7 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

7 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Genç, İhti;ar, “Kadın, Erkek Müşteri B;;_kîîyorlardı | Her hakkı mahfuzdur. Aradan birkaç gün geçmişti.. | Vezir Nizamülmülkün kâhyası, | her hafta esir pazafını gezer, pa- zara getirilen yeni esirler arasın- da calibi dikkat ve ehemmiyet bulduğu esirleri seçer ve bunları alarak vezire takdim ederdi. Kâhya bugün de bermutat, esir pazarını geziyordu. x Esir pazarı; beşeriyetin sefalet meşheri idi. Genç, yaşlı; beyaz, siyah; kadın, erkek birçok | bir satılık hayvanlar gibi teşhir edi- liyorlar, alıcı bekliyorlardı. Elleri kırbaçlı esirciler, bunların arala- rımda dolaşıyor, en ebemmiyetsiz sebeplerle onları kamçılıyorlardı... Bir yerde, birkaç müşteri, genç bir kızı muayene ediyor, — vücu- dünde istikrahı mucip bir. kusur olup olmadığını görmek için ya- j vaş yavaş, kızın arkasındaki enta- | riyi çıkarıyor, her tarafını tetkik ediyor.. Diğer tarafta, bidemalı şak- kada kullanmak için satın alına- cak bir esirin, kol ve bacakları- nın adalâlı muayene olunuyor. — | Her tarafta, o devrin insan- | hığına ve telâkkisine ait en sefil ihtirası görülüyordu... * Kâhya, pazarı dolaşırken bir | dükkânın önünde durdu. Dükânın kerevetinde oturan ihtiyar — bir adam, Kâhyayı görür görmez he- — men yerinden indi. Kemali hür- metle, tekrar tekrar kâhyayı se- lâmladı.. Mevcut olan esirler hak- | kında izahat vermeye başladı. Esirci, Kâhyaya birkaç kadın ve kız gösterdikten sonra genç ve güzel bir erkeği omuzların- dan tutup ileri sürdü: — Rum> diyarından henöz gel- di. Gayet zeki ve terbiyelidir. Ayni zamanda hem sağır hemde dilsirdir. Zamnederim ki: Veziri- " &zam Nizamülmülk Hazretlerinin sarayı âlilerine berhalde Tâyık ve Yâzımdır. ! TzizE SEREZ | ; Dedi. * Esircinin gösterdiği bu esir, (Nâsır) idi. Esasen güzel bir genç olan Nâsır, giydiği temiz ve sit elbise içinde; cazip ve terbi- yeli bir köle halini almıştı. * Kâhya, (Nâsır)1 iyice tetkik ettikten sonra kolundan tutarak bir tarafa çekti. Kadın ve kızlar m da tekrar tetkik etti. Oradan da iki genç kız seçti. Esirci ile pazarlık etti, parasını verdi. Hep- sini arkasına takarak yürüdü... * Vezir Nizamülmülk, sarayında rak şantranç oynuyorlardı. Kâhya içeri girdi. Nâsır da kâhyayı takip etti. Kâhya, Vezirin önünde dur- du. (Nâsır)1 vezire gösterdi. Bil. hassa sağır ve dilsiz olduğunu söyledi. - $ Takdim esnasında, Nâsır, bü- Esir Pazarı Beşeriyetin Bir Sefalet Meşheri Halinde İdi DAT L yük bir hürmetle vezirin ayakla- | adamsan, aklını başına topla.. İn- rına kapandı, öptü. Yeni efendi- sine tazimat ve merbutiyetinin | derecesini gösterdi. * Vezir, köleyi beyenmişti. Kâh- yaya: — Hizmeti hususiyeme — alış- tırınız. Emrini verdi... * Vezir ile Hayyam arasında şatranç oyunu bitmiş ve Hayya- mın- galebesile neticelenmişli... Müzeyyen elbiseli geaç köleler tarafından getirilen şerbet te içil- dikten sonra Hayyam kalktı. Ve- zirden müsaade aldı, Yürüdü. Kö- leler tar. fındaz: getirilen maşlahını giydi... Sarayın kapısından çıktı... * Hayyamı, imuhtelif yerlerden geçerek evine gelirken öyle bir yerden geçiyordu ki: Önü açık bir dükkânda bir testici, testiler ve bardaklar yapmakla meşgul olu .. Hayyam, bunları gö: | rür Şörmez durdu. Testici, önündeki — yuvarlak tezgâhı süratle çeviriyor, tezgâ- hin Üzerindeki çamura ellerile muhtelif şekiller veriyordu. Hayyamın dudaklarında hüz- nevgiz — bir tebessüm — peyda oldu... Hem bakıyor, hem de şu rubaiyi söylüyordu: VEy çömlekçil... Eğer zeki bir 43 VEDAT BEY; ( Fotoğrafının dercini istemiyor. ) Gözü pektir. Nizam ve intizam kuyudatından sıkılır, hürriyetini fazla sever, dilediği gibi hareket etmekten hazeder. Bazan muannit - olur, iğbirarını çabuk unutmaz, izzeti nefis ıu:l.ahde ataklık göste- rir. Tahakküme — tahammülden ziyade mıkıbehî mütemayildir. Z.H. H. (Fotoğrafının dercini istemiyor) Hassas ve hayalperest- tir. Dilediği gibi kayıtsız yaşar mak ister, hayatı ve hususiyeti hakkında hesap vermekten sıkı- hır. Yavaş gülmez, kahkaha ile ve gürültülü güler. Alayı pek çok sever, daima neşeli arkadaşlarla düşüp kalkar. SĞ —— Resminizi Bize Gönderiniz, K CA N GA A Size Tabiatinizi Söyliyelim... Yazan: A. R. sanların çürümüş topraklarından mürekkep olan önündeki çamura, hakaretle bakma... O, önünde, çevire çevire testi ve çömlek yaplığın çamur, eski ll_ükümdaılnrdıl — (Feridun) un parmağı ile ( Keyhusrev) in eli- nin topraklarından hâsıl olmuş- tur. Sen onların bu toprağını ka- hba koymuşsun çeviriyorsun; ne zannettin?...) (ÇArkası var ) HGE"n Bir Rübai: öküz ki var ki adınâ ( Pervin ), yani (Ülker ) - diyorlar, - diğer bazı ulema da dönyayı boynuzları üze- rinde tutan - dünyanın altında diğer bir öküz mevcut olduğunuu iddia ediyorlar. — Şimdi sen,- zekâ ve dira- yet gözünü aç ta, buiki öküzden birinin —altında ve diğerinin üs- tünde yaşıyan sürüye Bakl...) Çocuğunuzun sıhhi, fenni bir terbiye almasını istiyorsanız Kadıköy Kinder Garten'e Göndermenizi Tavsiye Ederiz 44 FUAT BEY: Zeki ve asabi- İr. Kafasını fasını — farla işletir, müna- kaşadan — çe- kinmez, iddi- fi- ; Fena muame- lelere tahammül göstermez, mu- kabelede şiddeti tercih eder, fikirlerini esirgemez. Bediiyata temayülü vardır. Alaya yelemez, hürriyetini fazla sever. Fotoğraf Tahlil Kuponuna Vi inci Sayfamızda bulacaksın x. Şimdiki müdiri umumi beye- fendilerin, bütün — müesseselerini sporculara tahsis ettiğini — biliyo- rüum. Şüphesiz benim müracaat edeceğim müdiri umumi beye- fendi de ya Galatasaray veyahut Fenerbahçeye mensup - olacaktır. Buna binaen ben kurnar dav- ranmıya — karar — verdim. — h- tisap — edeceğim — müessesenin hangi partiye mensup olduğunu öğreninciye kadar üzerimde hiç- bir. kulübün rengini bulundur Mıyacağım. * Bu hisler ve fikirler le meşbu bir halde, Müdiri Umuminin ka- pısına geldiğim Zzaman tamamen heyecan içinde idim. Huzura girmek, pek — kolay olmadı. Kap:daki hadame, beni bir hayli bekletti.. Koridorun nihayetindeki pencerenin önüne çekilerek kapıcı Efendinin gön- lönün olmasını beklerken hem sıkılıyor; hem de arkadaşlık ede- ceğim adamları, onların içine ka- rışmadan — gördüğüme memnun oluyordum. İlk verdiğim hüküm, şu oldu; — Burada, ne kadar çok şı- marık vardı. Ve bunun ilk mu- marasım da kapıcı efendi teşkil ediyordu. Tereddiye uğramış bir | | cinsiyete malik olduğu ilk bakışta belli olan kapıcı, daha beni ko- | ridorun —kapısı önünde görür görmez, kulaklarını dikmiş ve kendine bir vaziyet vermişti. — Müdiri Umumi Beyefen- diyi görmek - istiyorum. Diyince, evvelâ beni aşağıdan yukarı süzdü. Bu süzüş laran- dan anladım ki kapıcı - efendi, hakikaten bir kadın mülebas- | sısı.... O ande, benim — palates suratlı sabık müdiri umumimiyi hatırladım ve bu onun omuz başına sıraladım. Derhal takdir ettim ki şu an- de bütün mukadderatım, bu adamın elindedir. — Müdiri Umumi Bey, yak- tur. — Müdiri Umumi Bey meş- guldür. — Müdiri Umumi Bey gö- rülemez... Bu cevaplardan birini almak mümkündü. Fakat, — beni aşa- ğıdan — yukarı — kadar süzdük- ten sonra bafifçe yerinden kı- mıldanan kapıcı; — Biraz bekleviniz. Derdemez, ilk imtihanda ka- zandığıma hükmettim; ve neticeyi beklemek için pencerenin kenarr na çekildim. Müdiri umuminin kapısı, mü- temadiyen açlıp kapanıyor; - bir- takım, memurlar girip ç kıyordu. Kapıcı, her giri> çıkana, de- recesine göre muamele yapıyor. Büyük memurlara, derhal ayağa salkarak tuhaf vaziyetler alıyor, onları güldürerek iltifatlara maz- bar oluyor. Bu esnadada yan gözle bana bakarak şahsiyetinin nec derecede makbul ve mergup ol- duğunu ihsas etmek istiyordu. Küçük memurlara ve daktilalara gelince, bunlarla şakalaşıyor, lâu- bali muameleler yapıyor, alelâde bir. kapı bademesi olmacığını bana göstermek istiyordu. Bugünün Romanı HAEEARANAN v EENEEERN Yazın: Z. Şekir | kıyafette beyler, beni gürııeklı | ki koridorda birini | gibi kapıcıyı da | | dudakları, şatenli kirpikleri, fa: “ta'cım beni seyretmiye çıkacaklardı. | gumt yenemedim. Ben, bütün bunların niye de- lâlet ettiğini pek iyi anlamakla beraber, gözümü bir türlü bul adamdan ayıramıyor, bu bayağı adamın sefil şahsiyetinden doğan garip hislere, hayret ve ibretle bakıyordum. Koridorda kapıcıdan başkal iki hademe daha vardı. Bunlar da; odalara girip çıkıyor, evrak götü-| rüp getiriyorlardı. Bir aralık işleri hafiflemiş olmalı ki, kapıcının na geldiler. Evvelâ bana bıkvım Sonra, kulak kulağa fısıldaştılar. ra da, sessizce itişmiye baş- ladılar. Şu anda bu adamları, bol yonca yedikten sonra keyfe gelerel güneşe karşı biribirlerine çifte atan hayvanlara benzettim. Bir aralık odanın birinden, bir monşer bey çıktı. Şüphesiz elindeki — kâğıtları bir — başka odaya götürecekti. Fakat, beni görür görmez, derhal ü döndü. *Odaya — girdi.. j saniye sonra kapı tekrar - açıldı. Yine o (Monşer Bey) zuhur v“lıqf Yanında bir arkadaşı da vardı. | Göz ucile beni süzdüler ve şöy- Jece de bir gülümsediler. j Artık, odadan odaya hıvıdîıh gidiyor, muhtelif yaşta, muhtelif | için birer babane ile odadan | çıkıyor, bepsi de birer kere yan | gözle süzdükten sonra odalarına | giriyorlardı. $ Hademenin — birisi, — önünd* | durduğum odaya da küçük bir kâğıt getirdi. Hademe çıkar çıkmaz — kapı — açıldı. - Daktilo Hanımlardan — biri çıktı. San- arıyormuş yaptı;. halbuki yukardan aşağıya kadar dikkatle bana baktı Sonra odaya girerek kapıyı ka- padı. — Aman, neresi güzel Allah. aşkına... Ben de bir şey zannet- tim. Diye bir kahkaha attı. Kapının üstündeki pencerenin açık olduğunu ve bu sözlerin benim tarafımdan duyulmak ih- timali bulunduğunu düşünmiyen bu hanım, kesik saçları, boyalı ca kaldırılmış sötiyeni ile züppe bir arlist mukallidine benziyordu. Açık camdan işitilen, karma: karışık muhavere den AU Anladım ki, şimdi bu odada benim hakkımda bir merak uyan- mıştı. Şüphesiz, bunlar da n Bereket versin, kapıcı efendiül’] günlü oldu. Müdürü umuminin odasına girip çıktıktan sonra, parmağının ucu ile beni davet etmek İâifunda bulundu. $ * Artık bu gibi şeylere alışmış olmakla beraber, yin? heyeca- Vücudum, az çok ürpererek müdürü umuminin huzuruna girdim. Önündeki yazı- — yı tashibzetmekle — meşgul o.[:ıı, müdürü umumi, başını kaldırmıya lüzüm görmeden sordu: ğ — Noe istiyorsun Hanım?... Giyinişi pek fena ölm bu adam, bir. kadıma nasıl h edileceğini bilmiyordu. O anda aklıma meşhur bir. söz — geldiş. (Kaba adamlar daima — doğru olur...) Eh.. Tek doğru bir ada la karşılaşayım da varsın, biri kaba olsun, delim. Ve sesime b adamın hoşima gidebilecek bir. cidaiyet vererek; ( Arkası var ) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: