SA KTT TTi 6 Sâayfa SON POSTA —a ee -Iîünya Hâdiseleri ö 6okeylikten Şairliğe Geçen sene İngiltere'de milli lümden | Sair Adâm dl.ind— zey ordon'un '3:;:“;;:_'" yüzüncü yıldönümü zi tes'it edilmiştir. ye Bu ' şair asker “mektebinde — yetişmiş, cokeylik etmiş, maceradan maceraya koöş- muş bir adamdır. Hayatı çok riptir, Asor adalarında doğmuş giltereye geldiği vakit sporla, boksla, binicilikle meşgul olmaya başlamıştır. At yarışlarında koş- mak merakile yanıp tutuştuğu için bir gün sahibinden habersiz bir ata binmiş ve yarışta birinci gelmiştir. Fakat bu — hareketi ailesi tarafından hoş görülmemiş, kendisi, Avusturalyaya — gönderik- miştir. : Melburn şehrine çıktığı vakit . cebinde valiye hitaben yazılmış bir tavsiyename olduğu halde bunu vermemiş gidip süvari yazil- mı ğştır. Buradaki mesleki de çok sür- memiş, bir izzetinefis meselesin- den dolayı şair istifa ederek ken- dıni ıstırap ve yokluk içine at- mıştı. Gordon şehirden şehire gitmiş, cokeylikle, at bakmakla hayatını kazanmıya çalışmıştır. En büyük şiirlerini bu esnada yazdığını söyliyorlar. (17) senesini memleketinden uzak ve at sırtın- da geçiren şair yazdığı şiirlerde “memleketim için hiç ağlamıyo- rum, Ağlamıyacağım da,, diyordu. Fakat hakikatte onun ıstırabına budut yoktu. Birçok defalar attan düşerek | sıbhhatini ihlâl etmişti. Bir defa- sında bir otelcinin kendisine ba- kan kızını almak mecburiyetinde kaldı. Bu kadından olan çocuğu- nun ölümü onu büsbütün bedbin etti. Şiirlerinin hiç okunmaması ise kendisine çok dokunuyordu. Niha- yet bir gün onu Melbrun cıvarın- da bir ormanda ölü buldular. Şair öldüğü vakit (37) yaşında idi. Ölümünden iki üç( ııgız.:onn şürleri — dehşetli revaç bulmuştu. Şöhreti Avustralyadan İngiltereye Leçti. Şiirleri kapışıldı. Ve bütün “Ne Heyecan Değil Mi?.. Bu İkidir Oluyor. Bana Bir Defa DaLiseyiBitirir- & ken Böyle Bir ’ Heyecan Musal lat Olmuştu ,, Sallana Sallana İçeri Gi-|i ren Genç Kızın Arkasın- g$ dan Mırıldandılar: - Ba- yılırsa Ayılttma Usul- lerinden Birini gilterede Adam Lindzey Gor- - z don milli şair ilân edildi. Bugün onun “Hasta suvari,, şürini ezber bilmeyen bir mektepli yoktur. Namına heykeller - dikilmiş, İsmi bâazı müesseselere bile ve- * Sovyet_ Rusya ilk beş senelik plânın tatbikatma giriştiği aki | zamanlar Rusya- 'î';':f;fuf_ da — yalnız (576) hergün —| Sözete neşredil-- g mekteidi. Bunların artıyor — | tabı adedi (8) mil- yon (300) bini ancak buluyordu. Beş senelik plânın birinci devre- sinde gazete adedi (955) e çıktı tabı ise on iki buçuk milyonu buldu. (1933) senesinde bu miktar (9700) oldu tiraj otuz altı milyona çıktı. i Bu blânço Rusyada beş sene- lik sanayi plânile beraber mat- buata ve okumiya verilen ehem- miyetin derecesini göstermektedir. Sövyet matbuatı 1934 gene- sinin bu terakkiye daha çok yar- dim edeceğini ummakta ve uzun uzun makalelerle bundan bah- setmektedirler, (Bu rakamlar, resmi Sovyet ajan- andan alınmışlardır. | 'aş sahanlıklarda derslere çalışanlar — Raviyanı ahbâr ve nâkılânı âsâr ve muhaddisanı rüzgâr şöyle rivayet eder ki, zamanı evailde bir padişahın üç kızı varmış!.. e— Allah aşkına süs Hikmet, — bütün gece kitabı yüttün, şimdi rahatsın.. Gevezeliğin lüzumu yok, bırak biraz daha çalışalım.. — Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, ben annemin beşi- ğini tıngır mıngır sallarken... — f, offEl. — Allah aşkına sus canım... — Şimdi patlıyacağım. — Vallahi bunu altı yapmalı!.. — Tutun bırakmayın, tuh be, kaçırdınız!.. Eski Harbiye nezaretinin geniş meydanına baktımdı, on sene ev- velki kurak ve dümdüz yer nasıl böyle yeşermiş, çamlar nasıl topak topak yetişmiş, şaştım.. Şimdi bu çam altlarında, genç Üniversite- liler imtihan hazırlıkları yapıyor- lar. Gölğeler küçücük oldugu halde küme küme gruplar, ceket- lerini atmış, yakalarını çözmüş, ayakkabılarını çıkarmış gençler, kâh yana yatarak, kâh yüzükoyun, arkalistü boyuna çalışıyorlar.. Bu guruplardan birinde kup- kuru, cam gözlü esmer bir geç, bir türlü arkadaşlarını rahat bı- rakmiyor. İkide birde masal baş- klangıçları, sinema şarkıları, gazel- okka # Üniversite — bahçesinde imtihana hazırlık -— Ne sordular, ha?, Ne so'dular ?.. ler, mektep şarkılarile aralarına iriyor, — sabırlarını — tüketiyor.. zan kovalamak, yakalamak için çekirge gibi yerinden sıçırıyor. Fakat çi faydal.. Tutabilene aş- © kolsun!.. Geçen sabah Üniversite bah- çesine girecek oldum.. Tel kapı önünde karşıma birdenbire “içeri girilemez! ) lâvhası çıktı.. Vaz- geçtim.. Fakat meraktan kurtu- lamadım. Devekuşları - avculara görünmemek için nasıl kafalarını kumlara sokar da, kendilerini gör meyince avcuların da göremiye- ceklererini vehmederlerse, ben de başımı önüme eğerek geçtim, Fakat henüz onbeş yirmi adım yürümeden sağımdan bir ses geldi: — Efendi birader, — nereye böyle?. Döndüm.. Bodur bir çam al- tında üç genç Üniversiteli.. Biri ciddi ciddi yüzüme bakıyor, öte- kiler gülüyorlar. — Şöyle bir boy gezmek di- lerdim.. diye ben de güldüm. O gırada korku ile seslendiler. — Sakın ha, bu ormancıkta bir ejder var, yutar vallahi senil.. Yüzlerine şaşkın şaşkın bakı- yordum.. Ciddi duranı nihayet güldü: — O ejder doymaz birader, ona «imtihan» derler, karışmam, dâmıiğfaline düşersen vay halinel.. * Taş koridorda dehşetli bir heyecan var.. gençler bir türlü rahat duramıyorlar.. kitap açıp okumak istiyor, fakat heyecan derhal boğazlarına sarılıyor, vaz- geçiyorlar. Genç bir kız yarındaki arka- imtihan kapısında bekleşenler | zim.. sanki hattıüstüva.. Üniversitede imtihanîar... — -__________ — ae ——— Üniversitede tahriri bir imtihan sahnesi daşına anlatıyor: — Heyecan değil mi?.. Bu ikidir oluyor.. Bana bir defa da li- seyi bitirirken böyle bir heyecan musallat olmuştu. Rengim sap- sarı kesildi.. içeride bayılıyordum. Mümey- yizlerin surahisindeki sular olmasaydı, valla- hi ölecektim.. İmtihan- dan sonra tam bir ay sinire tutuldum, yatak- lara serildim. — Ay, vallahi bana da bay- gınlıklar bastı. Ayaklarım titriyor, mafsallarım kopuverecek sanki... Genç kız bunları söylerken hafifçe duvara dayandı ve saçla- rını geriye doğru attı. Genç talebelerden biri karşı köşeden sesleniyordu: — - — Lilyan Harvey Montekarloya gitmiş Sabahat!.. — Alayın sırası değil, soğuk soğuk söylenme Allahaşkınal.. — Lilyan Harvey mâhıhalin 24 üncü pençüşenbih günü bir adet fasulye ile sigara kâğıdı inceliğinde, ve santim — uzunlu- ğgunda bir francala, bir kahve kaşığı yumurta sarısı, dört dirhem tereyağ yemiş Sebahatl!.. Yaz not defterine!, — Patla e mi?.. — Lilyan Harvey 1934 genesi zarfında 120,000 defa gülmüş, 3000 kere hapşırmış, 3969 defa da... Bu sırada imtihan kapısı önünde bir kaynaşma oldu.. genç Üniversiteliler biribirine çirdi. alı alına, moru mMoruna bir . genç kanter içinde dışarı çıkmıştı. — O$fFİf, dedi. Yarabbim, ölü- yordüm yahul!.. Derhal etrafını sardılar: — Ne sordular?... — En çok neyi soruyorlar?.. — Geçmiş olsun Namıkl.. — Ne var ne yok?.. Sıkı mız. — Allah daha nicelerini ye- tiştirsin oğlum!.. a Genç bu sön temenni karşı- deta kızdı: ıınd: nPı::tl:l... Dilin — tutulgun.. hele bir gir de görelim.. a: ”fq:" sordular Namık?. — İçerisi dehşetli sıcak azi- nerede ise, karşıma yamyamlar çıkacak diye dekleyecektim.. yoksa insana öyle mi geliyor?. — Ecel teridir. Aldırma!. — Cehennem — sıcağı — daha münasip isim.. — Hişt... yavaş söyle.. mü- meyyizler duyarsa; “biz burada zebani başımıyız!,, diye kalkışırlar!, —Namık be, ne sordular sana?. — Şeyi sordular, bu #ene Kari Mektupları Sıhhat Kooperatifleri Yapmalı /... Bir İtalyan doktoru büyük | keşif yapmış. Bütün veremlil kısa bir zamanda tedavi ediyı muş. Ben verem olsam bu ben için hiçbir şey ifade etmiyebilir Biz ekseriya hastalıklarda | lih ve tabiatin sevkine bırakılr şızdır. İlmin imkânlarından hen kâfi derecede istifade edemiyarı Bu sahada ferdin yalnız başı çalışması kâfi gelemez sıhh koruma noktasından bir bir yapmak lâzımdır. Bir sıhhat ke peratifinden başka hiçbir y sanırımki sıhhat işine mües olmiyacaktır. Bilhassa Anadolu hemen birçok kazalarımız ec: neden de mahrum, doktorsuz yı lerimiz el'an mevcuttur. Kooperafin tam teşekküllü | sıhhi heyeti vardır. Koopera doktorları, bu teşekkül mensup rını çok yakından tanıdıkları tanımıya fırsat buldukları iç sıhhat noktasından çok - fayd olacaklardır. Halkın iktısadi va yet ve kabiliyeti hesap ediler masrafları buna uydurmalı, sene; taksitle (4 - 5) lira ücret alınm hlıdır. Bükümet ve belediye gi müessesatın da müzaheretleri : ruri olabilir. Herhangi cepheden bakılır bakılsın sıhhat kooperatiflerir iyi bir surette teşkili; memlekel en yüksek menfaatlerinin icabıd En büyük kazanç insan kaza maktır. Gayelerimiz lâfta de hakikatte olacaktır. Ve bütün | memleketin içten gelen istek ihtiyacı yapacak ve yaşatacakt Tıp Fakültesi; Mehmet Kâmi Fenerbahçe şampiyon olur n olmaz mı? Onu sordular. — Boynun altında Galiba topçusun? — Tam üstüne bastın.. Evli mısın ne sinl, — Alayı bırak Namık, na bari bir şeyler çıktı mı?. Genç talebe mendilile boyu Ba ») ensesini, boynunu siliy yakasını çözüp, kapayordu: — Seninki dinledi, dinledi « sonra. “teşekkür ederim, hay yeter!,, dedi. — Yani Sıratı geçtin deme — Ona benzer bir eşy!.. x ) kalsi “Sona kalan dona kalır! Derler ya, bu sözü belki de im han kapısında bekliyenler (i göylemişlerdir. Hele şenç kızla ağzını bıçak açmıyor!. Dut yer bülbüller gibi, bir köşeye büzül durmuşlar, kitaplar asabi. el üstünde.. Fakat okuyan kim, 1 layan kim?, Belki yokuyorl fakat eminim ki bir şey anlar yorlar- Taş parmaklığa dirsek ve rek düşünen kızlardan — bir seslendiler: — Samiye, haydi sıra seni Genç kız yuvarlanır, devr gibi bir hareket yaptı. Yüzü reç kesildi.. sonra ayakları | lana dolana ta kapıya kai geldi: — benim mi?. — Canım ne oluyorsun?. Si sarı kesildin? : — şey yok.. fiyevr tu yınel.. Cemil çıktı mı?. — Çıktı.. şimdi senle Hâ gireceksiniz!. — Allahım, baygınlık bastır — Keşki bir muska yaptır dın Samiyel. ' — Alayı bırak Allahaşkır Giriyor muyuz?.. Ah yarabbi yarabbil. Genç kız mirldana mırılda sallana — sallana kapıdan iç girdi, kayboldu. Arkadan söyleniyorlardı: — Bayılırsa, ayıltma usu rinden birini sorarlari — *