11 Şubat 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

11 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. İSTANBULDA: SON POSTA <- - — l Bir Ölünün Hâtıra Defterinden H İNGİLİZ LASUSLARI Fikri'den Şüpheleniyordum Gözünü Dört Aç! Benim Seninle . Teşrikimesai Ettiğimi İçlerine karıştığım bu otoma- | beni de sanki bir | makine haline getirmişlerdi. Der- | tik insanlar, hal karar veriliyor ve derhal icraata geçiliyordu. Ertesi günü ilk vapurla İstanbula indim. Gre- tanım tavsiyesl mucibince vapurun alt kat salonunun tenba bir kö- şesine çekildim. Vapur, Heybe- liye yanaşacağı zaman, merdive- nin Üst başından bir adam uzam dı, baktı. Bir saniye süren bu bakış esnasında, bakanın (Fikri) olduğunu — zannettim. Ve buna hiç bir mana veremedim. Eğer Gretanın mükerrer — tavsiyoleri olmasaydı, hemen yukarı çıkıp onu arıyacaktım. Şimdi beni fena bir düşünce almıştı. Bakan, Fikri ise, niçin yanıma gelmemişti? Eğer Fikri değilse, böyle kim bakıp çekik mişti. İçine karıştığım hayat, en evvel evham ve telâşı menettiği için ben de sekinetle hareket et- miye ve sadece oetrafıma dikkat eylemiye karar verdim. Köprüye çıkar çıkmaz bir otomobile atladım. Muhtelif Isti- kametlerde yarım saat kadar dolaştım. Takip edilmediğimi ka- tiyen anladım. Doğruca Enverin yazıhanesine — yollandım. Zavallı Envercik, yine kâğıtları ve he- sapları içine gömülmüş, uğraşıp duruyordu. Beni görür görmez Haykırdı: — Nerelerdesin Hamdi.. gündür gözükmeodin. — Evvelâ, yavaş söyle Enver.. sonra da, malüm ya, bizden bir şey sorulup, sual edilmiyecek... — Ayol, sen adeta kendine poz veriyorsun. — San de, daha bâlâ bu işi anlamakta gecikiyorsun.... Şimdi, bırak © elindekileri. Dikkatle beni dinle, — Söyle bakalım. — Enver.. bugünden itibaren işe — başlıyoruz. — Sana — çimdi bir vazife vereceğim.. Bütün iş- lerini bırakacaksın. Beyoğlu ki- tapçılarına çıkacaksın. — Kendine bir mektep muallimi süsü vere- eeksin. (A.İ) limanınım en mufas- sal bir haritasını arayıp bula- caksın. — Sonra.. — — Sonra.. Bü haritayı gayet iyi bir cinsten bir saman kâğıdı üzerine kopya edeceksin. Belli başlı mevkileri Türkçe yazı ile göstereceksin. Bütün bu iİşler, Üç gün zar- fında olup bitecek. — Şimdi.. Bu haritanın ne olacağını da sormıyacakmıyım. — Hayır.. Aramızdaki muka- vele malüm ya.. Sen bana, itaat edeceksin. — Benim işim bu kadar mı? — Şimdilik bu kadar. Ben gidiyorum. Sen. şu parayı al. Derhal işe başla. — Dur yahu., İki satır konu- galı a. dört — Hiç vaktim yok Enver. — Kısa söylerim.. Dün bana Fikri geldi, — Eyyy-. — Dereden tepeden konuş- tuk. Bana, seni sordu. — Na diye?.. — (Onu, çoktanberi görme- dim.. Galiba işlerini duı.ıım.* Hatta bir de Acaba, bu parayı nıııdon buldu) dedi. — Sen, ne dedin?.. — (Hiç haberim yok.) Dedim. — Hana.. Bak şimdi Enver.. Bunu bana söylediğine çok iyi ettin. Biz, bu Fikriye biraz ehemmi- yet verelim. — Ne gibi?.. — Bunu sana şimdi izah ede- miyeceğim. Fakat bana Öyle ge- liyorki bu adam beni tarassut ediyor. — Yaaa.. — Evet.. Şimdi, gözünü dört aç.. Benim, seninle teşriki mesal ettiğime dair, ona en küçük bir şey bile sezdirme. Daha doğrusu, Fikriyi gördün mü kaç.. — Şayet kaçamazsam.. Şayet DıŞ Ağcılarını Sezdirme yine böyle birtakım suallere ma- ruz kalırsam: —O zaman.. (Hakikaten Hamdiye bir şeyler olmuş.. Artık j bizim gibi eski ve kopuk arka- | daşlarla görüşmiye tenezzll etmi- yor. Galiba büyük işler gören bir şirkete — çatmış.. Hep, — büyük meclislerde yaşyormuş. — Dün, kendisini İstanbulda misafir bu- lunan bir müsteşarla otomobilde gördüm. Beni gördüğü halde görmemezliğe geldi. Sanki başile bir selâm olsun veramez midi ?.. ) der.. Ve benden şikâyet edersin. — Haaa, anladım.. Seni, bü- yük adamlara çatmış bir vaziyette göstereceğim, öyle mi ? — Evet. — Fakat.. Eğer o seni taras sut ediyorsa, bunları bilmez mi?.. — Canım, senin nene lâzım kardeşim.. Sen, benim sözümü dinle.. — Peki Sen, Üç gün son- ra gelecek misin ?.. — Evet., Haritayı hazır bula- yım Enver. — Merak etme... ( Arakası var ) BAŞ Ağrılarını FEVROZİN NECDET) Kadınlartu AYBAŞI sancılarını İstanbul Mağlün eder. Her eczanede bulunur. Gümrükleri Romatizmayı Nakrisi Muhafaza Başmüdürlüğünden : 100 Metre yerli 118 » » 850 " » astarlık bez kışl.k elbiselik kumaş. yazlık elbiselik. 10 Adet Tücçar eşyasını örtmeğe mahsus muşamba. 1 — Yukarda yazilı takasla ) satın alınacakt r. dört kalem — oşya pazarlıkla ( Muşamba 2 — Şartları öğrenmek ve evsaf ve nümuneleri görmek isti- yenler Muhafaza Başmüdüriyeti Satınalma Komisyonuna gelmeleri. 3 — Kırdırma günü günü saat 14 tür. 4 — İstekliler * 7,5 teminatinrile beraber komisyona gelmeleri ilân olunur. 18-2-9033 tarihine rastlıyan Cumartesi muayyen — saatte Mevsim Sonu Münasebetile 24 kânunusani ilâ 15 şubat 1933 / 20 Tenzılat Yalnız Çocuk oyuncakları Kristal eşya Porselen bibelo Oyun takımları Yazıhane takımları Gümüş kaplamalı eşya Albüm, cüzdan, çanta Üzerine Beyoğlu'nda İstiklâl cıdduıııdı 314 numaralı BAZAR DÜ LEVAN Anonim Şirketiade yapılmaktadır. Ş | İK ÂYE Bu Sütunda Hergün Nakili: Naci Sadullah — YALANCI ELMAS Fahire Hanım, genç, güzel, | tatlı, sevimli, daha birçok mezi- yetleri olan bir kadındı. Dünyada kusursuz kişi olmadığından, onum da hiç kusuru yok — denilemezdi. Fahire Hanımın kötü huyu hasis- liğidi. Bu yüzden, diğer hemcins- lerinin hilâfına, yaptırdığı elbiseyi boyatır, temizletir, bir iki sene giyer, ayda yılda bir kuvafüre uğrardı. Evlendiklerinin senesinde ölen kocaşı ona epey para ve Ayazpaşada da Üç katlı bir ev bırakmıştı. Fakat Fahire Hanım, fazla masraf olacağı için, o evden kocasının öldüğü bahanesile taşın- | İstanbul evciğe miş, ihtiyar annesile, tarafında dört odalı bir yerleşmişti. * O akşam Maçka'da, bir arka- daşına davetli Idi. Böyle davet- lere, mukabele etmek lâzım ob duğundan kabil olsa gitmezdi, fakat ne kadar olsa kadındı. Ara- da sırada uzun boylu konuşmaz, onun bunun yaptıklarından beh- setmez, edemerzdi. Yine hasisliği yüzünden, gece- nin saat dokuz buçuğunda tram- vaya bindi. Ertesi gün cuma ok duğundan Beyoğluna — geçenler buldu. Üçüncü — sırada iyi giyime miş bir Beyin yanı boştu. Fahire Hanım oraya - ilişiverdi. Bu şık Beyin parmağındaki irl taşlı yü- zük te zengin bir adam olduğu hissini veriyordu. * — Bilet. — Bir Maçka veriniz. — Hammefendi araba depo- ya gidiyor. Harbiyede inecek- siniz. — Peki öyle ise bir Harbiye, * Tramvay Harbiye'ye gelmişti. Fıhire Hanım indiği xzaman şık Bıyl dı yanında gördü. Biraz ilerledi. O da ilerledi, adımlarını sklaştırdı. O da yanı başında yürümiye devam atti. Korkuyordu, — peşinde, — ne olduğunu bilmediği bu adamla, gecenin tenhalığında, Maçkaya kadar yürürüyemezdi. İstemiye istemiye köşedeki taksiye atladı. Arkadaşının — evine — geldiği vakit şoföre para vermek üzere, çantasını — çıkartmak — İçin — elinl cebine soktu. Tuhaf ufak çantası yoktu, öteki cebine baktı, onda da yoktu. Korktuğu başına ge- mişti. Şoföre beklemesini söyledi. İçerde ayak Üstünde — meseleyi arkadaşına anlatlı. ve ondan aldığı para ile şoförü savdı. Davetliler vak'ayı öğrenince: — Muhakkak, dediler, bu çık adam bir yankesicidir. Ya yolda, ya tıramvayda çantayı aşırmıştır. Fakat ceplerinize bir kerre daha baksanıza. Fahire H. birşey bulamıya- cağını bile bile, dediklerini yap- mak için ellerini ceplerine soktu. Fakat hayret, eli sert bir şeye değdi. Çıkardı baktı, şık ada- mın parmağındaki yüzüktü, K bar yankesici çantayı çekerken yüzüğünü düşürmüştü. Fahire Hanım bir şey belli etmedi. — İşte, dedi, başka bir şey yok. x Ertesi gün yüzüğü bir kuyum- cuya götürdü. “ Sahte de olsa birkaç lira eder, zararım da ha- fiflemiş olur , diyordu. Kuyumcu taşın yalancı ve etrafının altın olduğunu ve yüzüğe 40 lira ve- rebileceğini söyledi Tabil Fahire H. bu fiatı maalmemnuniye kabul etti. Zira çalınan çantasında an- uk 7 lira vardı. yüzüğümden İktısat Vekilinin Tetkikleri (Baştarafı 1 inci uy!ıd.ı ) tüccarlarile yaptığı bir görüş- | mede aynen şunları söylemiştir: — “Takası iktısadi bönye- mizde normâl bir hadise olarak kabul etmek mümkün değildir. Takas vatandaşlarımız için bazı mertebe ıstırapları mucip olmak- tadır. Bunlar ihracatımızı — arttır- mak için ittihaxz edilen geçici tetbirlerdir. ,, Tütün meselesi Bugün memleketimizde 102.508 tütün müstahsili vardır. Vasati olarak tütün istihsalâtımız 22 mil- yon - kilodur. Yalmız bu seneki tütün rekoltesi havanın muha- lifeti — ve yedi buçuk milyon kilo olmuştur. Yapılan tetkike göre; eğer vasati olarak senevi tütün istihsalâtımız 15 milyon kiloda tutunabilirse bu para getiren mahsulün daha iyi fiatla satılması kabildir. Bu itibarladır ki —tütün istihsalâtını tahdit etmek fikri yeniden ortaya atılmış oluyor. Halbuki bu, bazı tütün mü- tehassıslarımız tarafından yanlış bir mütalea olarak telâkki edik mektedir. — Tütün — istihsalâtının tahdidi halinde birçok tütün İşçi- sinin açıkta kalması ihtimal da- hiline girmektedir. Bunun en iyisi, hastalıklar yüzün: en | ıblll'ül tütün xziraatinde şimdiye kadar ihtisas kesbetliği anlaşı hlanların tütün — ziraatile iştigal etmesine müsaade edilmeslidir. Adnan TAKVİM — CUMARTESİ 11 ŞUBAT 933 Resim — Tahlili — Kuponu Tablatinizi — üğrenmek — istiyorsanız resminizi S adsl kupon e bir- likte gönderiniz. — Rosminlz sırayı iâbidir. ve iade edilmez İtim, meslok veya san'at? uııııdıeı memleket Roslim — intişaz edecak m! ? Resimin klişes. BO “kurayluk Pıl mükabilinde çönderilepilie

Bu sayıdan diğer sayfalar: