21 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

21 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mayıs -— — SON POSTA İşten El Çekmiş Bir Hırsızın Hatıraları: Edgar Pip Dirildi Evde Bir Sahne - Ma- sanın Üzerinde Bir Mektup - Edit Mey- danda Yok- Çekmece Boşalmış - Cebinde Milyon Taşıyan A- dam Hırsızlık Eder Mi?- Kendinizi Yese Kaptırmayınız! - Bir Hırsızın — Dosyası « Şimdi Yeni Bir Ser- güzeşt — Peşindeyim Ülk iki tefrikanın hutâsasi « Bir Milâdı İsa gecesi Lüvr zesinin a iki gardiyan devriye geze eki Mesir eserlerine tabsis edilen b k salona uğrarlar . Burasa ea kapaklı yüzlerca tabut ile doludur. Gardiyanlar elierindo taşıdık- ları feteri tabutlardan birinin üzerine korlar, ve dişardan akseden - kilise çanlarını dinliyerek konuşmrya dalar- lar. Fakat birdenbire kulaklarına bir gicirti gelir, bakarlar: Muoyalardan- biri tabutun içinde kımıldanmaktadır. Hatta tabutun Cam Kkapağı açılmakta- dır. Binlerce #en4 evvol ölmüş, mum- Ya haline gelmiş insanların dirilmesi Mmümkün müdür? Elbette değil, fakat ikl bekçi de vebbamdır. İlk harekaet oOlmak üzere koridora seğirtirler. Bu tırada olmas dairesinin daimi be l gürültüyü işitince başını uzatır, bakar; iki bekçi, arkadan da kefcali bir ölü Beliyor, oda tabanları kaldırır. HAdi Söden Müdür haberdar olur, tahkikat Başlar, anlaşılır ki mumyaların bepsi yerli yerindedir,(fakat elmas dairesinin dalmi bekçisinin bir iki dakikalık gay- bubeti esnasında #aldudan « Rejan » elması çalınmıştır. » *“Evet elmas — çalımmıştır, - bunü kat'iyetle iddia ediyorum, çünkü hırsız bizzat benim! Fakat ben kimim, kendimi size takdim edeyim: Adım Edgar Pip tir. — İugilizim San'atim hırsızlıktır. Bu suhada ihtisas sahibiyim. Fakat” ismim Eam—ırl»ıe hiç girmemiştir. ü henüz yakayı ele vermedim. Si yaptıklarımı bütün teferrü- atile anlatacağım, Çünkü Adliye- nin artık benimle meşgul olma sının imkâmı kalmamıştır. Yal niz telerrüata — girmeden evvel ngiliz olduğum halde İngiltere- de kalmayıp Fransaya gelişimin Maksadım müzenin mübim bir elmasını çalmaktır. Vakıâ İngilir müzesinde de elmas vardır. Fa kat daha iyi muhafaza edilmek:- tedir. Bundan başka herşeyi dü- şünmek Tâzım, yakayı ele v sem İngiliz. kanunu Fransız ka: nunundan daha serttir. Hulâsa Luvr müzesinden Rejan elmasını çalmaya karar — verdim, ündüz girdim. Bir t saklandım. Müayyen Plânım — yoktu. Bekçilerin muha- Yerelerinden — vehham birer adam olduklarını — anlayınca — tabutu Oynattım, adamlar korktular, kaç- Ular. Elmas dairesinin daimi nö- tiçisi Oonlara iltihak edince fir- SAat çıktı. Elması aldım, pence- N aşağıya atladım. Şimdi bu fanımmış elması kime satabilir- sin? Diyeceksiniz, cevap vereyim: da tamdıklarım var, “"'lfl parçalatacağım. Vakıâ - kıy- Meti düşecek, fakat elime yine hizliğiç milyan - geçecek, bu para- t ile. mükemmelen yiye- y Edi &: Edit kimdir? İs, k Şahsımı da terif SksmmemaRaliR. . sebebini söyliyeyim; bu pek basittir: eden ince, zarif, güzel, şirin kız- harından biridir ve metresimdir. Kendisini bir sene evvel, san'atimin — verdiği yorgnnluğu gidermek üzere muvakkaten yer- leştiğim Ramsüat plâjlarında ta- nıdım. İtiraf ederim ki ilk kar- şılaştığımız. — gündenberi — bana karşı daima, misal teşkil edecek bir sadakat gösterdi ve aramızda herhangi — bir — anlaşamamazlık çıkmadı. Bununla — beraber — Editten san'atimin ne olduğunu sakla- dim. Kadınların ne kadar - mü- kemmel olurlarst. olsunlar taban gevezelğe meyyal balunduklarını bilirim, bundan başka benim san'atımı yapanlardan çekinme- lerinden korkarım. Evet, Edit benim san'atimin ne olduğunu bilmez, beni zengin olmasa bile refah içinde yaşıyan bir adam zanneder. * Bittabi tahmin etmişsinizdir: Evime dönerken Editi düşünü- yordum. O zamana kadar Geceyi sokakta geçirdiğim vaki değildi, bunu ilk defa olarak yapıyordum, şimdi muhakkak melresim sora- caktı, bir sebep göstermek lâ- zımdı, düşüne düşüne buldum: “— okakta bir hırsız çetesinin taayruzuna uğradım, bereket versir î.". yetişti, kurtuldum, amma ka- ola giderek ifade vermek lâzım- geldi, geciktim,, , diyecektim, Ka- dınlar bu gibi hâdiseler karşısınc'a muhakkak — heyecana — düşerler, Edit mutlaka inanacaktı. O zamanlar da mevsim s0- nunda yaşıyorduk, işler kesattı, zarif bir mahalede rahat bir apartıman — tutmaktan — âcizdim. Monmarter tepelerinin tenha bir sokağında — küçük bir binanın mefruş bir odasında oturuyorduk. Binadan içeri girdim, odamın bulunduğu kata çıkım. Anahta- rımı kilide soktum, sessizce kapı- mı açarak içeri girdim. Koridor- da şapkam ve pardesümü çıkar- dıktan sonra Edit ile paylaştığı- mız yatak odasına dıld';ıııy. =ıtgı't üzere ocağın üzerinde küçük bir gece lâmbası yanardı. Fakat ne- dense bu gece unutulmuştu, elek- trik düğmesini çevirdim, oda ziya ile doldu. Etrafıma batım: yatak baştu, demek ki Edit te sokağa çık- mıştı. Fakat acaba ne maksatla çakmıştı ? Edit ile bir plâjda tanışmıştım Muhariri : Arnold Golopen » kâgıt ilişti. Elime aldım ve bir bakışta vaziyeti anladım: Edit beni terketmişti. Bırakığı mek- tupta bunu sarahaten söylüyordu: « Âzizim Rdgar, Parisin — havası bana yaramadı, Fransız hayatına bir türlü alışamıyar cağım, Sizi bu kadar ani surette ter kettiğim için beni mazur görlünrüz, ne yapayım, — dahaj ziyade ” dayana> madım, * daüssila » ya İutuldum, biraz Sıtrand ile Pikadili muhitinde yaşamak istedim. Ümit ederimm ki- kendinizi- çabuk toselli eder, ve sizden yol masrafına, ayni yamanda da bir İş buluncıya kadar yaşamama kifayet edecek kadar para istikraz ettiğim için beni mazur görürsünüz. Çekmecede bulunan iki bin frangı aldım, belki bir gün iade oderin, Evinizi — değiştirdiğiniz — takdirde Londrada Çering Kros& - postanesinden alınacak bir mektup ile beni haber- dar ediniz, Zira ai tekrar görmek ümidindeyim Emin olumuz ki sizi elan — seviyo rum, fakat ne yapayım, Pariste çok sıkıltyorum. > Diyordu. * Taliin darbelerine karşı öte- | deberi kendimi çelik zırha kap- lamış olmaklığa rağmen bu hâ- dise bana ağır geldi ve (Edit)e karşı Vaytıi el maha'lesi külha- nilerinin “Druri Len,, mahlükla- rına karşı savurdukları küfürleri birer birer sayıp döktüm. Şömi- nenn Üzerinde melresimin bir retmi vardı, ahp yere attım, ayaklarımın allında çiğnedim. Demek Edit kaçmıştı, elimde bulunan iki bin — frangı alıp gitmişti. Halbuki ben Holandaya gitmek için bu paraya güveni- yordum! Demek ben, hursızlar ki- ralı Edgar Pip dolandırılmıştım, hem de bir kadın tarafından! fazla heyecin benim üzerimde garip bir tesir yapar. Sinirlerimi gerecek yerde gevşetir: Soyum madan yatağımın üzerine uzan- dım, döşünmeyi sabaha bırakarak rahat bir uyku çektim. Ben her vakit böyleyim: Ca- nimin fazla sıkılması nisbetinde fazla uyurum. . Ve yaradıl şımın bu mes'ut kabiliyeti sayesinde en büyük teessürlere sühuletle karşı koyarım. Bu sefer de böyle oldu. Sa- bahleyin terü taze uyandım. Üs- tümü başımı itina ile düzelttim. güzel bir çay yaparak masanın özerine koydum, sonra da elime âncili alarak — karşısına ki benim ) -_'Sâ_»l;ı/k—ilsi)anya Kır e SN V cana Yapılan Taarruz Kırala Hücum Eden Amele, Fas Muha- Sabık İspanya Kıralı on üçün- cü Alfons, Marsilyada bir İspan- yol amelesi tarafından taarruza uğramıştır. Alfonsun oğlu Don Jüvan İn- giliz bahriyesinde birinci mülâ- zimdir. Geçenlerde Bahriye Ne- zareti Don Jüvamı Hindistanda bulunan bir kruvazöre tayin et- mişti. Kıralın oğlu yeni vazifesini almak için Marsilyadan kalkacak bir vapurla Bombaya gidecekti. Sabık kıral, oğlunu teşyi için Marsilyaya gelmişti. Baba oğul rıhtıma doğru iler- lerken orada çalışan bir İspanyol amelesi sabık Kırala hücum ede- rek, Alfonsun başına bir yumruk indirmiştir. Gonzeles Makanares ismindeki mütearriz tevkif edildi- ği zaman şu ifadeyi vermiştir: —“Ben Cümhuriyetçiyim. K- rala bir ders vermek - istedim. Bu adam Fas muharebesi esna- sında bir hücum plânı hazırladı, binlerce vatandaşımın ölümüne sebep oldu. Ben de yaralandım, çok astırap çektim. Bunu hiç hat aramasına anız, Fa- kat haksızsınız. ün — olunuz geceleri baş uçlarından mukad- des kitabı eksik etmiyen nice insanlar vardır ki benden farklı değildirler. Her ne ise bahsi uzatmıyalım: Gözüme incilde bir cümle - ilişti, mukaddes kitap: «Servet sengin bir kalo, selillerin. sukutu da - fakir Hikleridir diyordu. Bundan daha doğru ne ola- bilir, evet işte ben de Rejan elması sayesinde kaleye kapanacaktım. Refah içinde istediğimi yapacak- tım. Fakat şu Edit ne budala bir kızdı, kendi kendisini büyük bir servetten mahrum etmişti. Fakat biç şüphe etmiyorum, büyük bir servet içinde ortaya çıktığımı görünce tekrar yanıma yaklaşacaktı, kendisini affettirmek için yapılmadık şey bırakmıya- caktı. Benim gibi bir adam baş- | kalarının — hatalarını — kolaylıkla affeder. Nihayet Editin yap- tığı küçük bir hırsızlıktı, belki zamanla — unutacaktım, — mazur görecektim. Zaten beni kızdıran şey Edi- | Bn hareketi değil, fakat bu ha- | reketin kat'i servete kavuştuğu zaman yapılması ve beni en muhtaç olduğum bir dakikada parasız bırakması idi. İşte şimdi cebimde milyonlar diğerinde bir taş taşıdığım bir sırada azçok para bulabilmekliğim için yeni bir teşebbüse girişecek- tim, belki de tutulacaktım, belki de cebimde taşıdığım taşı ebedi- yen kaybedecektim. Hem bu sıkıntı verici nokta- ları düşünüyor, hem de incili birakarak cep defterimi göz- den — geçiriyordum. Parise gel- diğim — gündenberi yapılabile- cek muhtelif işleri bu deftere nöt etmiştim. Bu işlerim arasın- dan en tehlikesiz olanı - araştı- rıyordum. bir adam için * Biz hırsızlar zannedildiğinden fazla malümatlı adamlarız. Kula- gamıza çalınmış - bir. gevezeliği, gazetede çıkmış bir fıkrayı ko- laylıkla unutmayız, icabında bun- lardan istifade ederiz. İşte size | bir misak F Geçenlerde gazete anlatıyor- dü: * Kürsel — buülvarında 210 Mü _'“ h. _— bir adam bir kira otomobilinde altı bin lirayı muhtevi çantasını rebelerinden Kıralı Mes'ul Görüyormuş | unutamıyacağım! , Kıralın yüzündeki yara ehem- miyetsizdir. - g unutmuş, fakat bereket versin şoför namuslu bir — adammış, çantayı bulunca götürüp sahibine iade etmi! ,, Bu basit fıkra mazarı dikka- timi celbetmişti. Gazeteden kesip saklamıştım. O zaman gözüm daha büyük işlerde olduğu için bundan istifade etmek arzusunda değildim, yalnız ne olur ne olmaz, diyordum. İşte şimdi mecburen bu işle uğraşacaktım. Düşündüm, bana öyle geldi ki çantasında altı bin lira ile dola- şan bu adam muhakkak bir tüc- cardır. Peşin alış verişle meş- guldür, fakat tüccarlar ihtiyatkâr adamlar oldukları için mutlaka amatör cinsinden bir tüccardır, Meselâ antika alış verişi ile işti- gal etmektedir. Beklemediğim Bir Hâdise Bu Benami Ef, hakkında müs- tacelen tahkikatı yapmak lâzmdı. Kursel sokağına gittim, evinin kapıcısı ile konuştum ve öğrendim ki herif hakiten benim tahmin et- tiğim gibi antika alış verişi ile istigal etmekti İhtiyardır, dalgın bir adamdır. sokağa pardüsüsüz veya şapkası çıktığı yahütte kapının — önün- de ötomobili unutup — saatlerce beklettiği sık sık vakidir. Ailesi yoktur, bekâr k- tadır. Yalnız Alsit is bir hizmetçisi vardır. O da ayyaş bir adamdır. Efendisinin gaybubeti zamanlarında bütün vaktlini mey- hanede geçirir. Bu hizmetçi ile tanışmakta gecikmedim. 24 saat içidde mü- kemmel — bir çift dost haline geldik. (Ar'ası var) Fotağraf Yahlili Kuponu 'Tabiatinizi — Öğrenmek — istiyorasmuaz totağrafınızı 5 adet ku Hikte gönderiniz. Fotoğ: y ile bir- finız siraya tâbidir. ve iade edilmez ; Fotoğraf İntişar İN — edecek mi ? Fotoğrafın klişesi 30 kuruşluk İN — pul mukabilinda gönderilebilir

Bu sayıdan diğer sayfalar: