14 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v Medeniyeti Sevmeyenler Yurdu " Amerikalılar için hayetın. ma- Akdenizde | ması, Ciğer mik Bir Ada | letlere — nisbetle Alındı bamkaşkadır. - nun içindir ki pek çoğumuza garip gelen pratik fikirler he orada nümalanır, dört bir tarı dağılır. Zenğin bir Amerikalı, yine bir çoklarımız İçin garip örünebilecek bir karar almış. | üşünmüş ki Cünyada, bugünki medeni hayattan usczumiş bir çok İnsan vardır. Bun'ar, sinirlerine dökunan gürültünün, hislerini tır- malıyan riyakâr ve üstü yaldızlı yaşayış nizam ve - kaidelerinden nefret — duymaktadırlar. — Fakat toprak özerinde kaçıp sığınacak ve bu kayıtlardan kurtulacak bir yer bulunmadığı da muhakkaktır. İşte bu Amerikalı, tıpkı veremli- ler, deliler ve frengililer için ya- rıh geldiği Üzere bugünün bu- lantı veren meden! hayatından kaçıp kurtulmak isteyenlere mah- sus bir dünya cenneti vücude getirmiye karar vermiş; bu mak- satla İspanya sahillerindeki Balear Adalarından birini satın almış. Bu Ada, içinde yaşayan birkaç balıkçı ailesi müstesna olmak Özere tamamen boştur. Şimdi bu balıkçılara bir mik- tar tazminat verilerek başka bir yere gidip yerleşmeleri tâvsiye olunacak ve Ada -ismi Kabrera'- dir- medeniyetten nefret eden iosanların — oturmalarına — tahsis edilecektir. Fakat —Amerika'lı koştuğu şart şudur: Kabrera ada- sına ne kedi, ne çocuk, ne kadın ve ne de musiki girmiyecektir. Admerika'lı Mister Raytın ileri Bürdüğü başlıca kayıt bundan Abarettir. * Amerika Cümhur Reisliğine, “Amerikada | Mister Hovver'in 1 yerine M. Rooz- çki Meselesi| veltin — intihap e- dilmesile Amerika'da içki yasa- kalkmasını beklemek pek tabil idi. Nitekim, on gün kadar evvel Amerika ayân melisinin ilk celsesini aktetmesi münasebetile bu mesele, yeni Risicümhur mua- vini Mister Garner tarafından mevzuu bahsedilmiş, fakat bir netice temin etmemiştir. Çünkü bu kanunun kaldırılması için kon- grenin Üçte iki azasının ekseri- yeti temin “etmek lâzım geliyor- du, Halbuki bu ekseriyet nisalı- ni bulmak için altı rey eksik ka- miş ve kanun değiştirilememiştir. Mamafih —kanunun müzakeresi, erek meclisin dışında, gerek Lindı bir çok heyecanlı hâdise- lere sebep olmuştur. Bir çok kim- seler, koöngre binasının önüne diz çükmüş: — Allahım, şu mebusları irşad et te içki yasağı kanımu kalk- masın! diye dua ediyorlardı. Bir çok kimseler de, meclis koridorlarında dolaşıyor ve: — Hiç olmazsa bize serbest bira içmek hakkı verin. Bunda ve mahzaur vardır! diye bağrıyor- lardı. Kanunun değişmesi aleyhinde dua ye nümayiş yapanların ba- gında, bilhassa Amerikan din cemiyetleri azası geliyordu. Üçte iki ekseriyet temin edilemediğine göre, şimdilik, kanunun kalkması mevzubahs değildir. Fakat 4 mart- da bir çok mebusların vekâlet müddetleri hitam bulacağı için, bu işin o zamana kadar muallakta kalması artık bir emri vakidir. n e Ş e | Dünya Hüâdiseleri l— İ:ı— Kahveyi kapılarıma kadar do- duran irili ufaklı yüzlerce seyirci | tepeden tırnağa kadar - dikkat kesilmişler... Gözleri, karşıların- daki mini mini perdede... Bu perde, hepimize çocukluğumuzu, çocukluğumuzun ramazanlarını ha- tırlatan hayal perdesidir. Ben içeri girdiğim zaman perde de göstermelikten — başka — birşey yoktu. Sultanahmetteki sıra kahvelerin birinde perşembe akşamları Ka- raköz oynatan bayali Küçük Ali Efendiyi, ben bu dekor içinde tanıdım. — Amca... Ne- vakit başla- yacak? — Amca, bu oyun var? Hayali Küçük Ali Efendi, bir taraftan bunlara cevap yetiştir- miye çalışıyor, bir taraftan da bana anlatıyor: Karagözün Bile Senaryosu Var... — 32 senedenberi karagöz oynatırım. Ustam saraç Hüseyin Ağa isminde biri idi. Ne öğren- dimse, ondan öğrendim. Karagöz, bugünkü sinemanın iptidat şekli olsa bile onun da kendine göre bir senaryosu, sahneye koyan bir rejisörü vardı. Oyunun tertibi o şekilde olmalı ki başından sonuna kadar seyircileri — sürüklemeli... Can sıkıp esnetmemeli... Saraç Hüseyin Ağa, bana işte asıl bu inceliği gösterdi. Yeni yeni oyun- lar yazmak, bunları zamanın ve ahvalin şeraitine uydurarak perde arkasından Karagöze, Hacivata söyletmek... İşte bugünkü ha- yalcilik.. Başlıca Oyunlar.. Bilirsiniz. ki, karagözün belli başlı 8-10 oyunu vardır: Hamam, Kanlı Nigâr, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Tımarhane, Kan- h Kavak.. Sonra birçok sefalar: Yalova sefası, Kütahya sefası, Kâğıthane sefası, Mandıra sefası, Bahço sefası. Bunlar, şimdiye kadar o ka- dar çok oynandı ki adeta kabak tadı vordi. Baktım bu böyle olmuyacak. Senaryosunu kendim yazdığım Oyunları birer birer oynamıya başladım. Birkaç tane- sini size sayayım: Şapur Çelebi, Dünya Güzeli, Hançerli Hanım, Binbirdirek, Hüseyin Fellâh, Ü- vey Ana, Hanım Doktor, Zoraki Tabip, Zor Nikâbh.. En Makbulü Deve Derisi.. Bu, oyunlara göre ayrı ayrı takımlar yaptım. Bence karagör gece hangi SÖON POSTA - k>:32 'fîEüEıE&BERf PERDE ARKASINDA Hayali Küçük Ali Ef. Neler Anlatıyor? | Yeni Yeni Oyunlar Yazmak, Bunları Zamanın Şeraitine | Uydurarak Karagöze Söyletmek.. İşte Bugünkü Hayalcilik.. li, yedisinden yetmişine kadar oraya dolardı. Eşhası Vak'a.. Hayal oyununun eşhası vak'ası yüzlerce senedenberi hemen hiç değişmemiştir. Erkeklerden: Ra- zakı zade, Tuzsuz Bekir, Pişbop, Arap, Kürt, Lâx, Çerkes, Acem, Rum, Ermeni, Yahudi tipleri... '| Kadınlardan Salkım incu, Kanlı Nigâr, Mahbubei Zaman... Ben bu isimleri de mümkün mertebe asrileştirmiye — çalıştım. Karagözü olara, — suvarel soktum. Karagöz, bugünkü ce- miyet hayatına uygun düşecek tarzda — oynatılırsa — zannederim, daha fazla rağbet görür. Karagöz hakkında — ortaya Hayali Küçük All Ef. k.ırıgliııodnl oynatıyor oynatacak adam, tasvirleri kendi ' yapmalıdır. Çönkü eskileri bozu- lur, yerlerine yenileri konmazsa, l hayalcinin elinde iki deynekten başka birşey kalmaz. Vaktile İstanbulda çok kıy- metli hayal takımları vardı, Ec- nebiler, mütareke zamanında meş- hur hayalcilerden bunları yüksek fiatlarla satın aldılar. İyi bir hayal takımı, en aşağı beş yüz parça olmalıdır. Küçük parçalar, birer liraya maledile- bilir. Orman, köşk gibi büyük parçalar, dört beş liradan aşağı yapılamaz. Takımlar, her deriden olur, Fakat, ateşe dayanıklı olan deve derisi, hepsinden makbul sayılır. Bundan on beş yirmi sene evveline gelinceye kadar aileler arasında hayal oynatmıya merakı olanlar pek çoktu. Evlerinde Karagöz Oy- natanlar Vardı Eski devir ricalinden karapöz oynatanları bilirim. Meselâ, İs- tanbulun en zengin tasvir kolek- siyonu, mabeyinci Nazif Beyde idi. Nazif B. haftada bir iki gece, perdeyi kurup meşaleyi yakar, çoluğu çocuğu etrafına toplaya- rak karagöz oynatırdı. Bizim — bayalciliğe başladığı- mız devirde, tiyatro denecek ti- yatro nerede? Hele — sinemanın adinı duyan yok. Meddah, orta- oyunu, karagöz... Revaçta olan- lar bunlardı. Eski Hayalciler.. Eski hayalciler arasında Şeyh Fehmi Efendi, Selânikli Azmi Efendi, Kâtip Salih Efendi, ha- mamcı Süleyman Efendi, Behiç Efendi, Cerrah Salih Ef. halkın çok hoşuna giden simalardandılar, Bir yerde, bu hayalcilerden biri, pordesini kurdu mu, — mahalle- birçok dedikodular attılar. * Ka- ragöz hayalidir.. , dediler. Belki öyledir. Fakat bu, karagöz oyu- nuna milliliğinden biç bir şey kaybettirmez. Karagöz, Ölmez! Çinde, çok eski tarihlerde gölge oyunu vardı diye, karagö- zün bir taklit eseri olduğunu kabul edemeyiz. Yunanistan'da, hatta Bulgaristan'da bile karagöz oynatanlar var. Tabii onlar da bizden gördüklerini yapıyorlar. Karagöz, belki yaşıyan bir insan değildi. Fakat, onun gölgesi, daha pek çok seneler, verâyı perdede kendini gösterecek... Karagöz — yaşamamış olsa da ölmiyecek... Yıldız Havada Mı? Küçük All Efendi, eski istib- dat devrinde karagöz oynatmanın çok tehlikeli bir iş olduğunu söylerken başından geçen bir vak'ayı anlattr — Hayalciliğe ilk başladığım günlerde idi. Dırağman mahalle- sinin küçük bir kahvesinde ka- ragöz oynatıyordum. O akşamki oyun “Şairler,, isimli bir oyundu. Malâm ya, eski halk şiirlerinin “semai, koşma, kalenderi, destan, divan, mani ve yıldız ,, gibi bir- çok nevileri vardı. Daha ©o za- manlar gencim. Tecrübe görme- mişim, Saray, padişah, sürgün, jurnal ne olduğunu yarım yamalak öğrenmişim. Karagöze şiir söy- letirken ! — Yıldız havada !.. verdim.. Hafiyeler, yemeyip içmeyip bu lâfı, Zaptiye Nezaretine ye- tiştirmişler. Ertesi akşam, kah- vede karagör oynatırken, elde deyneklerle büyük bir cinayet işlemişim gibi cörmümeşhut ha- dedirti- nünüevvi —H4 çŞ pi af Kari Mektupları Rekoru Antep Mi Aydın Mı Kırdı? Kaçak sigara kâğıdı yakalar mak rekorunun Gaziantep'te kır rıldığını, 118 milyon kaçak sigara kâğıdı yakalandığını okudum. Bu rekor 931 senesine aittir. 932 senesi rekorunu Aydın - inbisar idaresi kırmış, dört ayda 21,681,677 sigara kâğıdı yakalamıştır, yazma- Rızi rica ederim, Aydın z Abidin Çok Çocuklu Bir Babanın Temennileri Benim ikisi müteveffa ilk re- fikamdan, — beşi de ikinci refi- kamdan — yedi öz çocuğum var, Bunların üçü kız dördü erkektir. Dördü tahsildedir. —Üçü henüz tahsil çağına girmemiştir. 77 lira maaşım var. Bunun on altı lira- sını her ay hükümete vergi ola- rak veriyorum, — 6 lirasını idare kesiyor, 15 lira da ev kirası verdikten sonra elimde kalan 37 lira 9 nüfusun bütün beşeri ih- tiyaçlarını — karşılamak mecburi- yetinde kalıyorum., Devletin altı çocuklu ailelere yardım ettiğini duyunca Sıhhat Müdirliğine gite tim. Fakat orada bana çocukla- rımın hepsi bir anadan olmadığı için yardım edilemiyeceğini söy- lediler. Müteessir oldum. — Yedi çocuğa bakmak, yedi çocuk ye- tiştirmek elbette 6 çocuk yoetiş- tirmekten daha zordur. Hiç ok mazsa — benim yedi çocuğumı tahsillerinin — devlet — tarafında deruhte — edilmesi — lâzım değil midir? Kantar memuru Necati linde parde arkasından çıkardılar Biz başladık, zangır zangır titremiye... — Yıldız. havada mı, yerde mi 2.. Bak, artık elinden gelirse cevabını ver.. Çok şükür ki, bü- tün mahalleli benim tarafımdan çıktılar : — Biz şahidiz.. O öyle çocuk değildir. Dediler de — yalvara yakara, paçayı kurtardık. Yoksa gitti giderdim hani.. , Seyirciler artiık iyiden iyiye sabırsızlanmışlardı; Küçük Ali Efendi, ayağa kalktı : — Artık kusura bakmazsınız, dedi, göstermeliği kaldırıp “ nde reke ,, mizi çalalım.. Ve seri adımlarla perdoye doğru yürüdü. İki Ahbap Çavuşlar Karşı Karşıya.. 4 Çocuklar, hep bir ağızdan sevinçle bağrıştılar: — Ooao.. Başlıyor, başlıyor. Ben, dışarı çıkarken Haciva- din astılahlarla dolüu - kalkaleli sesi perdenin arkasından yük- neldi : — Huzuru — hazırân, — vakti safayı merdan, hınzirdir. müna- fıktır şeytan.. Şecey.. tanın din- sizliğine, rahmanın birliğine... Köşenin — başım — döndüğüm srada Karagöz'le Hacivat, iki ahbap çavuş, çoktan tekerlemer lerine - başlamışlardı. — x * HĞN zei

Bu sayıdan diğer sayfalar: