14 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngı'liz Japon Rekabeti Japon haşmeti, Japon emperya- İil—.’i I:’kı&ı: ıilı"atl'll ıpdımiıılı önün- deki mesafeyi katediyor ki bu kut- vetin er, geç önündeki manialarla müsademe etmesi artık kaçınılmaz bir zaruret oluyor. Şimdiye kadar Japonyanın önünde herkes, bu ma- niayı, Amerika olmak üzere görüyor- du. Bizzat Japonlar, manianın İngil- tereden bir başkası olııııdı£ iddia- sındadırlar. Bakınız Tokyo'da çıkan Hi - No - De gazetesi, iki devletin karşılıklı vaziyetleri hakkında neler yazıyor: “Japonya ile Amerika, Rusya ile Japonya arasında bir harp ihtimali har zaman halkın gözü önünde bulanurken büyük Britanya ile jı&:ryı arasında bir müsademe ihtimal hiç kimse hatırına ıeıhıımlgL Son vukuat, Japonyadan daha iİnatçı bir. hasım Mmevcut olmadığım göstermiştir. Onun düşmanlığı” gerek Sovyet Rusya, ge- rek Amerikan husumetini fersah fer- sah ileri geçiyor ve bunların hepsin- den daha kahpece hareket ediyor. İki millet arasında hasıl olan nef- ret, son otuz senelik İktısadi inkişa- fın bir neticesidir. Mücadele sahası Çin ve Hindistan olmak üzere şark- taki rekabetleri kat't bir anlaşama- mazlığa müncer olmuştur. : - Teşekkür etmek lâzımdır ki bütün bu iktısadi müsademelerde — zafer bizde kalmıştır. Çin ve Hint gibi iki piyasada Japonyanın hüâkimiyeti tahakkuk ediyor. ç Hiçbir. yerde muvaffakıyetsizliğe Uğramıyan Japonya etrafına Igayıu- yet ve gençlik saçarak tabii Iı_ıı Sü- rette inkişaf etmektedir. Şimdi Bü. yük Britanya hattı hareketini değiş- tirmiş, Amerikanın dostluğunu ara- miya başlamıştır. Taki bu devlet va- mtasile Japonya üzerinde tazyik İcra ettirsin. b Vaşington konferansını takip eden ve Büyük OÖkyanos işlerine müteallik bulunan konferanslar - İngiliz diplo- masisinin — muhtelif — tezahürlerinden başka — şeyler — değillerdir. Onun içindir ki İngilir - Japon münaseba- tının önüne geçilmez mukadderatla- rına doğru yollandığını söyliyebiliriz.,, Silreyya Paris ve Roma Görüşmeleri Londra 13 — İngiliz siyasi meha- fili 18 eylülde Pariste yapılacak mü- zakereleri bir noktai nazar teatisinin takip etmek ihtimalinin mevcut oldu- gunu kaydediyorlar. Bu takdirde görüşmelere, Milletler Cemiyeti konseyi toplanmadan evvel Roma'da devam edilebilir. Bununla beraber kat'i olarak tes- bit edilmiş — birşey yoktur. Ve bu düşüncelerin tatbik sahasınakonması Paris müzakerelerinin — neticelerine bağlıdır. —— >—> Hitler Muvaffak Olacak Mı? — SON POSTA T T TÇ Ç A Kışın Açlığa Ve Soğuğa Karşı Müthiş Bir Mücadeleye Girişiliyor Berlin 13 — Propaganda nazıri M. Gobbels, dün yapılan büyük bir toplantıda “ Kışın açlığa ve soğuga karşı mücadele hareketinin başlama- # münasebetile söylediği bir nutukta bu mücadeleye ait teşkilât hakkında etraflı malümat vermiştir. M. Göbbels, hükümetin geniş mik- yasta giriştiği faaliyet ve teşebbüs sayesinde işsizlerin sayısında şimdis ye kadar iki milyon kişilik bir azal- ma görüldüğünü hatırlatmış ve de- miştir ki: * Hükümet, herşeyin yapılıp bit« miş olmadığını pek İyi biliyor. Şimdi anıl iş- işsizliğe karşı mücadelenin ikinci safhasını açmaktır. *“ Bu mücadele şimdiye kadar elde edilen neticelerin korunup kuvvet- lenmesi maksadını gözetecektir. Bu- munla beraber hükümet geriye kalan işsizleri sefaletlerile başbaşa bıraka- cak değildir. Hükümet büyük bir ardım teşkilâtı hazırlamıştır. Bu teş- ı;ınm temeli 'şu düşüncedir: “Sımıf ve meslek farkı gözetilmek- sizin bütün millet gelecek kış mev- #iminde hiçbir kimsenin soğuktan ve açlıktan sıkıntiı çekmemesini temin edecek sürette hareket ederek bü yardım işine karışması gerekliğidir. M. Göbbels, sözünü şöyle bitirmiş- tiri * Milliyetçi sosyalistlik, ıetg;lıleu bir sosyallat fırkası olduğunu, su- vetle göstermektedir. Bununla bara- ber onun sosyalistliği kuru lâflar çerçevesi içinde kalmıyan, çalışan bir sosyalistliktir. * Her fert, herkes için ve herkes her fert için., Bizim çalışma düsturumuz ve rem- zimiz, şu olmalıdır: * Umumi menfaat, husüsi ve för- di menfaatten üstündür., M. Heriyo'nun Parise avdeti Paris 13— Balkanlarda ve Rusya- da yaptığı seyahatten dönen M. Heryo Pariste şimal istasyonuna gelmiştir. Radikal Sosyalist — fırkası — reisi, istasyonda M. Chautemps tarafından karşılanmış, herhangi bir beyanatta bulunmak istememiş, kısaca şunları söylemiştir: “Biliyorsunuz ki, Bulgaristanı Tür- kiyeyi ve Rusyayı gezip gördüm. Bu seyahat hakkında her gün malümat aldınız. Gayet iyi bir surette karşılan- dığım, gerek benim ve gerek refaka- timdeki murahhas heyet azasının bu çok sıcak karşılanmadan pek ziyade memnun — kaldığımızı söylemekten başka ne diyebilirim? Dünkülerin Romanı Bâna ilk zâmanlar bedbin diyen arkadaşlar son ayların hâ- diseleri karşısında benden daha bedbin oldular. Memleket meçhul bir akibete gidiyor. Bu cereyanı durduracak kuvvet görünmiyor. Her mağlübi- yet Enver Paşayı daha zalim bir diktatör yapıyor. Öyle bir vazi- yete gehndıw:hk meclis, kabine, gibi mes'uliyeti idare eden ve Paylaşan — teşekküllerin — değeri dı. He başkumandanın Ülldıldınndır:î ğ Bu dudaklar son defa küçük bükülüşle koca bir Türk kol- Ordusunu — Viyanayı — kurtarmak için Galiçyaya kadar gönderdi. Rus ordularını Galiçya dağ- da Ayvusturyalılara karşı tu- tacak Türk kahramanları Erzu- “l!_n'dı, Erzincan'da, * Gümüşha- De'deki öz yurtlarının Rus kazak- ir tarafından çiğnendiğini bile :'::ü:îşkumındımn emrini yerine iler. Türk büyüğüne k he kadar itaatlidir. Buıığ':ı üi Yük misali işte burada.. Burhan Cahit almak uh= galiba. Eğer sakat — tabiye bir Edebi Roman 74 ea Fakat ona herşeyi yaptırabi- lecek mevkie gelenlerin bu itaatlı insanı en lüzumsuz yerlerde har- camlarına milli vicdan tahammül edemiyor, Koca Türk kolordusu Sıvası tehdit eden Rus ordularını bıra- karak Viyanayı tehlikeye sokan Rus ordularına karşı cephe al- mıya gitti. Kayser erkâmıharbiyesinin: — Nihai zafer Avrupa kıt'asın- dadır! Diye verdiği garip ve şey- tanca hükmün ne'icesi... Onlar gittiler. Vazifeyi, itaati her şeyin üs- tünde bilen Türk askeri silâhının hakkını her yerde verir. Yeter ki bu kahraman askerleri şuurşuz kumandalar altında harcamaktan çekinmeli. Enver Paşa Sarıkamışta kanı- na girdiği yirmi otuz bin Türk dilâverinin intikamını Galiçyada Almanların Nu rembergte geçen hafta — yaptıkları nümayiş, bu se- İ hada misli gö- | rülmemiş —teze- $ hürlerden — biri- dir, Alman Hitler fırkası bu şehir- de — köngresini toplamıştır. —Al. manyamıt — her tarafından — 160 bin Hitlerci aza kongreye iştirak etmiştir, iğer nümayişçiler ve seyircilerle bir. Tikte Zeplin mey. danına bir mik p yon insan top- lanmıştır. Nuremberg Nümayişi Siyağî Bir Kavg:; Belçika - Almanya Hudu- dunda Bir Hâdise Çıktı Paris 13 — Jurnal gazetesine Brük- selden bildiriliyor; Belçika Ardenleri ve Lüksemburg da bir gezme yapan Dinant ahalisin- den 20 kişi kadar Treve giderek “Mukaddes Hırka, yı ziyaret etmek istemişlerdir. Hudutta kontrol edildikten sonra otobüs Almanyaya girmiş, fakat biraz sonra ügiformalı altı Hitlerci otobüsü durdurmuşlar, içindekileri indirmişler, evraklarını istiyerek kendilerini tahkir etmişlerdir. Bu harekete itiraz edil- miş ve sonra kavga çıkmıştır. Otobüs şuförü, Nazi'ler tarafından dövülmüştür. SonraBelçikalıları silâhları ile tehdit eden Naziler anları otobüse bindirerek Trevese göndermişlerdir. Pazar günündenberi Belçikalılardan cinnet eseri — değilse fâhiş bir cehalet nümunesi demektir. Her iki takdirde mesuliyet hayatla — ödenemiyecek — kadar ağırdır. Tarih bunları nasıl kay- dedecek bilmem. Memleketin harp siyaseti En- ver Paşa vasıtasile ( Berlin ) den idare ediliyor. Buna şüphe yok, zaten fikir ve münakaşa hare- ketlerinin durması da bunun ne- ticesidir. — Her makul fikir kar- şısında: — Nihai zafer, — memleket meselesi! Kelimeleri tekrar ediliyor. Bu korkuluk âyânı da, mebusanı da kabinenin mahmuzlu paşadan baş- ka bütün erkânını da sindiriyor. İngiliz tahtelbahirleri Sirkeci önlerinde geıığ. bıhnyo_r. Boi Düşman tayyareleri az- içinde torpitolara bomba yağdı- rıyor. İngiliz orduları Şamı tehdit ediyor. Kazak süvarileri Suşeh- rindedirler. Bu harp cephemiz. Ya iç cephemizden bahset- em... Askeri idare memleketin ha- yatını kendi kanalından süzüp iriyor. Harp hali bünu zaruri yor. Fakat bu kanal o kadar bulaşık bir hale gelmiştir ki mem- | haber yoktur. « Treves'de tanıdıkları olan bir papaz haber almak üzere oraya gitmiştir. Pariste Yapılacak Konuşmalar Paris 13 — İngiliz Hariciye Neza- retinin parlâmento müsteşarı M. Eden ile Hariciye nezaretinin milletler ce- miyeti servisinin şefi M. Cadoganın 18 eylülde Parise gelmeleri beklen- mektedir. M, Edenin Pariste kaldığı müddet zarfında — muhtelif —Fransız devlet adamları ile bilhassa M. Daladier ve M. Poul-Boncourla milletler cemiyetine bilhassa silâhları azaltına konferansına ait muallâk- işler hakkında görüşeceği evvelce bildirilmişti. Eden Cenevreye gitmeden &vvel Romayı — ziyaret edecektir. Diğer taraftan M. Norman Davis'de M. Edenle ayni famanda Parise gelecektir. leketin ne kadar fırsat düşkünü, ahlak düşkünü varsa kepsi çanağın başına geçtiler. Her şey bu kanaldan geçiyor. Kadın ço- rabından, mısır buğdayına kadar. Bunun ne demek olığığunu an- larsın. Trenler, nakliye vasıtaları, is- tihsal edilen maddeler, hariçten gelen eşya, bütün ticaret makine- si bu kanalın içindedir. Ve burada Türk vatanına bir ağaç — dikmemiş — bezirgânlar, Türkiyede —kazandığını Atinaya gönderen Rumlar, Jeneral Antra- niğin katliam komitelerine gö- nüllü yazan ve para yağdıran Er- meniler, Suriyede ana ca- susluk eden Araplar bal peteğine yapışmış sinekler gibi çöpleni- “ orlar. Bunlar memleketin en mühim eşyasını birçok ekâbire pay çı- karmak şartile adeta inhisar altına almışlardır. Ve bunlar ömürlerinde gör- medikleri bu pazarın nimetleri içinde yağlanırken evlâdını cep- heye gönderen Türk anası, babası şehit düşen Türk yavrusu bir lokma mısır ekmeği bulmak için akşam karanlıklarında elinde bu- ruşuk vesika kâğıdı ile saatlerce fırın kapılarında dilencilik ediyor. Şekersizlikten, işsizlikten, gıda- | Gönül İşleri Daktilolar Bize Şikâyetlerinizi azınız İstihale devrinin en mağdur in- — sanları, hiç şüphesiz, iş hayatına atılan genç kızlarımızdır. Bunlar ekseriyetle evlerinin erkek rolünü oynayan çocukları- dır. Babaları ölürken ihtiyar ve hasta annelerini, küçük kardeş- lerini onların küçük ve zayıf omuzlarına yüklemiştir. Bu mec- buriyetle işe ve hayata atılan genç kız birçok müşküllerle kar- şılaşır, Onların şık, temiz ve itinalı giyinişlerine bakmayınız. Bütün bu süs ve tuvaleti ekmeğini kay- betmemek için yapmıya mahküm- | dur. Yoksa onun hayatının iç tarafımı öğrenmiye kalkarsanız müthiş facialarla karşılaşırsınız. Fakat evdeki ihtiyar ninesine ve kimsesiz kardeşlerine bir lok- ma ekmek temini için çalışan bu genç kız, işinde erkeklerin zevk, eğlence ve ihtiras aletidir Yüzünün tebessümü içinin zehirini gizler. Fakat masasının başında © İçin için ağlamasını öğrenmiştir. Sabah kahvaltısım yapmıya vakti yoktur. Öğlede bir dilim akmek ve peynirle geçinir. Akşam evine takatsız ve renksiz döner Bu yüzden sıhhatini de kaybet miştir. Onun için işte çalışan kızlarır mız, yerine göre sıhhatlerini, h: y siyetlerini, bazan vefa ve namus- larını kaybederler. Şimdiye kadar dertlerini gece- leri yorganlarını başlarına çekereli yastıklarına göz yaşı halinde tevdi eden bu zavallı çocukların hem« derdi olmak istiyoruz. Derdinizi, 18 ırabınızı, adı- ğınız güçlükleri bize yazınız. İster seniz müstear isim kullanıniız, Yalnız samimi ve açık olunuz. Şikâyetiniz evinizden midir? İş arkadaşınızdan mıdır? İşinizden midir? Ne kadar çalışır, ne kazanır, kaç kişi besler, nasıl yaşarsınız? Daktilolar, çalışan kızlar, beni kendinize dert ortağı yapınız. HANIMTEYZE SEERARR | sızlıktan kemik - hastalığına tutu- lan masum şehit yavruları eğer bu hengâmeden kurtulup sağ ka- lırlarsa yarının hayatına girecek bu nesil Türkiyeyi cihan harbine sokanlara cbediyen lânet ettirecek canlı bir felâket timsali olacak- lardır. Adını bilmediğimiz, nereden geldiğini anlamadığımız birtakım türediley bu işlerin içinde kurt oldular. Ve ellerinde mühim salâhiyet. olan nüfuzlu erkân da bunları gımarttıkça - Onlar daha ziyade böyle serserilerden istifade ediyorlar. iş yap- mak için bu türedileri tercih edi- yorlar. Çünkü kendini bilen hay- siyet sahibi olan ve memleketin böyle buhranlı zamanında askerin ekmeğinden, halkın gıdasından hırsızlık etmeyi nefsine yedire- miyen insanlar böyle kirli işlere ellerni bulaştırmakta tabildir ki istirap duyarlar. Onun için eski Bizansın kıy- sında, köşesinde ne kadar sütü bozuk, ahlâk düşkünü vatan ve milliyet hislerinden mahrum şe- rirler varsa onlar günün adamı oldular. Birkaç yıl evvel mahalle peykelerinde — İlokumuna — tavla artisi yan işsiz güçsüzler ugünüııuivı:îıııtor tüccarı oldular. ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: