16 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

16 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hangisini | Bir arkadaşımla sahilde otu- Tuyorduk. İçinde beş genç kız bulunan bir - sandal önümüzden geçti. Arkadaşıma sordum: — Yüzme bilir misin?. — İyi bilirim; — Şu geçen- sandal birden- | bire devrilse içindeki beş kızdan? gisini kurtarmak için denize Atlarsın.. — En zengin hangisise onu!.. Mechur: Doktor hastasını muayeneye | Reldi. Hasta Evden taşınıyordu. Doktor kızdı: — Size odadan dışarı çıkma- Manızı tenbih etmiştim, bu ne haldır? — Ne yapayım doktor, sizin Sözünüzden — fazla miye mecburum. Şemsiye Yüzünden Bizim Sabri Beyin evi kala- baltktır. İki kız kardşi, bir karısı, bir baldızı. bir de teyzesi var.. Yağmurların başladığı bugünlerde | Si birer şemsiye istediler.. ri Bey, geçen sabah “akşama | nasıl çalışması 14 Alırım,, diye evden çıktı, vapura bindi, tam köprüye — geldikleri tırada ayağa kalkınca arkasından İf ses işitti: — Beyefendi affedersiniz. siyem — çeketinizin — cebine imiş.. Hakikaten eğri saplı bir şem- tİyenin sapı Sabri Beyin cebine ftakılmış, Sabri Bey farkına var- şemsiyeyi bir kılıç gibi iyerek — gidiyordu. — Özür leyerek sahibine verdi. Vapur- ü çıktı. Bu hâdise evdekilerine #emsiye alınacağını kendine bir defa daha hatırlatınış oldu. Akşam erken beş şemsiyenin beşi de inde, vapura girince sabahleyin #emsiyesi cebine takılan zate tesadüf etti. Hatta Sabri Bey Bozaketen selâm bile verdi. Öteki Sabriye bir de kolundaki beş k'lfyı’ye baktı.. — İyi, dedi, bugün İşler mu- hakkak yolunda gilti. Herkes :q?iıı gibi farkına varacak değil a d, Fotoğraf M. Hanın resim Yikartı, M. Haazım Büzel değildi. imleri foto- Alçıdan aldığının ti Bünü tekrar '0 a BiĞiya geldi. — Bu resilör çok SİTKİn çıkmış.. — Zannet n etmem L a Öyle ml.:;duyıo e İhülnll dikat- h l Manışlardır.. Resme mi?.. 'Ayır, sizel.. Pazarlık OD — istasi- Yo; Si .u:“ Bomuruna tor- "-;»ı;_"d'“ tron — On bir buçukt.. İiğraın .:: alışkan- Gtti, irile ilâve - Bş Di '& birolmaz ev sahibini | anlatıverirsin!.. ı'.'ışeı;iı; î.îıtu" Olmaz —— | e l Şahap — Yağmuru | Ben bir şey anlamadım, Bu şçahap yağmurundan.. Boşa çıktı muradım ; Bu şahap yağmurundan.. * Yıldız yağar işittim; Eridim, hemcı m, Toplasam diye gittim ; Bu şahap yağmurundan.. * Canlıdır. beklediğim, Benim yıldız. dediğim ; Malâmdur istediğlir, Bu şahap yağmurundan.. * Hem gökte var, hem yerde, Buluşsaydık. seferde; Yağmadı, fakat nerde ? Bu şahap yağmarundan.. * Bekledim, üşüşmedi, Bakışıp gülüşmedi, Bana hisse düşmedi, Bu' şahap yağmurandan: İsmet | Sessizçe H Lüks lokantalar-« dan birinin hibi yevi geleu gar zim geli totti.. iğini — öğ — Burusı başka lokantalar gibi gildir. Her İş tes- meği ahçıya bi rarak tekrar etini- yöceksin, sessizce Yomek vakti o- dü, müştericer gebk di. Yeni —garson uzaktan aşçının yü- züne bakarak. İki elini — başının — İki yanına götürüp di Hoi çıkardı. Lokan- ta sahibi bu haro- keti gördü: - No yâapiyor sun?.. — Müşteri sğır dili istedi de, ses- sisce ahçıya haber veriyorum!.. | kitap varmiyor; güya Hiç ağlama gül âşık; Ezelden göünül âşık, verdi: Â ben iğ- reti diye alır, &onra da Üstüne olururmuşum.. Doğru Balıkcı anlatıyordu: — Oltayı atar atmaz on ba- hik birdan oltaya geldi. — Yalan söylüyorsun! — Hayır doğru. Oltaya bir kutu sardalya takılmıştı. ı! l AZAN Sinemada Dün gece seni sinemada gör- müş yanmda bir hanım varmış, karın mıydı. — Ha, evet karımdı.. Amma sakın karıma bundan bahsetmel.. Radyo Selim Beyin küçük yaramaz bir oğlu vardı.. Bir akşam evle- rine bir doktor dostları misafir gelmişti.. Selim Beyin oğlu misa- firin doltıîı olduğunu öğrenince itli.. "m_n.. Ğ:,ı.ıo: bey bizim bir has- tamız var, galiba nezle olmuş, mütemadiyen öksürüp aksırıyor?. — Hastanız kimdir?.. — Bizim radyo. Mahkemede Hâkim maznuna sordu: — 932 senesinin 13 eylül çarşamba günü saat on altıyı yirmi üç geçe nerede idiniz ve ne yapıyordunuz?.. Maznun — birdenbire -. cevap : — Ya siz, Reis Beyi.. BÖLBOLU Bu hazan Bülbülüne Gül âşık, bülbül âşık.. makağl di Giydiğin Şosonları Nereden aldın güzel ? Giydiğin şosonları.. Göstermiye bana gel, Giydiğin şosoaları. * Kirlenince ben silsem Öpmek için eğilsem ; Ne olur. giyebi sem, Giydiğin şosonları.. * Görenler hep tanırlar Kıymetlidir. sayırlar ; Vallahi kıskanırlar Giydiğin — şosonları. * Her tarafta görünme, Hızlı haz'ı yörüme ; So'taklarda sürlime Giydiğin şosonları.. * Çıkarırnan kaparım, Hiç çekinmem taparım ; Başıma taç yaparım Giydiğin şosonları.. | Hulüsl Yazık Miaafir, bir za- bit resmine dikatle | baktı. Ev sahibi nalattı: — Akrabamdan- dır. > Bi barbe girse mu- hakkak bİr uzvunu kaybedor.. — Evet yazık; tam otuz dört har- be İştirâk — etmiş- tirl.. İgreti Küçüa Jalo kom yanun kapısını ça dt. — Hanım teyze, annem selâim söy- ledi dikiş mak miz sizdeymiş, is- tiyor. Şimdi Hizim, annene se lüm söyle o da ber nim gibi yapsın, bir. başka komşu- dan igreti alıp di- kivorsin.. bana öîğdan Gelen 'B'nğdakinî Muallim talebeye sordu.. — Senin dinin nedir? — Bilmiyorum.. — Annenin, babanın?.. — Onlarınkini de bilmiyorum.. — Bilmem olur mu?. Annenle baban camiye mi giderler, kili- seye mi?.. — Hayır sinemayal.. Bir Şey Bırakmamış Hamal, hasisin eşyasını vapı- ra taşıdı.. Hasis saydı.. — Acaba birşey kalmıs ok- masın'. — Hayır efendiml.. — İyi düşün birşey bırakma- dığıma emin misin?, — Eminim — efendim, benim bahşişimi bilet.. Doğru Mu? — Parise hiç gittin mi?. — Gittin mi de söz mü her ay giderim.. — Ne kadar kalırsın. — İki ay kadar kalır tekrar dönerim. Avda İki arkadaş ava gittiler.. Bir tane silâhları vardı. Karşılarına on tane tavşan birden çıktı. Si- lâhsızı silâhlısına seslendi.. — Ne bekliyorsun? Atıp vur- sanal.. —. Hangisini düşünüyorum.. El Zarifi Bey sevgilisinin elini ellerine aldı.. — Bü ne küçük, ne güzel bir ell.. Sevgilisi güldü.. — Benim tipkı bunun gibi bir güzel elim daha varl.. Temiz'ik Yüz göz kir içindeydi. —Bu ne hal, dedim, hiç olmazsa yüzünü yıkal.. Sert sert baktı: — Ben her sabah banyo ya- eşyayı teker teker hatta vurayım — diye — Öyleyse bir kere de banyo- daki suyu değiştir!.. —— Çıkıyor Darülfünuna gi reli dört söne ol- muştu. Dört sene Ayni sınıfta okudu. Bu işin neticosi ol- madığını anlayınca artık okumaktan vaszgeçmiye — karar verdi. Kararını bar basrmma söyledi. Ba- vaşı itiraz etti.. — Olmaz, dört- seneni bu uğurda kaybettin. Kc-)vırmış Niçin — Ben de bütün bayatımı bu uğur- da kaybet me mek için Dardllünundan çıkıyorum yal.. Nezle İlâcı — Doktor, müt» biş bir nezlem var.. Bakın hep burnum akiyor. —Bir mendil alınız!..

Bu sayıdan diğer sayfalar: