15 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

15 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fE Pirinci teşrin d —— — — AAAT ER TTT ierse e reRARAAARAAAALELAASAKEAREY AUAYA LA ELAĞEYERAKAK AY . e İki Sırık bir gün birden- bire denize düştü. Gündelikler Eve Afacanın zengin bir da- yısı gelmişti. Afacanı kucağına almış okşuyordu: — Söyle bakayım sana gün- delik ne veriyorlar? — Yüz paral. — Az bel. — O halde sana hesaptan bir şey sorayım. Sen günde yüz para aldığına göre haftada kaç kuruş eline geçer. Afacan biraz düşündü: — 17,5 kuruş.. — Bıravo... öyle ise al sana 17,5 kuruş.. Afacan kendine: — Keşki 40 kuruş deseydim!. içini çekti. Kendi Cingöz — 3irin bu köpek te amma uluyor ha !. — Köpek değil, ablam şarkı Söylüyor !.. Palabıyık- beline bir ip bağlayıp imdada koştu. Ahbap Çavuşlar B Çicük — Eğir? ban' B Bdi Wi yazgeçeyim mi? -— L Fakat ip kısa geldi ve köprüye asılı kaldı, -eee — HİKÂYE Çöpbacak musikişinastı. Bir gün bir konsere gitti. ediyordu. Geçti. Caralarında paylaşmak İçin kavga çıkar, acaba Lâl Ekber'in Fili ,Hintli ..âl Ekber isminde bir ço- cuk vardı. Yüzü esmer, gözleri su gibi parlaktı. Lâl Ekber bir cam- bazhanede çalışırdı. Herkes onu severdi, Lâl Ekberin en çok sev- diği şeyler, hayvanlardı. Hayvan- lara karşı büyük bir savgisi vardı. Sabahtan gece yarılarına kadar dolaşır, hayvanların yeyip İçecek- lerine, hastalıklarına, yaralarına bakardı. Fakat cambazhane hay- vanları içinde inatçı bir kaplan vardı. Lâl Ekberi bir — türlü yanına sokmazdı. Huylanır, hırs« lanır, avaz avaz bağınrdı, Lâl Ekber yine kızmaz, — bu huysuz hayvana bin türlü iyilikler yapar- rırdı. âl Ekberin küçük bir de fili vardı ki her zaman onunla bera- ber gkzmek isterdi. Hintli çocu- ğu severdi. Afrikadan yeni ge- tirildiği halde, Lâl Ekbere soku- lur, hortumunu onun beline dolar bin türlü seslerle güler, oynardı. Birkaç kere öteye beriye sah dırarak yaramazaık yapan bu kü- çük fili Himtü çocuk adam etmiş, hatta döğmüştü. Fil artık her ta- rafta uslu uslu geziniyor, onu de- mir kafesler orkasına hapsetmi- yorlardı. Birgön canbazhane de kerkunç bir hâdise oldu. Serbest dolaşan di. Kaplan sudan - hoşlanmazdı. | maymunlardan biri, ihtiyar kaplama Bazan canbazhaneyi gezen ço- cuklar, onun Üzerine sular atar- lar, vahşi ve ihtiyar kaplan avaz avaz haykırır, kıyametleri kopa- — e aa aa — Bak bi ttenberi dizimden inmiyorsun oğlum?. - ?'l.ılbul'â :ı.ı:ı ::ığı bindiğim zaman bu kadar hoşuma gitmezdi efendiamca?.. demir kefesinin sürmes'ni açtı. Hintli çocuk bunu görmeden yü- rüyordu. Birdenbire kaplan büyük bir hızla haykırarak kapıdan fır- ladı ve dışarı atladı. Derin derin soluyordu. Bu gürültüyü işiden Lâl Ekber'in yemişleri elinden düşmüş, korkudan dili tutulmuştu. Hayvan acı acı humurdanıyor, Hintli çocuğun Üzerine atılmak İstiyordu. b LAâl Ekber bir anda variye- tini topladı. Birkaç adım geriledi ve elini kaldırarak — kaplana ğırdi: bıgı_ Geri, haydi marş geril. Kaplan kan çanağına dönmüş İri gözleri yanarak humurdanıyor, kıvrıhp bükülüyor, acı acı bağı- rıiyordu. Lâl Ekber titriyor, kor- kuyordu. Artık ölüm gelmişti. Şimdi bu vahsi kaplan bir anda sıçrayacak ve — Hintli çocuğu param parça edecekti. Fakat o aada tühaf birşey oldu. Küçük fil hortumana su doldurmuş, kaplanın Üzerine püskürtmüştü. Kaplar neye uğradığı kilmeden titredi, büzüldü. kuyruğunu top- ladı ve o sırada da Lâl Ekber bu- nu - fırsat addederek, kaplanın arkasından: . — tçeri, kafese, haydi kafese!, diye bağırdı. Kaplan bir kedi gibi Üzerinden sular aka aka demir kafese girdi ve Hintli çe- cuk sürgüyü bir anda çekti. Kapadı. Bu suretle koca cambazhane, bütün © kalabalık halk müthiş bir tehlikeden kurtulmuş, belki otuz kırk kişi ölümden kurtarıl« mıştı. Cambazhane 'müdürü, bütün halk Lâl Ekber'in etrafını sararak el'ni sıkllar ve o anda Lâl Ekber'e beş yüz lira mükâfat toplanılarak verildi. Erol Konsere © da iştirak Yerine olurdu. Funat vazifesi bir demire “Tin tinl,, diye vurmaktan ibaretti. Gözü Kalmış Afacan — sabahleyin kahvaltı ediyordu. Annesi bir tabağa reçel koydu. Afacan itiraz etti: — Aa anne, jbana bu kadar &z reçel mi veriyorsun? —O senin değil oğlum, kar- deşinin!, — Ya, ona hep çok verirsin değil mi?, Sinekler Afacanla annesi çarşıdan siyah Üzüm aldılar, eve geldiler. Fakat kesekâğıdını boşaltınca, — Üzüm- lerle beraber bir sürü de ölü sinek çıktı, Afacanın annesi kızdı: — Git o hınzır herile söyle: «Üzümlerin İçinden iri iri kara sinekler çıktıl,, de, Afacan dükkâma gitti : — Amca, demin — aldığımız Bi :.h üzümlerin — içinden sinek çıktı. Bakkal istifini bozmadı : — Git © sinekleri getir, ye- z S ç Yukarı kailak.lerin radyo gü- rültüsünden kürtulmak için Afar canın bulduğu güzel bir çare !.. v — emeramea — — Hey, o cendere ile ne yapıyorsunuz bakayım ?. — Eşkıyalık oynuıyoruz baba, kardeşimizi bu cendere ile ezeceğizl.

Bu sayıdan diğer sayfalar: