26 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 1

26 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(ALKİN-.GÖZÜ HALKIN KULAĞI HALKIN DİLİ a işleri ı.ı.ı.ı-. I.ıı.ııl - »i Bon Posta. M. e Dleri telsforı Sene 6 — Nn: 9.)9 HAKSIZLIĞA RAZI DEĞİLİZ Silâh Konferansında İtirazla- rımıthemmıyetleKarşılandı Türkiyeye Ayrılan Tayyare Adedi Işçıler Ve İşsızler Arasında İ sızler r Ne İle Ve Nasıl Yaşarlar ? Kimsesizler Yurdunda Kimsesiz Ve İşsiz Çocuklarla Beraber Geçirilen Saatler Çok Azdır, Haksızlık Yapılmıştır ı Cenevre (Husust) — Silâhları azaltma konferansında Türk mu- rahhas heyetinin müzakerelere müdahalo — etmesi son derece mübim olarak telâkki edilmekte, siyas! mahafilde fevkalâde nazari dikkati celbetmektedir. Baş mu- rahhas vekili Cemal Hüsnti Beyin Boğazların askerlikten tecrit edi- miş bir vaziyetten çıkarılması lâzım geldiği şeklindeki talebi müzakerelere yeni bir istikamet vermiştir. Cemal Hüösnü Bey Makdonald projesini tenkit ederken Türkiye Bamına şunları istemiştir: 1 — Projede rey hakkı mese- lesinde müsavatsızlık vardır. Her devlete müsavi rey bakkı vorik melidir, 2 — Azskerlik müddeti azak Bıldığı takdirde ihtiyat kuvvetleri yoğaltılmamalıdır. 38 — Husus! ordu mevcutları maddesinde Türkiyenin de lsmi bulunmalıdır. 4 — Türkiye, verilen karar- ların ameli faydaları bulunmasını ve müsavat kaidesine kıymet verilmesini istemektedir. 5 — Hücum tankı bir tecavliz | Konferansa Türk tezini bildiren Cemal Hüsnü Bey silâhıdır. Milletler bu silâhi ta- mamen terketmelidirler, 6 — Projenin hava silâhları kısmında Türkiyeye büyük bir haksızlık edilmiştir. Türkiyeye tahsis edilen tayyare adedi, diğer devletlere tahsla edilenden çok daha aşağıdır. Türkiye Makdo- nald projesinin bu maddesini hayretle karşılamıştır. Cemal Hüsnü Bey Boğazlar meselesinden bahsederken bilhas- sa şunları söylemiştir: * — Lozan muahedesine mer- but Boğazlar mukavelesinin üçten dokuza kadar olan maddeleri, Boğazların serbestliğine ve Tür- kiyenin bu sahada üzerine almış olduğu vazifeleri yapmasına en- gel teşkil etmektedir.,, Bu #sözlerden sonra Cemal Hüsnü Bey silâhları bırakma işin- de Türkiyenin rolünden bahset- miş ve demiştir ki: “ — Efendiler, Türkiye, bu komlsyonun mesaisine İştirak et- tiği beş senedenberi, bütün me- deni milletlerin cesaretle önüne düştükleri bu igsail mefkürenin tahakkuk etmesi için mütevazı, fakat halisane, namuskürane ve samimi gayretler göstermekten ayrılmamıştır.,, Cemal Hüsnü Beyin Cenevre'de ortaya attığı Türk tezinin bütün tafsilâtını bildiren — telgraflarımız on birinci sayfamırzdadır, Kocası Ölen Bir Ana Çocugunu Satıyor Ş Diyor Ki: Ne Yapa-| — ' yım, Parasız Kaldım Satacağım ! Evvelki — günkü şöyle bir ilân vardı: *“En büyüğü 12 yaşında, en küçüğü 7 aylık olmak Üzere beş gocük a ım. 2 ay evvel ço- guklarımın babaları öldü. Hiçbir tanıdık, akrabam ve abbabım yoktur. Çok müşkül bir vaziyet- teyim. Semiha ismindeki küçük çocuğumu, süt hakkını vermek şartil alıp beni maişet kavgasında biraz hafifletecek bir hayır sahibi bulunmaz mı?,, Bu ilânın manası çok açıktır: Kadıncağız, kocasının ölümile ta- mamen — kendi Üzerine çöken geçim sıkmtısını Liraz olsun ha-» fifletmek için Öz çocuğunu mat- mak İstiyor. Bu kadın belki bir iş bulabilir ve bu sayede çocu- Yunu satmak gibl bir. çareye baş vurmaz. Fakat bunun istical göstermesinin her halde bir se- bebi olmak lâzımdır. En büyüğü (İ2 yaşımda, en küçüğü de 7 aylık olmak ürere gazetolerde Hatica Hanım ve çocukları ( Satmak istediği ç-ai kucağındadır ) beş çocuk sahibi olan bu kadın- çağız Beşiktaşta Dikilitaşta harap bir evde oturmaktadır. İsmi Hatice Hanımdır. Bir muharririmiz dün Hatice hanımı evinde ziyaret etti. Ev, kanbur- ları çıkmış, yamrıyumru bir kılığa bürünmüş, harap bir vaziyette- dir ve kendisine ölen kocasından kalmıştır. Hatice Hanım bu evin Üç odasından ikisini, kendi gibi fakir iki kadına az bir ücretle kiraya vermiştir. Bu ilk — malümattağ sonra muharririmizi — dinliyelim: Hatice Hanım Ssari ve <zalf benizli bir kadın, gözleri ağla- maktan ıslak ve kıpkırmızı olmuş. (Dıvıııı 9 uncu sayfadıa ) Kıııuuııln yurdunun genç sakinleri bir arada İşsizler nasıl yaşarlar? Muhte- lf cephelerden İşsizlerin hayat- larını tetkik ettikten sonra bu sualin — cevaplarımı şu — şekilde vereceğim: 1 — İşsizlerin bir. kıszmının, yanlarına sığınabilecek akrabaları vardır. 2 — Diğer bir kısmının kim- seleri yoktur. Sirkeci oteilerinde, hizmet mukabilinde yatacak bir kötü yer, yaşayabilncek kadar | yiyecek ve iyi kötü yemek bula- bilirler. 3 — Diğer bir kısmı, kahve peykelerinde yatmakta, kahveciye yardım mukabilinde karınlarını doyurabilmektedirler. 4 — Diğer bir kısmı ise, be- lediyenin açtığı kimsesizler yur- dunda barınanlardır. Ben Ayasofya camiinin avlu kapısından içeri girerken, bu İşsiz ( Devamı 8 inel #sayfada ) IBır Hiç Yüzünden Kanlı Bir Cinayet İşlenıldı Üç Arkadaş Birlik Olup Bir Delikanlıyı Feci Şekılde Öldürdüler Haliç Fenerinde bir hiç yüzünr den kanlı bir cinayet işlenmiş, genç bir erkek feci şekilde öldü- rülmüştür. Cinayet üç arkadaş tarafından işlenmiştir. Ylplı%m:ıl tahkikata göre, Şücaettin, Eyüp ve Ömer isminde Üüç arkadaş evvelki gece Fenerde Mollaaşk! mahallesinde oturan Hatice is- minde bir. kadının evine gitmiş- ler, bir oda da oturup öteden be- riden konuşmıya başlamışlardır. Bu sırada evde Hatice Hanımın erkek kardeşi Hüsnü Efendi He bulunuyordu. Dereden tepeden konuşulduğu bir sırada Üç arkadaştan birisi Hüsnü (Efendiyi — gücendirecek sözler ıbylımiq ve ikisi ırısındı Dil Musabakamız İSıncı Liste © I, Cemiyötinden * | va yakalanmışlardır. Karşılıkları aranacak arapça ve farsça kelimelerin 15 numaralı listesi şudur$ Rağmen, Rakabet, Rakam, Rakip, Razi, Renk, Resim, Resmi Rey. Refah, Remiz, Listelerde çıkan kelimelerden manaları birden fazla olanların her manası Için ayrı karşılıklar ileri sürülebilir. Cevaplar 11 inci Saytamızdadır bafiften ba başlıyan bir ağız kavgası çıkmıştır. Fakat misafirler sarhoş oldukları için dil kavgası kızışmış, iş tokat ve yumruğa binmiştir. Neticede Hüsnü Efendi üç arka- daştan bir haylı dayak yemiş ve bayılarak — yere — yıkılmıştır. Bu vaziyet karşısında üç kafadar işi dahua ileri götürmüşler ve bıçak- larımı çekerek yerde baygın yatan Hüsnü Efendiye rastgele sap- lamışlardır. Hatice Hanım kavgaya kan bulaştığını görünce pencere- yi açmış ve feryada başlamıştır. Bu feryat üzerine yetişen polislar vücudu delik deşik bir hala ge- len Hüsnü Efendiyi Balat haşta- hanesine götürmüşler, fakat xza- vallı adamcağız karnı parçalan- dığı İçin biraz şonra ölmüştür. Kanlı hâdisenin failleri de üç sa- atlik bir takip hareketinden son- Hâdise dün adliyeye intikal etmiş, müddek- umumi muavinlerinden bir zat İle adliye doktoru cinayetin İşlend- ği yere giderek tahkikat yapmış- lardır. Hadisenin failleri tevkif edilmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: