16 Haziran 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Haziran 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ı i -İ7- Genç adam sabık Ruüs asılza- desinin (İ!) karşısında — yerlere kadar eğildi... — Allaha smarladık lans.., Rabakoviç —onun — selâmına ehemmiyet bile vermeden kalaba- lığa karışmıştı. Hd Genç kızlar kalabalıkla bera- ekse- mişlerdi, birden bir ses: — Fatma Hanım.. ah Fatma Hanımcığım! Diye bağırdı. Bu ne kadar şayanı hayret bir şeydi. İki Fatmanım ikisi de karşılarına baktılar. Bütür çıkan yolcuları — kolaylıkla görmek için biletçi kulübesinin sağında duran harikulâde zarif bir genç kadın onlara elini sallayordu. Fafa tanımıyan gözlerle onlara bakarken Fatoş : — Aa.. Münevver... dedi.; — | Evet son derece şık bej bir komple giyen bu kadın, Münev- verdi. Fatoşun evinde eskiden hizmetçilik etmiş olan Gülsümün kızı Münevver.. Fakat Fatoş rüya mı göri- yordu. Bu ne harikulâde bir ta- havvüldü : Basma entarili çıplak ayakla- rına takunya geçirip mutfağı silen yemenili, — sakızlı Münevverle, ayağına yılan derisi iskarpinler, incecik ipek çoraplar giyen ve bir moda gazetesinden fırlamış gibi şik giyinen şu güzel kadının arasında ne kadar büyük bir fark vardı. Genç kadın : — Münevver ya.-. diye gülüyor | bu suretle koyu renk bir rujla boyanmış güzel yan iki sıra bembeyaz ve mun- tazam dişlerini gösteriyordu. İki genç kadın - birbirlerinin kolları arasına atılmışlardı. Fatoş dört beş yaşında iken oen dört on beş yaşında olan münevver, Fılııııyı çok sever onu oynatırdı eğlendirirdi.. Bu kalabalık içinde durmaya imkân yoktu. Fakat münevver kolunu genç kızin koluna geçir- mişti: — Bir dakika Fatma Hanım- cığım..- Bir dakika bir ahbabı bekliyorum... İşte... İşte... Birden elini salladı: — Hallo... Hallo... Jorj Jorje. Karşıdan sari kesik — bıyıklı gözlüklü miyop adamın (ekse- lans) diye hitap ettiği ve Mis « Feuny ile Andre Albertininin kem Resmin klişesi 30 kuruşluk pul mukabiliade gözderilebilir. <earaame I ı _hw_wwğ dudaklarını arala- | Yuzan Suat Suzan disinden bahsederken (müsteşar) dedikleri zat geliyordu. Elinde sarı bir çanta vardı: — O.. siz.. siz ha... Benim sehhar Şehrâzadım. — Ne kadar memnunum, Ber- linde kaç gün kalacaksınız.. l tanbuldan ısmarladıklarımı getir- diniz mi? Söyleyiniz bakayım. — Evet hepsini, hepsini. — Dokumaları, yerli — işleme elbiseyi... Yatak örtüsünü... — Evet... Evet.. — Terlikleri. — Evet. Ya kahve değirmenini? — Küçük Şehrâzadım hepsini getirdim diyorum... Fakat siz benden daha fazla bütün bu şey- leri özlemişe benziyorsunuz. Fafa kenarda duruyordu Fa- toşun kolunu çimdikledi : — Namussuzum ki.. Bizim eşyalar — kayboldu. — Herşeyden evvel şu çantaları bulsak.. Münevver bu sözü de - işitti... — AÂka.... Yanında bir de arkadaşın mı var... Aman gör- memiştim... Ve hemen kendini ona tamıt- fırdı : — Türk rekkasesi, Şehrârat Binti Harunürreşit Bey... Bu garip ismi duyan iki Fatma biribirlerine tuhaf, tuhaf baktılar Ve Münevver yavaş sesle : — İsmime kulak asmayınız diye fısıldadı, sersem Ayrupalı- lara göre böyle isimler lâzım Münevver ismi çok sade hiç te şerefli ve acayip değil... Halbuki bir rekkase için Fatoş ta arkada- şını öna takdim etti: — Arkadaşım Fatma Nuri.. Durunuz — çocuklar... Ben de size en iyi dostlarımdan M. Do- manaky'yi — tanıtayım. — Kendisi sefareti müsteşarı, Ve ona hitap etti: — Biribirinden daha - tatlı iki vatandaşım. Harikulâde nefis iki çocuk değil mi? — Evet güzel şehrâzat... Münevver, müsteşar efendile | Almanca konuşuyordu. Şimdi onun | koluna kolunu geçirmiş ve mer- | Münevver gülüyor, söyleşiyordu: ! İ ! SON POSTA 16-6-934 divenlerden inerken kulağına bir şeyler fısıldıyordu.. Fafa tekrarladı: — A.. bizim çantalar nerede. Münevver yine bu sözü duy- muştu. — Hiç merak etmeyiniz şeke- rim, Siz çantaları bulmazsanız bile çantalar size gelir ve bulurlar. Buranın hamalları çok dürüst in- sanlardır âdeta burada en dürüst insanlar istasyon hamallarıdır. di- yebiliriz.. şimdi aşağıda hamalını- zın size nasıl telâşla muntazır olduğunu göreceksiniz. » Ve Münevverin hakkı vardı. Evet.. beş numaralı hamal gelmiş, durmuş, onları bekliyordu. Fafa onu görünce sevinçle bağırdı: — İşte hamal. — Ben size söylemedim mi?, Hamal Berlin şivesile yordu: — Çantaları nereye götürece- giz, bir taksiye mi? Fatoş Münevvere hitap etti: — Kuzum Münevver..bu adam ne konuşuyor?. — Çantaları nereye götürece- ğini soruyor. Fatoş gidecekleri otelin isminl soru- söyledi: — Bize bir taksi bulsun, diye rica etti. — Yok canım... ne taksisi?, Ben de ayni oteldeyim.. sizi kendi arabamla götürürüm.. -hallo.. ha- mal efendi rica ederim valizleri ilerdeki şu geniş bej otomobilin arkasına yerleştiriniz. — Peki hanımefendi. Garın kapısından dışarı hep beraber çıktılar. x» Otomobili Münevver kullanı- yordu.Müsteşar efendi de güzel şoförün — yanında — otürüuyordu. İkâ genç kız. arabanın — içine yerleşmişlerdi. M. — Domonsky küçük rekkase ile pek meşguldü. Harunürreşit Beyin kızı Şehrâzat Hanım hakikaten onun bütün kalbini teshir etmişe benziyordu. Otomobilin arkasında Fafa ile Fatoşun yanında, yüzü bir koca- karı yüzü gibi buruşuk olan çok tüylü ve çok küçük bir köpek vardı. Bu köpek azami surette iki gen kızı eğlendiriyordu. ( Arkası var ) Dün Yapılan Deniz Gezintileri olmuştur. v S Dün Himayei Etfal cemiyeti bir Yalova gezintisi tertip elmiş, kalabalık bir halk kütlesinin iştirak ettiği bu gezinti çok eğlenceli | Dün ayrıca Yeşilhilâl cemiyeti de senelik içkisiz deniz gezintisini - l yapmıştır. Burada Himayei Etfal tenezzlüh vapuru görülüyor. | î Beş Senede 3030 Ev 824 Apartıman Yapıldı İstanbulda 146.6în Bina Var — ( Baştarafı 1 inci sayfada ) ların kârgir olmasını kabul etti. Bu kararı takip eden seneler içinde, bilhassa şu son beş sene- de şehrimizdeki yangın yerlerine birçok yeni binalar kuruldu. Mu- ayyen bir şehir plânına uygun olmuıyarak - yapıldığı ileri sürülen bu binaların İstanbulu . çirkinleş- tirdikleri iddialarını burada söz gelişi yapacak değiliz. Siz şu sa- tırlarda yalnız İstanbulda son beş sene zarfında yapılan binalara nit bir tetkikın neticelerini oku- yacaksınız. Belediye tarafından — tutulan istatistik cetvellerinden öğrendi- ğimize göre, 928 ile 932 seneleri arasında sıkışan beş yıl içinde şehrimizde apartıman, ev, han, otel, hamam, depo vesaire gibi tamam 4487 yeni bina inşa edil- miştir. iaşaatın en çok yapıldığı yıl 932 senesidir. 928 senesinde 385 ev, G 62 dükkân, 4 hamam, 3 fabrika, 5 fırın, 4 garaj, 3 ahır, 11 depo, ve 15 tane de #air b nalar yapılmıştır. Dört Ci İkisi Antepte, Biri Ayva- lıkta, Biri De Tirede Oldu Gaziantep, (Hususi) — Şehri- mizde hiç Ğ:Hın iki cinayet ip- lenmiştir. cinayet şudur: Bundan on beş gün evvel İstanbuldan şehrimize gelen artist Ayşe Tacünnisa Hanım uzun müddettenberi Bursalı İhsan Ef. isminde birisile çok 'samimi bir hayat geçiriyorlarmış. İki arkadaş geçenlerde, aralarında çıkan bir geçimsizlik yüzünden ayrılmışlar ve Ayşe Hanım da bu sonra buraya gelmiştir. A'kfd" şını çok seven İhsan Efendi de bu ayrılığa tahammül edemedi- ğginden bir hafta sonra kendisi de buraya gelmiş ve iki arkadaş arasında bir barışma olmuştur. Fakat aralarında yeniden başlı- yan ağız kavgasından sonra Ay- şe H efendiden tekrar rılmıştır. Bunun üzerine ğ’i. gece vakti sarhoş — olarak Ayşe Hanımın yattığı otele gel. miş, kendisile karşılaşınca taban- casını çekerek ateş etmiştir. Ç kan kurşunlar kadını kanlar içinde yere sermiştir. Ayşe Hanı- mın yarası çok ağır ve tehlike- Hdir, Hastanede tedavi edilmek- tedir. İkinci cinayete gelince; bu ci- nayet işliyen Ahmet isminde bir gençtir. Ahmet esnaflık yapmak- tadır. Annesine bir hiç yüzün- den kızmış ve bıçağını çekerek ıı.ıdmuğ;n yaralamıştır. 40 yaş- larında bulunan talihsiz anne te- davi altına alınmıştır. Ayvalık, ( Hususi ) — Buraya mübadil olarak gelmiş olan Ka- valalı Hasan kâhya isminde birisi iki gün evvel Altınovaya gimiş, kahvede Çerkes Hakkı isminde birisile kavgaya tutuşmuştur. Çer- kes Hakkı bir âralık Hasan kâh- yayı dövmeye başlamış, bu sırada tabancasını çeken Hasan kâhya dört kurşun sıkmıştır. Çıkan kur- ayet | şunlar Çerkes Hakkıyı çok tehli- İ keli bir vaziyette yaralamıştır. Tire, ( Hususi) — Şükriye | 929 senesinde yapılan yeni binaların sayısı 561 dir. Bunların 399 u ev, 68 i apartıman, 69 u dükkân, diğerleri de depo, ahır vesairedir. 930 senesinde yapılan 737 binanın beş yüzü ev 124 8 apartımandır. 931 senesinde in- şaat bir misli kadar artmış, ye- kün 1232 yi bulmuştur ki bunların BOBi ev ve 224 ü de apartımandır. 932 senesinde bu artma devam etmiş, yekünu 1404 adedini bul- muştur. Bu yıl içinde 938 ev ve 347 apartıman inşa edilmiştir. Bunlardan başka şu beş yıl içinde eski binalardan 1303 ta- nesine katlar ilâve edilmiş, yine bu müddet içinde 25707 binada tamirat yapılmıştır. Beş seneye ait olan bu istae- tistik cetveline “dahil bulunmıyar 927 senesinde İstanbuldaki bina- . ların sayısı 135,442 idi ki bunlar dan 95,528 sı ev, — apartıman, pansiyon ve otel gibi meskün binalardır. Demek oluyor ki son beş sene içinde yapılmış olan inşaat ile şehrimizde meskün bi- naların adedi bir miktar daha artmıştır. Peçe Yasağı İş Hanımları Bu Kararı Derhal Tatbik Ettiler Yeni —Mersin refikimizden : “Mersin Belediye meclisinin inkı- lâp bakımından çok ehemmiyetli olan kararile — dünden itibaren peçe yasağının tatbikine başlandı. Bu kararın nekadar yerinde ve amuüml bir arzuya karşılık bulun- duğu dün bütün manasile tebarüz etti. Belediye yasağını duyan ka- dınlardan birçokları daha evvel peçeyi çıkarmışlardı. “Dün Mersinde hiçbir peçeli kadın kalmamıştır. Bu hareket ceza korkusundan daha çok, ka- dınlarımızın kendi arzularile olmuş ve birçok sebepler altında çarşaf ve peçe giyen kadınlar belediye yasağile hürriyetlerine kavuşmuş- Zaframboluda Yeni Bir Hastahane Zafranbolu (Hususi) — Burada yeni bir hastane binasına başla- nılmıştır. Hastanenin temel atma merasimi yapılmış, İlk kazmayı Fırka kumandanı — Sıtki. - Paşa vurmuştur. Hastane memlekette çok Tüzumlu bir ihtiyaca cevap verecektir. Adapazarında Bir Müsamere Adapazarı (Hususi) — Ali Bey ilkmektebinde talebe — velilerine mahsus güzel bir müsamere tertip edilmiş, talebeler istiklâl marşı ile başlıyan bu müsamerede çok muvalfak olmuşlardır. isminde bir kadını ayrı ayrı sev- mekte olan Dere mahallesinden Aziz oğlu Eşref ve Acem Kâzım isminde iki kişi arasında kanlı bir. kavga — olmuştur. Hâdise günü Kâzım Efendi Şükriyeyi bir lokantaya götürmüş, bunu gören Eşref Ef. ile aralarında kavga çıkmış, Kâzım bir'aralık bıçak çekmiş, Eşref te tababanca çe- kerek beş kurşun sıkmıştır. Çıkan kurşunlardan Kâzım ağır surette yaralanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: