16 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

16 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YŞ P Togiltere Hükümeü taralından Gati Hz, ao hıdlyı edilen esecin ıııelıııl ÇANAKKALE Yazan; Ceneral Oglander Türk Siperlerine İyice Yaklaşmıştık Sahilin ıçıklınııdıld lnrp ge milerinin — Anzak — kuvvetlerine büyük — yardımı — dokunuyordu. Çünkü Türkler gerek şimalden gerek cenuptan mübim kuvvetlerle taarruz etmiye kalkışır kalkışmaz gemilerin bumbardımanına maruz kalıyorlardı. Zaten bundan dola- yıda iki cenahlar merkez kadar düşmanın tazyıkına maruz bulum- mamiştL Hatta ilk günlerde sağ cenahta bulunan Avusturalyalılar her gece Kabatepe istikametinde keşif kolları çıkarabilmişler, ke- zalik ulsbi bir serbestiye malik bulanan sol cenahındaki — yeni Zelandallar da keşif kolları va- sıtasile bilâhare mübim neticele- rin elde edilmesine yardımı olan malümat toplayabilmişlerdi. Merkezdeki iki kısmı — teşkil eden kuvvetlere topçu — yardım temin etmek meselesi haftalar- ca hal edilmiyen bir mesele şek- li almıştı. Hintli kıtaatının 2 cebel bataryası, yeni Zelândalıla- hdların (4,5) pusluk bir Hovitzer bataryası ile 15 mayısta donan- ma tarafından karaya çıkarılan iki adet altı pusluk Hovitrer topları istisna edilirse, Ceneral Birducodun elinde bulunan bütün topçu kuvveti araziye hiç te uygun olmuyan 18 librelik toplar- dan ibaret bulunmakta idi. Bun- laca düşman siperlerini ve hatla arkadaki düşman topçularını dö- gebilecek mevzi bulmak - kabil değildi. Çünkü böyle bir mövzie konuldukları takdirde bizzat ken- dileri Türklerin pek yakin mesa- feden yan ateşine maruz kalacak- lard Sağ cenahın ta uç nokta- sına konabilecek bir iki tane 18Blibrelik top, sol cenahın ilerisin- deki hedefe ateş edebilirdi. Fa- kat mayısın ortasına kadar ancak 20 tane top mevziü bulunabilmişti. Hele — bunlardan — bazıları - öyle mevkilerde idi ki, hiçbir. topçu zabiti böyle yerlerde 18 librelik top istimalini rüyada bile hatırına . getiremezdi. Halbuki Türk topçuları böyle müşkülât karşısında — değillerdi, Gun Ridge sırtlarının arkasındaki mevzileri gayet mabfuzdu ve her iki cenahtan da tarassut mevkileri mükemmeldi. Türk - topçularının Anzaktaki İngiliz hatlarıı kısa bir zamanda mahvetmelerine ma- ni olan yegâne sebep cephane- sizlikti. Avusturalyalılar ile Yeni Ze- Madalılar Türklere okadar rzayiat verdirmişlerdi. ki Leyman Fon Sandârs, — şimal — mintakasında büyük mikyasta harekâta devam edilmemesini Esat Paşaya emret- mek mecburiyetinde kalmış, fakat efradın. tutmakta oldukları hâ- kim mevkileri her ne bahasına olursa olsun muhafaza etmelerini ve ileri ateş hattını donanmanın toplarından mahfuz bulundurmak için kabil olduğu kadar düşman siperlerine yaklaşılmasını da ilâve etmişti. Bu emir üzerine mayısın ikiaci ve üçüncü haftaları bilhas- sa Anzak lataatının tutunmak, hatta tevsi etmek istedikleri Ovinns, Courtney ve Steele nok- talarında mütemadi va - şiddetli muharebelerle geçti, lt “Courtney ve Guinn's mevki- lerindeki iki ileri karakolun va- ziyeti inanılmıyacak bir derecede olup bu tehlikeli, fakat son de- rece ehemmiyetli olan yerlerdeki efradın buraları muhafaza etmek hususunda gösterdikleri azim ve inatı hakikaten tarihe geçmiye lâyıktır. Bidayette ancak tüfek- lerini koyabilecek derecede açık olan siperler sırtın garp kenarı- nn ancak birkaç adım ilerisinde idi. Mukabilinde bulunan Türk siperleri ise ancak on yardalık bir mesafede idi. Avustralyalıların bidayette elbombaları da yoktu. Halbuhi bol bol elbombaları ile mücehhez olan Türkler İngilizleri beş yarda geriye püskürtseler arkadaki uçuruma yuvarlıyabilir- lerdi, Her iki Avustralya ileri karakollarını himaye etmek için ya alttaki derin vadide veyahut tepenin altında bulunan ve dere- nin Üst tarafından açılacak yan ateşine maruz bulunan küçük küçük taraçalarda tesisat yapmak mec- buriyeti vardı. Bilhassa Ouinns mevkiinde vaziyet son derece tehlikeli idi. Çünkü buradaki bulanan Avustralya siperleri 150 yarda sağda bulunan Alman xa- bitan siperlerinin nezareti —altın- da bulunmakta ve mevkiin sol tarafı ise Dead Man's Ridge yani Ölü adam - sırtında mevzi almış olan —bazı düşman avcılarının ateşine maruz idi. Bereket versin bu sırt ta Popes mevkinin doğru- dan doğruya'ateşi altında bulundu- ğundan burada Türk avcılarının vaziyeti de pek — iyi — değildi. Maamafih harbin ilk günlerin- de bu civardaki Türk avcılarının faaliyeti çok Fazla idi ve bunla- rın ateşi yalnız Ouins mevkiinde bulunan efrada hayli telefat ver- dirmekle kalmamış fakat ayni zamanda Monash deresi ile olan muvasalayı da ciddi bir tehlikeye düşürmüştü. | Maamafih yavaş yavaş bu müşkülâtın da önüne — geçildi. Muhtelif mahallere yerleştirilen nışancı efrat Türk avcılarma göz açtırmamıya başladı ve mütemadi Çılşma va şiddetli muharebeler- den sonra Ouinn's mevkündeki tehlikeli siperler temdit edilerek nisbeten emin bir hâle ifrağ olu- nabildi. Yer altından — ileriye doğru tüneller kazıp — bunların uclarını birleştirmek suretile düş- mana daha yakın yeni bir ileri battı vücuda getirildi. ve yandan bir tünel kazılark ta Courtney mevkü ile muvasala temin edile- bildi. Buna rağmen mayisın ilk üç haftası buradaki — vaziyet yine tehlikede idi. Üç taraftan sırtın. yamaçlarını yalıyan şiddetli ateş karşısında, bir saniye bile baş kaldırmak muhakkak - bir ölüm demekti. Düşmanın ani bir hücumuna karşı siperler gece | gündüz askerle dolu bir halde bulundurulmakta ve bu kalabalık hat üzerine düşman bombaları yağdığı zaman yegâne mukabele çaresi bu bombaları havada tı- tup tekrar düşman Üzerine sa- ıırıııkhı ibaretti. O Ç Arkası vadj SON POsSTA Dünya Muharebe Tehlikesi Karşısın- da Mı Bulunuyor? ( Buştarafı 1 İnol sayfada ) Bütün dünya silâhların azaltıl- ması İözumunu kabul — etmiştir. Bunun iki sebebi vardı: 1 — İktisadt bünyede ğı gödik; 2 — Silâh yarışının ergeç bir muharebeye dayanması korkusu. Bu lüzumu, zikrettiğimiz se- beplerden dolayı takdir eden bü- yük devletler, her iş için ameli sahada büyük birşey yapmak istemiyorlar. Çünkü: Silâhlar meselesinde devletlerin vaziyetleri — biribirine — uymadığı gibi, bu vaziyet icabı olarak alâ- açt | kadar oldukları silâhların nevileri de başkalı N Meselâ İngiltereyi ele alalım: Bu devlet bir imparatorluktur. Fakat bu imparatorluğu idare eden merkez, denizle çevrilmiştir. Bu itibar ile ehemmiyet verdiği silâh donnanma ve hava kuvvet- leridir. Fransa ise kıt'avi bir dev- lettir. Ayni zamanda geniş müs- temlikeleri vardır.Hem kara ordu- suna hem de deniz ve hava kuv- vetlerine muhtaçtır. Buna ilâveten Almanya ile aralarında eski bir zaddiyet vardır ki bu iki devleti biribirine — karşı daima tedarikli bulunmıya sevkediyor. Amerika, Japonya ve İtalyanın buna benzer hususi vaziyetleri nazarı dikkate ahnaırsa, biribiri | arkasına toplanan Tahdidi Tesli- hat konferanslarının niçin bir şey yapamadıklarını kolaylıkla anlıya- biliriz. Zira, İngiltere herşeyden evvel kara kuvvetlerinde tzhdi- data taraftardır ve tahtelbahir- lerin kaldırılmasını ister. Fransanın çok tahtelbabiri var- dır. ve İngiliz sahillerinin yak- nındadırlar. Amerika, alacaklıdır, kendisine fazla dokunulmıyarak Avrupa devletlerininin - silâhlarını azaltmalarını ister. Çünkü; borç- larını verebilmeleri İçin ordu ve donanmalarına az masraf yapma- ları Tüzumunu düşünür. Maamafih, bu göze batan va- ziyete rağmen, hemen bütün dev- letler, başta Fransa olmak üzere ordularının kuvvetini azalttıkları iddiasındadırlar. Bu iddianın ye- | rinde olup — olmadığını, aşağıya kaydedeceğimiz resmi rakamlar bize gösterecektir. 1913 senesinde, yani harpten bir sene evvel Fransız ordusu şa vaziyette idi: * 800 binden fazla süngü. Bugün, yani 1932 de bu miktar 700 binden biraz aşağıdır. Buna mukabil, büyük muhare- bede, tayyarecilik henliz ilk adım- larını atıyordu. Bugün öyle tay- yareler yapılmıştir ki - beherinin (600) er beygirlik dört mötörlü vardır. — 1060 — kilometrelik - bir hareket — sahası — dahilide 200 kilometre süratle harket edebilir | ve 2 ton bomba taşırlar. Sonra M- 411 tipli Brege tay- yareleri yapılmıştır ki beherinin 1000 - 1300 beygirlik iki motö- rü vardır.. Büyük bir süratla hareket — eder ve altı kişi, bu tayyarelerin — içinde — mitralyoz kullanırlar. Bu, bir. 1913 senesinde askerlik hiz- meti 3 sene idi. Şimdi bir seneye indirilmiştir. — Bu da, sflâhların tahdidi — mahiyetinde bir tedbir değildir. — Çünkü 1913 te, ordu dâhilinde — mevcut ve — askerliği meslek edinmiş sinıflar — yuclardı: Çünkü- | HİKÂYE Bu Sütunda Hergun KARNİK AĞA Para yok ki meze alastn. Bu alâ rakı da, kuru zeytinle, beyaz peynirle yutulursa künah olur... | Hamdi Bey ayyaştır. Açık göz- nedense bu | dürde. Meze alıpta bu enles rakıya ortak olmayı kurar: — Karnik Ağa der, mezesi de benden olsun.. — Hay Allah razı olsun bar ğım. Akşama iyi bir keyfederiz. Birlikte dükkândan çıkarlar, iskeleye inerler, Karnik Ağa se- çer, Hamdi Bey paraları sökülür istavritlerden, — istakoslardan bir yığın balık alınır. İş bu kadarla kalsa iyidir. Hamdi Bey gider. Karnik Ağa tezgâh başında yine dalgın üzgün düşünmiye — başlar. Düşünüyor görünmiye başlar. İtibarlı müşte- rilerden ve ayyaşinden Halil Bey girer. — Haberler hayır Karnik Ağa... — Hayır haber bağıml.. — Ne o Karnik Ağa, başını oruç tutmuş zayıf, sofu ihtiyarlar gibi benzin bulutlu??1... — Ne yapalım bağım, sıkıntı bitmiyor kil.. — Nedir, yine ne oldu?... — Ne olacak acanım Halil bağcığım, şurada bir balıkçıda bir hayli alacağım — birikmişti. Adam sabahleyin getirdi borcuna mukabil bir yığın balık bıraktı gitti. Yağlı yağlı istagozlar, taze taze lüferler, barbunyalar, nelor de neler... Bunlar iyi mahlüklar, lezzetli şeyler. Fakat boş gitmerz ki. Bu gece iyi ut tıngırdatan bir ahbap ta gelecekti. Rakı olsaydı mükemmel bir âlem olacaktı, Rakı yok. Para da yok ki rakı alayım. Bunları da damağı ıslat- madan yutmak akşamcılık şere- fime ağır geliyor. Halil Bey Karniği "d':' (ııı; ır da, -Açıkgözdür ;ı:l:ıyı alıp âlâ balıklara ortak utlu sazlı bir. âlemde, olmayı, fıkk:eıı bir gece çılııyı kurar: ]ıı;;;ı. zabitler ve Mkm bırakan bir miktar efrat ile ge- dikli küçük — zabitler, — Bugün, ayaı ordunün — askerliği meslek edinmiş esas kadrosu 200 bindir. Bu da, iki. 1913 aenesinde, bütün dünya donanmalarının umuml - tonilâto hacmı takriben — yedi milyardı. Bugün, — bu hacim — beş buçuk milyara inmiştir. Fakat denizlerin en kabbe ve görünmez silâhı addolunan deniz- altı gemilerinin ( Tahtelbahirler ) umum hacimleri 100 milyon tonu miyordu. Şimdi bu miktar, g;) ıı’llynı tonu bulmuştur. O- zaman Fransız donanmasında (33) | tahtelbahir varken bugün, bunla- | zın adedi (110)a yükselmiştir. Bu da, üç. Bunun haricinde gaz denilen bir kimya silâhı vardır ki tesirinin dehşeti üzerinde dormiya İüzum bije yoktur. Görülüyür ki, büyük devletlerin ellerinde bulunan taarruz silâhle- -| -— Rıhyı da ben alıvereyim be Karnik ağa.. — Hay nurolasın be benim tosun hovarda Halil Boğum. Demek akşam iyt cümbüş ko- pacak... Karşıdakl dükkândan en İyk sinden bir binlik rakı doldurtu- lar, İş bu kadarla kalsa yine iyk dir. Fakat değil. Halil Bey gi der, Karnik Ağa yine tezgühu başında düşünceli oturmaya ko- yulur. Daha doğrusu öyle görün mek rolüne devam eder, Halil beyden sonra Hakkı Bey, Hakkt Beyin peşi sıra Basri Bey — gelir. Karnik Ağa birinet — Rakı var, meze bulsaki der... Meze aldırır.. Obirinet - — Meze bol amma rakıyı nereden bulmalı? diye dert yanar rakı aldırır. Akşam — sofra — kurulmuştur. Kimisli “ Meze Karniğin rakıyı ben aldım ,, diyo düşünerek kol- tukları kılıuıkıbııı kurulur, kimisi “Meze benden rakı da zaten Karniğia ,, düşüncesile sof- rayı benimsiyerek çöker, Ut ça- lana gelince, ©o zaten yarım kadeh içkiye günoş doğasıya kadar mızrap — sallıyan alkolik serserinin birldir. Meze alanlar ortada balıkların iyilerini göremezler. Tabaklarda ıstakozun) kırmizı yağlı kızartma- sıni arıyan gözleri, sıska istav- ritlerin bükük belli kuru cenazele- rile karşılaşınca şaşırırlar. Onla- rın bu şaşkınlığını gören Karnik ağa sırasını bulur. hepsinin ya- nına birer birer soku'ur, kulak- larına: — Beyim der, ben balıkların iyilerini ayırttım. Buanların göle- cekleri hesapta yoktu. Kalabalık dağılsın sonra onları biz bize ka- hncaxz mideye indiririz. Ve onlar memnun olurlar. Fakat... Yenilir, içilir, meclis dağılır. Ve balıkların enfeslerini Karnik Ağa onlarla değil, karısile karşı karşiya ena- yılenı şerefine tam bir hafta YU' —r— a Si rının hımlî büyük bir dereceye yükselmiştir ve 1913 senesinden çok fazladır. Halbuki o sene, bi- yük harbin başlamasına ay vardı. Bugün, bu silâhlarla, h:prdıı sulh teraneleri okunu- yor. Bu teranelerin samimiyetine inanıp hıııııııılıh muhtarsınız. Bal Bankasındaki Mali Rezalet Paris, 15 — Bal ticaret ban- kasındaki hilekârlıklar meselesin- de tahkikat yapmakta olan İstln- tak hakimine 1018 ismi taş yan bir liste verilmiştir. Meselenin ehmmiyetine binaen ve işin müm- kün olduğu kadar süratle mah- | kemeyo sevkedilmesi için müd- deiumumi, dosyayı 30 kâkime tev zi etınıyı karar vermiştir. — TAK VIM MBA 44.16- 2ci TEŞRİN 93IR Kasim $ Arabi Rant 6 - ı..ı. :-ıın'..ıı-.ım Veler JZan V Jvasa | Vai (Exyal | uııı ısıı»ıu...ıu.- | z 06|/4 so| Vat PU _ıo hıll 9 44 l4 36 vavac Yazan: Naci Sadullahk 1354 eee 16 51 a wAağ .. |

Bu sayıdan diğer sayfalar: