17 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W el" n ! rollerini BİZİ | DARE :pı Nı.mf' d Rusyaya Kimler Kaçıyordu - Plân Mucibince İstavridisle Hüsnü Bey Kadın Kıyafetine Girecekler, V_a_l_de Sultanı Görmek Bahanesile... Muharriri * Her Hakkı Mahfuzdur ÇEK T YS - Bu plân mucibince Sultan Mu- rat, oğlu Salâhaddin EF. ile beraber Rusyaya kaçırılacak, orada Sul- tan Murat tedavi olunacak. Eğer ifakat bulursa, bir taraftan Rus- ya hükümetine ve diğer taraftan da diğer hükümetlere büyük menfaatler temin olunacak, bun- larm muavenetile, yeniden tahta çıkarılacak.. Şayet, Sultan Mura- dın tedavi ve ifakatine imkân hâsıl olmazsa, o zaman, Sultan Muradın en büyük oğlu ve Os- matnlı tahtınn da meşru varisi sıfatile Salâhaddin Efendi ortaya çıkarılacak; Sultan Muradı hal'e- denlerle uğraşılacak.. Eğer tam “bir muvaffakıyet hâsıl olursa, ne âlâ.. Olmadığı takdirde, Osmanlı ülkesinin bir kısmında ayrı bir hükümet kurulacak, Salâhaddin Efendi burada yeni hükümetin tahtına oturtulacak.. Bu plân, gizlice Valde Sulta- na bildirildi. Onun tarafından da büyük bir memnuniyetle tasvip edildi. Ve artık, plânın tatbikine girişildi. Bu mühim iş, tabit yal- niz. — yapılamazdı. — Binaenaleyh Sultan Muradın hararetli taraf- tarlarından bazı zevatın yardım- larma da ihtiyaç vardı. Nakşı Fent, bunların kimler olduğunu pekâlâ biliyordu. Gitti; en evvel, Sultan Muradın ikinci kâtibi Hüsnü Beyle buluştu. Onun va- sıtasile de, Aziz Beyle tanıştı. Aziz Bey, bu küçük komitenin idaresini, üÜstüne aldı, itimat et- tiği adamlara — haber yolladı. Bunların içinde, Üsküdarlı Meh- met Bey, maliyeden Hüsnü Bey gibi cür'etkâr adamlar vardı...Bir taraftan bu tertibatı yaparken diğer taraftan — mahalle imamı vasıtasile su yolcuyu elde etti. Vazifesi dolayısile, sık sık saraya girip çıkan, hatta bazan su yol- İarının tamiri için ( harem dai- resi ) ne kadar sokulan bu adam Vasıtasile, — muhafızların — nazarı dikkatini Sultanla muhabere, etmiye imkân vardı. Plânın ilk kısımları, muvaffa- kıyetle tatbik edildi. Sıra, artık gon — kısma ve Sultan Muratla oğlunun kaçırılmasına — gelmişti. Plânın mktör peyda oldu. Bu, İngiltere Befareti — tercümanının kardeşi, — İngiltere tebaasından ( Staveri- dis ) isminde bir rumdu. Gırlan- gdinin aziz dostlarından olan Stav- “bu sahnenin en mühim oynamağa — hazırlanı- pidis, iyordu. Stavridis, Odesa ile İstan- bul arasında — işliyen bir Rus gilepi buldu. Kaptanile konuştu. im tasrih etmiyerek ve sadece birkaç kişinin Rusyaya kaçırıla- gağını söyliyerek - oldukça mü- Bi bi para mukabilinde kap- t n |ile Hüsnü Bey, usullacık rıhtıma celbetmeden Valide | bu sahnesinde yeni bir | Şimdi mesele işin en mühim safhasına — geliyordu. Bu safha için de ayrıca hususi bir plân tertip olundu. Bu plân mucibin- ce İstavridis ile Hüsnü Bey, ka- dın kıyafetine — girerek Valde Sultanı görmek bahanesile saraya ve harem dairesine girecek. Bu esnada yine kadın - kıyafetine girmiş olan Üsküdarlı Mehmet Beyle uşağı, bir arabaya binerek bunları takip edecek. Saraya gittiklerini gördükten sonra, her ihtimale karşı bir müddet saray kapısı civarında beklenecek. ; İstavridis ile Hüsnü Beyin sarayda kaldıklarına kanaat hâsıl olunca bunlar derhal geri dö- necek. Tedarik — ettikleri — bir kayıkla gece sarayın önüne geli- necek. İşaret verilecek. Stavridis çıkacak. Oradaki nöbetçinin üs- tüne atılack. Onu, 'zarar gelmi- yecek bir hale koyacak. Bu es- nada Valde Sultan Sultan Murat ve - o tarihte henüz on bir ya- şında olan - Şehzade Salâhaddin Efendi ile hazır bulunacak. ikinci bir işaret üzerine bunlar derhal saraydan çıkacak, kayığa atlıyacak. Tehlikesizce vapurun yolunu tutacak. Fakat.. Bütün bunlar yapılır- ken, acaba Beşiktaş zabıtasının haberi olmıyacak mı ?.. Ya her tarafta malüm olan nöbetçiler- den maada saray başka bir yerden gizlice tarassut ediliyorsa ? Bu- na da çare bulundu. Beşiktaş ka- rakoluna mensup AÂrif Ef. isminde birine müracaat olundu. Peşinen üç zyüz lira verilmek ve hakanı- sabık tekrar tahta çıktığı zaman rütbei vezaretle zabtiye nezareti makamına geçirilmek şartile, Arif Efendilej uyuşuldu. Halbüki, Arif Efendi vazi- feperver bir memurdu. Zahiren bunlarla uyuşür uyuşmaz, derhal zaptiye nezaretine koştu. Ken- disine vaki olan teklifi evvelâ nazıra ve sonra saraya duyurdu. Zaptiye nazırı, kılıcı ayakla- | rına dolaşarak saraya — koşup meseleyi haber verdikten ve son- ra da talimat alarak nezarete döndükten sonra, Arif Efendiyi karşısına oturttu: — Oğlum!.. Bu hizmetinin mükâfatını göreceksin. Ez'anşart ki, meseleyi sonuna kadar takip edeceksin. Şimdi gidip, onların daha ziyade emniyetini celbede- tek muamelelerde bulunacaksın. Büsbütün içlerine girip bütün sır- larına vâkıf olacaksın. Zinhar, onlara bir şey — hissettirmeden şöylece bir tuzağa düşürüp, cüm- lesini olmuş armut gibi bize top- latacaksın. Eğer buna da muvaffak olursan sana teminat veriyorum, badema sırt ve gelmez.. Hadi oğlum.. Göreyim semni... Dedi ve içinde beş yüz adet çil altın bulunan bir torbayı Arif Efendinin koltuğuna sıkıştırarak vazifesini ikmale sevketti. | şamandırada bağlı | karşı, Arif Efendi, zeki bir memur- du. Bir gün zarfında Sultan Mu- rat taraftarlarının — damarlarına girerek, bütün plânlarını teferrü- atile öğrendi. Zaptiye Nazırı va- sıtasile saray da bu plâna vakıf oldu ve derhal mukabil tedbirler ittihaz olundu. Saraydan, birer birer adamlar gönderilerek — kapıdaki — kuvvet gizlice takviye edildi. Deniz ta- rafından da uzaktan — devriye sandalları gezdirildi. Sultan Muradı kaçıracak olan Rus şilebi, Yalı Köşkü önündeki öğleye doğru kalktı, Çırağan Sa- rayının açığında demirledi. Bu hareket, artık son sahnenin baş- ladığına delâletti. Bu sahnenin aktörlerini ürkütmemek — ve hepsini de iş — başında ele geçirmek için saray fevkalâde ihtiyatla çalışıyor; her ihtimale her türlü tedbirleri itti- haz etmekle beraber, bu ted- birlerin neye —matuf olacağını hiç kimseye sezdirmiyordu. Bu işi üstüne alan damat Mahmut Paşa idi. Kendisile Abdülhamit- ten ve bir de başkâtip — Sait Beyden başka hiç kimse bir şey bilmiyovrdu. Nihayet, akşam oldu. Son sahnenin ilk faslı, Çırağan sara- yının kapısında oynandı. Kadın kıyafetine giren erkekler, yaka- land. Birkaç saat sonra da Âziz Beyin evi basıldı. Orada, içtima halinde bulunan komite azalarile birçok muhabere evrakı tamamen ele geçirildi. Gerek sarayın ve gerek Zaptiye Nazırının arzusu yerini bulmuş: Arif Efendinin himmetile bü- tün erbabı fesat, olmuş armut gibi toplanılmıştı. Yalnız bu ko- miteden iki kişi — kurtulmuştu. Bunlardan biri Nakşıfend, diğeri de İskalâri Gırlândi.. Girlândi, plânın ne suretle tatbik edildiği- ' ni anlamak için uzaktan umumi vaziyeti takip ve tarassut ediyor- du. Arabadakilerin tevkif edildik- lerini, sürüklenerek kapıdan içeri | götürüldüklerini görür — görmez derhal Nakşiıfende — koştü. Ev- velce saraydan kaçırdıkları dört yaşındaki kızı, Galatadaki Mara- betlere teslim ederek yalnız sev- gilisi ile Yunanistana savuştu. İsttrat — Tam on bir sene sonra, Mirliva Vitalis Paşa tara- fından keşfedilen bu kız Gırlândi ile Nakşı Fendin aşk mahsulüdür. Nakşıfend, bu kızi - gizlice do- guürmakla — beraber, mühim bir manevra ile saraya aldırmıştı. Bu defa kendisi saraydan çıkarken * bunu da beraber kaçırmaktan maksadı, Şşayet Sultan Muradı kaçırmıya muvaffak olamazlarsa, bu çocuğu alıp Avrupaya kaç- mak ve orada,” Sultan Muradın kızı olduğunu iddia ederek alâ- kadarlardan para koparmaktı. Fa- kat cereyan eden hâdisat birden- bire Aaleyhlerine döner dönmez o kadar daralmışlardı ki, bu kızdan Kadınlar Arasında Yeni Bir Moda Avrupa Ve Amerikada Ok Salgını Aldı Yürüdü Kibar İngiliz kadınları ok taliminde Birkaç — defa — bahsetmiştik: Avrupa ve Amerikada ok modası çıkmış, — bilhassa kadınlar bu modaya çok merak saldırmış. Şimdi öğreniyoruz ki, bu moda hayli revaç bulmuştur. Okadar ki, uzun etek, kesik saç, boyalı du- dak modaları bu yeni salgının yanında hiç kalıyor. İngiltere ve Fransa şehirlerin- de, bihassa Amerikada ok mo- dası bütün kadınları hararetle meşgul ediyor. Şimdi oralarda her kadının güzel bir oku var- dır. Günün muayyen saatlerinde hep birlikte kırlara çıkıyorlar ve saatlerce nişangâha ok atıyorlar, Bu moda bir eğlence olmaktan çıkmış ve lüks bir ihtiyaç halini alarak yeni yeni ! kıyafetlerin zuhüruna sebep olmuştu. Amerika şehirlerinde mevsimin müsait olduğu zamanlarda ka- dınlar ok eğlencelerine deniz mayolarile iştirak ediyorlar. İn- gilterede ise daha ziyade hususl olarak yapılmış tayyör tarzında elbiseler tercih ediliyor. İtiraf etmek lâzımdır. ki ok eğlenceleri çok zevkli ve neşeli geçmektedir. Bilhassa iddialı müsabakalar kadınlar arasında heyecan ve re- kabet uyanmasına sebep olmak- tadır. Şimdiden İngiliz kadınları arasında birçok ok şampiyonları türemiş ve muhtelif rekorlar tesis edilmiştir. Şunu da haber vere- lim ki bu yeni moda büyük mas- rafları mucip olduğu için daha ziyade zengin ve kibar tabakaya mensup kadınlar arasında taam- müm yVetmiştir. ğulgar Misafirler Dün De Sehrimizi Gezdiler Bulgar güzeteci ve artistlerinden mürekkep bir grup Şehrimizde bulunan Bulgar gazeteciler ve artistlerinden mürekkep olan heyet, dün de şehrimizin muhtelif yerlerini gezmişlerdir. Bulgar gazeteciler cemiyeti tarafından himaye edilmekte olan artistler, Bul- gar köylü hayatını tasvir eden şarkı ve danslardan mürekkep oyum lar vereceklerdir. Temsillere bugünlerde başlanması muhtemeldir. Bilâhare Ankaraya gideceklerdir. taâınıp taele geçmemek için onu | öğretti. Paşa da derhal Abdülha” bir ücret mukabilinde marabet- | midi haberdar etti. Abdülha- lere bırakmıya mecbuür . olmuüş- | mit kızı Marabetlerin elinden lardı. Yunanistana kaçan Nakşıfent, pek az bir zaman sonra, Gırlân- dinin ihanetine uğradı. Hayatın girdibatları — arasında, gitti. Gırlândi ise kızını hatırlamıya lüzüm bile görmedi. Nihayet aradan on bir sene geçti. Bir tesadüf, bu sırrı Vitalis Paşaya kaynadı, kaçırttı. Kendi hbususi dairesine aldı. Kız o k dar güzeldi ki, belki de günün birinde Abdülhnnllt onu bir gözde yapacaktı. Fakat zavallı kız, hazin bir maceradan sonra, henüz on altiı yaşi iken gözlerini ebediyen haya k BiĞE ( Arkası var ) K B

Bu sayıdan diğer sayfalar: