24 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Be Mlağlr d i SÖON POSTA Garbi Anadoluda Spor Şenlikleri DörtMıntakanı İdiman Teşkilâtı İzmir- de, Çok Canlı Bir Varlık Gösterdiler Balıkesir, Manisa, Uşak Gençliği, Milli Türk Sporunun Bünyesine Kuvvet Verecek Mühim Unsurları İhtiva Ediyor Cuma günü İzmirde yapılan Garbi Anadolü #por birincilikle- rinden bahsettik. İzmir muhabiri- mizin bu canlı idman faaliyetine Bit gönderdiği resim ve tafsilâtlı mektubu yeni geldi, dercediyoruz: İzmir, (Hususi muhabirimiz- den) — 927 senesinde Ankarada yapılan Türkiye birinciliklerinden sonra, en canlı spor hâdise-inin, Alsancak stadyomunda , çılan Garbi Anadolu birincilikleri ol- duğunu iddia edebilirim. Garbi Anadolu birinciliklerine beş mın- laka iştirak edecek iken, Denizli mıntakasının hazırlıklı olmayışı, müsabakaların bizzarur dört mın- taka arasında yapılmasını intaç etti. Daha çarşambadan itibaren hariçten gelmiye başlıyan spor:- cular perşembe akşamı İzmirde toplanmıştı. Balıkesir, Manisa ve Uşaktan üç yüzden fazla seyirc! de gelmişti. Garbi Anadolu birinciliklerini görmek üzere sahada binlerce seyirci vardı. Memleketin tanın- mış simaları, ecnebiler, şehrimiz- deki birçok zevat bu büyük spor hâdisesini seyre gelmişlerdi. Geçit Resimi Saat 14,20de mıntakalar he- ce sırasile tribünler arkasından çıkarak resim geçide başladılar. Başta Balıkesir mıntakası, onu takiben Manisa, İzmir ve Uşak mıntakaları muntazam bir yürü- yüşle halkın önünden geçiyor; her mmntaka sürekli alkışlarla rasimeye iştirak ediyordu. Büyük bir muvaffakiyetle biten geçit 'resminden -sonra müsabakalara başlandı: Balıkesir - Manisa Karşılaşması Saat 15,45 te evvelâ Balıkesir, onu takiben Manisa takımları sa- haya çıktılar. Bu oyunun hakem- liğini İzmirden Mustafa Bey de- TYuhte etmişti. Manisalıların serin bir hücumu ile başlıyan oyun daha ilk daki- kalarda heyecanlandı. Beş daki- ka kadar Balıkesir kalesi Manisa muhacimlerinin çok — mahirane idare edilen tehlikeli hücumlarına maruz kaldı. Beşinci — dakikada Balıkesir orta muavini Şevki Beyin müda- halesile bu tazyik çemberi açıldi. Balıkesir sağ açığının crtaladığı top ilk defa Manisa kalesine girdi. Oyun büyük bir hararetle de- vam etmiye başladı. Balıkesir takımının hasmına faik olduğu nazardan kaçmıyordu. Bu aralık Balıkesirin ikinci golü de kay- dedilmiş — sitdu. — Bu iki gol oyuna fazla bir hararet verdi. Manisalılar bilmukabele gol çı- karmıya, Balıkesirliler gol yap- tırmamıya çalışıyorlardı. Lu oyu- nu (| - 4 Balıkesirliler kazandı. anisa takımı mağlüp olmasına rağmen çok canlı ve seri bir oyun gösterdi.. Uşak - İzmir Maçı Uşak - İzmir maçının ilk haf- taymini seyredenler — neticenin Uşak lehine biteceğini iddia ede- Dilirlerdi. Daha ilk dakikadan itibaren muntazam bir surette î’aSİ_aşımya başlıyan — Uşaklılar zmir kalesi önünde tehlike ya- Tatmaktan hali kalmıyordu. İzmir Muhtelitinin. muavin — hattı çok Zayıf tertip edilmişti. Muhacim mî:â'nda da ahenk yoktu. Buna abil Uşak oyuncularında ne- İ 100 Metre Koşusu ticeyi kazanmak için |büyük bir azim göze çarpıyordu. İlk devre- nin 44 üncü dakikasında İzmir takımının tesadüfi bir göolü bu devrede Uşak takımının 0- 1 | mağlüp olmasına sebebiyet verdi. İkinci devreye çıkarken Uşaklı gençler çok ümitli görünüyordu. Bu golün telâfi edilmesi de pek mühtemeldi, Buna mukabil İzmir muhacim hattında ufak bir tadi- lât yapıldı. Sağ açıkta oynıyan İsmail Beyin yerini Sezai dol- durdu. Takımda yapılan ufak bir tadilât derhal tesirini göster- di. Saitle Sezai arasında başlıyan kombinezon, Saidin ayağile arka arkaya beş SOİ_)'apılmaaına vesile oldu. Bunu takiben Sezai de bir gol atti. Vaziyet 7 - 0 zmir lehine idi. Uşaklılar bu neticeden hiç meyus görünmüyorlardı. Bu cevherli çocuklar seri paslaşmalarla İzmir kalesine yine tehlike oluyorlardı. Bir aralık 20 yarda haricinden çekilen bir şut Uşağın ağlarına takıldı. Bunu takiben İzmir muhta- liti bir gol daha atarak 1 - 9 ga- lip geldi. Bu maçta Uşaklıların büyük bir gol farkile mağlüp oluşları, tecrübelerinin azlığı neticesidir. Uşak takımında çok - kıymetli elemanlar vardır. Atletizm Müsabakaları Bir tarafta futbol müsabaka- aar 2 Ö e b l . HARUNURREŞİT K 100 K Yacan: « , — Biliyorsun ki seni yanımda görmekten zevk alıyorum. Ayni zevki bana veren bir vücut daha var ki o da Abbasedir. Birinizi sağ ve birinizi sol gözüm gibi seviyorum. İkinizden biri yanımda bulunmazsa bir nevi körlük ele- mi duyuyorum. Bu elemden kur- tulmak için Aaranızda şer'i bir rabıta tesis etmek istedim. Sizi biribirinize nikâhla takrip ede- ceğim. Şu şartla ki bu takarrüp, hiçbir zaman zevç ile zevce mu- kareneti şeklini almıyacak! Cafer, mağrur ve — mesrur, boyun kırdı: — Seyyidetina — Abbasenin zaten kölesiyim. Emir buyurulan nikâh, o köleliği tağyir etmez, teyit eder. — Başıma yemin et ki müs- terih olayım. Vezir istenilen yemini yaptı, hiçbir zaman Abbasenin kölesi olmak mevkiinden ileri geçmiye- ceğini temin etti. Yine o gün Harun, Abbaseyi çağırttı, fikrini söyledi ve Cafer gibi ondan da and istedi, güzel dul, aylardan- beri bir türlü tekrarlıyamadığı gaşyengiz rüyasının hakikate in- kılâp etmek üzere bulunduğunu sezerek telâş içinde idi, yüzü kızarmıştı, gözleri bulutlanmıştı, dudakları titriyordu. O helecanla kekeledi: — Ben yüksek kanınızı taşı- makla beraber emrederseniz itaat ederim. Zifafsız nikâh! Bunun hiçbir devirde eşi yoktur ve hiçbir hükümdar böyle bir acibeyi ter- viç etmemiştir. Fakat Harun, sağ ve sol göz olarak telekki bulundurabilmek için başka çare bulamamıştı. Bu arap hükümdar, zeki idi. Nikâhsız zifafları mene- demiyen insan kuvvetinin zifafsız nikâh önünde husrandan başka bir netice elde edemiyeceğini takdir edebilirdi. Lâkin şahin- şahlık zihniyeti, o zeki adamın bu tabii neticeyi görmesine mâni oluyordu. Hükümdarlar, kendile- rinin tabiatten de kuvvetli ol- duklarına —inanırlar. Bu fasit iman, onların en zayıf noktaları- dır. Harun da ayni zihniyetle hareket etti ve Abbase ile Caferi, meşru aşk haklarına sahip ve fakat ©o haklara tasarruf etmek salâhiyetinden mahrum karı koca haline getirdi. cariyenizim. Ne | ettiği bu iki genci daima yanında | | ——— Tarihin Esrarengiz Sayfaları Koca şahinşah, tabiatin bütün fanilerden kavi olduğunu teemmül — etmiyordu, ateşe tutulan pamuğun mutlaka tutuşacağını hatırına getirmiyor- du, gülünç bir iş yaptığını dü- şünmüyordu. — Yalnız — kaprisini tatmin ettiği için memnun olü- yordu, Şimdi Huld sarıyında yeni bir ' hayat başlamıştı. Harun Abbase ve Cafer, bir neşe müsellesi gibi birleşmişlerdi. Şen, çok şen gece- ler geçiriyorlardı. Güzel Dena- nirin, şuh Zatülhalin, oynak Zatül- cemalin, şivekâr Zatülvisalin teşkil ettikleri canlı murabba, bu mü- sellesin önünde füsunlarını, işve- lerini, inceliklerini açıp kapıyor- lardı. Sazlar kıvrak nağmelerini yine bu neşeli müsellesin ayakla- rına döküyorlardı. Sürahilerin ta- şıdıkları sarhoşluk tohumları yine o müsellesin dudaklarına saçılı- yordu. Sarayda gece, bu üç vü- cut için müşterek bir örtü olu- yordu ve onlar bu örtüye bürü- nerek uzun haz saatleri geçiri- yorlardı. Harun, saltanatının zevkini şimdi çıkarabildiğine kani idi. Caferin engin zekâsında, yüksek nüktedanlığında kendi hilkatinin noksanlarını kapanmış buluyordu. Abbâsenin lekesiz samimiyetinde ve gün geçtikçe artan şetaretinde kendi ruhunun müphem elemle- rini söndüren bir şifa seziyor- du. Halkın dedikodularını işitmi- yordu, Haşimilerin kızgınlıklarını anlamiyordu. Öğleye doğru uyan- dığı vakit, gözbebeklerinde Abhb- base ile Caferin güzel çehreleri- ni selâmlıyordu ve onlarla birleş- mek için yeni gecenin doğumunu beklemiye koyuluryodu. Devlet işlerile alâkadar bile olmuyardu. Caferin yorulmak bilmiyen bir çalışkanlıkla ve yanılmaz bir dira: yetle ©o işleri idare ettiğine emniyeti vardı. Halbuki Cafer, Halifenin çok fevkinde bir kudret temin et- mişti. Herkes ve bütün dünya, Abbasiler — saltanatının — hakikt sahibi ve o büyük devletin hakiki müdürü olarak onu tanıyordu. Genç vezirin saraya gelip gidişi, güneşin —ufukta — dolaşmasından daha parlak bir hâdise oluyordu. O, arkasında altın iz bırakan canlı bir güneşti. Mutlaka ve mutlaka yol boyuna servet eki- yordu, refah tohumu döküyordu! ( Arkası var) ları yapılırken diğer tarafta da atletizm birincilikleri yapılıyordu. Alınan dereceleri kaydediyorum: 100 metre: Bahadır (İzmir), Agâh (İzmir), Nesip (Balıkesir) . 200 metre: Agâh (İzmir) , Kadri (Balıkesir) . 400 metre: Nuri (Balıkesir), Ali (İzmir) . 800 metre: Ali (Balıkesir) . 1500 metre: Kâmil (İzmir), Kadri (Balıkesir) . 5000 —metre : Halim Kadri (Balıkesir). Disk atma : Sabahattin(İzmir), .Selman (Balıkesir). Cirit atma: Refik (İzmir), Mazhar (Balıkesir). Gülle atma : Niyazi Sabahattin (İzmir). Yü?ksek atlama : Cihat (İzmir), Sabahattin (İzmir). Besim (İzmir), (İzmir), (İzmir), Sırıkla irtifa : Kadri(Balıkesir), Talât (İzmir). Tek adım : Cihat Kad_ı_'i (Balıkesir). Üç adım : Bahadır (İzmir). 100X4 ve 400X4 bayrak yarışlarımı İzmir takımı — kazandı. Balıkesirin 31 puanına mukabil İzmir 87 puan kazanarakii birinci ilân edildi. Bu kıymetli teşebbüsü kuvve- den fiile çıkaranlar takdire lâyık- tır. Bugünkü müsabakalar gösler- miştir ki, Türkiyetin spor muva- zenesi yalnız İstanbul, İzmir ve Ankaranın mahdut varlıklarile değil; ihmale uğrıyan diğer mm- takaların da iştiraklerile — teiin ediecektir. Bu — müsabakaların cereyan tarzı, umutmiyetle < or teşkilâtımız için bir tecrübe dersi teşkil etmelidir. (İzmir), ADNAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: