ll Salıdan Salıya Güzel Seçiliyor Geçen haftaki yanyana konulmuş on beş kadın resmi vardı. Ben bu resimlere alıcı gözile baktım. Altlarındaki yazıları dikkatle okudum.. Gör- düm, beğendim; okudum, öğren- dim.. Bu on beş resim, on beş devletin seçilmiş güzellerinin re- simleri imiş. —İngilterenin filân şehrinde yapılacak güzellik yarı- Şına — gidiyorlarmış, — içlerinden irini dünya güzeli seçeceklermiş. Resimlere bakıp — kararımı Yerdim. İspanya güzeli birinci olmalıdır. On beşinin içinden en Pürüzsüz yüz onun yüzü.. İkinciliği İçika güzeline verdim; o da güzel, hem de gülüşü çok tatlı.. ohdan birinciliği Felemenk güzeli haydi haydi kazanır. İkinciliği de lörveçli! Onun da çok kikirik ir hali var. : * Ben bu İşe diyorum. Gönül sevsin sevmesin, Muhakkak içlerinden birine fev- kalâde güzel demek mechburiyeti asıl oluyor. * Yaşlı bir dadım vardı. Gece- leri bana masal anlatırdı. Bu masallardan birinin kahramanı dünya güzeli idi. Dadım dünya güzelini şöyle tasyvir ederdi: “Yüzü ay gibi toparlak, boyu servi gibi uzun ve sarı Baçları topuklarında.. ,, Resmini gördüğüm — güzeller arasında hiçbiri dadımın tarif îttiği dünya güzeline benzemiyor .l... * Bundan on beş gün evveldi. Ünya güzelinin resmini gördüm. — Nerede? Mi... Okadar mühim bir yerde değil... Sirkecide; üzerinde, İostra Salonu yazılı bir dükkâncıktal Ayakkaplarımı boyatıyordum; du- Vardaki bir resim nazarı dikkati- Mi celbetti. Bu resim bir kadın Yesmi idi. Düşündüm kendi ken- dime: — Ben bu kadını tanıyorum! ; Dedim. Hafızam yıllar evve- l'fll araştırdı. Nihayet Diyojen gibi bağırdım: — Buldum! Boyacı dükkânındaki resim; — AÂI gözüm seyreyle dünya BÜzelini: _D_iye bağırarak, -adeseli bir delikten baktırıp resimler gös- feren bir adamın dünya güzeli gazetelerde | Hasan Bey — bizim ocaklar yanınca sizinki söndü değil mi PAZAR OLA e l İ8SeSre G TiT * .. - di H T £ (AŞANDGOMMDADORATDEDDESDDEUUUTOVUYUDUUODLUDODERLECCCCSONE çelğbi Çi zorla güzellik | Fıkra Boyanmıştır Hasan Bey evinin en üst ka- tındaki balkonun parmaklıklarını boyatmıştı. Yeni boyanmış olduğu sokaktan pek belli olmuyordu. Bir kâğıt aldı üzerine büyük yazı ile: “Yeni boyanmıştır, sürünmeyiniz!,, Cümlesini yazdı ve sokaktan okunacak - bir tarzda balkonun — Kirtasiyeciliğin kaldırı!lması hususunda müzekkereler yazılmalı, tahriratlar kaleme alınmalı, der- kenarlarla havaleler — yapılmalı, komisyonların verecekleri karar- lar devaire resmen tebliğ edilmeli ki Hasan Bey.. — Kırtasiyeciliğin kaldırılması şerefine yine kırtasiyecilik yapıl- diye_ gösterdiği kadın resminin ayni idi, Ş Pazar Ola sın değil mi? r' SONBAHAR Kalmadı plâjların ne tadı, ne de tuzu; Küçük hanım sırtından çıkarmıyor blüzu.. Biraz soğuk oluyor sonbaharın nefesi; Kimsede yoktur şimdi geçen yazın hevesi.. Güneş artık ılıkça kayhetmiş ateşini; Beyaz siyah bulutlar bırakmıyor peşinil Mayolar görünmiyor hep mantolar meydanda; Yarı çıplak gezene gülüyorlar bu anda., Bizim komşu Hacı Bey evine odun aldı; Yaz günlerinden ancak birkaç hâtıra”kaldı.. Daha yağmur yok amma nerdeyse başılyacak! Hatırlatalım haydi kaldı üç dört gün ancak, Şoson, palto, pardesli bir de siyah şemsiye; Hepsinin zararları dokunacak keseye.. Tabiat böyle İşte vakti gelir biter yaz, Dünyanın halidir bü her mevsim aynı olmaz! P.O.H.B. — Kocanızla aranızda hiç fark kalmadı desenize, siz de onun gibi çalışıyorsunuz.. — Ben de onun gibi çalışı- yorum amma Hasan Bey aramız- da yine fark var.. O iş başında âmir, evde memur; ben iş başın- da memurum, evde âmir! mekâna bakıyor. | Fıkra l'_ Sahibi Gibi Hasan Bey sokakta glzel bir fino köpeği”gördü. Köpeği yaka- ladı, karakola götürdü: — Bu köpeği getirdim, dedi, herhalde bir kadın kaybetmiş olacak.. — Bir kadının kaybetmiş ol- duğunu nereden anladınız! — İkide bir şapkacı, kumaşçı dükkânlarının önünde durup ca- KUCUĞHERERENĞÜ HEREUREUNU GĞRRUNMEZEK GUN baletalaleka el kelekekkelal -. | ı' Fıkra İ Doğru Olmaz Hasan Beyin kaynanası, Ha- san Beyden bir kitap istedi: — Yüz sene yaşamak İçin ne yapmalı, isimli bir kitap çıkmış; ondan bana bir tane alıp getirir misin? — Darılma amma kaynana- cığım, almam. Bu tarzda kitapla- rı senin okuman doğru olmaz! — Siz gözünüz kapalı olduğu halde resim yapabilir misiniz? — Hayır Hasan Bey.. — Vah vah, karınızın bu resmini yaparken de gözünüzü kapa- madınızsa herhalde çok korkulu dakikalar yaşamışsınızdır. Ka Ü. bt tt t — Farkında mısın Hasan Bey, seninle benden başka apartıman yaptırmıyan insan kalmadı. — Desene kıymetimiz arttı: — Neden? — Apartıman sahipleri senin- le benden başka kiracı bulamiı- yacakları için bizi başlarının Üze- rinde taşıyacaklardır. . L ©1070000105009DAD0E.. vESCLLDONCA ı F ıkrçılıır Hasta Üç senedir hasta İdi, üç senedir yatakta yatıyordu. Hasan Bey ziyarete gitti. sordu : — Üç senedir hiç yataktan kalkmadığınıza göre hastalığınız çok ağır olmalı.. — Yok Hasan Bey, okadar ağır hasta değilim. Üç sene evvel biraz rahatsızlanıp yatmış- tım. Doktor: Ben bir defa daha gelip bakarım, o zaman yataktan çıkarsın, demişti. Doktor hâlâ gelmedi. Ben de yataktan çıkamaz oldum |. Olsun Bir adam Hasan Beye söyledi: — Şimdiki çalıştığım yerden memnun değilim; öyle bir İş İati- yorum ki oradan verilen para hem zekâmın hem de çalışmamın tam bedeli olsun.. — Beş para kazanamayıp açlıktan mı öleceksin be adam? Meteliğe Kurşun Biri anlatıyordu : — Büyük babam çok kuvvetli adammış, bir meteliği alırmış, kaldırıp atınca metelik beş yüz metre Öteye düşermiş.. Hasan Bey söze karıştı: — O zaman böyle şeyler yapılabilirdi, dedi, fakat şimdi medeniyet ilerledi, —yeni yeni icatlar meydana geldi. — Sizin büyük peder sağ olup şimdi de ayni tecrübeyi yapmak isteseydi, attığı metelik daha beş metre gitmeden bir alay otomatik tüfek birden patlar, yolunu keserdi. Yaş Bahsi Hasan Bey bir çocuğa d sordu; — Kaç yaşındasın yavrum?. — Vallahi bilmem Hasan Bey, ben doğduğum zaman annem tam otuz iki yaşında imiş, şimdi ben mektebe gitmiye başladım annem yirmi yedi yaşımdayım diyor. Bu hesaba göre benim yaşı- miın kaç olduğunu sen bul. Zile Bas Hırsız; elinde bir alay alet, bir evin kapışını açmıya çalışı- yordu. Hasan Bey gördü. Hırsıza: — Ne budala adamsin, dedi, kapıyı açmak için bu kadar zğhmet çekeceğine, zile bas, | İçeriden açsınlar | Hal hatır. — < de aü h elt ğğ lll g Ç e .. . KÖPRÜDEN GEÇERKEN Ben modaya meraklı kadın olsaydım eğer; Karaköy Köprüsünden geçerdim birkaç sefer.. Neden mi? Cevap kolay, modaya uymak için; Bu işin zevklerini bir anda duymak için.. - İsterseniz beraber şimdi gelin geçelim; Neler neler var bakın, £ Şu karşıdad yürliyen genç kızın beyaz robu, Son moda değil midir? Yoklayın biraz robu.. Hele şu sarışın kız yeni bir manto giymiş; Belki dünya yüzünde, bir tek eşi yok imiş, Yanımızdan geçen kadın başındaki şapkayı, Bir şapkacıya vererek tümen tümen parayı. Yaptırabilmiş ancak kabil mi beyenmemek, Her gören göz diyor ki yakışmış ona bu pekl. Köprünün bir başından sonuna yürürsünlüz.. Ne kadar yeni moda varsa siz görürsünüz! birer birer seçelim, "i ()ı .ıı ııı he el