24 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

24 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muharriri * Her Hakkı Mahfuzdur 13 Milletler içinde, bu tabii hak- kı ele geçiremiyen yalnız - Os- manlılardı. — Yukarıda — yazdığı- mız acı misal de gösteriyor ki, o devrin ruhunda zelil bir tahammül ve inkıyat vardı. Hukukunu müdafaadan âciz olan ( ahali ) efradı şu tarafa dursun, ( Sadrazam ) denilen, ( devlet ve milletin en yüksek bir rükaü ) bile ( Hükümdar )ın cebir ve şiddeti karşısında derin bir sab- rü tevekkül gösteriyor, iğrenç bir zilletle, her türlü hakarete baş iğiyordu. Asırlardanberi, zulüm ve ihti- rası temsil eden bir Hanedanın kanını taşıyan hükümdar, tabii olarak bu halden memnun olu- yor; hayat ve saltanatıni idame edebilmek için, ferdi ve maşeri hakları çiğniyor, önünde eğilen başlara basarak her hakkın fev- kine yükselen bir mutlakıyet ve istibdatla hüküm sürüyordu. Halk kütlesinin, yegâne var- İığını ifham eden millet kelimesi bile kaldırılıp bir tarafa atılmıştı. - Milyonlarca millet efradının ka- nile kazanılmış olan koca ülkeye, nasıl ki Memaliki Mahrusei Şa- hane deniliyorsa, o Memaliki mahrusei şahanede yaşıyan insan- lara da sadece tebaai şahane tesmiye olunuyordu. Tebaai şa- hanenin, belki mecazi bir manası olabilir. Fakat otuz. sene evvel telâkki edilen mana, hiçbir. te- vil2 meydan vermiyecek kadar sarih ve mutlaktı. Tebaai şahane “demek, bilâkaydü şart padişahın “ulu demekti. Cihanın üç kıt'ası üzerine yayılmış olan - milyonlarca kilo- “metre murabbaı - ülkenin üstünde yaşıyan kırk milyona yakın halk, bilâistisna, padişahın kulu idi. Devlet ve milletin. en yüksek Şşahsı olarak tanman ve bizzat padişahın vekili mutlakı unvanını haiz bulunan sadrazamlar - bile, zatı şahaneye vaki olan maruzat- larında, imzalarının üstüne (abdi memlükleri) terkibi zelilânesini yazmayı usul ittihaz — etmişlerdi. D vletin en yüksek makamın- das başlıyan bu riyakâr usul, derece derece her sınıf halk ta- bakasının zihniyetine — karışmış, eski Türklüğün mağrur ve perva- sız rubunüu, ağır bir temellük ve tabasbus gölgesile karartm ştı. Bu halden, hükümdar kadar hükümet te memnundu. Çünkü, bu zihniyette yaşıyan bir halkı idare etmek, bittabi pek kolay oluyordu. Hükümet, halktan büs- bütün ayrı bir kuvvetti. Bu kuv- vet, halkın parasile yaşadığı hal- de, bükümdarın emrile hareket ediyor, halka karşı şefkat ve adalet göstermesi lâzımgelirken Bi — halka karşı “bürudet ve Otuz Sene Evvelki Zihniyet... O Devirde Hükümet Halkta;ı_Ayn Bir Heyulâ Halindeydi. Hikmeti Hükümet, Hükümeti Hikmet Ne Demektir? Kalme bahsinde ismi geçen Âli Paşa husumet gösteriyordu. Hatta hü- kümet memurları bile halk ara- sından yetiştikleri halde, en kü- çük bir hükümet kudret ve nüfu- zuna sahip olüur olmaz derhal halktan avrılıyor, halk zihniyet ve tahassüsatının fevkine çıkarak büsbütün ayrı bir düşünüşle bal- kı hakir ve zelil bir mevkide görüyordu. Hükümet hâkim; halk, ha- dimdi... Hükümet demek, sa- dece hükümdar ve hükümdarın arzusu vechile harekete mecbur olan memurlar demekti. Maama- afih, bu hükümet memurları da birer heyulâdan ibaretti. Hükü- met umurunun idaresi, suyu ne- reden gelip nereye gittiği belli olmiyan bir değirmene benzi- yordu. M Halk ile hükümetin arasında hiçhir. mukavele yoktu. Hükü- metin şekli mutlakıyet olduğu için, halkın yegâne vazifesi de söküt ve itaatti. Halk bu - vazifeyi, ezelden alınmış bir ders gibi büyük bir tevekkülle takip ediyor, hiçbir şikâyet — göstermiyor, şayet arada sırada bu vazifenin ağırlı- gına tahammül edemiyerek fer- yada teşebbüs etmek istiyenler olursa, bunların feryadı, — halk kütlesi karşısında hiçbir aksi sa- da husule getirmeden sönüp gi- divni)o'rdu. İşte bunun - içindir ki, mutla- kıyet idaresinin son hükümdarı olan ikinci Sultan Hamit, bütün idare sırrını ihtiva eden bir düs- turdan bahsediycrdu. (Hikmeti hükümet.. Hüküme- ti bikmet...) Acaba Abdülhamit, bu söz'e- rile ne demek - istiyordu?. Bunu düşünmek lefsir etmek; ne kimsenin hakkı ve ne de haddi idi. Ancak, her - türlü kanımun fevkine çıkan- bu düsturla, her hükümet memuru tarafından kö- rükörüne tatbik edilmesi lâzım- geliyordu. Za ve aü İstanbulda, Babıâli denilen o köhne binanın loş, basık fa%. | muhteşem salonlarında oturan ve İ hükümet memurlarının en büyük amiri olan devletlü, fehametlü sadrazam paşa Hiz. nden Basra vazife ifa eden çipil gözlü bir zaptiye neferine kadar, bütün hükümet —memurları, uzun bir zincir gibi biribirlerine kenetlen- mişlerdi. Her emri ve her nehiy, halka karşı (hikmeti hükümet) telâkki ettiren ve fakat hüküme- tin hikmetine hiç kimseyi müda- hale ettirmemekle mükellef olan bu memur silsilesi, tabii bu va- ziyettenr — memnun oluyorlardı. Esasen memuriyet, bol bol karın doyurulacak bir. mekel demekti. İstanbulda, Halicin durgun sula- rına nazır. olan (Bablâlü fetva- penahide) —oturan zatı samlii meşiyhatpenahinin — arpalıklarına mukabil, Basra Vilâyetinin en hicra köşesinde hükümet me- murluğunu — temsil eden o çipil gözlü zaptiye neferinin de soya- cak birçok köylüsü vardı. (Arkası var) —— —— RADYO —— 24 Mayıs Salı İstanbul — (1200 metre) 18 Gramo- Hafız Burban Bey, 20,5 07 21 Hatız Bürhan Bey, arı, 304 metre ) 19,40 ü övönden 1 trepten naklen Mi metre) 21,45 Milli olcri, 21,20 Arteslenun ptre) 20 Kazcte ha- börleri ve könferans, 21 kontor, 21,45 R. J. orkestrası. 17 metre) 20,20 Viyana Elekra İsminde bir am konseri, handeler diyarı öperetinden muhtelif parçalar, Peşte — (550 metre) 21,15 konser, 23,35 Çigan prkestrası. Varşova — (1411 motre) 20,06 yra- mofon, 21,15 halk kanseri, 28 piyano, 4.50 dans havaları, 25 Mayıs Çarşamba İstanbul (1900 metre) 18 gramo- ot Hanım, Yesari - Asın opera parçaları, 21 Bedayi eyeti tarafından alaturka sax, 22 cazbant, Bükseş — ( 894 metro ) 20 Viyonsal refakatinde ,şarkı, 20,5 konferans, 20,45 ano İle Bestbover 8 Op. numa: eli sunatı, 21,15 keman könseri, Belgrat ) metre ) 20 Almanca ders, 20,5 Çigan orkestrası, S1 Millı Sırp şarkıları, 22,10 ukşam koönseri , Roma— (441 metre ) 21 gramofon, konser, SİÇİD döktorün — tavsiyeleri, 91,45 Pucecini konseri. Prağ (488 metre )20 gazete Haberleri, 20,20 bir oparanın uvertürü, 3 Prag Alman tiyatrosundan naklen Satoda bir öoyun isimli komedi. Viyana SI7 metre ) 19,55 Dos- tovakiniu «Karamaz af biraderler mah- kemesi huzuranda » indeki piyes 20,d0 Straviskinin eserleri, Peşte 0 metre) 19,40 orkestra, 21 Stutyoda Tem: Varşova — (1411 metro) 290,35 kan- Jerans, gramofon, 21415 Kora heyati taralından garkılar, | | ( Baştarafı ) inci sayfada ) hükümet idaresi zamanında sor- bestçe doktorluk eden bu zatın ehliyeti Sıhbiye Vekâletince şayanı itimat görülmediğinden Vekâlet bu zata ehliyet vesikası verme- | miştir. Şevket Beyin ifadesine göre; kendisi aç ve sefalet içinde ol- duğundan gizlice doktorluk yap- | amya başlamış; Sıhhiye Vekâleti vilâyetinin en hicra bir köşesinde | ı tarafından doktorlara verilen hü- viyet cüzdanlarından birinin üze- rinde tahrifat yaparak (Ahmet Rifat) müstear ismi altında dok- torluk yapmakta devam etmiştir. Şevket B. günün birinde bir ve- sileden istifade ederek Mahmut- şevketpaşa — vapurunda — doaktor olmuştur. İzmir Adliyesi bundan haber- dar olunca, bu zatı Mahmutşev- ketpaşa —vapurunda — yakalamış ve hakkında tevkif kararı ver- mişti. Şevket Bey müteverrim bir adam olduğundan tahkikatı- nın gayri mevkuf olarak devamı takarrür etmiş ve kendisi tahliye edilmişti. MahmutgevltetP3.Va May A puru ğ Doktorunun Macerası — Şevket Bey bundan sekiz ay evvel tahliye edilince hapishane- de kendisine verilen ekmeği teda- rik edemez olmuş ve sefalet için- de yüzmiye başlamıştır. Mumaileyh — bunun — Üzerine Bursaya gitmiş; orada yeniden doktorluk etmiye başlamış; fakat sahtekârlığı meydana — çıkınca Bursa mahkemesince 6 sene 9 ay 15 gün ağır hapse mahküm edilmiştir. Şevket B. bir taraftan bur- sada mahküm olurken, diğer ta- ftan İzmirdeki tahkikatı ilerlemiş ve muhakemesinin — Ağırcezada icrası karar altına — alınmıştır. Bunun üzerine Şevket B, İzmir hapishanesine — nakledilmiş — ve bugün muhakemesine — şehrimiz Ağırcezasında başlanmıştır. Veremin üçüncü devresinde bulunan Şevket, bitkin bünyesile mahkemeye çıkmış; ihtiyaç önün- de sahte doktorluk ettiğini itiraf etmiştir. Muhakeme tahkikatın tamiki için talik edilmiştir. Adnan Bir Emvali Metruke kaçakcılığı hikâyesi (Baş tarafı | inci sayfada ) portla gittiği haber verilerek ve ispat olunarak geri alınmıştır. Apartıman geri alındıktan son- | ra birkaç defa satılmış, son sa- hibi de bu binayı mali müessese- lerden birine 15 bin liraya ipotek ettirmiştir. Yine ihbar ve iddiaya göre, ortada mühim bir de sahtekârlık vardır. Zira apartımanın sahibi olan Takvuryan bir firaridir. Fa- | kat apartımanın geri alınması için firari olmadığını ispat maksadile ortaya çıkarılan pasaport kaydi, ona ait değil, diğer bir Takvur- yana aittir.)| İddianın — mahiyeti, zabitanın tahkikatı neticesinde anlaşılacak- tır. Maamafih ihtiyat bir tedbir olmak üzere Defterdarlık, bu apartımanda oturan — kiracıların kiralarını, Malmüdürlüğüne yatır- maları için tebligatta bulunmuş- tur. Hiçbir Siyasi Buhran Dostluğumuzu Bozamaz (Baş tarafı 1 inci sayfada ) cağını,, İsmet Paşaya söylemiştir. İsmet Pş. yaz mevsimini ge- çirmek üzere M. Venizelosu Gazi Hz. namına Yalovaya davet et- miştir. M. Venizeles bu davet karşısında çok müteşekkir kal- mıştır. Tevere — vapuru - öğlede Brendiziye hareket etmiştir. Atina, 23 (A. A.) — Atina ajansı bildiriyor: İtalyaya gitmekte olan İsmet Pş. Harzretlerile Tevfik Rüştü B. ve refakatlerindeki zevat bu sa- bah Pireden geçmişlerdir. Evvelce kararlaştırıldığı üzere Mm. Venizelos, Mm. ve M. Mihala- kopulos ve Mm. ve M. Çamados ve yüksek ve maruf yolcuları selâmla- mak ve hafif rahatsızlığından dolayı — evinden — çıkmamakta | olan M. Venizelosun bu mani> inden — dolayı mütevellit — eseflerini üzere Tevere — vapuruna çık- mışlardır. Türk — Vekiller M. Venizelosa mülâki olmak üzere Atinaya — gitmişler, M. Miha- lakopulosun da huzuru ile yarım saat kadar M. Venizelosla gö- rüşmüşlerdir. Bu mülâkat esna- sında iki memleketi alâkadar eden meseleler gözden geçiril- miş bunlar hakkında iki hükümet arasında tam bir mutabakat mev- cut olduğu müşahede edilmiştir. Türk Vekilleri, M. Venizelo- sun evinde tesadüfen Yunan Reisicümhuruna — rasgelmişlerdir. Müşarünileyh buraya kabine buh- ranı için M. Veğizelosla istişa- reye gelmiş bulunuyordu. gelememesinden bildirmek Gemlik Posta Müdürünün Zayi Ettiği - Paralar Nasıl Bulundu? —— Gemlik, 22 (Hususi) — Kasabamız Posta Müdürünün, İdare kasa- sında bulunan (7000) lirayı ihtilâs cürmile tevkif edildiğini bildirmiş- tim. Fakat bu paralar tamamen bulunmuştur. Bu ikinci hâdise, yani paraların tekrar bulunması hâdisesi çok garip olmuştur. Evvelâ Müdürün samimi esirn.tlğü kimselerin evlerinde taharriyat yapılmış, fakat bir iz elde ilememiştir. Bir aralık küçük bir çocuk hükümete gelerek bir yığın banknot testeleri getirmiş, teslim etmiş- tir. Bunun üzerine derhal tahkikat yapılmış ve şu garip macera öğre- nilmiştir: Üç küçük arkadaş civardaki Tersane duvarlarında kuş yuvası ararlarken bunlardan birinin avucuna birçok kâğıtlar ilişmiş, ÜÇ yara- maz bunların para olduğunu derhal anlamışlar ve hemen aralarında paylaşmışlardır. Fakat yavrulardan biri kendi hissesine düşen parayı Hükümete teslim edince mesele meydana çıkmış ve diğer çocuklar da bulunarak — ellerindeki paralar alınmıştır. miktarı dört bin lira kadardır vukta bulunan paranın ? M H P|

Bu sayıdan diğer sayfalar: