December 28, 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

December 28, 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON OPSTA Rıza Paşamn Direklerarasındaki Konağının Sebep Olduğu Hâdise Abdülhamit Bu Jurnallara ıra İnanmamakla Beraber... Wuharrir e Hakkı Mahfuzdur —23l— Diye (harfendazlık ) ettikleri; ( kibar ) sınıfına mensup olmıyan kadınların da: — A benim kirli Giyon ölsün mü seni?. Şeklinde — cevap İşi'ilirdi. Direklerarası, bilhassa geceleri, cidden görülecek bir hal alırdı. çorabım... verdikleri İstanbul'un hemen her sınıf halkı, | bu daracık sahada toplanırdı. Okadar fazla kalabalık olurdu ki taddenin “bir tarfından diğer tarafına geçmiye imkân ve ihti- mal kalmazdı. Tabil her sınıfa mensup olan bu kalabalık ara- sında da, kavga ve dövüş eksik olmarzdı. İşte, “Seraskor — Riza Paşa, ramazan ve kandil geceleri ailesi ofradının hoşça (vakit geçirmesi ve bu emsalsiz sahne ile eğlen- mesi için o şahbişli salonu yap- tırmıştı. Seraskerin — harem — takımı, ikindi namazından sonra buraya gelirler, sık kafesler arkasından bu insan ve araba seyrederlerdi. Fakat, Abdülhamit — devri bu.. Kim olursa olsun, hiç İnsanın arşınına göre bez verirler mi?... Derhal Mabeyne jurnallar yağdı.. Serasker Riza Paşa Hazretleri halkın nazarı dikkatini celbeden bu muazzam binayı bir maksadı mahsus ile inşa ve bina ettir- mişlerdir. Maksatları da, ahali- nin müterakim ve mütekâsif bu- landuğu bir zamanda, bu şahnişi- ne çıkarak pencereden — halka karşt nutuk söylemektir. | Bu bina yapıldı yapılalı, ser- aakerin bir defa dahi oraya ayak basmadığını ve basmak ihtimali de olmadığını çok-iyi bilen Ab- dülhamit, Riza paşanın böyle bir t#ey yapmıyacağına pek emin ol- makla beraber, verilen jurnallar evhamına dokundu. Arap İmet paşayı, Zülüflü İsmail paşayı ve nihayet başkâtip Tahsin paşayı seraskerin konağına Hepsi de ayni mealde gu iradeyi tebliğ etti. Bir hayır müessesesine vakfetmek üzere bir irat satın almak istiyorum. Kendileri Direkleraras nda güzel bir irat yaplırmışlar. Bunu bana satsınlar. Abdülhamidin bu iradelerine serasker Ffena halde kızdı: mahşerini olarak — Satmak, ne demek?., Bü- | tün mevcudiyetimiz, efendimizin- dir... Ancak, ben bu binayı ço- luk çocuğum eğlensin diye yap- Efendimiz, bunu çok Anlıyorum ki — işin ne bir müzevirlik — var. bir tırmıştım. görmezler. içinde y Bu hakikati öğrenmedikçe cevyap veremem, Amma, miz buna ehemmiyet vermezler, — bimayı alıp kendilerine mal eder- ler... Buna da bir şey diyemem, gönderdi. | efendi- | Ni- seras- Jurnalcı- Cevabile mukalele etti. hayet' bir gün Abdülkamit, kore hakikati söyledi ları ima ederek: — Bu adamlar, artık kancayı bu binaya taktılar. İkide- birde hem bizi, hemde sizi rahatsız edecekler. Dadi... O esnada müşir Fuat paşanın adamlarile, Fehim paşa- nin arasında meşhur (Şehzadebaşı | meydan muharebesi) vukua geldi. Rıza paşa, yeniden bir takım virat karşında kalacağını hissetti. tez- — Binayı satıyorum. Diye — Abdülhamide gönderdi. Abdülhbamit, kuç liraya mal olduğunu seras- kerden sordurdu. Rıza paşa, (do- kuz bin lira) ya mal olduğunu söyledi ve defterini de gösterdi. Halbuki Abdülhamit, ertesi günü serasker Rıza paşaya ( on sekiz bin Hira) yolladı. Binayı namına aldı. Bu mesele de böy- lece kapandı. binanın | dülhamide v | zan | iken, haber | | Emlri kendi | Büyük adamlar hakkında Ab- ilen jurnallar, ba- bazan da çok fena neticeler verirdi. Vaktile (morkei kumaudanç. -Arif pata) isminde bir zat vardı. istikameti, ve bilhassa azameti herkesin hürmetini celbeden bu koca müşiri, Abdülhamit te pek çok sever ve onun mertliği- geçiştirilir, ile kendisine ederdi. — Böyle bu zat, incir çekirdeği- doldurmuyan — bir. vehme kurban olmuş ve (Trablusgarp) a nefyolunmuştu. ne kalâde güvenerek itimat ni Sebebine gelince: O zamanlar ramazan ayı yaklaşınca, Mekke ( Şerif Abdülmuttalip ), İstanbul'a ( zemzem ) gönderirdi. Mabeyni hümayün ve erkânile, vüke- lâ, vüzera ve sair mümtaz zevata küçük porslen destilerle yollanan askerlere de büyük | damacanalarla gönderilirdi. bu zemzem, Arkasi var ) DiplomatlaraHükmeden GizliKuvvetler ( Baştarafı 9 uncu ıı,fıdu ) Öteberi se- ve ve tekrar yola çıktı. yahat levazımını son dakikada annesi rile beraber bir vapura atladı. Vapur, amerikan sularını terket- tiği sırada güverteye çıkmış, si- linmiye başlıyan amerikan sahil- lerine bakıyordu. * Mevkufiyetinin beşinci günü Dora bir daha sorguya çekildi ve kendisine Betty'in — mektubu gösterildi, kızm — tevkif edildiği anlatıldı. — Bunun Üzerine Dora her şeyi iliraf etli. Bu suretle bir defa daha iki — sene hapse mahküm oldu. — Maamafih San Diyego sergi — faaliyetinden hiç bahsetmedi. — Aksi takdirde bu cezanın daha mehtemeldi, kada, satın aldı ve memu- namına bir “hesabı cari mevcut olduğu da anlaşıldı, mü- | Bundan bir sene evvel Dora hapis müddetini Yrihiğbir, ” Sertındaki sadere edildi. ha- elbise, müdürlüğünden: çok ağır olması | Aynı zamanda ban- | bi- | | Pisaneye girdiği zamankinin ay- | mdır. Fakat eski kibarlığından şıklığından ve | eser yoktur. | isa tamamen boştur. Hapisane- den ayrıldıktan sonra yavaş, ya- vaş rıhtim yolunu tutmuştu. Yol- da, sık sık — dürüyor, — yüzbaşı Osaki'nin memurları — tarafından belki yardımda bulunulabilece- ğini düşünüyordu. Bu son Ümit, riıhtim umumhanelerinden birinin demir kapısı- arkasından kapa: nıncaya kadar Lehli kadını ter- ketmedi. — SON — -Makedonya Komitesi ve İtalyanın Berlin Sefareti Şifresi Yazan : Berndorf Yarın İstanbuln VGüı—nrük Muhafaza Ba;- | — Satın alınacak olan 2670 metre aztarlık bez kapalı zarfla kırdırmağa konulmuştur. 2 — Kırdırma şartları kâğıdının tasdikli suretleri İstanbul Güm- rük Muhafaza Başmüdiriyetindeki satın alma komisyonun- dan alınacaktır. Kırdırma İstanbul Gümrük Muhafaza Başmldiriyetinde ku- rulacak alım satım komisyonu tarafından yapılacaktır. Kırdırma 10 1933 tarihine raslıyan salı günü saat 14 tedir. Teklif mektupları kanundaki hükümlere göre gün ve saa- tinden evvel mezkür satın alıma komisyonuna verilecektir. Kırdırmaya girecekler yerli oldukları Her iatekli, misyona gelmeleri, 8 Örneği — istanbul Gümrük fabrika mümessil veya vekili bakkında vesika göstereceklerdir. biçilmiş bedelin muvakkat güvenmelerile “teminat,, *6 7,5 gu 67 lira 15 kuruşluk belli saatten evveal ko- Muhafaza Başmüdiriyetindedir. İstekliler orada görebilirler. ae diktan Belli olan saatte tutulması adet olan zabıt kâgıdı doldurul- sonra hiç bir toklif kabul edilmiyecektir, fev- | Cebi | Namusu, | | buna “ | milletimizin Dastıraba al ştik, | rih sayfaları Klıııılmınl 8 | Gençler Ne Duşunııyor 'Hayattan Korkarım, Çün- ki Korkak Büyüdüm Cevdet Yakup, Yıya ve Sabahattin Beyler Gençler arasında — açtığımız anket için gönderilen cevaplar- dan bugün de birkaçını okuya- caksınız. Adanadan M. Sabahattin B. | diyor ki: — Türk inkilâbı yaratıcı bir varlıktır. İnkilâbımız başka mil- letlerinki gibi doğmadan ölmiye- cek ve ölmeden yaşıyacaktır. İnkilâbımızn attığı her adım karşısında — kalplerimiz — imanla doluyor, / dimağımız — alevleniyor, yaşamak ümidimiz artıyor. Cemiyetin geçirdiği bubran karşıstında kendiml çok kuvvetli hissediyorum. Bu acı günlerin bir de — tatlılığını - düşündükçe kalbim seviniyor. Din meselesine g e; dindarım. Çünkü dindar- hık her şahsın benliğinde mevcut bir hakikattir. Aile hakkında sönük ve Ümitsizdir. ledir ki çekiniyorum. telâkkilerim Bu sebep- evlenmekten korkuyor, Sevinçle melidir. Bazı kadınların modaya düşkünlüğü feci neticeler veriyor. Hayattan korkmuyorum. Kor- ku, Yaşamanın çok büyük bir büşmanıdır. ler hayat karşısında korkü duy- | kurulan | yuvalar gözyaşlarile terkedilme- | | Asil ve temiz Türk- | mazlar. Hayatta, hayale saplan- | maktan korkar ve hakikatla kar- şılaşmak İsterim. ,, zmitten Cevdet Yakup ve Ziya Beyler de anketimize müş- tereken şu cevabı göndermişlerdir: | " — İnkilâbımızın büyüklüğü karşısında kafalarımızın en duy- gülu noktaları bir çıranın titrek ve gamlı ışığı kadar xa kalı- yor. Sadece bir kelim ç biz Mucize ,, diyoruz. Vatanımızın kurtuluşu uğrunda yarattığı — inkılâbın filizlenmiyen sahası maarif saha- sıdır. Devam eden bu boşluk karşısında kendimizi kuvvetli hle- setmediğimizi söylemekle bera- ber hemen ilâve edelim ki; bu boşluğun yarın dolacağına İmamınz vardır. Efsanesiz bir fazileti bir din olarak kabul ederiz. Aile haya- tımı dediniz?.. Bize göre müte- vazi bir yuvanın samim! toplantısı... Ve fakat imkânsız, boş bir arzu.. Serhatlarında kan kokan, aç- lığa, s-falete göğüs geren bir belde de büyüdük, Gönüllerimiz Hayattan kork- mıya sebep ne?, Tahakkümsüz, maddi ve ma- nevi rahat bir hayat yaşamak isteriz. » Erbaadan İsmail Hakkı Beyin cevabı: “— Rivayetsiz başlıyacak ta- türkün şanlı halâs- kârı Gaziye nasip olmuştur. Ta- rihin, haklarında - fasıllar açdığı küdretli — şahsiyetlerin — yarattığı inkilâplar türkün bu inkilâbı kar- şısında ne kadar sönük kalır. Bütün cihanı hayretler içinde bırakan türkün bu inkılâbı nice kavimlere tarihlerini Unutturmuştur. Dünya buhranı bizi, iktısadi sahada yürümiye alıştırmışlır. Din meselesine gelince; Evet din dediğim manevi bir ilikadım var, fakat bilmem tam, bilmem yarım. Eski hocaların “sende ili- kat tam, sende yarım,, demeleri gibi ben de bunun ortasını arı- yorum. Alle hayatı: Bu da bence ra- rurl olan bir şeydir. Mektepte iken fizyoloji hocam neslin be- kasını temin için aile hayatı kur- zaruridir, demişti. Binaenaleyh hocamın bu ifa- desine göre de aile hı)ııı lâzım- dır. Hayattan — bugün için değil, yarın için korkarım. Mes'ut olmak herkesin iste- diği bir şeydir. Fakat bazıları başka şeyler tahayyül ederler ki ben bunlardan değilim. Fikirleri ekseriyeti teşkil edenlerdenim.., Edremitten Şakir B.in ceval “— Türk inkılâbı dünya t rihinin en büyük ve en şuurlu bir inkılâbıdır. Türkü ölmekten kurtaran büyük adam, Türkü yaşatmak — için Hutılacak — derin temellerin nelerden ibaret olk- duğunu — buldu ve — bunları tatbik etti. Türk kütlesini di- rilttikten sonra dünya medeniyeti arşısında yer tutmak İçin yapı- lan kıyafet, harf, hukuük, aile ve iktısat inkılâplarının az bir man içinde nasıl başarılabildi- ğini tarih bile hayretle kaydede- cektir. Gençliğe — düşen ilk iş evvelâ titiz bir sevgi iİle Cümhu- riyeti yaşatmak ve onun mümes- kıskanç bir himaye hırsı rmak — olacaktır. Dünya- buhran * umumidir. Türk inkılâbı bugünkü gençliği irşat etti. Gençlik hayatın — çetin bir mücadeleden — ibaret — olduğunu anladı. Kendi yarınını emniyetli görmek için her sahada şahst tasarruflar yapmak, şuurlu — bir iktısadi gaye edinmek ve ya- bancılara ara — kaptırmamak gibi fikirler bir mefküre halinde gençliği yürütüyor. Dindarım. Hurafelere kapı- mamak şartile dünyada yaşamk için manevl bir bağa ihtiyaçvardır. Aile bir ihtiyaçtır. Aile bağ- larına hürmetkârım. — Hayattan korkuyorum. — Çünkü — korkular içinde korkak bir terbiye aldık. Ne çok zengin ve ne de çok fakir, aile efradımı yaşatabilecek sevdiklerime yardım edebilecek, hayatın — bütün — cereyanlarını takip edebilecek nim münzevi hür ve sade bir hayat yaşamak isterim. , Perihan Hamdi H. diyor ki *“— Türk inkılâbı cihan tari- hine sığmıyacak kadar büyük ve emsalsizdir. Gazi Türkiyesinin yoktan varlık yaratan, düny nam bırakan inkılâbı bugüne dar hiç bir millete nasip olmadı. Cehalet ve istibdat desteklerile duran köhne bir Osmanlı İmpa- ratorluğu yerine bugün yepyeni, sağlam ve mden — güne kuvvetlenen bir. Türkiye Cüm- huriyetine sahibiz. Din bana hiç bir şey ifade etmez. Milliyetini herşeydön çok seven bir Türküm. Aile hayatı cemiyet hayatının bir köküdür. Her mahlük hayata mücadele için gelmiştir. Cihan bulranımı tabil görmek ve zamanla geçeceğine inanmak lâzımdır. Çok yaşamak, çok yer gez- mek ve çok şey görmek İsterim.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: