28 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v sayıa GeReri z Dünya Hüâdiseleri Taktelbahiri Şakadan Batırdılar donanması, Atlantik denizinde manev- ralar yapmakta- dır. Donanmanın açık denize çık- sonra Sahil Kur mandanlığına içinde yazlı bir kâğıt bulunan ağrzı mühürlü bir gişe getirilmiştir. Şişe açılarak kâğıt okunduğu zaman Kumam- danlık altüst olmuştur. Çünkü bu şişe, Medüs isimli Fransız tahtelbahirinden denize atılmış görünüyordu. — Şişedeki kâğıtta da tahtelbahirin ağır bir kazaya uğradığı ve batarken hâdiseyi haber vermek Üzere şişenin atık dığı bildiriliyordu. Bunun üzerine Fransız Sahil Kumandanlığı der- hal lâzımgelen vasıtaları denize çıkararak donanmanın manevra yaptığı sahaya göndermiş, fakat tahtelbahirin kazaya uğramamış olduğu ve bu işin fena bir şakar dan ibaret bulunduğu anlaşılmış- tır. Fransız zabıtası bu kötü şa- kayı yapanlar hakkında takibata başlamış ise de benüz bir iz ele geçmemiştir. Fransız Fakat Gemi Hakikatta Batmamıştı şından iki gün * Bundan evvel iki Rus profe- sörü — tarafından sun'? kalnm keş- fedildiğini, bu yok da bir hayli hatve atıldığım yaz- mıştık bu vadide bir Amerikalı ve bir Macar doktoru tarafından da bu hususta mühim terakkiyat husule getirildiği haber veriliyor. Amerikalı profesörün adı Gibbs- tir. Profesör Gibbs tetkikatını bir bayli ilerilettikten sonra Av- rupaya gelerek kalp üzerinde tetkikat ile meşgul olan bir Ma- car doktoru ile teşriki mesal et- miştir. Bu teşriki mesai netice- sinde sun'? kalp yapılabilmiştir. Bu kalp, kauçuk iki komparti- mandan mürekkeptir ve bu kav- çuktan kompırlimanlır. madeni bir mahfaza içindedir. Bir miknatis ile hafif bir elektrik eereyanı bu sun'i kalbin içinden Mese geçen kan cereyanımnı idare et- | mektedir. Bu kalp, şimdilik hay- vanlatda tatbik edilmektedir. İlk tecrübe şöylece yapılmışlır: Her hangi bir hayvan ıstırap gçekmemek için uyutulduktan sonra kalbi açılmakta ve asıl kalp ile vücudu alakadar eden damarlara sun't kalp bağlanmaktadır. Fakat bu ameliye birkaç dakikadan fazla sürmemek |âzımgelmektedir. Aksi takdirde hayvan ölmektedir. Ma- amafih -asıl kalp çıkarıldıktan ve yerine sun'1 kalp konduktan sonra hayvan bir çeyrek, yirmi dakika dadar kendine geleme- mektoedir. Bir müddet sonra hay- van yavaş, yavaş ayılmakta - ve sun'1 kalpte vazifesini ifaya baş- lamaktadır. Bu suüretle ameliyat gören bayvan altı ay kadar yaşa- tılabilmiştir. Maamafih kalp sek- tesinden vefat etmiş bir adamı, bu usul ile hayata lade etmek, şimdilik mümkün — görünmemek- tedir. SON POSTA TAPU DAIRESINDE Bu Koca Binada İşler Niçin Çabuk Yürümeyor? Elli Okka Agırhgmdakı Defterler i Istanbul Tapu idaresinin binası — Lâilâhe illâllah ... maslahat — © merkezde dedik ya., — Ben onu bunu bilmem.. sağlamca tutsan işler bu preseye geIıneıdi. Hanım.. değil — Şimdi Sana on İira helâl — eder mi: dersin?... On lira... hani.. Hacı başladı: — Aman hanımefendi... On lira için mi biz böyle taban tep- tik günlerce... Bileydim azameti kibri; hacı babacığım... versem, hakkını Ha... Ne Para da hazır mırıldanmıya baba, hakkı için... İki hanım, merdiven başında biribirlerine rastladılar: — Yine muamelede noksan- hk mı var? — Sorma hemşire... Şimdi de Telitli badeleye gönderiyorlar... — Telitli badele neresi? — Bilmem; artık sorup öğre- neceğiz... Ben: * Acaba bu Telitli ba- dele Muhtelit Mübadele olma- sın? , diye düşünürken gözlüklü, top sakallı bir adam, yanındaki- le kavga eder gibi bağıra bağıra konuşuyordu: Ayıkla Pirincin Taşını — Bak sen şu işe.. Nüfus kâğıdında Ahmet Nadir, diye yazıyor. Mahalle ilmü haberinde de Ahmet Şadi... Şimdi ayıkla pirin- cin taşın'... — Ne diyorlar? — Ne diyecekler. değişecek : — Git değiştir! Top sakallı adam, derin derin içini çekti: — Biz böyle gide gele nere- deyse kalıbı değiştireceğiz!.. Uzun, taş koridorda, kapılar gürültü ile açılıp kapanıyor, elle- rinde tomar balinde kğıtla şuraya buraya koşuşan bir sürü insana r.uıllayomm Tapu Müdürlüğünde- yim. “ Eshabı masalih , müte- madi! bareket halinde bulunan bir sel gibi önümden akıp gidiyor. Kulağıma sık #ık çarpan mu- bavereler arasında en çok işitti- ğim kelimeleri şöylece sıralaya- bilirim: — Evrak... Kayıt.. Defter, mahkeme.. Sicil numarası.. tehak- kuk şubesi.. İkrar.. Pul., Kıymet varak Ferağ ve intikal imü- İmihaber şada filânca sokakta, filânca nu- maralı evini beş yüz lira bedelle satın aldınız mı? — Aldım.. — Parasımı niz mi? — Verdim., İkrar muamelesi artık tamam olmuş sayılırdı. Vakıâ, Tapu Dairesinde nor- mal muameleler, birkaç saatin içinde biter. Fakat bazı pürüzlü işler var ki, takip edilmekle ar- kası bir türlü alınmaz. Çok defa, eski bir tapu sureti çıkarmak için günler, haftalar değil, aylar, hatta seneler kâfi gelmez. Kayıt Çıkarmanın Güçlüğü Üstüste yığılmış, her biri elli- ger okka gelen defterlerin güve tamamen verdi- Tapuya girip çıkanlar dasındaki tahta ka- enlerden Bekleme © napeler bi yanına sokuldum: —— Siz ne bekliyorsunuz? Kayıt Çıkartacağız.. Fırlayıp kalktı; beni tapu mü- dürlüğü erkânından biri sanmış olmalı idi: — Kayit çıkartacağız efendi. — Ne kaydı bu?.. — Mahkemeden istediler. Kaç aydır uğraşır, dururuz. — Peki, ne bekliyorsunuz? — Memuru hastalandı. Yerine başkası bakacaktı. Onun da bu- gün işi başından aşkın.. Bakalım ne olacak? Kendi kendime: — Zavallı memurlar, dedim, çok defa topuna birden vur aba- lıya.. Deyip yükleniriz. Fakat, içlerinde “öyleleri var ki, tam manasile başlarını kaşıyacak va- kitleri bulunmaz. Tapu memurla- rı, muhakkak ki bizde işleri en çok olanlardandır. İşte bir tanesi: Kulağının ar- dında bir kalem... - Parmakları arasında bir başka kalem.. Bir taraftan önündeki deftere bak- yor, bir taraftan kayıt düşüyor, bir taraftan da etrafında halka olanlarla birer birer uğraşıyor! İkrar Muamelesi,. — Haykanuş H. siz. Mardik Efendi de siz.. Öyle mi? Nüfus kâğıtlarınızı gösterin bakalım.. Muayeneden sonrat — Siz Haykanuş Hanım... Kocamustafapaşada filâaca 80- kakta, filânca numaralı evinizi, beş yüz İira bedelle Mardik Efendiye sattınız. mı? — Sattım... — Parasını nız mi? — — Aldım... — Siz Mardik Efendi... Hay- kanuş Hanımım Kocamustafapa- üstünde —& aldr tamamile yemiş, tozlu yaprakları arasında göz nuru dökerek senesine ait bir temessük sene- dinin kaydını aramanın ne de- mek olduğunu bu işle uğraşam lara bir sormali... Tapuda işlerin süratle yürü- mediğinden hepimiz şikâyetçiyiz- dir, Fakat, işlerin yürümemesin- den memurları mes'ul — tutmak Bilmem ne dereceye kadar doğru olur. Ferağ Ve İntikal Nasıl Yapılır ? Bir tapu memuru bana şunları anlattı : — Bugünlerde, en çok mua- molemiz, ferağ ve intikal üzerine oluyur. Size bu muameleyi anla- tayım: Farzedelim ki evinizi sata- caksınız. Bunun için ilk evvel, ma- halle muhtarına giderek bir ferağ ve intikal ilmühaberi çıkartırsınız. Bu ilmühaberi, iki nüsha olarak hazırlamak usuüldendir. İlmübaberleri —aldığınız gibi, icap eden tasarruf — vesaiki ile birlikte, Maliye tahakkuk şube- sine müracaat edersiniz. Buradan size, evinizin vergi kaydına na- zaran kıymetini gösteren bir kâğıt verirler. Bu kâğıdı alarak tapuya gelirsiniz. Ben sordum: — Peki.. Bundan sonra? Memur bey, bundan sonrasını müphem geçmeyi tercih ettir — Artık işiniz, kanunl! mec- rasına girmiş demektir. — Yani? Masa masa dola- şarak... Sözümü kesti: — Hayır efendim.. Dolaşmıya lüzüm yok, O kendi kednine intaç edilerek sizi bulur. Kaç Daire Dolaşılır? — Bir tapu çıkarınak - için kaç daireye girip çıkmak Vâ- zımdır ? — Belli ölmaz Bazı tapuülar, meselâ 1270 | Kânmmevvel 98 Kari Mektupları Kimsesiz Çocukları Sevindirelim Topkapı Türk fukara perver hayır müessesesinden: Fakirlere ve. babasız yoksul | çocuklara elinden gelebilen" yar- dımları yıllardanberi yapmaktan geri kalmıyan hayır bucıgımwl bu yıl da kışın tesiratından cılız. ve bakımsız yavruları korumak ve onların hayatlarını elden geldiği kadar hastalıklardan kurtarmak için giydirmek arzusundadır. Bucağımızın geliri bu işi istes nildiği» derecede başarmağa yete- cek halde değildir, bundan ötürü acıyan duygularımıza dayanarak kucağımıza atılan yavruların sar yısı pek çoktur. Bu hal karşısında yüreklerinde öz bir üinsan duygusu taşıyan vars hklı — kardeşlerimizin, babalane mizin - kızlarımızın, oğullarımızın şefkat ve mürüvvotlerine — bir dilek sunuyoruz. Geçen sene de bu yolda İster gimize —özlü ve saygılı olam insanlardan çok yardımlar göre dük, ve pek çok hayatlar kure tardık. Bu yıl da bu istek ve dileğie mizi tekrar ediyoruz. Bu yoksul çocukların yaşlarına göre ve özer- lerine de yerli kumaştan birer palto ilavesile 8-11 lira muka- bilinde herşeyi tamam giydire- biliriz, Her bir yoksul yavrn için öz bir baba duygusile istediğimiz bu yardıma Öz yürekten iştirak et mek bir insanlık borcudur. Kas dın erkek - vatandaşlarımızın bü uğurlu işe iştirak edeceklerinden Ümidimiz pek çoktur. Bu yardım yalnız çocuklara değil, biçare sefil ve alil ihtiyare lar, kimsesiz dül ve muinsiz e- ker ailelerine de şamildir. Yardımda bulunanların mücs- sesemizde açılan ( Akyüz, Yüce öz ) defterine adı ve şanı 'yazıs lacak ve böyle anılacaktır. — —. bir günde çıkar. Banları da aylarca, hatta senelerce sürün- cemede kalır. Sebebi basittir: Bize herkes elinde muntazam tasarruf vesaiki ile gelmez. Bir- çokları, muamelesi ikmal edik memiş — kâğıtlarla müracaat ederler. Tabil bu noksan vesaikle muamele yapamayız: Kimini Ve lâyete, kimini Muhtelit Mübade- leye, kimini Tahakkuk Şubesine, kimini Defterdarlığa, kimini de mahkemeye sevkederiz. Yazdığır mız evraka aylarca, hatta sene- lerce cevap gelmez. Gönder- diğimiz dairelerce de tahkiki lcap eden noktalar - bulunursa, vay o muamele sahibinin başına gelenler... Peki amma bunda ka- bahat tapu memurunun mu, yoksa işinl noksan görenlerin mi? Ruhsat tezkeresi alınmamış, intikal muamelesi yaptırılmamış evrakla, bize müracaat edenlerin arzusunu nasıl yerine getirebiliriz? Memurun bana daha - fazla izahat vermesine, önünde biriken işleri mânidi. Başile: — Artık yeter.. Başka sefer görüşürüz., Manasına gelen nazl- kâne bir işaret yaptı, odadan çıktım. Koridoru geçerken yaşlı bir hanımla göğüs göğse geldik; kadıncağız kendi kendine söyle- niyordu: — Tuh.. Yazıklar olsun.. On beş kuruşluk pul için bu cezire de çekilir mi ya. İnsan, bunu önceden söyler de bu ihtiyar ha limle beni Sultanahmetlere kadar yormaz ayolt.. W

Bu sayıdan diğer sayfalar: