21 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

21 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir İntiba Ayağımızı Yorganımıza Göre Uzatmayı Bilelim Bazı tesadüfler bir araya gel- di, son aylar içinde üç ecnebi memleketini ziyaret ettim. Mesle- ki alâkamı uyandıran mevzular haricinde bilhassa dikkatimi cek beden şu oldu: Umuni bir iktısatkârlık, O memleketlerin tasarruf yo- hkandaki gayreti ve bizim, onlar- dan kat kat fazla muktesidane yaşamıya ihtiyacımız olduğu hal- de, buna pek te aldırış etmeyişi- miz, beni ufak bir mukayese yapmıya mecbur etti. Bu muka- in neticesi aleyhimizde çı- arsa, samimiyetime bağışlansın: Ziyaret ettiğim ecnebi mem- leketler şunlardır: -Yunanistan, iya, Rusya. Bu sonuncu memleketi, bizim- le olan rejim farkından dolayı kale almıyacağım ve yalnız. Yu- nanistanla İtalya — misalini göz önünde tutacağım: Yunanlılar, umumi hayatta, Türk halkının âdetlerine pek yabancı değildirler. Yaşayış şe- killeri, az, çok Türk halkının yaşayışını andırır. Fakat pek mahdut —bir zümre —müstesna olmak üzere bu halk çok muk- tesittir. Atina gibi büyük bir merkez- de, gece saat dokuzdan sonra sokaklarda serazat gezen kadın göremezsiniz. Gördükleriniz, aile ve erkeklerile beraber ya bir sinema —veya tiyatroya — giden vweya böyle bir yerden dönen kiııııelenîîx. Bar gibi eğlence yerlerinde bile masraf haddi — muayyendir. İJ; #aatlerinde, çalışma çağında bulunan sürü, sürü, gençler so- kaklarda dolaşmaz. Hele bur- ların hiçbiri pantalon — paçasının şukadar santim bol olmasına ve boyunbağının şu renk ve bu hactimde bulunmasına ehemmiyet vermez. Temiz gezer, fakat züppe değildir. Kadınlarını ise, — behemehal Paris modasıma uyacağım diye pazar günkü kıyafetile her zaman sokakta görmezsiniz. Hallerinde, giyinişlerinde gözü çekmek iddi- ası bulunmıyan bir tavarzu vardır. İtalyan balkının yaşayışı da Yunanistan sekenesinin tasarruf- kâr vaziyetine uygundur. Ayakkabıları, yeni tezgâhtan çıkmış gibi her zaman pırıl pırıl parlamaz. Kadmlarında, moda alâkadarlığı, ancak vakit ve hal- leri müsait olanlarda görülür. Kimse geceleyin peynirle sucu- ğu bağrına basıp boğazından kestiği para ile mantosuna kürk yaptırmak — sevdasına — düşmez. Evvelâ sıhhatini, sonra âlâyişini kale alhr. Fakat buna imkân ilirse... İşte onlardan bizi bilhassa ayıran ve bir bakışta göze çar- pan sathi farklar. ; Çankırı Muallim Muavinleri Çankırı ( Hususi ) — Maarif Vekâletinin emri üzerine vilâye- timizde mevcut muallim muavin- lerinin imtihanları yapıldı kaza- nanlar muallimliğe terfi edecek- lerdir. Bitliste Ucuzluk Bitlis, ( Hususi ) — Burada şayanı — dikkan — derecede — bir ucuzluk vardır. Bir okka peynir 15, öon yumurta beş kuruşadır. Yoğurt ve süt bedava gibidir. Van ( Hususi ) — Bu mektu- bumda şehrimizin tarihini yaza- cağımı. Van ve havalisi Milâttan (1300) sene evvel Hititlerin ahfa- dı olan Haldilerin idaresinde idi. Haldiler o zaman Toşba de- nilen ( Van ) şehrini merkez it- tihaz etmişlerdi. Bu suretle Va- nın kadim banisi olmak şerefi Türklere aittir. Sonraları Asu- riler şimale doğru akın ede- rek iki kavim arasında kanlı müuharebeler olmuş, İranlıların da müdahalesile Haldiler şimale çe- kilmek mecburiyetinde kalmışlar- dır. Asur hükümdarı ikinci Salma- nasar şimdi avam arasında Tilki tepesi denilen Toşba — şehrini heğenmeamiş ve dört kilometre şimalde asıl Van şehrini yaptır- mış, ayrıca bugün bile metanetini muhafaza eden kaleyi inşa ettir- miştir. Bu kaleye Semiramisin ismine izafeten ( Şah Meryem ) ismi verilmiştir. Semiramis, şehre otuz beş kilometre mesafedeki Şamram suyunu da kanallar vasıtasile Va- Kudurmuş — Bir Kedinin Maceraları Bitlis, (Hususi) — Şehrimizde kuduz bir kedinin bazı kimseleri ısırdığını telgrafla bildirmiştim. Kedi bu işi yaptıktan sonra or- tadan kaybolmuş ve bugüne ka- dar bulunamamıştır. Evvelâ Çal- dıran Şube Reisini ısıran bu kedi, orada hemen yakalanmış ve bir kafese konarak Daülkelp tedavi- hanesine gönderilmek Üüzere bu- raya getirilmiştir. Fakat şehrimize bir saal mesafede her uasılsa kafesten kurtulup kaçmış ve et- rafa saldırmıya başlamıştır. Ni- hayet iki kişiyi ısırdıklan sonra ortadan savuşmuştur. Kedi çok güzel ve sevimli bir Van kedisi- dir. Bir gözü sarı, bir görü de mavidir. Niyazi Yilmaz Ercişte Tayyare Şubesindeki Suiistimal Tahkikatı Geçenlerde — Erciş Tayyare Cemiyeti şubesinde bir suiistimal vuku bulduğunu yazmıştık.Bu hu- susta Şube Riyaseti bize şu tez- kereyi göndermiştir: * Şube Reisliğine intihap edi- lerek hesabatı tetkik ettiğim za- man şehit Yüzbaşı Kâmil Beye ait 450 liralık bir senediu sahte olduğu pazarı dıkkatimi celbetti. Esasen şubenin eski kâtibi muh- telif şekilde para “ihilâs ettiği için 529 liralık bir zimmet gö- rülmüş ve müfettiş tarafından senede bağlanarak işten el çek- tirilmiştir. Eski idare heyetlerinin ve müfettişin mazarı dikkatini celbetmiyen bu sahte senet bit- tabi adliyeye verilmiş ve Umum Merkeze — derhal — bildirilmiştir. Mesele henüz müstantiğin tahki- Gan a Van Civarındaki Ahlatta “Dede Maksut,, Türbesi (Foto: Turan - Ethem) na getirtmiş, bu suretle şehrin ihyasına çalışılmıştır. O zamanlar kalenin içi oyulmak suretile mes- kenler yapılmış, Ayrıca büyük binalar inşa edilmiştir. Büyük Şehirlerimizin Tarihi Bugünkü Yeşil “Van,, Bir Türk Kumandanının İsmini Taşımaktadır Kalenin zeminine doğru kireç ve taşla bir katran kuyusu ya- pılmıştır. Bu — kuyuda elyevm katran emmareleri vardır. Asur hükümdarlarından Asur Pampalın zamanında şimalden hücum eden kavimlerle uzun müddet kanlı muharebeler yapmış, fakat mağ- lüp olmuştur. Bir müddet sonra, yani Mi- lâttan 538 sene evvel Van, İran hükümdarı — Keyhusrevin — eline geçmiştir. Bu suretle Van şehri birçok zamanlar 'ranilerin idare- sinde kalmıştır. İranlıların Kiyaniyan sülâlesi- nin son devirlerinde şehir (Van) isminde bir kumandan tarafından tevsi ve tezyin olunmuş ve bu kumandan şehre kendi ismini vermiştir. Fakat (Van) ismine Türk tarihinde de birkaç isme tesadüf edilmektedir. Bu itibarla(Van) isminin benzer Türkçe clması kuvvetle muhte- meldir. Şu halde bugünkü yeşil Vanımız mazide de kahraman bir Türk tarafından ıslah edilmiş demektir. VAMIH FAİK İAİnkaradar jpgy— Hareketleri Her Hafta Heyecanlı Futbol Maçları Yapılıyor Ku; Ankara ( Hususi ) — Şehri- mizde spor hareketleri hiç eksik değildir. Hemen ber hafta futbol müsabakalarına şabit - oluyoruz. Bu suretle spor meraklıları zevk- li cumalar geçiriyorlar. Bu münasebetle Ankaranın yeni bir spor teşekkülü olan Gençler Birliği takımından takdir ile bahsetmeden geçemiyeceğim. Gençler - Birliği, hakikaten ,Wk Bir Ebe Mahkemede Adana, (Hususi) — Cebeli- bereket kabilesi Fevziye Hanım mahkemeye — verilmiştir. Sebep, bir doğum esnasında zamanında hareket etmemesidir. katındadır. Mahsulâtı arziye me- selesi ve gsuüstimalin — üç bin liraya baliğ olması ihtimali mu- habirinizin tahmininden ibarettir. Böyle bir vaziyet mevcut olma- dığı gibi eski kâtibin tesbit edilmiş zimmeti 979 lirayı teca- yüz etmemiştir. Bilvesile ihtramat eylerim efendim,, '._ lıı;q maçlarını kazanan Gençler Birliği takımı genç ve ateşli uzuvların gayretile şayanı — dikkat — muvaffakıyetler kazanmaktadır. Nitekim geçenlerde yapılan kupa maçında çok güzel bir oyun oynıyan Gençler Birliği takımı güzel bir muvaffakıyet elde et- miştir. Hamdi, Ratip, Halit, Asım, Refik, Muzaffer, Rifat, Âdil, Ali Rıza, Ali ve Mitat Beylerden teşekkül eden takım Muhafız Gücü takımile karşılaştı. Malatyada Müthiş Bir Fırtına Ham Meyvaları Yere Serdi Malatya, ( Hususi ) — Son günlerde çıkan şiddetli bir fır- tına bilhassa meyva ağaçlarını oldukça tahrip etmiştir. Fırtına- dan bilhassa kayısı, erik, elma ve dut gibi varidat ve ibracat meyvalarımız hayli müteessir ok muştur. Ağaçlar üzerinde bulu- nan ham meyvaların mühim bir kısmı — rüzgârın ile yerlere serilmiştir. Bazı ağaçlar da kök- lerinden koparak yıkılmıştır. Ay- yıca bazı küçük binalar ve ba- rakalar da hasara uğramıştır. Türkçe Meselesi Yazan: Nurullak Ata Biri konuşma, biri yazı için iki dilimiz olmaklan bilmem ne zaman kurtulacağız! Bir zaman- lar “ev,, deyip “hane,, yazıyorduk, şimdi sene deyip “yıl,, yazıyoruz. Aradaki fark ancak zahiridir, esas hiç değişmemiştir. Bugünkü — Yunanlıların — da, biri “ romika ,, biri “ elenika,, diye iki dilleri olduğu malümdur. Onlarda da bizde olduğu gibi, konuşma dili ile yazı dilini bir« leştirmek — istiyen bir cereyan var. Bu — cereyanın — reislerin- den Jean Psichari, ölümünden birkaç ay evvel Fransızca Mer cvrede France mecmuasında çı- kan bir' yazısında: “Elenikanın idamesine taraftar olanlar Ana- d*—!.l. bilhassa İzmirden gelen muharrirlerdir, çünkü yazı dilinin konuşma dilinden ayrı olması arzusu, — bir Asyalı fikridir, diyordu. Psicharinin bu hükmü doğru ise biz Asyalılıktan kur- tulamıvoruz. “ Öz türkçe ile yazıyoruz ,, diyenler, yazılarına dikkat eder- seniz görürsünüz ki, yalnız yabancı kelimelerden değil, kullandığımız halis türkçe kelimelerden de kaçı- yorlar, Meselâ Fuat Raif Bey, yeni çıkan Öz dilimize doğru mecmua- sındaki “Oğuzname,, yazısırda ad- res, mukaddime kelimeleri ile be- raber başka kelimesini de atıp erine “Özge,, diyor. Niçin? Çün- ü onların asıl istedikleri yalnız Türkçe kelime kullanmak değil, herkesin — dilini — kullanmamak, mehbaret göstermektir. Zaten 0 mecmua nme garip =Ahwe kitap - kıt'asından büyükçe —on altı say- faya tam sekiz yazı sığdırmış. Ü,, ile hiç mütenasip olmı- yan iddiaları da var: dilimizi temizlemek, yalnız arapça, acem- ce kelimelerden değil, Avrupa dillerinden aldığımız ilim ıstılah- larından da kurtarmak. Mecmu- ayı çıkaran Muallim — Hüseyin Kâzan Bey, bakın ne diyor: * Türk diline doğru! Niçin? Türk dili yok mu? Evet, biz bunu ileri güdüyorurz... Hacıyağı kokan Arap sözleri; rastıklı, düzçünlü yosma Acem söz ve düşünceleri karşısında da- mak çatlatmış olanlarımız, bugün bunlar — karşısında — dudaklarını iğrençlikle bükmekten başka bir rapmıyorlar.., Mğlseyin Kâzım Bey, mecmu- anın sonunda, — Türk — dilinin temizlenmesi hususunda kendisi- ne yardım edilmesini isliyor. Be- nim de kendisine bir hizmetim dokunsun: Yazı yazmak sadece: “hacı- yağı kokan Arap sözleri; rastıklı, düzgünlü yosma Acem söz ve diiıüııceleriy. gibi beylik lâfları bir araya dizmek demek değil- dir; yazanın yeni bir şey gelir- mesi, bilhassa dilini bilmesi lâ- zımdır. “Biz bunu ileri güdüyo- ruz,, türgçe değildir, ya — sade- ce “biz bunu güdüyorz , yahut “ ileri sürüyoruz , denir. *..dudaklarını iğrençlikle bükmek,, iğrenerek bükmek demek değil- dir; bilâkis, bundan: “ dudakla- rınt bükerek iğrenç oluyorlar ,, manası çıkar. “Söz, ün de ma- nasını iyi düşünsün; belki eski- den sadece “ Kelime , demekti, fakat artık öyle değildir. Türkçeyi ıslaha — kalkışmak için hiç olmazsa türkçeyi bilmek lâzımdır. Kayseri Ticaret Odası Kayseri 19 (A.A) — İntihabı tecdit edilen Kayseri ticaret ve sanayi odasının yeni heyeti bu- gün mesaisine başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: