23 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bulgaristanda Sofyada Ballıefendi Kasabası Bulgaristanın hükümet mer- kezi olan Sofya şehri civarında Kniyacevo isminde 2000 nüfuslu ufak bir kasaba mevcuttur. Bu- garistan 1883 te prenslik olduk- tan sonra, Bulgar hükümeti, yeni hükümdar tayin olunan Prens Aleksandr. dö Batemlerge hoş görünmek için “Ballıefendi,, ka- sabasının — ismini — değiştirerek, Knuiyacevo ismini vermiştir. El'an bugün ihtiyarlar Kuiya- cevoya, “ Ballı Efendi ,, derler, Bu kasabada Aya İlya isminde bir kilise vardır. Kilisenin avlu- sunda — Ballıefendinin — mezarı bugün bile durur. Bulgaristan bizde iken Aya İlya kilisesinin yerinde bir tekke varmış. Rus muharebesi zama- nıuda, Türkler hicret ettikten sonra Bulgarlar tekkeyi, camiyi, medreseyi yakmışlar, yerle yeksan etmişler. Nasılsa, bir tesadüf eseri olarak Ballıefendinin kabri olduğu gibi kalmış. Ballı efendi kabrinin şayanı | dikkat bir efsanesi vardır. Bunu | bilmiyen Bulgar hemen yok gibidir. Efsane şudur: Bir gün şeyh Efendi tekkenin karşısında bulunan kuru çeşme- nin yalağına ( çeşme el'an mev- cuttur ) oturmuş kahve içiyormuş. Merkebine iki fıçı yüklemiş olan bir köylü, hayvanına su vermek için çeşmeye gelmiş, fakat şeyhi orada görünce dönmek istemiş, Bu sırada şeyh efendi ile köylü arasında şöyle bir. muha- vere geçmiş: — Ayol ne satıyorsun? — Sirke satıyorum şeyhim! — Sattığım sirke değil, bal- dir. kuzüm. — Yok şeyhim, tirke, »— Aç musluğu da, anlarsin. Oradan geçenler, şeyh ile köylünün konuşmasımı — duyunca merak etmşiler, merkebin etrafını sarmışlar. Köylü musluğa açmış, filha- kika içinden bal aktığını hayretle görmüş. İşte o gündenberi şeyhin ismine “ Ballıefendi , demişler, ve kasaba da — “ Balhefendi ,, kasabası olmuş. Kniyacevo kasabası (eski Ballı- efendi) Sofya civarında bir ge- zinti mahalli olmuştur. Bulgarlar Ballıefendinin — türbesini — el'an sık sık ziyaret ederler ve sevap kazanmak için türbenin parmak- ıldarına bez parçaları bağlarlar. ıı . mirde Bir Muhafaza Memuru Muhakeme Ediliyor İzmir (Hususi ) — Değirmen- derenin — Gümüldülü — köyünde Niğdeli Alâeddin Ef. yi kaçakçı zannile öldüren Muhafaza Me- muru Mustafa Ef.nin muhakeme- sine Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştır. Şahitlerin ifadesine müracaat için dava talik edil- miştir. Kırkağaç Hapishanesi Kırkağaç, (Hususi) — Kasa- bamızdaki ğıpiıhııenin dar ve havasız olduğu anlaşılmış, mah- puslarındaha — sıhhi - bir binaya nakledilmesine kasar verilmiştir. sirkedir, ÇA ei SON POSTA Aziz Okuyucu; Evvelki Gece * Ahmet Rasimsiz De Kaldık Ömrü Edebi,, Nılıayete Erdi Kaderin, acımak nedir ve gözyaşı neye — derler, bilmiyen nasırlı pençesi, aramızdan birisini daha aldı. Evvelki gece Heybeliada çam- larının. üzerinden' yükselen yarım C ayın soluk işıklarını son defa gördükten sonra gözlerini yuman | Abmet Rasim de artık eserlerinin © hayat ve hareket dolu varlığına, yazı yazmak ve millet öğretmekte yurulmak bilmiyen sebatına rağ- men fanilerden ayrılmış, ebedile- rin, bakilerin kafilesine katlış- mıştır. Üstadın ölümile İstanbul şehri | birdenbire kolu kanadı kesiliver- miş, Türk gazeteleri birden boşa- | | hvermiş bir hale geldiler, | “ Şiir ve edep , mensupları- nın bahar bedialarına ve ufukları tezyin eden — sehaplar üzerine eski divanlardan sızıp akmış mazmunlardan edebiyat yapmıya uğraştıkları çağlarda Ahmet Ra- simin kudretli kalemi, o günün “kaba türkçe, dediği güzel dille mubitinde, başka gözlerin görs- mediği, başka kalemlerin - çize- mediği hususiyetleri bulmuş, ve buuları gazetelerin en çok yirmi dört saat yaşıyan sütunlarında ileriki edebiyat tarihçilerine öl- mez birer armağan olarak bırak- | mıştı. Bugün, İstanbulün arlık kay- bolmuş çehrelerini de, yaşıyan tiplerini de onuun daima genç ve daima kıvrak satırlarında bu- labilirdiniz. Yanınızdan — geçen iki büklüm ihtiyar, ötede yürü- yen orta yaşlı hanım, beride bir arkadaşım memuriyet halıralar.nı pakleden mütekait, beri taraftaki sırık hamalı, iskelede: — Hey sakallı, bileti verme- den geçmiyelim! . - Diye seslenen biletçi, tram- vayda — garip * bir lâübalilikle sizden: — — Arizim, ver bakalım yirmi para ! Diye bilet ücretinin tamamını istiyen kondoktor, karanlık İstan- bul gecelerin, Perapalasın bal- konundan seyre dalarken dok- san — türlü —hayallere - kapılan frenk seyyah, öyle yemeğinden sonra idarehanedeki eski koltu- ğun üzerinde şekerleme yapan ve kendisine seslendiğiniz. zaman bir tek: — Hurrr! hecesile size cevap veren şişman arkadaş, tramvayda, yahut tünel arabasında iki parma- gile gizlice iç cebinizin düğmelerini açarak cüzdanınızı elektrik süra- Merhum Ahmet Rasim Beyin eski resimlerile en son resimlerinden biri tile araklıyan yankesici, Yenica- mi avlusunda dolaşarak oraye aksataya gelmiş zavallı köylünün kemere perkittiği Uralardan bir- kaçını vuran mantarcı masalarının üzeri tozlu ve tavanı basık bir odada Hanparsum notasile ya- 67 Yıllık Bir Hayat Merhum Ahmet Rasim Bey 1281 hicri ve 1865 milâdi tarihinde İslan- bulda Sarıgözel semtinde dünyaya gelmiş, — tahsilini — Darüşşafakada yaparak (299 (1883) tarihinde me- zun olmuştur. Evvelki gece 67 yaşında olarak hayata gözler'ni yuman üstat, bü- tün hayatını müuharririğe ve mücl- K iğe hasretmiştir. Mektepten ilk çıktığı zaman telgrafhane fen kale- mine devam eden Rasim Beye, annesi: Oğlum kalemi bırakma ! Diye devlet kapısından ayrılmamayı tav- siye etmiz, fakat merhum telgraf” hane kalem'ni değil, elindeki kale- bırakmamıştır. Rasim Bey, Ceridel Havadis, Malümat, Tercümanı Hakikat, Tas- viri Efkâr, Sabah, İkdâm, Serveli Fünun, Yevi Gün, Vakit, Cümhuri- yet gazetelerinde ve daha birçok mecmua — ve — gazetelerde yazmış, — fenni — eserler, — mek- tep kitapları, — ciltlerce — tarih telif etmiş, ve bunlardan başka (Eşkâli Zamanı, (Fuhşü At k) , (Fuh- şu Cecit); (Şehir Mektuplar), (Bir Bmrü edebi) , (Kitıbsi Gam), |Hı— mamcı Ülfeti, (İk: günahsız Sevda), iMuharrir, Şair, Edip), (İstibdattan Hâükimiyeti Milliyeye kadar) vesalre edebi eserler çıkarmışlır. Son za- manlarda bir kamus telifile uğra- gayordu. “ Bandan evvelki mi yazı ve bu inti- İstanbul —neb'u» su intihap edilmişti. Rasimin — ölümü Türk | Türk edebiyat ve irlfamı doldurülmaz — bir ur. Kııdlnııl taziye ederiz. hap devresinde zılmış bir saz semaisini sazende delikanlı, boş lıp. ları artık birer süs gibi duran ve müşterilerine tezgâhtan birer tek ısmarlamıya - buhran dolayisile - hâl ve vakti —müsait olma- dığı için Barbası hayıflanan salâ- lâtin meyhanenin — müdavimleri, eski şirket kaptanları, yeni oto- mobil şoförleri, tren arabalarile yarış eden gazete — müvezzileri, Beyoğlunun yan sokaklarına sık girip çıkan düzgünlü, allıklı, hatta rıılıü *fuhşu cedit, yosmaları, Mi di ğ N | namelerin, tercümeihal nü kaydetmek isterse diyecek ki: « Bir Kooperatif Faaliyeti Artıyor Atina, 20 ( Hususi ) — Yu- nanistandaki şehir kooperatifçi- liği, henüz zirai kooperatifçilik kadar inkişaf etmemiştir. Maa- mafih, bunların adedi gün geç- tikçe çoğalmaktadır. Şehir kooperatifleri: * İstihsal ve mesai, ikametgâh, istihlâk, levazımat, inşaat ,, koo- peratifleri namı altında, beş kıs- ma ayrılmaktadır. 1931 — senesinde, — Yunanis- tanda — hali — faaliyette — bulu- nan kooperatiflerin adedi 1916 ya baliğ olmakta idi. Bunlar, henüz birleşmemişlerdir. Bu — kooperatiflerin ekserisi Atina ve Pirede bulunmaktadır. İstihlâk kooperatifi tesisi için İslâm — mahallelerinin ilerisinder | $00 3 sene zarfında, işçi ve me- kafesli — evlerde zampara “Fuhşu Atik,in Cihan yandıları, Benlileri, evlerini birer yasemin çardağı ayıran ve - biribirlerini içten kaymıyan bir aşkla seven toy ve günahsız sevdalılar, elin- de bohçasile bir evden bir eve hem —yazma, hem de name — taşıyan yarı şak varlı, yarı — feraceli — kadınlar, kara ve kuru suratile hamamın soğukluğunda oturarak, kırk ha- mamına, gelin hamamına gelen tazelere hem hizmet, hem de hükmeden hamam anaları, niha- yet Babıalinin sırtından binlerce | lira çıkarmış olan sahipler ve peynir ekmekten ibaret — öğle yemeğini çıkaramıyan muhbirler ve musahhihler, hulâsa her şey | ve herkes onnun makalelerinde, onun - kitaplarında kendine bir | kilo gönderilmiştir. köşe, bir yer bulmuştu. Onun içindir ki Ahmet Rasi- min fani yer yüzündeki yeri bo- şaldığı gece, her şeyin yüreği burkulmuş, herkesin gözlerinde acı iki damla yaş toplanmıştır. Ahmet Rasimin hayatımı sal- kitapla- rının sayfalarını karıştırarak ara- | mıya — ihtiyaç duymayınız. O | hayata başladı demek kalemi eline aldı demekti, öldü demek te kalemi elinden bıraktı de- mektir. Yarınki edebiyat tarihi, eğer Türkün bütün fikir hâdiselerini | yanyana dizerek - üstadın ölümü- “Türkiyede Türk dilini Kurul- tayının — toplanmasına beş gün kala, yazılarile öz Türk diline yarım asır can —— vermek istiyen — Ahmet — Rasim, — ök « ra uılıtııııh. gülmüştük ve gük * ıım. Bir sene evvel bir dost nak- letti: — Ahmet Rasimle beraber- dik, dedi, güzel bir gazel bul- mus, okuttu. ve bir mısrar iki defa tekrarlattıktan sonra gözleri sulandı, artık ağaran kirpiklerinin üzerinden iki damla yaş yuvar- landı. Rahmetli “ Ağabeyimiz ,, den son iki hatıram bunlardır: Birisi gördüğüm — gülüşü, birisi duy- geh eiler Emekce gühüve alân | murlar arasında büyük bir alâka uyanmıştır. Yunan Milli Bankası memur- Tarının — istihlâk — kaoperatifinin azaları 2,200 dür. Sermayesi ise: 6,500,00 drahmiye baliğ olmuş- tüur. En mühim mesai koopera- tifleri 6 adettir. Merkezleri Pire- dedir. Yaptıkları işler 100,000,00(€ drahmiyi tecavüz etmektedir. Yaş Üzüm İhracatı Girit Adasından ecnebi mem- leketlere yaş üzüm ihracatı tabil — bir surette devam etmektedir. Şimdiye kadar Tiryesteye 3000000 Bunların bir kısmı — Praga — gönderilecektir. İhraç edilmeden evvel üzümler pek - ciddi bir surette kontrol V edilmektedir. Bu sayede, Yunan üzümlerinin ecnebi piyasalarında mümtaz bir mevki işgal edeceği Yunan ticaret âlemince mubakkak addedilmektedir. Tayyare Seferleri Hava Nakliyatı Yunan Ano- nim Şirketinin faaliyete başladığı 1 Temmuz 1931 tarihinden | temmuz 1932 tarihine kadar, bu şirkete ait 4 tayyare, Atina, Se- lânik ve Atina - Yanya arasında 1000 seyahat icra etmişlerdir. Taşınan — yolcu — miktarı ; 6178 e baliğ olmaktadır. tayyareciler - 7.851 kilo sıkletinde | yalştir. şimdi —ağlıyan yalnız olığ“r bunca — yıldır, onun okuyarak gülen ve hnlhı-lır evvelki gecedenberi — ilk defa onun ismi ve hatırası yaş döküyorlar. Aziz okuyucu, evvelki gece *« bir ömrü edebi ,, nihayete erdi ve yazıya hayat ve neşe vermeyi ondan meşkeden bugünkü gaze- teci, şu yamrı yumru - satırlarıyla ona * Kitâbei Gam ,, yazmıya çabalıyor. — Mehmet Nurettin Üzerinde |

Bu sayıdan diğer sayfalar: