17 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

17 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

idgar Pip Dirildi SON POSTA İşten El—Çekmiş Bir Hırsızın Hatıraları: Muharriri * Arnold Göolopen — İ Bir Tehlike - Yerinde Bir Tebrik - Şimdi Ne Yapacağız? - İki Dostun Sıerinde Mutabık Kaldıkları Bir Nokta- Muhakkak stasyon Muhasara Altındadır - Edgar Pipe Yeni Bir Fikir Doğdu — Hiç merak etmeyiniz: Be- him müşterilerim şüpheli bir oteb de değildirler. — Doğru, cebinde — milyan faşıyan adamlar elbette şüpheli bir otele inmiş olmazlar. Her ne e şimdilik Allaha 1smarladık. Vadinizi bekleriml Ve ümit ede- tim ki uykunuzu açtığımız için bizi mazur görürsünür! — Ne yapalım? Bizim meslek- te bu küçük sürpirizler daima olagan şeylerdendir. Komiser ile arkadaşları çekilip Bittiler. Fakat içlerinden bir te- tanesi bir iki dakika sonra geri gelerek kapıyı — düzeltti. Bunu müteakıp tekrar yalnız kaklık. Manzana — lâmbayı yakmıştı. Bizi dinliyen kulak kalmadığına enmiyet getirdikten sonra: — Mösyö Bonöy tebrik ede- Timl dedi. Cidden güzel bir oyun oyna- — dınız! Hakikaten harikulâde - bir — “damsınız! Manzananın hakkımda lütfen tarfettiği takdiri tevazula kabul | Manzana Endişede Birkaç dakika sonra, yekdi- Üerimize tesadüf ettiğimiz gün- denberi ilk defa olarak biribiri- mizden çekinmiye İüzum görme- dey derin bir uykuya dalmış bulunuyordük. z Nekadar uyumuşuz bilmem, hakat uyandığımız zaman vakit Öğleye yaklaşıyordu. Fanilâ ye- ğgimin cebini yoklıyarak elmasın Yerinde durduğuna kanaat getir- dikten sonra biraz ekmek ile İki bardak süt ısmarladım. Otelin hizmetçisi istedikleri- hizi getirdikten sonra karşı kar- Rya geçerek müstakbel hareket farmamızı tesbit ettik. Hakikati söylemek lâzımgelir- te plânı ben buldum. Çünki hak- kımda nihayetsiz ve hudutsuz bir fakdir besler görünen Manzana bütün tekliflerimi aynen kabul tdiyordu. Hiç şüphesiz fena baş- ve el'an da mahvolmak tehli- kesine maraz bulunan ortaklığı- Rizın ruhunu benim teşkil ettiği- Me kanaat getirmişti: — Aziz dostum, diye söze kŞlzclım. Ruan şehrini mümkün uğu kadar süratle terketmek Mecburiyetindeyiz. Fakat kabul Ndersiniz ki sabah akşam bura- dan geçen (Paris - Havr) sürat ı“ı'ıı'ını bineck değiliz! Çünkü bıta Albion oteli hâdisesinden Totra muhakkak - istasyonu ve 'eti nezaret altına almıştır. Bi- ::' yapacağımız şey civarda Çük bir istasyona gitmek ve adan bir omnibüs trenine bin- Mektirl Ortağım: g’.* Her şeyi düşünüyorsunuz! | (".“h!'elini izhar etti. Fakat Ya vardığımız zaman ne orasını da düşündünüz :: Muhakkak liman zabıtası da 'den haberdar edilmiştir! Evet, orasım da dü- | :dq“ — .(:::'2 a gelmeden bir | B ineceğiz. Naama- ş:l hatırıma geldi, twene binmemek te müm- — ABI Yoksa- bir etomabil tutmayı mı düşünüyorsunuz ? — Hayır, ne düşündüğümü birazdan söylerim, daha evvel malümat almak lâzım! — Ohalde çabuk - olalım! Çünki bu mel'un şehirde kendimi emniyet altında hissetmiyorum! — Ben de ayni düşüncedeyim, emin — olabilirsiniz. Bu şehirde ı(ıhı:ı. lokantacı, rahip ve ko- miser şibi pek çok kimseler ile tanıştık Sokağa çıkmıya hazırlanırken Manzanaya daha evvel gazetelere şöyle bir göz atmanın muvafık olacağım söyledim. Tasvip etti, otelin çocuğuna göndererek bir tane “Ruan bekçisi,, aldırttık. Bu gazetenin bir gün evvelki hâdise- den bahsedip etmiyeceğini merak ediyordum. Merakım çabuk zail oldu. Fakat ayni zamanda büyük bir hayrete düştüm. Manzanaya: — Dinleyiniz! dedim. Büyük harflar ile: “ Abion Oteli Esrarı ,, Serlevhası altında şu satırlar vardı: * Arzuya şayan olmıyan bir- çok serserilerin Havr şehrine ta- şındıkları zamandanberi çok sa- kin bir hayat geçirmekte olan memleketimizde dün garip bir hâdise oldu: Filhakika Albion otelinin 34 numaralı - odasında kolları ve ayakları mütehassıs bir el tarafından bağlanmış olan bir kadın ile bir erkek bulundu.,, Manzanaya bakarak: — Maharetinizi takdir ediyor- lar, Dedim. Şerikim — hamur- danarak: — Evet, fakat devam ediniz! cümlesile mukabelede - bulundu, devam ettim: “Kadin ile erkek tahlis edilir edilmez derhal — çağrılan — bir doktor — tarafından tedavi altı- na alınmışlar ve hemen yeti- şen polis müdüriyetine de iki ha-dudun hücumuna maruz kak dıklarını söylemişler ve bu bay- | dutların eşkâlini güzelce tarif elmişlerdir. Polis müdürü derhal tahkikata başlamıştır. (Arkası var) Fransız Meclisin-|Tayyareci ! a de Sinema Grupu Teşkil Edildi Paris, 16 — Parlâmento aza- ları, şimdiye kadar seçilen büyük encömenlerden başka, şu veya bu mesele ile alâkadar olacak tali gruplar teşkil etmektedir. Bu meyunda bir sinema grupu teşkil edilmiştir. Grupun şimdi- | den 180 azası vardır. Bunlar terbiye ve tedrise ait filimleri tetkik edeceklerdir. İngiliz Hükümetini Tenkit Londra 16 — Amele fırkası meclis grupu, hükümetin siyaseti aleybinde bir tevbih takriri ver- | sının Nasıl Bulundu Vindhbam 16 (Cenubi —Avus- turalya) — Tayyareci Hans Ber- tramın tayyaresi burada bulun- muştür. Yerliler, tayyareci ile ar- kadaşının — siyahiler — tarafından öldürüldüğünü söylemişlerdir. Bu iddia tahkik edilmektedir. Tay- yare, yerlilerin tayyareden alıp bir misyonere verdikleri sigara tabakası delâletile bulunabilmiştir. “mişlir. Bu takrirde, hükümetin işsizlikle mücadele işinde muvaf- fak olamadığı ve Avam Kamara- itimadını — kaybettiği ya- zılıdir. Odu Yığınları Bir Ca- Profesgonel Olalım Mı? (Mektepliler Çekildikten Sonra Futbol Zayıfladı Mütevelli Meh met Bey Profesyonellere Azami Yüz Lira Aylık Biçiyor | (Baş tarafı | inci sayfada) | nın şöyle böyle tatmini için baki kalır. Yani yüreğimizdeki ateşin hafiflediği zaman gelir, demek istiyordum. İşte bugünkü — elemansızlık, hızı sönmemiş - çocukların azlı- ğgından çıkmıştır. Umumi futbol zafımız ise yukarda izah ettiğim şeylerin tabil neticesidir. Noktai nazarımı size adet ve isimlerle ispat edeyim. Futbolü- müzün bugünkünden daha yük- sek olduğu zamanlardaki mek- teplilerin isimlerini hatırlıyalım. Caferler, Leblebiler, Âliler, Bedriler, Ulviler, Kadriler, Mus- lihler, Rebüler, Fikretler, Mu- zafferler, Füruzanlar, Kemal Şe- fikler, Kemal Farukilerin yüzü- müzü güldürdüğü seneler onların mektepli — oldukları - zamanlara tesadüf ediyor. Daha bu isimlere birçokları ilâve olunebilir. Rasim, Avni, Alâettin velhasıl yekünnndan iki milli takım çıkacak çocukların hepsi mektepte idiler. Şimdi o küçük mektepliler büyüdüler ve ekserisi hâlâ oym- yor. Fakat maişetlerile de didi- şerek oymyor. Amma arkaları da boşalmıştır. Yani dünkü Milli Takım ihtiyatları olan mektepliler bugün mevcut değildir. Elimizdeki milli takım istinat- sız kalmış, ihtiyatı pek az olan, genç elemanlarla — teedidi kabil olmıyan bir teşekkül haline ge- miin Duvarını Çatlatmış e Odun depasu güzünden harap bir hale gelen Fındıklıda Molla Çelebi camil Parasko Efendi isminde bir odun tüccarı üç senedenberi kirala- dığı Fındıklıda asarı atikadan Molla Çelebi camiinin yanındaki mey- danlığı odun deposu haline getirmişlr. Büyük odun yığınları camiin duvarına istif edilmektedir. Mahalle balkı bir istida hazulıyarak, 30 bin çeki sıkletindeki odun kütlesinin, bu tarihi camün duvarlarını şmk ka iydam asbini: d şikâyet etmişlerdir. 40 him çeki odun mizin ve içimizde kalmış spor aşkı- I ı miştir. , Mütevelli Mehmet Bey bu noktada derin derin içini çekti: “ Ah! O günler ne güzel günlerdi... , diyerek şöyle de- vam etti: * O Mektepliler ne ateşli oy: narlardı değil mi? Taze ruhları- nın, yorulmamış sinirlerinin bütün alevi ile çarpışırlardı. Futbolün meş'alesi parlak ya- nardı. o zamanlar.. Bazan o ne fırtıma, o ne barut gibi parlayıştı. Biz yeneceğimizi aklımızdan geçirmediğimiz bazı takımları o ateşle yenerdik. Şimdi o günler tatlı bir zinin hikâyeleri gibi kaldı. İşte hastalığın başlangıcı on« ların uzaklaşmasile başgösterdi. Bu vaziyet karşısında yarım profesyonellik veya tam profes« yönellik neye yarar. Ben esasen profesyonellik ihdasını imkânsız görüyordum.., Mehmet Beye sorduk: — Bu kamaatinize profesyonelliği kabul — edersek, ayda kaç lira maaş vermeliyiz dersiniz? Cevap verdi: — *“Mademki maaş miktarının tesbiti için ısrar — ediyorsunuz, Derim ki, oyuncuların seviyeleri- ne ve teknik derecelerine naza- ran taksim etmek ve bütün va- kitlerini futbole — hasretmelerini şart koşmak üzere ayda elli ile yüz lira arasında bir maaş ver- mek münasip olur kanaatindeyim., ma- rağmen Yunanistan Dünyanın En Ucuz Bir Yeri Oldu Ticari Ve İktısadi Hayattaki Durgunluk Tavla Meraklılarını Çoğalttı —i yli — ( Baştarafı | inci sayfada ) drahmi alınmaktadır. Bir drahmi Türk parasile elli para kıymetine inmiştir. Paranın düşmesine rağ- men eşya fiatleri hükümetin teyakkuzu ve mütemadi kontrolü sayesinde yükselmemiştir. Bu va- ziyet maaşlı ve ücretli kimseler için çok faideli olmakla beraber tüccar ve esnafın tamamile aley- hindedir. Hükümet ücretli ve maaşlı kimselerin hayatlarını pa- halılaştırmamak için fiatleri iyiden iyiye kontrol etmektedir. * Ticari muvazene bozuktur. Mevcut fabrikaların bu sene üç dört ay çalışabilecekleri dilmektedir. Türkiye ile Yunaniş- tan arasındaki ticari müvazene * 35 nispetinde Türkiye lehine olduğuna göre, bu sene Türkiye- ye sınai mevat ibraç edilebilirse bu nispet tadil edilebilecektir. Türkiyeye ihracat yapmak çare- lerini tetkik etmek üzere Türk ve Yunanlılardan mürekkep bir komite teşkili kuıt_lışııqtır. Yunanistan Türkiyeye yapaca- hıulııı-dığodui zücaciye, . gişe, zanne- cam ve kimyevi gübreler fabri- kaları “en ön safta gelmektedir. Türkiyenin iyi bir müşterisi olan Yunanistan Türkiyeyi de bu hu- susta - birinci derecede gelen müş- teri olarak görmektedir. Teşekkül edecek olan kom- siyon bu hususta uzun tetkikler yapacak, iki memleketin — ticari münasebatını en makul ve mü- tekabil müttefiklere müstenit bir esasa — raptedecektir. — Hulâsa merkezi — İstanbulda - bulunacak olan bu komsiyon hber iki taraf için de faydalı olacaktır. Bu komite, Balkan ticaret odasından ayrı va başka mahiyette olacak- tır. Fotağraf A ahlili uponu Tabiatinisi üöğrenmek — isliyorsanız fotoğrafınızı adet kupon ile bir- likte gönderiniz. Fotoğrafınız sırava tâbidir. ve iada edilmez. İsim, meslek voya san'at? Hangi euallerin cevabı ? edecek mi ? gı 90 kuruşluk otoğrafın Ki şu pal mukabilinde gönderilebilir

Bu sayıdan diğer sayfalar: