18 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

18 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mem'eket Manzarası Biga Köylerinde Son Posta Biga, (Husu ) — Çanpazar köy nahiyesine bağlı olan İlyasağa çiftliği köyü vaktile İlyas ağa ismin- de birisinden alınmış bir çiftlik yeri olduğundan bu isimle yad- | edilmektedir. Yetmiş beş haneden ibaret olan bu köyceğiz güzel bir tepenin üzerine kurulmuş olmakla manzarası çok hoş, havası suyu çok güzeldir. Bulgaristandan gelme muhacir olan ahalisi gayet çalışkan ları için diğer köylere nisbetle pek müreffeh yaşamaktadırlar. Bu köyün halkı umumiyetle pomakça konuşmaktadır. Fakat bu konuş- ma yalnız köydedir. Fasih türkçe bildikleri için şehire indiklerinde türkçe konuşurlar. Maarife son derece ehemmiyet verirler ve köylerinde güzel ve asri bir mektep yaptırmışlardır. Köy odasında namlarına gelen gazeteleri okurlar ve cihanın ah- valinden bir şehirli gibi haberdar olurlar. Kumar — oynanır, halkı tenbelliğe alıştırır. diye şimdiye- kadar köylerinde kahvehane aç- mamışlar. Saf ahlâklarını muha- faza edegelmişlerdir. Kanun hilâfına bu köyde hiç bir yaramaz hareket işitilmez. uç sınıflı olan mekteplerinde elyovm seksenden fazla çocuk okumaktadır. Bu köyün nohut ve baklası da meşhurdur. Kısmen kal- dırımsız olan sokaklarını bu sene tamamen yaptırınıya azmetinişler- dir. Köyden köye olan yolları da bitmek üzeredir. Köy civarı dağlık ve ormanlık olduğu için odunları boldur. Kışın hep ocak yakarlar. Hayvan mer'a- ları pek müsaittir. Koyunu olmı- yan hane hemen hemen hiç yok gibidir. Kışın avcılık dahi yapa- rak av derilerinden — İstifade ederler. Bu köyün açıkgöz halkı, evle- rini hep kendileri inşa etmişlerdir. Köy sandığına irat olmak üzere vakıf tarlaları da vardır. Köyün her türlü ihtiyacı bu sandıktan tesviye | olunu! Köyün kenarından akan Çınar- pınar deresi, onların sebze ihtiya- cını dahi temin etmektedir. Bu derenin kenarında; ufak da olsa, her hanenin bir parça sebze bah- çesi vardır. Dere kenarında eskiden kalma büyük çınar ağaçları, orasını pek güzel süslemekte ve halk orada bir park gibi oturup eğlenmek- tedir. Köy — cıvarında mevcut su değirmenleri de bu mevkie baş- ka bir letafet vermektedir. Bu köyün gençleri, yaşlılarını pek sayarlar ve yanlarında hür- metle otururlar. Köy ihtiyarlarının verdikleri emre itiraz edilmez. Büyük küçük herkes mevkiini bi- liyor. Bir iş için bu köye giden jandarmalar, ifayı vazife halinde iç bir müşkülâta uğramazlar. Yalan söylemek bu köy halkı için gayet ayıptır. Düğünleri, evlenmeleri, giyinip kuşanmaları çok sadedir. Evlenir- ken öyle yıkım olacak kadar fazla dökülüp — saçımazlar. Zenginleri yüz, elli, orta hallileri kırk, elli, ve fıkaraları da yirmibeş, otuz lira ile evlenebilirler. Kız babaları ağırlık namile damattan birşey aramaz. Kadın- ları çok işgüzar olduklarından gi- yip çıkaracaklarını bep kendileri dokurlar, Çarşıdan yalnız gelinlik elbise ve çarşaflık alıcır. Yünden çok metin yataklar, kilimler, torbalar, — minderlikler dokur'ar. Bir kızın yegâne çeyizi ve cihi bu yün dokumalarıdır. Biraz büyüyen kızlar derhal tez- gâh öğrenirler. Dokumak bilmi- yen kadın yoktur. — H. $Ş. | tahak Gaziantepte Harap Bir Kaleden Baş- ka Eski Bina Görmek İmkânsızdır Gazinvtep (Hu- susi) — Şark ve cenup - vilâyetle- rimizin incisi di- ye anılan ve bu vasfa cidden la- yık bulunan gü- | zel Antebimizin duk- | istiklâl harbinde kendişine ü olduğ şöhreti — veren emsalsiz müda- faasını bilmiyen tek bir vatandaş yoktur. Kahra- manlıkları hak kında başlıbaşına birer tarih yaratan bütün vilâ- yetlerimiz arasında Antebin ihraz ettiği mevki çok üstündür. Evvelâ İngilizlerin — sonra da Fransızların işgaline uğrıyan An- tebimizin çok eski zamanlardan- Türk olan ve Türk olarak yaşamak azmini yedisinden yetmi- şine kadar bir iman sayan kah- raman halkı, büyük kurtarıcının verdiği bir işaretle, silâh ve cep- haneisini çiftçilerin çift öküzlerini, reçberlerin — yataklarını satmak temin etmiş bir milli teşkilât kurarak muntazam Fransız ordularına — karşıkoymuşlar bugün, bu esnada harp eden en yüksek Fransız kumandanlarının da - tahtıitiraflarında bulunduğu üzere göğüslerimizi daima kabar- tacak bir şanlı zafer elde etmiş- lerdir. Filhakika bu zafer uğrun- ber suretile ve da ev ve barakaları yıkılmış, ço- cuk, kadın ve erkek altı binden fazla şehit vermişlerdir. Fakat, dedikleri oldu. Hazırlığı Afyon (Hususi) — Burada bi ribirini müteakip iki bayram bir- den yapılacaktır. 28 Ağustos Af- yonun — kurtuluş bayramıdır. 30 Ağustos zafer bayramı İse bu mes'ut günü takibeden büyük bayramdır. Afyonlılar her iki bayramın da parlaklığı için şimdiden hazırlan- maktadır. Boluda Temsil Bolu (Hususi) — Halkevi tem- sil şubesi tarafından içtimal yar- dım şubesi menfaatine bir müsamere verilmiştir. Bu müsamerede “Ko- zan oğlu,, piyesi temsil edilmiş- tir. Makyaj, kıyafet ve dekorların zenginliği ile piyes, çok büyük alkış toplamıştır. : Resımlı 41 — Bargamada bir mühim eserler bulunacı bu kale görülmektedir. 2 — Konya Ereğlisinde gayet güzel mesireler vardir. Halk yazın mcak günlerini bu meni mekte, bilhassa cuma günleri buralarda eğlenceler tertip kale harabesi Burasının henüz hafriyatı yapılmamıştır. Hafriyat yapı 1 tahmin edilmektedir. Resimde Gazientebin umumi manrarası İstiklâllerine kavuştular, şan ve şeref aldılar. Etiler — zamanında — yapılan Antep, Hantep namını almış, ilk ve orta çağlarda Yunanlıların, Romalıların ve Arapların birçok istilâlarına uğradığı halde Türk- lüğünü daima muhafaza etmiştir. Selçukilerin, Ata Beylerin, Zül- kadirlilerin Idarelerine 'de giren Attep, Yavuzun Misir. — sefe- rinde Yunus Beyin marifetile Os- manlı idaresine geçmiş ve bugün de Cümhuriyetimizin çok güzel vilâyetlerinden biri haline gelmiş- tir. Şehrin 12 kilometre şimalinde ve yüksek bir tepe üzerinde ku- rulup bugün Dülük namını taşıyan köyde Etilerden kalma pek eski bir şehirdir, Romalılar devrinde Dolichmüs ismini taşıyan bu köy- de eski devirlerden kalma su kemerleri ve wür harabeleri 'gibi asar el'an | ara sıra Romalılardan kalma eser- | lere de tesadüf olunmaktadır. 133T senesi lâyık olduğu Gazilik unvanmı resmen mevcut martında Balçık Panayırı Ay Sonunda Sarayda Açılıyor Saray (Hususi) — Balçık pa- nayıri diye Trakya ve Anadolu- dan başka Bulgarya, Sırbiye ve Yunanistan gibi komşuların bile tanıdıkları alıma, satıma geldik- leri hayvan pazarı ve her çeşit mal sergisi bu yıl da Ağustosun 3i inci günü açılacaktır. Trakya- nın Saray kasabasında açılan bu panayırın Bizanslılar devrinden biri devam ettiği söylenmektedir. Trakyanın çiftçi köylüleri bi- ribirlerile yarışırcasına yetiştirdik- leri damız'ık ve koşumluk man- dalarımı; Pilevne soyundan inekle- rini ve bakmıya kıyımaz genç tosunlarile güçlü koşum öküzleri- ni ve yeni, yeni yetiştirmiye baş- F bulunmuştur. olduğu gibi | leket _îa'berleış_ ’ kazanan — güzel Antep, — etrafı tatlı meyilli te- pelerle çevrilmiş, şarktan — garba 15, şimalden ce- nuba 10 kilo- metre boy eninde — geniş, zümrüt gibi lâtif bağ ve bahçelerle bezenmiş — yeşil bir yaylamın or- tasında ve üç te- pe üzerine kurul- muştur. — Denizden — yüksekliği 850-930 metredir. Binaları kâr- girdir. Bir kilometre mesafede Kavaklık mesiresinden çıkan Al- laben deresi şehri garpten şarka doğru gümüş bir kürdelâ şek- linde ihata ve bu civardaki bah- çe ve bağların su ihtiyaçlarını temin eder. İçecek iyi suları mebzuldür. İklim mutedildir. Hararet derecesi sıfırdan aşağı onu ve yukarı 37 dereceyi geç- mez. Sonbahar, İlkbahardan daha güzel ve devamlıdır. Gaziantep, gitgide ciyarın sayfiyesi haline gelmektedir. Bugün nüfusu elli bine yaklaşan merkez içinde kalmış bir harap kaleden başka eski binası yoktur. Fıstık, üzüm, zeytin ve tütün gibi türlü mahsullerile her dokumacılık, sabunculuk ve deri- cilik gibt değerli sıfatlarile, mevki ve manzarası yüzünden haiz oldu- ve kazanın nevi z letafetile cenup hava- limizin incisi namını alan bu zen- gin ve şirin şehrimiz gün ğu emsal her biraz daha terakki etmektedir. Erbaada Kaçak Tütün ! Erbaa (Hususi) — Tekke na- | hiyesinin Dereli köyünden 3889 | kilo kaçak tütün müsadere edil- miştir. Bu işte Erbaa jandarma kumandam yüzbaşı Azmi Beyle, İnhisarlar idaresi muakkip âmiri Vedat Beyin faaliyetleri görül- müştür. Tahkikata devam edik- mektedir. ıkları taylarını hep bu pana- yıra üşürürler. Hayvan| sağlığı yolunda hü- kümetin vermekte olduğu öğütler verimini göstermiştir. Bu yıl pa- zara çıkacak her türlü hayvanlar geçen yıllardan daha düzgün, daha uygun olacak ve beyenile- cektir. edilmektedir. Resimde Konya Ereğlisindeki mesirâ- lerden birinde eğlenen bir grup görülmektedir. 8 — Afyonkarahisarda maarif çok İlerdedir. Şe- hirde bir lise, 6 ilkmektebi vardır. Bir de san'at mektobi lerde geçire açılması tasavvur edilmektedir. Afyon gençleri okumuya | ve san'ate çok heveslidirler, Resinde Afyon ilkmektep- lerinden biri görülmektedir. Münakaşa Bir Tenkide Dair Nurullahk Ata «Bütün» — mecmuasında, nüshadan biri, Muamımner Bey Yahya Kemal'i tenkit yor. — Makalelerinin birincisindi şairin gazellerinde yanlış kull: miş kelimeler arıyordu. Yabjf Kemal şürlerini yeni yazmağf' başladığı zamanlarda bu cinsttf hücumlara uğramıştı; İşin dabi garibi Muammer Lütfi eski müekkitlerin buldukları tarla üzerinde duruyor, bilhal onların hücum ettiği manzume! «Mahurdan gazelri didiklemef? çalışıyor. Yahya Kemal'in csk münekkitleri ile yenisi arasındi evelkilerin arap harlı, şimdikidif lâtin harfi kullanmasından başk? bir fark yok. | Yine 0 mecmuanın bundif evvelki bir nüshasında, zannede! ikinci sayısında, şirden dabi iyi anlayan bir münekkit yine © manzumeden bahsetmiş ve ondü eskilerin kusur diye gösterdikli yerlerin bilâkis doğru ve" güzü izaha çalışmışt. Bunun içindir & Muammer Lütfi Beye yanıldığıtf tekrar edecek değiliz: Yazılarılı neşreden mecmuanın eski numif ralarını karıştırsın, istifade edefi İstifade eder diyorum; fakâl doğrusu, — şüphedeyim. — Çünkü Muammer Lütfi Bey yazılarınd! anlamadığını değil, anlamak if temediğini, zorla kusur aram niyetinde — olduğunu gösteriyolt Fransızlar: «Arslanda pire arf yor» derler; Muammer Lütfi Bef de o işe kalkışmış. Fakat bazalf bulduğu — «hatalare şairi değil Lüf | kendi kendisini ittiham ediyofi | Meselâ «Gönül elması yansa dl. kül olmaz» sözlnde haşiv - buf mak teşbihte «vechi şebch» del nilen şeyin ne ” olduğunu bilme* mek demektir. j Muammer Lütfi Bey, tenkidinit ikinci kısmında Yahya Kemal'if edebiyat tarihindeki mevküni tat yin etmek istiyor. Bu parçndl-t doğrusu, insanı şaşırtan — sözlef | var. Meselâ şuna bakın: «Yahya Kemal Bey bize nü verdi: 1 — Geçmiş taklide üzenen, fakat muvaffak olmayall birkaç parça; 2 — Servetifünun edebiyatın” da, hatta eski divanlarda tekrar” lanmış lirik mazmunlardan yapık mış birkaç yazı; İ 3 — Fuzuli'nin — Leylâ'nıti (sembolize) eden bir parça ile (ses); (Açık deniz), (Akıncı).. Bu kadar az yere bu kadâf garip söz sıkıştırmak cidden bif maharettir. Diyelim ki — Yahyf Kemal'in gazellerindeki yenilîş görmek zordur, «Mahurdan g# zelsin modernliğini anlâamak - içif divan edebiyatını da, garp ede yatını oldukça bilmek İâzımdır « bu da kolya değildir; fakat bif gir münekkidi nasıl «lirik maF mun» diyebilir? Hele «Fuzuli'sif Leylâ'sını «symboliser» etmek? ne demektir. Bence «Leylâ”! Yahya Kemal'in en zayif m'—'"î zumelerindendir; fakat onun Fi zuli ile, «Leylâ ve Mecnun» ile alâkası vardir? Bu — cüml «seymboliser» etmenin mab nedir? Bunları öğrenmek 20f şey değildir; hem bir müne için elzemdir. Hayır, Muammer kullandığı kelimenin manas! f’ ü olmadığını düşünmüyor. Zate? beğenmediği şairleri devirme çaresini bulmuş, onları l""“' miyet namına ittiham ediy0” AÇ silâh, - kullanan aleyhinde derecede ağırbir hükümdür tarzı çti Bof Latfi y nit

Bu sayıdan diğer sayfalar: