ihraç etmekte- dir. Hattın içtimai faidesine Nnce; Kütahyadan Balıkesire "dar devam eden hat güzergâhın- da kadınlar ve erkeklerin harici kıyafetlerinde şimdilik bir tebeci- dül görünmemektedir. |— Tren geçerken yüzünü — enta- risile —örtüp —arkasını çeviren ve bazı yerde peştamal örtünen, siyah ferace, beyaz yaşmak giyen ve bir düğün hazırlığı itinasile | merasim trene koştuğu halde elbisesi liyme liyme olan kadın- lar ve erkekler çoktu, Değirmi saz- | da genç bir mektepli hocasının | neşide okumak üzere — getirdiği | küçük kız çacuklarının yüzleri kısmen kapalı erkek ve kiz. ço- cuklarının donları ve — mintan- ları pis ve parça parça idi. Bazı köylerde çocuk başları kulaklara kadar geçen eski feslerle ör- tülmüştü. Yülyüs Berger Şirketi şimen- difer hattını yapmak üzere ilk servis yolunu açarken Tursun- beyine gelmişti. Tursunbey bu hat üzerinde büyük bir kasaba olmasına rağmen henüz araba görmemiş idi. Memlekete dört tekerlekli bir kamyonun gelmesi » bir hâdise teşkil etti. Yeni hat, bu havalide yaşıyan halkın — hayat tarzlarına — yavaş yavaş dahi olsa mutlaka - tesir yapacaktır. Kıyafetler göre göre düzelecek, gelen ve gidenlerle temas çoğalacak, birçok yeni- liklerle karşılaşacaklardır. Vakıâ bu hat uzun “müddet masrafını çıkaramıyacaktır. Fakat halkı bulunduğu yerden yükselt- miye vesile olacaktır. Yolcu Rat- lerini bilmiyorum. Fakat balkı seyahate alıştırmak ve vakitten kazanmayı kendisine öğretmek için navlunun diğer | mevcut hatlara mazaran — daha | Ucüz olması şayanı tememnidir. | Bütün gideceği yere heybesi sırtında veya hayvanında veya * arahasında olarak — gün- lerce — gitmeğe — alışmış — olan bu * hal'tı trene — isındırmak için fiyatlerde ehemmiyetli-tenzi- lât yapmak lâzımdır. - Bundan tıda, halkın seyyahatini yalnız di ihtivacına — terketmeme- » Bayranlırda milli günlerin, | sulanmasına İzmir Sporcuları İstanbula Meydan Okuyorlar Maçı Mutlaka Kazanacağız Diyorlar haf Lütfi Bey, 1 elân hastanede İzmir ( Husu- si )— İzmir muh- teliti - çarşamba | sabahı (bu sabah) ekepresle ve Bandırma tariki- le İstanbula mü- teveccihen — ha- reket — etmekte- dir. Muhtelit ta- kımın bu hafta burada — yaptığı son egzersiz maçından sonra takımın şu şe- kilde tertip edi- leceği — umumi bir. kanaat ha- Tne gelmiştir: Fehmi, Lütfi, Rıza, Cemil, | İhsan, Nazmi, Namık, Fuat, Hak- kı, Sait, İsmail. Milli takımın geçen hafta | İstanbulda Macar (B ) milli ta- kımile yaptığı maça iştirak eden | Sait ve İhsan Beylerden İhsan Beyin muvaffakıyet gösterdiğini, Sait Beyin matluba muvafık ol- madığını, İstanbul gazeteleri yaz- - Bir Deniz Faciasının iNeticesinde Zonguldak (Hususi) — Geçen ün şiddetli fırtına esnasında bir gcniı faciası olmuş, yedi kişiden ibaret tayfasile bir kayık batmışti. Kayığın ankazına Ereğli sahille- rinde tesadüf edilmiştir. Fakat denize dökülen zavallılardan hiç- bir iz yoktur. Sındırgıda Otomobil Nankliyatı İçin Yol Yapıldı Sındırgı, (Hususi) — Balıkesir valisi İbrahim Etem Bey iki üç ündür. buradadır. Vali Bey Sın- gırgı * Akhisar arasında otomo- bil işliyebilmesi için köy kanu- nuna - tevfikan yaptırılan — yolu Akhisar hududuna Cıdu giderek teftiş etmiş, Simav ile Sındırgı arası yolunu da bizzat görmel için %eonım nahiyesine gitmiştir. Vali Beyin, kazamızın yol husı- sundaki öksüzlüğünü de nazarı itibara alarak ehemmiyetle alâ- kadar olması halkın çok hoşuna gitmiştir. Trabzonda İhtikâr Trabzon (rtususi) — Piyasada şeker, kahve, çay fiatlerinin yük- selmesine sebebiyel veren 3 tacir hakkında kanuni takibat yapıl- maktadır. E Okaliptüs Ağacı Çeşme (Hususi) — Kazamızda dikilen bütün okaliptüs ağaçları tutmuştur. — Belediye — ağaçların azami gayret ver- mektedir. Caddelerin her iki tarafını süsliyan bu ağaçlar ye- şillenmiştir. — —- —— yaylak ve kışlak esnasında veya sair mazeret ve vesilelerle ve cuma günlerinde sair günlerden daha ucuz tarife ile halkı bir yerden diğer tarafa götürmek ve getirmek gibi cazip vaziyet- ler de - hazırlamak pek — imünasip olacaktır. HALİİ, LÜTFİ İzmir Milli takımının kıgmetli uzvu Lütfi Bey hastahanede tedavi altında maktadır. İzmir, milli takıma gönderdi- ği oyunculardan emin ve ümit- vardır. İzmir - İstanbul maçının cereyan tarzı, Saidin hakiki kıy- metini federasyon erkâpına vazıh surette anlatmış - olacaktır. Bu itibarla bu müsabaka — ayrıca bir kıymet ve ehemmiyeti haiz bulunmaktadır. Apollon maçında yaralanan yatmaktadır. Eğer bu kıymetli oyun- cu yaralanmamış olsaydı, İzmirin müdafaası bir kat daha kuvvetli ala- caktı. — Bununla beraber - İzmirli- ler bu maçın ne- ticesini — İzmirin lehine olarak görmek tedirler. Burada umu- mi kanaat İzmir takımının, İstan- bul takımını mağ- lüp edeceği merkezindedir. Fa- kat mağlübiyet olmasa bile, mu- vazi iki kuvvet halinde berabere kalmamak için hiçbir sebep yok- tur. İzmirlilere bu kanaati veren şey, İstanbul sporunun son se- neler zarfında eski kuvvetinden hayli kaybetmiş olmasıdır. Baka- | hm hbakiki vaziyet belli olacaktır. Adnan Meıı—ıiekette çocuk Haftası îAntalyada Müsamereler g Antalya, (Hususi) — Hâkimi- yeti Milliye bayramı münasebe- tile 23 nisan çok Pparlak mera- simle tesit edilmiştir. Bilhassa ilk ve orta mekteplerin iştirakile yavrularımızın bayranına iştirak eden büyük bir halk kütlesi ço- cuklarımıza — verilen — kiymetin ehemmiyet ve derecesini izhar etmiştir. Dumlapımar — mektebi muallimlerinden Saim Bey tara- fından verilen nutuk * şiddetle alkışlanmıştır. Öğleye doğru hitam bulan merasimden sonra Dumlupmar mektebi yavruları muntazam bir program tahtında güzel bir mü- samere vererek © günün kendi- leri için olan varlığını yaşattılar. Gece de yine aynı mektep tale- beleri tarafından tekrar - edilen müsamere, talebe velilerine çök zevkli ve eğlenceli bir. . gece yaşatmıştır. Bilhassa son derece ehemmiyet ve itina ile tertip edilen bu müsamere üç saatten KT yrne  “lar oynanmış, gayet Çok Güzel Verildi BE y N Hiörkattabil, Müsamere idare eden talebe ve muallimler fazla devam etmiş ve çok alkış- lanmıştır. Milli kıyafetlerle üç kız ve üç (erkek talebe tarafından oynanan milli zeybek havaları tufan alkışları arasında mütcad- dit defalar tekrar ettirilmiştir. Mektep tarafından hususi su- rette yaptırılan elbiseleri lâbis küçük — hanımkızlar — tarafmdan şbahriye kantoları ve milli hava- parlak ve ruklu olarak muvaffakıyetle im- taç edilmiştir. Milli havalarla ve köylü kıya- fetile orak biçen küçük hamım- kızların — vazifelerinde ve — rolle- rinde gösterdikleri müuvaffakıyet ve - kabiliyet, talebe velilerinin iftiharla göğüslerini kabartmıştır. Mektebin üçüncü sınıf talebe- sinden Semih Efendi tarafından tasarruf hakkında bir monoloğ söylenmiş ve çok beğenilmiştir. Ayrıca (Has bahçe Mecmuusı) ismindeki piyesinin temsili, de çok takdir edilmiştir. SEYFİ cuma güaü | | kimse de herhalde | bebini bilmeden, | bazı mısralar manasız < MK Ç Şi Edebiyat Nazım Mı, Nesir Mi? Nurullah Atâ İnsanlar, en kuvvetli delillera istinat eden tahminlerin — bile Koyanlış çıkmasından — ibret olm- | yarak, istikbali keşfetmek arzu- sundan bir türlü vazgeçemezler. Fakat, belki samimiyet için asırlardanberi yapılan propagan- danın tesiri, belki de meçhuller âlemindeki ufak tefek galebelerin verdiği gurur ile, artık eskisi kadar kurnazlık gösteremiyorlar. Delf mabedinin kâhinleri, daha sonraları Nostradamus, hiç ob- mazsa sözlerini tefsire muhtaç bir kisveye bürmek ihtiyatkâr- hığını gösteriyorlardı; şimdikiler apaçık — söyleyiveriyorlar, yanlış çıkarsa mes'uliyeti hiçbir. müfes- sire yüklemek imkânı kalmıyor. Uyanış, yani kadim Serveti- ŞJünun mecmuasının yeni açtığı edebi ankette şöyle bir sual var: “İstikbalin muharrirleri nazma mı yoksa nesre mi rağbet edecek- ler?, Bunu soranın bulunması, cevap verenin de bulunacağımı ispat eder. Nazım m? nesir mi?... Niçin ikisi birden devam etmesin?... Bu sual - isterseniz siz de dene- | yin- muhataplarınız! —? çoğunu memnun etmez. İnsan' ” sudere kendileri için bakl, olmaga ,azı değillerdir. sırf zevke ait olan meselelerde — bile — muhakkak hakikati, mutlak olan hakikati keşfettiklerini sanırlar. Size is- #ikbalib nazım — veya nesirden hangisini tercih edeceğini soran edebiyatla meşgul bulunduğundan elbette ki nazma veya nesre karşı da daha büyük bir muhabbeti vardır. (İl- sini bir tutsaydı zaten '0 sualr sormazdı.) Senelerdenberi nazma heves ettiğim yok; fakat ben yazama- dım diye kimsenin yazamıyacağıniı, ben şimdi pek sevmiyorum diye herkesin de sevmemesi lâzımgel- diğini sanmıyorum. j Maamafih şurasını itiraf ede- yim ki bana manzum söz gayetle gayritabili, daha doğrusu fevkat- tabii geliyor. Güzel bir manzume, nesirden çok daha fazla, ir mucizedir. Belki insanların | ekserisinin nazını nesirden Üstün kendilerinde — daima anlaşılmaz — şeylere karşı bir hayranlık bulunmasın- tutmaları, | dandır. Nazmiı sevmem dedim, yani bugün ifadenin o tarzına karşı hiçbir. meylim olmadığını söyle- mek — istedim. —Fakat - nazım beni de daima teshir eder. Bazı —manzumeler, misralar olur ki onlara “ vurulurum ,,; se- araştırmadan itiraf edeyim, oldukları, hiç olmazsa manaları pek hafif olduğu için severim. Meselâ Necip Fazılın: “ Saç tel tel, örtüler hep tül tül düşer,, veya Nedimin: “ Bir senü bir benü bir mıtribi pakize eda ,, mısraları gibi. Dünyanın en bü- ük hüsnü niyeti ile dahi bun- ların manan olduğu ( yani ehem- miyetli bir mana) iddia edilemerz. Nazmın güzelliği, kâhinlerin lisanını andırmasındadır. Kehane- te inanmıyan bugünkü " insan ya ilmin tahminlerine kulak asıyor veyahut ki kâhinleri dinlemek ihtiyacını, şiir okuyup — tatmine çalışıyor. İlmin tahminlerine inananlar sonra yanıldıklarını anlıyor — ve kederleniyorlar; — şiüre gidenler bile bile hulyaya kapıldıklarındaın severim. — Hattâ, hiçbir. zaman sukutu — hayale uğramazlar: Şair âlimden kurnazdır. e ef

Bu sayıdan diğer sayfalar: