11 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

11 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Abdülhamitle Rus Sefiri- Kara Yürek Çetesi Tefrika No. 86 nin Bir Muhaveresi Abdülhamidin bir sualine sefir cevap verdi: “Hepsini kılıçtan geçirmek lâzım..,, — Son harp, memlekette bü- yük bir para buhranı husule getirdi. Hele bu kalp paraların çe- ğalması ticaret alemini büsbütün berbat etti.. Haaa,. Hazır aklıma gelmişken sorayım.. Şayet sizin memlekette, böyle kalp para ya- pan; ve bu suretle de devletin haysiyet ve nüfuzunu sarsan bir teşekkül ele geçse, bunlara ne ceza tertip edersiniz?. Dedi, Sefir bu sualden Ab- dülhamidin maksadını birdenbire anlayamadığı için boş bulunarak cevap verdi: — Rusya Çarlığı, kendi hak ve salâhiyetini ihlâl edenlere kar- şı en küçük bir müsamaha da bile bulunamaz. Şayet böyle bir file | yelerisalonun kaba tüylü halılanü 2e- içtisar edenler ele geçerse, bunlar hakkında en şedit cezayı tertip etmekte katiyyen tereddüt etmez. Abdülhamit, gülümsiyerek bir sual daha sordu: — Bufiile ictisar edenler, bü- yük bir komite halinde olursa ve bunların arasında ban ecnebiler de bulunursa, ne yaparsınız?.. © — Arzettim ya, şevketpenah.. Devletin hukukuna tecavüz eden- ler her kim olursa olsun ve her hangi şerait altında bulunursa bulunsun, bunların hiçbiri ceza- dan kurtulamaz. ı — Ya, bunlar derdest edilir- ken, hükümete de isyan eder- lerse.. » Sefir, Çar devletinin kudretini göstermiş olmak için azametle cevap verdi: — O zaman, Kazaklara emir verilir.. hepsi de kılıçtan geçirilir. Abdülhamit © kaşlarını çattı. Sefirin bu sözlerini, elinde bir silâh gibi kullandı: — Şu halde, bizim zabıta kuvvetlerimiz hak kazandı... Sa- bahtan beri Arnavutköy taş ocak- larında devam eden müsademe- pin aslını biliyor musunuz? işte bu hâdise, böyle bir meseleden ileri gelmiştir. Ne zamandanberi piyasayı alt üst eden ve maatte- essüf yalnız bizim değil. ecnebi ticaretini de müşkül vaziyetlere sürükleyen Okalpazan çetesinin mevkii keşfedilmiş.. Bunlar ele geçirilmek istenilmişti. Halbuki teslim olmamışlar.. hatta kendi- lerini 'derdest için giden zabıta memurlarına ateş açmışlardır. İşte, müsademe henüz devam ediyor. Dedikten sonra süküt etti. Abdülhamid'in bu sözleri, se- firi birdenbire şaşırttı. İşitti sözlere inanmamış gibi davrandı; — Ne münasebet, şevketpe- nah... Taşocaklarında bulunanlar, alelâde fakir amelelerden mürek- keptir. o Bunların O kalpazanlıkla hiçbir münasebeti olmıyacağına » dair teminat verebilirim, Diye bağırdı, Abdülhamit, mukabele etti: — Teminat vermek gibi ağır bir yük altına girmekte acele etmeyiniz. Amele dediğiniz bu yine telâşsızca Z dizi â ği led İN in m mam b min 2 il KA Yİ A A A e AŞ iç adamların yaptıkları paraları gör- mek isermisiniz?.. Sefir, gayri memul bir hâdise karşısında bulunduğunu zannederek! yorsunuz üstad telâşla cevap verdi: — Şüphesiz. O zaman, Abdülhamit, elini uzattı. Çıngırağın kordonunu çek- ti. İçeri giren müsahibe: — Beşiktaş karakolundan ge- len mecidiye torbasını getiriniz. Dedi. Torba içeri geldiği zaman da, elile salonun ortasını göstererek: — Şuraya dökünüz Emrini verdi. Musahip, torbanın ağzını açtı, Dibinden tutarak içindeki mecidi- rine boşalttı. Sejir, yerinden siçı- radı. Bunlardan birkaç tanesini eline aldı. Evirip çevirmiye baş- ladı... Hem bunları tetkik ediyor, hem de: — Çok hayret edilecek şey... Bu amele. bu cahil ve kaba adamlar.. bilmem ki bunları nasıl yapabilmişler.. şüphesiz bunlar bu işte yalnız değildirler... Belki de sizin tebaanızdan bazı kimseler tarafından teşvik edilmişlerdir. Diyordu. Abdülhamit te ayağa kalk- mıştı, Sefirin bu sözlerine de şu suretle mukabelede bulundu: — İhtimalki aralarında bizim tebaamızdan olanlar da vardır. Fakat asıl bu meseleyi idare edenlerm kimler olduğunu bili- yor musunuz? — Hayır, — Şu halde, onu size ben söyliyeyim.. Haniya bir zamanlar, Beyoğlunda büyük büyük facia- lara sebebiyet veren ve sizin ta- rafınızdan da mütemadiyen şikâ- yet edilen bir Kara Yürek çetesi vardı. — Evet, — İşte, bu işi yapanlar, biz- zat onlardır, — Fakat şevketpenah.. Bu caniler, çoktan ele geçmişlerdir. Hatta dündenberi deveran eden bir şayiaya bakılırsa, hapsolun- dukları yerden firar etmişler. İtalyaya gitmişlerdir. — Çok hakkınız var. Fakat yapılan tahkikat ile anlaşılmıştır ki Karayürek çetesini teşkil eden- ler, sadece ele geçenlerden iba- ret değildir. Bunların bir şubesi de Arnavutköy taş ocaklarına çekilmiş ve gerek devletimizin hak ve haysiyetini. Ve gerekse, yerli ve ecnebilerin ticaretini ih- lâl edecek şu işe mücaseret et- mişlerdir. Biraz evvel siz de söy- lediniz ki, bu gibi efF'ale cüret edenleri şiddetle tecziye etmek bir devlet için en büyük vazifedir. — Fakat, — Sözüm, henüz bitmedi... Şu anda, hükümet bir mesele karşısında bulunuyor. (Arkas var şevketpenah.... .SON POSTA Taş Devrinde : 6, a — Ne Kadar Selâsetle yazı- Konservatuvara Nasıl Girilir ? Konservatuvar Belediyeye tâ- bidir. “ Şan , için yaş mevzubahs değildir. 11 yaşından küçük ta- lebe alınmaz diğer telli sazlar, viyolonsel, keman piyano, viyola dersleri için 15 yaş azamidir. Talebe haftanın muayyen günle- rinde ikişer defa saz ve nazari i ders alır. Müterakki talebe için ayrıca imtihanlar o vardır. Devam mecburi, tedrisat muhtelittir. Ta- lebeden ayda 150 kuruş ders ücreti alınır. Yardımcı derslere devam etmiyen talebe imtihana kabul edimez. Bilumum yaylı saz- lar ve piyano için Konservatuvar 9 senedir. Bunun beşi başlangıç, dördü tekemmül devresidir. Mektep neharidir ve tedrisata teşrinievvel birde başlanır. Kayıt ve kabul için İlkmek- tep şahadetnamesi, aşı kâğdı, sıhhat raporu nüfus (tezkeresi lâzımdır. * Kadıköy (Kızıltoprak Taş köprü Kayışdağ enddesi No. 5 Nurettin Beye: Bugünlerde liselerde, muallim mekteplerinde, san'at mekteple- rinde leyli meccanilik imtihanları yapılacktır. Bu müsabaka imti- hanlarinn şeraiti gazetelerde ilân edilecektir. | Gazeteleri (o takip ediniz. * Maltepede o Mehmet ve Mustafa Efendilere: Vaziyeti bir kere de Maarif vekiline bildiriniz. * Tekirdağında Alımet Beye: Bu sene sanatlar mektebine 20 leyli meccani alınacaktır. Alı-” nacak talebe tahriri bir müsabaka imtihanına tabi tutulur. Müsabaka imtihanı İlkmekteplerde okunan türkçe, riyaziye, tarih coğrafya, yurt bilgisi ve resimden ibarettir. 12-15 yaşında olmak lâzımdır. Müsabaka imtihanına İlkmektep mezunları alınmaktadır. Leyli üc- reti senede 150 liradır. * Konya Ereğlisinda İranlı 2. M Kemal Beye: Tıp Fakültesinin dişçi kısmına girmek için tabiiyet şartı aranmaz. Bu kısma girebilmek için lise mezunu olmak lâzımdır. * Daricada bakkal Bilecikli İbrahim Hilmi kerimesi Ayşe Hanıma: Mektep neharidir. Diğer şera- iti geçenlerde yazmıştık. * Babaeski'de İsmail, Vefa'da Kova- cılar caddesinde Neşet Beyleret Bahriye Gedikli Küçük Zabit Mektebi şeraitini Kasımpaşa'da Bahriye Matbaasından sorunuz. Mektepşi j Bu Sütunda Hergün Fransızcadan Tercüme ÂYE Yazan: Valle Eden: Hatice MİNYATÜR Michel küçük yaşında ana ve ve babasını kaybetmiş olduğu için onu teyzesi büyütmüştü. © La lıklı ve son derecede zayif olarak büyüdü. Onların familyasında da- ima böyle nahif bünyeliler olmuş- tu. Bunun için teyzesi kendisini büyük bir ihtimamla yetiştirmişti. yordu. tavsiyesile ken- disini zaman için Nise li ar kadın bunu bü- yük fedai la yapmıştı. Mi- chel buna, ancak or. para kazanabileceğini ümit ede- rek razı olmuştu. Genç adam fevkalâde | minyatür yapar- dı. Ümidi çıkmadı. Âz za manda sâyi ile para kazandı. Nisde bulunduğu esnada Mis Mand Madison isminde ç bir Amerikalı kızla tanıştı. Hichel'in güzel ve solgun yüzü, kibar et- vari genç kızın pek çabuk dost- luk ve teveccühünü kazandı. Az vakitte gayet iyi dost oldular, Daima beraber gezmiye gidiyor- lar, gazinoda (o dansediyorlardı. Mis Mand zeki olduğu kadar da güzeldi. e Delikanlının kalbinde ona karşı derin ve samimi bir duygu uyanmıştı. Fakat bunu hiçbir hareketle genç kıza bik medi Bir nisan akşamı Mis Mand gayet kederli bir çehre ve ağir ae kızarmış gözlerle Mi- "un ına gelmişti. - Haftanın e Paris'e gi- diyoruz, dedi, Orada on onbeş gün kaldıktan sonra Nevyork'a e iz. Babamın orada ulunması İâzımmış, yalvardım yakardım nafile, muhakkak gide- cekmişiz! öyle üzüldüm ki. işte daha gün buradayız. Sonra kim bilir bir daha irimizi iz kabil olabilecek mi? Michel'un yağ dolmuştu, teheyyücünden bir kelime söyli- yemiyordu. Genç kız bu elemli sükütu bozmak için cebinden bir resim çıkararak: . — Bakınız, dedi. Küçük dostu- nuzu hatırlamanız için size bir fotoğrafimi (o hediye (ediyorum. Emin olunuzki bende sizi hiç unutmayacağım! * Michel sevdiği kızı istasyona AE Resminizi götürdüğü zaman büyük bir keder içinde idi. Fakat ondan bu ümit- sizliğini saklamak için cebrinefs odiyordu. ayrılırlarken kıza kıza küçük bir paket e ve ancak tren kalktıktan sonra aç- masını rica etti. Müteessir gözlerle biribirlerine baktılar ve ayrıldılar, Tren hareket edince Mand paketi açtı. Bu pakette kendisinin enfes hir minyatürünü ge sevincinden kıpkırmızı esildi, Michel bütün maharetile onun resmini yapmiştı. Genç kız bu minyatürü uzun uzun öptükten sora çantasına koydu. * Michel Parise avdet etti; man sıhhatli gayet iyi idi. 'akat kalben hâlâ hastayı Mand git- tikten sonra ona iki üç defa yaz- mıştı. Sonra bu mektupların ar- kası kesiliverdi.. li kızdan onda bir resim ile beraber ge- girdikleri tatlı saatlerin hâtıra- sından başka bir şey kalmamıştı. z hhütln bi Bir sabah ona mektup getirdiler. Daha zarfı açmadan üstündeki ve yazısından bunun Mand'dan ol- duğunu anlamıştı. Genç kız ona şöyle iile e Miyezlr Villa Fozcal, taşıyor. Mi in karısı oldum. Bugün çok mes'ut ve çok i bir kadınım. Size iki bir çek gönderiyorum. Sakın ba- na darılmayınız. Bu o harikulâde minyatürün bedeli değildir. An- cak onu yeniden bulmaktan mü- tevellit saadetimin bir nişanesidir. Sevgili Michel size bütün kal- bimle saadet ve muvaffakıyet temenni ederim. Beni unutmayınız. Say ram Bize Gönderiniz, Size Tabiatinizi Söyliyelim pr” Resminisi kupon ile gönderiniz. Kupon diğer sayfamızdadır. 62 Mehmet Efendi ; Çok konuşmaz, sert ve haşin bir tavrı var» sa da suyuna Bey; Zekidir. Kendisini gös- termesini ove kendisine (o €- hemmiyet ver- dirmesini bilir, Gözü büyük- tedir. Hâdise- lere karşı has- cas d vanır, arka saşlarile geçim hususunda uy « olur. i De) 69 Nermin Hanım; Zekidir. Ça- buk müşteki vaziyet © alır. Arka daşlarile gürültülü “ko- 7 babsında müş- 8 | külpesent dav ranmaz, vazifesinde mes'uliyet ve tenkitten çekinir, Sd

Bu sayıdan diğer sayfalar: