27 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y Siyaset Âlemi HarpAleyhtarları Kongresi Toplanırken Bir zamanlar yakıa “bir. tehlike teşkil eden Japon - Sovyet Rusya müharebesi İhtimali zamanla unu- tuldu. Fakat gelen haberler bu teh- likenin henüz tamamen savuşturu!- ğını gösteriyor. İşte bu hususta Nevyork Taymis gazetesinin naeş- riyatı : *« Son günlerde Harbin'e gelen yolcuların verdikleri malümata göre Vlâdivustok Hmanında bummalı bir faaliyet vardır. Bir taraftan İlmanın muhafazası için tahkimat yapılırken, öbür taraftan da halkın bir Japon taarruzuna karşı mubhafaza ve mü- dafaa esasları temin olunuyor. Ayni zamanda hava bombardı- manlarına karşı birçok mahfuz. ma- haller yapılımış, halkın gaz maskeleri dağıtılmıştır. Ayrıca bu maskelerin kullanılması da - öğretiliyor. Liman civarında ve hat üzerinde sıralanmış on zırhlı trenle 50 tank ve, G0 tayya- re ve birçok ağır topların meveudi- yeti müşahede edilmiştir. Şimdiye kadar Harbinde çalışan birçok Rua tlcarethaneleri kapanmış, birçok Sovyet tabaamn memleketle- rine dönmüşlerdir. Son iki ay zar- fında Sovyet hükümetinin talimatile Harbinden ayrılan Rus tebaasının miktarı (2000) « baliğ olmuştur. Ay- ni zamanda Şarki Çin şimendiferi Gzerlnde çalışan en yeni malzel Sovyet arazisi dahiline naklolun- muştur. Harbindeki Sovyet ban- kası memurlarının miktarı da ya- ri yarıya azaltılmıştır. Fransız ban- kerlerinden mürekkep — bir grup, Rusların — terketmeyi — düşündükleri zannolunan şimendifer hattını işlet- miye taliptirler. Bir beyet, bu grup hesabına mahallen tetkikat yapmak- tadır. Bir taraftan gayrimuntazam Çin Aaxskerlerinin yağmasına maruz bulunan, bir taraftan da hariç dünya e alâkası kesilmiş görünen Man- guri ticaretl felce uğramış gibidir. Birçok yerli ve ccnebi tücear, Cenu- bi Çine hicret etmektedir. Çünkü Mançurinin vaziyeti endişe verecek bir mahiyet almıştır.,, x Şu günlerde Amsterdamda topla- macak olan dünya harp aleyhtarları kongresi ile ne münasobeti olan bir vaziyet; ölye değil mi? — Süreyya — Dünyada 35 Milyon Otomobil Londra, 26 (Hususi) —Tutulan bir istatistiğe göre dünyada hali faaliyette bulunan otomobillerin miktarı 35 milyondan fazladır. Amerikada 28,144,906, Avrupada 5,680,656, Asyada 577,743, AF rikada 363,915 ve diğer adalarda 749,422 — otomobil mevcutturki “yekünu 35,516,442 dir. SON POSTA Dünya Nasıl Kurtulacak ? Ottava Konferansından ( Çıkan Netice Kimseyi Memnun Etmemış Londra, 27 ( Husust ) — Çok büyük Üümitler beslenen Ottava İmperatorluk Konferansının tat- minkâr bir netice ile bitmediği hakkında muhtelif mütalealar red- dedilmektedir, Elde edilen netice- nin şümullü bir mahiyeti haiz bulunmadığı, hele iktısadi buhra- nın halli hususunda ciddi bir işa- ret teşkil edemiyeceği en salâhi- yettar iktısadi mehafilde beyan olunmaktadır. Uzun münakaşalır arasında devam eden konferansın ancak mevzil tedbir ittihaz edilebileceği, İngiltere İktısadi vaziyetinde bü- yük bir salâh vukuunu bekle- menin mevsimsiz olduğu ileri sü- rülmektedir. — Bununla beraber bazı mehafilin iddiasına göre bugünkü şiddetli buhran karş- sında esasen daha büyük bir iş görmenin mümkün olmadığı da beyan edilmektedir. Mensucat Sanayil Müşkülât e Mançester, 26 (A.A.)— İplikçi amelelerin mümessillerin ücretler- den İngiliz lirası başma 2 şiling 9 pens tenzilât yapılmasını talep eden teklifi reddetmiştir. Bundan başka bir içtima derpiş edilmek. | tedir. Avusturya Sırbistan Hududunda Belgrat, 26 (A.A.)— Avustur- ya - Yugoslâvya hududunda 15 ağustosta hâdis olan vak'a hak- kında verilen resıml malümata göre saat 21 buçukta bir adam Yugoslâvya — hududunu — gizlice geçmiştir. — Mumaileyh — tevkif edilerek — karakola , götürülmüş ise de, — muhafızlarının elinden kurtulup — kaçmıya — muvaffak olmuştur. Muabafızların açtığı ateşle va- him surette yaralanan mumaileyh karakola tekrar — naklolunurken yolda ölmüştür. San Jurjo Affedildi Madrit, 26 (A. A.) — Kabi- nenin tavsiyesi üzerine Reisicüm- hur. M. Zamora, San Jurjonun ölüm cezası ile diğer maznunların müebbet hapis cezalarını ıfiel- nnştır Fas hükümdarı Sultan Mobammed Bin Yusuf, himayesi altında bulundu- Bu Fransız hükümeti tarafından bir i tmek için Fransaya davet edilmiştir. Faş Sultanı Nis ve gezdikten sonra kara> ciğerinin tedavisi için üç hafta Vişide oturacaktır. — Ondan — sonra 'Pariste Fransız tümhuru tarafından ros- | men kabi ktir. Sultan Moham- med Bin Y un refakatinde Sadra- Ç 1 | bulunmaktadır. Rosmim'zde sağda sadrazamı EL M Sultan Mohammed Bla Yu- suf ile büytik erkek oğlu Mollayi Hasan görün dir. Atina, 27 (lluıııı!) — BüNIıı Yunanistanda meb'us intihabatı etrafındaki mücadeleler çok şid- detlenmiştir. Bu hususta salâhi- yettar kimseler tarafından haki- kate yakın olduğu ileri sürülen tahminler yapılmaktadır. Bu tah- minlere göre intihap — netice- sinde kıral taraftarları 100 meb'us çıkarabilecekler, buna mukabil M. Venizelosun riyasetindeki Hbe- ral parti ise ancak 75 meb'usluk elde edecektir. Fakat liberal par- Fransada Bir Tekzip Paris, 26 ( A-A.) — Pek yakında — diplomatlar — arasında bir. tebeddâi hareketi — olacağı bakkındaki haber resmen - tekzip TEFRIKA NUMARASI -10 — —— * ÇOCUKLUĞUM Meaşhur Rus Edibi Maksim Görkinin hayat ramanı Ayni saniyede pencerenin üst kanatları parça parça oldu. Ma- sanın Üüstüne, hemen ninemin ya- nına yarım bir tuğla parçası düştü. Büyük babam ulur gibi bir sesle: — İsabet etmedi! Dibe bağırdı. Gülüyor mu, ağlıyor mu anlaşılmıyordu. Ninem, tıpkı bana yaptığı gibi onu kollarının arasına ya- tağa götürdü ve korka korka teselli etmeğe başladı: Türkçeye Çeviren: Muvaffak — Sen me yapıyorsun Allah aşkına? Eğer sana bir şey yapa- cak olursa onu muhakkak - Si- biryaya sürerler.. Hiddetlendiği — vakit — onun gözü dünyayı görmez.. Her şey yapmağa muktedirdir. Büyük babam, — bacaklarını oynatıyor, kuru ve kısık bir hıç- kırık duyuluyordu: — Varsın, öldürsün beni ! Dışarda duvar döğülüyor, bir aletle tazyik ediliyor, boğuk ses- lıııla P“îm" aldım ve pence- reye kaştum. Ninem beni çarça- buk saçımdan yakaladı. ve bir köşeye fırlatarak bağırdı: —Ah, seeen.. mel'un yumurcak Diğer bir defasında amcam, iri bir sopa ile silâhlanmış oldu- gu halde avludan eve dahil ol- mıya teşebbüs etti. İç merdive- nin basamaklarında duruyor, so- payı kapıya yapıştırarak — gök gürültüsü gibi sada çıkarıyordu. Kapının arkasında da hüyük ba- bam duruyordu. Onun da elinde bir sopa vardı. Bundan başka iki kiracı bir nevi topuz sallıyor- lardı. Meyhanecinin iri ve kuv- vetli karısı tahta Ütü merdanesi- le bekliyordu. Ve bunların arka- sından ninem oraya buraya gidi- yor ve bir sesle rica ediyordu : ——rrr ... nrdll Mıııııııı üstündend 'Yunanistanda Mücadele Krallık Partisinin Yüz Meb'usluk Elde Edecegı Haber Veriliyor tinin ıeflıcl kendi muvaffakıyet- lerinden emin olduklarını söyle- mişlerdir. Amele ve Çiftçi Fırkası reisi M. Papanastasyunun M. Venize- losun beyanatma verdiği cevap çok şiddetli görülmektedir. As- keri cemiyet azası arasında bazı ihtilâflar çıkmıştır. Bu ihtilâfların sebebi, intihabata müdahale edip etmemek münakaşasıdır. Cemiye- tin bir kısım azası vaziyete derhal müdahale etmek arzusundadır. Efganistanda Darülfünun Kâbil, 26 ( Hususi ) — Elga- nistan şahı Nadir Han Efganis- tanda bir Darülfünun tesis ve a karar vermiştir. Darül- - Sâyfa i Gönül İşlerı ı Ricaya Dayanamıyan Kızlar *“Bir müessesede çalıştığımız genç bir erkekle seviştik. Bida- yette bu genç bana açık saçık romanlar getirirdi, ben de okur- dum. Fakat bu genç çok çirkin- di. Evvelce ahvalinden — hiçbir şey anlamadım. —Sonra bana mektupla ilâmaşk etti. Ben hiç aldırmadım. Bilâhare yalvarışına dayanamadım, ben de mektubuna cevap verdim ve beynimizde mas'ut bir yuva kurmaklığımız tekarrür etti. Altı ay seviştik. Evvelce o beni çıldırasıya sever gözüküyordu, ben ise lâkayt gibi idim. Bilâhare mektuplarile beni öyle bir teshir etti ki, ben onu çok sevdim, o benden yüz çevirmiye başladı, mantıksız be- haneler serdediyor ve bana şimdi nikâhla evlenmek isteme- diğini söylüyor. Ben tabii red- dediyorum.,, Yavrum, —erkeğin — maksadı belli. Saflığından islifade ederek aşkını istismar etmek istiyor. Aşkı bu kadar pespaye bir maksat İçin vasıta olarak kullan- mak istiyen bir gence verilecek cevap şiddetli bir redden başka ne olabilir? * Koşanda kahveci Mustafa Ef. yefe Arzunuzu yerine getirmek eli- mizde değildir. * “Ben 23 yaşında, bir aileyi geçindirebilecek bir gencim, iyi ve temiz bir aileye mensup bir kııı seviyorum. İki senedeuberi hayecanlı aşk dakikaları yaşım yoruz.., “Sevgilim temiz kalpli, saf rublu güzel bir kızdır, biribirimizi çıldırasıya seviyoruz “evlenmek,, istiyoruz, fakat o kızla evlenme- me ebeveynim razı olmuyor, ben ve o, biribirimizden bir da- kika bile ayrılmak istemiyoruz, Ne yapayım, Hanımteyzeciğim?..,, İzmir: M. Ali Hayatını kazanan bir genç daha açık düşünebilir.. Madamki sevişiyorsunuz, madamki bir al- leyi geçindirecek kadar varida- tine vardır, ailenizin mümanaa- tına rağmen evlenirsiniz. Mesut bir yuva kurduğunuzu gören al- leniz de sonra bu hareketinizi tasvibe mecbur olur, HANIMTEYZE ça ea fünun — projeleri hazırlanmıştır. Müessese — Kâbile 5 kilometre mesafede bulunan Darül'amanda yıpılıcaklır mi bırakınız ona ! Bın- kıniz onunla bir iki konuşayım ! Büyük habam bir ayağını ileri atmış meşhur (ayı avı ) lâvhasın- daki mızraklı adam gibi dimdik duruyordu. Ninem ona yaklaşınca hiçbir şey söylemiyerek onu dir- seği ve ayağı ile itti. Dört müdafi heyecanla bekli- yorlardı. Üstlerinde, duvarda bir fener asılı idi. Fenerin ziyası tit- riyerek korkunç bir surette baş- ları Üstüne düşüyordu. Ben onları merdiven başından seyrediyor, ninemi çıkarmak istiyordum. Amcam gayretle kapıyı kir- mıya uğraşıyordu. Emeği netice- siz kalmamıştı. Kapı adamakıllı sallanmıya başladı. rezesi kelimecik alıp yukarı hemen yerındeıı Immrlmık Dıın idi. Altmdaki ise parça par- ça olmuştu.. Amcan — keskin bir sesle yardikcılarına talimat veriyordu: — Kollarına bacaklarına ne- relerine gelirse yapıştırınız! Yak nız kafalarına dikkat ediniz! Kapının yanında hemen bir baş sokacak kadar küçük bir pencere — vardı. Camını çoktan amcam pırçılıınıılı. Çerçevenin kenarlarında sivri keskin parça- lar duruyordu. Pencere ba man- zarasile oyulmuş bir göze benzi- yordu. Ninen bu pencereye doğ- rü koştu; elini arasından soka- rak salladı ve bağırd: — Mişka, Mişkal Hrislos hakkı çekil, burudan! Seni döıâıuk Iıöwıîı::ıdotık.ul ( Arkamı avr )

Bu sayıdan diğer sayfalar: