11 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

11 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

_"J 1“ j ( Hadiseleri | ayatı Ayıran Fasıla... Uzun zaman, insanlar, ölümle Tş| hayat arasında in- tikali bir devre bulunduğunu zan- netmişlerdir. Me- selâ, ölen bir adamın, hayattan ayrılmadan evvel uyku ile ayıklık arasında olduğu gibi garip bir ııyuıuklugı düştüğü farzedilirdi. Çok defa yapılan doktor müda- haleleri, yarı yarıya ölmüş olan hastayı tekrar hayata iadeye matuf bulunurdu. Fakat bugün, artık bu ihtimal bir masal haline gelmiştir. Anlaşılmıştır. ki ölüm ile hayat arasında intikali bir devre yoktur. Ta ki bir hasta, ölümün bütün arâzını ıbıtm;: ba; ığa düşmüş olmasın. ıüıyın:lırııdımm ölüp- ölmediğini anlamak gayet kolaydır. Metot İkar denilen usul ile hastaya flü- öresni şırınga - edilerek - vaziyet anlaşılmaktadır. Halbuki bu usul keşfedilmeden evvel, binlerce in- sanın, öldü diye ve sırf ölü man- zarası arzeden bir baygınlığa düştükleri için diri diri gömül- dükleri muhakkaktır. * obel sulh mükâfatının bu sene, İtalyan Bağvekili M. Nobel Musoliniye verik mesine dair bir teklif vardır. Bu teklifin — sebebi, Harp tehlikesini hiç olmazsa bir- 'ntikul Halı Tanımayor Mükâfatına Dair kaç sene geri atan dörtler misa- | kının imzasında M. Musolini'nin | büyük bir rol oynamış bulunma- sıdır. Buna mukabil, Sırbistanın Sübotika darülfünunu hukuk fa- kültesi profesörleri, bu mükâfatın M. Musolini'ye değil, bundan evvel, İtalyadan Macaristana gizli silâh kaçırılırken hâdiseyi mey- dana çıkaran Avusturya gümrük we şimendifer memurlarına veril- mesini teklif etmişlerdir. Bunun için Norveç Mebusan meclisine bir de isti da göndermişlerdir. Bu süretle Nöbel sulh mükâfatı, bu mükâfatı tesis eden adamın düşüncesi hilafına olarak sulh fikrinin yayılmasına değil, millet- ler arasında yeni yeni ihtilâfların çıkmasına hizmet etmiş oluyor. Çünkü İtalya Yugoslavyanın arası ötedenberi açıktır. Yugoslav pro- fesörlerinin siyasi olduğu mu- hakkak — bulunan bu hareket tarzlarile bu ihtilâf, her halde hafiflemiş olmıyacak, bilâkis ar- tacaktır. Darülfünun profesörleri- nin, doğrusu, bu gibi siyasi emel- lere alet olmaları insana hazin geliyor. Bır müddettuben 'ıpıııyı- da sık sık ilân edilen grevler, memleket dahilinde müna- kale - hizmetlerini baltalıyacak — ka- dar genişlemiş bulunuyor. Bütün süratile ilerliyen bir ekspres tre- ninin birdenbire durup hareket etmemesi ve şimendifer müstah- demininin böylece grev ilân etme- leri hiç te ender addolunabilecek bir hâdise değildir. Hatta geçen- lerde, vazifesini ihmal eden bir tren hizmetçisinin vazifesine niha- yet verildiği için, bütün hat üıe- rinde ilân olunan grev, üzerinde, saatlerce ııılılryıt fııll» tini felce uğratmıştır. Ameleye r bulunması için fazla makine kullanılmamasını istemek te son ııııııııııî bir modası haline gek- iştir. İspanya, şimdi, içtimai bir m içinde bulunuyor. Bu cidalin i istikamette kat'iyetle niha- mem Vi di e Sıcaklarda Mahallebiciler... A Vallahi Bir Dakika Şuradan Şuraya Kıpırdanmam. Patlamadınız Ya! — Yaz Dedir Mi, Geç.. Damat Beni Boyle; Su İçinde Görse, Hemen Terkosa Tavsiye Etmiye Yeltenecek! *“Çıplaklar :emıyeb,. ni kur- mak isteyen zat, eğer zeki bir adamsa, İstanbulun bugünlerdeki cehennemi sıcaklarından istifade etmelidir. 39,5 hararette, buram buram ter döküp baygınlıklar geçirirken, böyle bir cemiyete hiç girilmez mi?. düşünün bir kere: Ceketin, pantalonun, gömleğin, çorabın, ayakkabının, şapkanın — velhasıl üstte baştaki her şeyin bir anda yok oluvermesi, ne* güzel şey... » Bugünlerde pi- yasada en çok iş gören muhal- lebici dükkân- larıdır. Hergün, belki ona yakın dondurma — ku- tusu — donduürü- lur, tavuk gö- güsleri» mahalle- biler, - sütlaçlar, ye kremalar buz içinde — saklıdır- lar. Hele Sultan- hamamı ile Yeni- cami ve posta- hane civarındaki mahallebiciler bugünlerde — öyle dolu ki.. Uzak yerlerden, çoluklu ço- cuklu Mahmutpaşadaki alış ve- rişlere gelenler, gidişte ve dö- nüşte mutlaka bu mahallebici “dükkânlarında - mola — verirler. Yol masrafının beş altı misli para burada soğuğun karşısında eriyip kalır. * Kapıdan evvelâ şişman bir Hammefendi girdi. Arkasından da üç minyon ve tatlı genç kız.. Hanımefendi okadar terlemiş ki, arkasının iki küreği, sanki ufacık bir göl.. Koltuk altları, suya ba- tırılp çıkarılan taze buzağı etleri gibi vıcık vıcık oynaşıyor. Minyon ve tatlı genç kızlardan biri seslendi: — ÂAnne, saat ikiyi yirmi geçiyor.. Vapuru kaçırırsak üç saat daha bekleriz.. Hanımefendi — hiç — oralarda mı ?.. Parlak aynah dükkânın muşamba kanapelerine çökünce uzun bir nefes aldı: — Ohhhhi!. Ayol, bu ter de- gil sanki 'etim ağlıyor!.. Bu ne sıcak.. Di — Anne, beş dakika oturup kalkalım.. yoksa.. * Şişman hanımefendi, çantasın- dan ipek bir mendil çıkarmış, habire siliniyordu. — A vallahi beş dakika de- ğgil, yarım dakika deseniz kıpır- damam.. bir saatçık şurada teri- mi> kurutmadan, bir yere adım atmam.. patlamadınız. yal.. Ada bugün de Ada, yarın da Ada.. ne zorunuz var!.. Kızlar ısrar etmiye başlayınca, Hanımefendi biraz daha yerleşti ve seslendi: — Baksana evlâdım.. Bana evvelâ bir limonata.. Dondurma z ile beraber.. Sonra da soğuk bir tavukgöğsü.. X Hadi ayol.. İki saat sizin servisinizi mi bekliyeceğiz?. canım öyle, cebim yırtılacak !.. — Ay, rezil ettin beni!.. Ne oluyorsun ? Yürü... Kapıdan evvelâ bir yığın paketle iki çift kadın ve er- Kırmızı yanaklı Arnavut ço- | kek ayağı göründü.. Erkeğin cuğu koşarak geldi : — Buyurun Hanımefendi.. — A, alay mı ediyorsun be- nimle!, Ayol biraz evvel bir li- monata ile beraber dondurma istedimdi!.. Buyurunu var mı Bir mahallebici dükkânı bunun?. Hadi Bak kızlar ne isti- yorlar?. Ha, şu vantilâtörü bu ,ştarafa çevirsene!. Hanımefendi, ince tül kostü- münü parmak uçlarile tutup tutup kaldırıyor, elindeki gazete - ile göğsünün içlerine hava yetiştir- miye çalışıyordu.. Evvelâ korsasının bağını gev- şetti ve kanepeye büsbütün yayı- larak bacaklarını açtı: — Yaz dedi geç.. Damat, beni böyle — su “içinde — görse, yine alay —edetek — yine- beni terkosa tavsiye etmiye yeltenecek.. Hınzırı bilirim. Geçen yaz da bu zamanlarda yaptığı muziplik hâlâ hatırımdadır. Hani Şefikanın canı çekmeseydi, ne yapar yapar, içi- nizden birine alırdım kâfiri.. Kızların hoşuna gitti bu ta- savvur.. Fena değil.. Hani bu za- manda kızlara koca bulmak mil- yonlarca işsize iş bulmak kadar güç.. * — Girsene canim ne duru- yorsun ? — Yahu, ceketimin cebi ka- pinin tokıııığını takıldı.. İııııe vücudu ortalıkta yok.. Nihayet şöyle, dükkânın içine yürüyünce, mübarek görünüverdi. Hanımefen- di süslümü, süslü.. Güzelmi güzel.. Allah için melek misali.. Zavallı adam, 'N'a.ıı yüklerin altında metçi, bir köle belki — bukadar yük taşımaz, bu- kadar — eziyet çekmezdi.. Hanımefendi paketleri — birer birer, masa üz- tüne bırakınca, erkek derin bir nefes aldı.. Yüzü kıpkırmızı kesil- mişti. Boram bo- ram ter döküyor- du.. Gözel karı- sının, tersiz yüzü- ne bakınca bir- denbire isyan et- mek istedi: — Bu sıcak, yetmiyormuş gibi bir de senin paketlerin... Vallahi Neclâ, bir gün Çat diye... Kadın gözlerini hiddetle ko- casına dikti ve elini sallıyarak kuru sesle: Erkek boynunu büktü.. kadın bomurdanarak başını çevirdi. * Arnavuda “iş var!, demişler, “neredel, demiş, “cehennemde!,, demişler, “aylık kaç!,, demiş.. Bunun gibi, Arnavut muhalle- biciler de galiba, o gün bugün, ehenneme memur olmuşlar.. Bu cehennemi sıcaklar, sanki onlara Cenabıhakkın bir lâtfü, bir ih- sanı... Eğer Azrail aleyhisselâm, bun- ların canını, alırken: — Haydi — cennetel, — Demiş bulunsa derhal yataklarından fır- hyacaklar : — Sicak orada çok mu diye soracaklar!.. Sıcağın bu kadarı, işte ancak muhallebicilere yarıyor...' * * * Çene Suyuna Bir|Bir Köyümüzün Gezinti Yapıldı İzmit, (Husüsi) — Halkevi Çene suyuna bir gezinti tertip etmiş, bu gezintiye iştirak eden- ler için de 8 otomobil ve 15 at hazırlanmıştır. Davetliler meya- nında vali Eşref, meb'us Ragıp ve Ali, belediye reisi Kemal, polis müdürü Fevzi Beylerle sair hükümet, belediye ve fırka erkâ- nı vardı. Gezinti çok eğlenceli olmuş, suyun membâi başında akşama kadar çene çalınmıştır. Nufus Vaziyeti Bursa ( Hususi ) — Karacabey şosesi üzerinde ve şehire 10 kilo- metre mesafede Beşevler köyü vardır. Umumi harp ve İstiklâl | bu köyün 48 | mücahedesinde çocuğu şehit olmuştur. Köy 39 evlidir. Cümhuriyetin ilânından bugüne kadar bu köyde beş kişi ölmüş, 63 çocuk doğmuştur. 'Yani köy umumi harp senelerin- den evvelki nüfusunu bulmuş ve geçmiştir. eçen Bilmece- mızı Do ru Halledenler Birer kart alacaklar: Kütahya Pulâtbey mahallesi hacı Salih Bey kızı Muhterem, Adana Ka- lekapın Dutluhan karşısında Hamdi Bey hızı Ayşe Erenköy kız lisesi tale- besinden 384 Nezihe, Ayasofya Yeni- saraçane 18 Nafia Yakup, İzmir Buca Eskibelediye sokak 18, Kadıköy Orta- mektebi talebesinden 706 Nazım, İstan- bul 41 inci mektepten 21 Kemal, Kay- seri sarrf Nuri Bey kızı Fatma, Kum- kapı Pezazyan mektebi talebesinden 831 Simon, Aydın istasyonunda tami- rât müfettişi Hüseyin Bey oğlu Mah- mut, İstanbul 44 üncü mektepten 414 Sedat, Adapazarı sarraf İsmail Bey kızı Nimet, Topane Şükriye, Söke tüc- car Galip Bey oğlu İhsan, Adana Me- lekzade Abdülkadir Bey oğlu Salâhai- tin 62, İstanbül 1 inci mektepten S6 Müeddep, Büyükada İlkmektepten &2 Sabiha, Bursa Setbşmı Namazgâh cad- desi - Haciakender sokak 10 Ayten, Ankara Muhatfız alayı T. 2 B. 6 Mel- met oğlu Abdullah çavuş, Kırklarıli #süvari 18 üncü alay kâtibi Ali Rıza Bey oğlu Rıdvan, Anadoluhisar Göksu- yu 88 üçüncü mektep talebesinden 125 Emine, İzmir İstanbulhan 34 Saffet, Kastamonu İslendiyar mahallesinde 19 Sulhi Bey oğlu 'Tevfik, Galatasaray listesi talebesinden 1508 Naci, Sehzade- başı Sorezli sokak 22 Neriman, İstan- bul Etyemez tıramvay caddesi 158 Muallü, Çorum tüccar Ciritzade Ali Bey oğlu Yaşar, İzmit nalbur Mustafa Hilmi efendiden Akçekoca mektebi ta- lebesinden Nuriye, Tokat Cumburiyet Tlkmektebi talebesinden 210 A, İhsan Gerede Miaakımilli mektebi talebesin- den 52 İsmail Cengiz, Maltepâ askeri Hisesi talebesinden 2456 Aziz Yılmaz, 44 üncü İlkmektep talebesinden 180 Muzatfor, Ankara İsmetpaşa İlkmektebi talebesinden 188 Cahide, Balıkesir Mer- kez kumandanlığı inzibat zabiti Kemal Bey kızı Kevser, Salihli avukat Hayri Bey kızı Snadet, İstanbül Sultanahmet Raşitbey apartıman 1 Meliha, İstanbul 1 inci mektep talebesinden 141 Husnü, Ödemiş noter M. Zeki Bey oğlu Gu- zanfer, Tekirdağ vilâyet konağı yuundı 8 Ahmet Mithat Bey kızı Enise, Darı- ca İlkmektep talebesinden SŞemsettin Münir, Şişli Harman sokak 12 Jülide, İatanbul 2 inci mektep talebesinden 48 Müfide, Kazlıçeşme Demirhane caddesi 77 Halide, Tekirdağ Postane kolu memu rü Sela Bey kızı Nergiz, Uzunköprü Rızaefendi mahallesinde 4 Seler Bey kızı Tülia, İatanbul 1 inci İlkmektepten Fatma, Kanbca 64Fatma, Şişli Terakki lisesi talebesinden Turğut Hilmi, Spvas erkek İinesi talebesinden 185 Suzi, Kabataş örkek İlisesi talebesinden 463 Necmi Bey ve Hanımlar. Bir Tecavüz Adapazarı ( Hususi) — Meh- met oğlu Şevki isminde bir- sabı- kalı Kümülük köyüLe giderek Zekeriya oğlu Kâmilin bastan beklemekte olan yedi yaşındaki kızına tecavüz etmiştir. Kız fazla ıstırap çektiği için ağır hastalanmış ve Adapazarı hasta- nesine nakledilmiştir, Mehmet oglu Nafız isminde bir adamın evini de soymuş — olan ve aran- makta bulunan mütecaviz yaka- Tanmış, gıvld' edilmiş ve adliyeye -— TAKVİM — CUMA Hızır 11 AĞUSTOS 933 98 Rumt 145 |20 01 154 (3 06

Bu sayıdan diğer sayfalar: