26 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

26 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Birinciteşrn - l Ziraat Bilgisi (*) l Ruam Nedir ? —2- Son ayın ehemmiyetli bir işi olan ruam yoklaması hakkında geçen yazımda anlattıklarıma bu ıeıfeı de devam edeceğimi söylemiştim. Ruam yoklamasının neden mühim olduğunu, bu ha lığın nasıl âlü- metler gösterdiğini ( sakağı ) yı ( köklü nezle ) ile karıştırmamak lâzım geldiğini anlatmıştım. Say- dığımız — alâmetlerin — çok defa besiye alınan ve iyi bakılan hay- wanlarda kaybolduğu da - vakidir. fakat hastalığın mikrobu hayvanın içinde çalışmaktan ve sağa sola bulaşmaktan hiç geri durmaz. Sakağılı veya mangafa hayva- Bın salyası, ayni samanlıkta veya ayni çayırdaki hayvanlara geçer. Yolcu hanları, — uğrak köylerin ahırları, su yalakları bu hastalığı yayar, gider. Görülüyorkı — sakağının — ba- meydana — vurması — bazan geçmiş gibi görünmesi başımızın düşüncesini Aartırıyor. Mademki iyi gibi görünen hayvanların da sakağı olmak ihtimali vardır? O halde bunları tanımıya ve yok etmiye de ihtiyaç var demektir. İşte âlimlerin bu yoldaki çalışması elimize böyle bir İmkân vermiş bulunuyor. 1890 senesinde Rus Baytarları ruam mikrobuna (|Mak lein) isminde bir hulâsa hazırla- dılar. (Mallein; ruam basillerinin muhtelif vasatlarda teşekkül eden dahilt! ve harici Toksinlerinin gil- serinli bir hulâsasından İbarettir— Rıza İsmail | Mallein'den bir. miktar sağlam bir- hayvanın derisinin altına şiringa edilir veya gözüne damlatılırsa hiçbir. şey olmadığı halde; içinde hastalığı bulunan bir hayvana ayni şekilde kulla- nıldi mı hemen hastâlığın alâmet- lerini açığa vurmaktadır. Bu alâ- metler ilâcın yapılışından en aşağı 4 saat sonra görülürse de 8-12 inci saatte bir defa; bir defa da 16- 24 üncü saatte olmak Üzere İki defa yokliyarak gözünde akıntı aramak daha emniyetli olur. Bu bhastalığin kan muayenesi suretile araştırılması da müm- kündür. Almanlar hem kan mua- yenesi, hem mallein muayenesi ile bastalık araştırırlar ki eğer #kisinin sonu da ( Sakağılıdır ) diye çıkarsa o hayvanın tehlikeli olduğuna karar vererek derhal öldürürler. Hulâsa sakağı, insanlığın ve hayvanlarımızın amansız dir düş- manıdır. Bu düşmana karşı el birliğile savaş açmalı, onun yuür- dümuzda — barınmasına — meydan vermemeliyiz. Bunun için hayvan- larınızı baytara baktırınız. Ahır- larda, hanlarda, uğraklarda temiz- liğe son derece dikkat ediniz. Unutmayınız ki iyi bakım, temiz hava, güzel ahır hayvanların mu- kavemetini bunun aksine olarak kötü bakım, pls ve basık ahirlar da hastalığın artmasına yardım eder. Velhasıl ona göre düşünüp her zaman hayvan sağlığına çalış- mak işin başıdır. (Bu hastalığın hü- kümete bildirilmesi mecburtdir. Bi- lip te bildirmeyenler pek ağır ce- za görürler. | zan &ı Çiftçi Ankarada Y. Sedat Beye: Bir çiçek hakkındaki sorgula.» rınızı taşıyan mektuplarınızın her ikisini de ihtısasına binaen Lütfi Arif Beye gönderdim. Ziraat işleri sütununda cevabıma intizar Dünyada oıup Bitenler Bir İngiliz Hâkrî;ıî—Ayda Kaç Lira Maaş Alır ? Mühim Olmıyan Davaları Mühim Olanlardan Ayırmak Ve Sür'atle Neticelendirmek İçin Koqulmuş Bir Usul ! İngilterede Bir Maznun İsterse Kendi Davasında Şahit Olarak Dinlenebilir ! Londra, ( Birinci Teşrin ) — Fransada bir buçuk sene evvel, bir kız babasını öldürdü. Bütün memleketini hayret ve nefretle karışık bir his altında bıraktı. Herkes bu kızın deli olup olmadı- | ğından şüphe ediyordu. Fakat bu sualine cevap alıncaya kadar bir seneden fazla bekledi. Çünkü kızın avukatları hesap gününü geciktirmek için kanunun kendi- lerine bahşettiği her imkândan istifade ediyorlardı, İtiraz üzerine itiraz yağdırıyorlardı. Bu vaziyet Fransızları kendi — kanunlarını, adaleti daha çabuk dağıtan İngik terenin mukayeseye sevketti. Hakikati kanunlarile söylemek lâzımsa, Ingilterede bir maznun adaletin pençesine azami sür'atle tevdi edilir ve gerçekten kabahatli ise yine ayni sür'atle cezaya çarptr rılır. Tehir ve tavik mümkün de- ğildir. Buna rağmen mazaun bir adl! hata ihtimaline karşı Fran- sada olduğundan daha kuvvetle mubafaza olunur, aksi mutlak su- rette sabit oluncaya kadar ken- disine mâsum ve kurban gözü ile bakılır, bunun böyle çıkmasına çalışır. Fakat bir defa da kaba- hatli çıktı mı göreceği ceza, ben- zer bir kabahatin başka memle- ketlerde getireceği cezadan bir hayli fazladır. * İngiliz mahkemeleringe dava- ların söratle görülmesinin başlıca sebebi, her polis merkezinde, tek hâkimil bir polis mahkemesinin bulunuşudur. Bu polis mahkeme- si 24 saat zarfında o merkez için- de olup biten bütün vak'aları gözden geçirir, ufak tefekleri ayı- | rıp temizler, hükme bağlar, artık yüsek mahkemelere kalan iş 'az- dır, tablatile çabuk görlülecektir, dikkatle tetkik edilecektir. Polis mahkemelerinde dava nasıl rüyet edilir? Görerek bir fikir edininiz: Bir gece evvel yaşlı bir kadın sokakta kendisine malik olamaya- cak derecede sarhoş olarak gö- rülmüştü, tutularak merkeze geti- rilmişti. Ve sabah olunca hâkimin huzuruna çıkarılmıştı. Sahne pek basittir: Ceniş bir salon, kapıya karşı gelen dil'ın önünde bir masa, gerisinde bir hâkim, bir kâtip, mübaşir vazife- #inl görecek bir polis memuru. irml İnecikte bakkal Halit, Samsunda Hasan Böylere Mektuplarınızı aldım. Cevap vereceğim. * Şişlide M. Rifat Beyer Bahsettiğiniz mesele benim çercevem haricinde olduğundan Artunuzu yerine getirmekte ma- zurum efendim. ç. rinlel ) el (© Zirsat hususutdaki açrunaş, Sap Posta'nın #ido sevap — Vürecektir. muru azam! nezaketle hitap etti: — Misis Ceksen lütfen şu ta- rafa buyurunuz: Kadın gösterilen yere geçti, hâkim önünde yığılı duran dos yadan iİlk kâğıdı aldı: — Misis Ceksen dün akşam sizi sokakta kendinize malik ola- mıyacak derecede sarhoş olarak gördüklerini “zannında bulunduk- larını,, söyleyorlar. Acaba bu zan- Kt larında yanılmışlar mıdır, dersiniz? Misis Ceksen aynı cürümle aynı hâkimin huzuruna bir de- fa daha gelmişti, beraat ede- rek çıkmıştı. Hakim bu nok« taya hiç temas etmiyordu. Yalnız bu mukaddimeden sonra İngiliz kanununun bir hususiyetini hatır- lattı: — İsterseniz bu vakanın nasıl olduğunu bize bir maznun değil, bir şahit olarak anlatınız, fakat bu takdirde yemin ile mükelle niz! Misis Ceksen şahit olarak dinlenmeyi tercıih ediyordu. Polis memuru: — O halde Misis Ceksen lütfen — yerinizi değiştiriniz, şu şahil mdalyesine geçiniz! Ceksen yerini değiştirdi sandalyesine — geçince söyleyeceğine — yemin atmıya başladı : ve şahi doğruyu etti, sonra & Efendim, dün akşam hususi hayatıma alt bir mesele dolayısile çok kederli idim, kafamda binbir dert vard. Derken birdenbire başım dönmeye başladı. Kendimi kaybettim, ne yaptığımı - bilmi- yoruml!,, Misle Ceksen hakikaten - iç- mişti, gerçekten serhoş olmuştu, fakat tevil ediyordu, kim bilir. Bu sarhoşluğuna belki ciddi bir tesssür sebep olmuştu. Hâ noktayı mı düşündü, yol tiyar hanımı 48 saat hapsa götür- | istirahatle mümkündür. mekte fayda mı bulmadı, bilin- merz, fakat şunu söyledi: — Misis Ceksen buraya ikinci defa olarak — geldiğinizi hatırl- yorum, sizden rica ederim, bir üçüncüden çekiniz, gidebilirsiniz! Ihtiyar H. çıktı, yerine genç bir külhanbeyi girdi. Hâkim dosye- den ikinci kâğıdı aldı. —Dün gece bir polis memuru sizi ( Çering Krus ) istasyonunda bir. centilmenin cebine elinizi sokarken gördüğünü sanmış, is- terseniz maznun olarak, isterseniz şahit sıfatile bu meselede bizi tenvir ediniz | Maznun yerini değiştirmedi ve mazuun olarak ınlıhııgı başladı: — Polis memuru doğru gör- müştür, fakat ben de kabahatli değilim. Çünkü gişenin önü çok kalabalıktı, sardalye istifini andı- rıyordu. Daigınlığıma geldi, kendi cebim yerine başkasının cebine Hâkim: — Olabilir, fakat dal- ginlik daima tehlikeli bir hasta- hktır. Şifası ancak bir müddet Sizi bir hafta müddetle ( Riding ) e gön- dereceğim. Mahküm çıktı, sıra Üçüncüye gelmişti, bu şekilde akşama ka- dar 49 dava halledildi. (47) si hükme bağlandı, ikisi mühimdi, polisin verdiği mevkufiyet tasdik edilerek Cinayet mahkemesine gönderildi. Şurasını da kaydedeyim: Bu polis hâkimi #on derece geniş sa- lâhiyete maliktir, ilk misalde gör- düğümüz gibi, mazmnuna, cürmü sabit görülse bile beraet kararı verebilir, ve bundan dolayı her- hangi bir makama hesap vermek mecburiyetinde değildir, Müddek- umumiye merbutiyeti de yoktur. Makamında mutlak — surette hâ- kimdir, azledilemer, tevbih edi- lemez, sorguya çekilemer, hiç kimseden endişesi yoktur. İşte —İngiliz mahkemelerinde görülen sür'atin başlıca sebebi bu- dur: Ufak tefek meseleler burada halledilir. Geriye kalanlar cinayet veya Hukuk mahkmelerine gön- derilir. Onlarda da ayni sür'at vardır. İkinci bir mektubumda size bu mahkemeleri de anlatınıya çalışacağım. Fakat — şimdilik size İngilir hâkimlerinin maaşlarının ne ol- duğunu — söyleyeyimi - Bu ha- kimliğe — ilk için — Türk parası — ile liri baş- lar, tedricen ziyadeleşir, cinayeat veya hukuk - reisliğine — çıktığı zaman (4000)1 bulur. Yalnız şuda var: Koca İngiltere'de cina- yet ve hukuk hâkimlerinin sayısı topu topu (25) dir. Çünkü ufak tefek meseleler lik merhalede | Bilmecemiz Geçen Bilmece- mizi Doğru Halledenler Birer küçük suluboya ala- caklar: Davutpaşa ortamektep 575 M. Muammer, Balıkesir Necatibey lisesi No. 58 — İzzet, İzmir — eu işleri dairesi şefi Macit Bey kızı Suat, İstanbul lisesi 505 Soyfettin, İstanbul ticaret moktebi — 1028 İrlan Bey ve Hanımlar. Birer lâstik top alacaklar. İstanbul 45 iuci mektep 102 Abbas Orhan, İstanbul 24 üncü mektep 280 Alâaddin, Kadıköy Bahariye caddesi No, 122 de Belma, Heybeliada Turan- zafer caddesi No. S1 de — Müzeyyen, Vezneciler Gincı — İlkmektep — wnif Sten Necmiye Fikri Hanım ve Beyler. Birer muhtıra defleri ala- caklar: Tekirdağ Hacıiilbey mektebi 399 Selçuk Hakkı, İstanbul Uluköy örtamektebi A 2 den 24 Selma, İzmir Yusufrisa mektebi 8 üncü sınıf Sabih Satfet, Gedikpaşa Ern lk talebesinden Serkis, birliği 3 üncü sınıf 48 Ne tanbul Dinel — İlkmektep Adana — Ö Kânünsani —m: 21 inci mektep 1 Kayseri — K. Bey kızı Fatma, Beyoğlu 3 mektep 68 Kemal Bey ve Hanımlar. Birer boya kalemi alacak- lar: Büyükadada Müşuk — Ziya Bey torunu Necati Zeki, Ankara İsmetpaşa aınıf 8 den Ali Kenan, İstanbul san'at mektobi 51 Hüdiye Avni, Bursa sanat mektebi smıf 4 ten 46 Mehmet, Fatih 11 inci mektep 299 Bülent — Bey vö Hanımlar, Birer mürekkepli kalem ala- cakları Kızıltoprak 6 mcı mekte; 4 üncü sınıf Sacit, Paşabahçe İncirkbş No, Si de Kemal Bey — oğlu Metin; Üsküdar Tunusbağı Hacı Eminpaşa sokak No, 44 Nedime, Vefa lisesi 846 Süleyman, Beyoğlu 29 uncu mektep #mnıt 4 ten 4 Hikmet Bey ve Hanımlal Birer kart alacaklar: — Veln lisesi 445 Rüknü, İzmit Ulugazi Ynei- tebi emıf 4ten — 323 Mehmet (»mgr. Erenköy Ethemefendi caddesi 106 Nö. Cihat, İstanbul 24 üncü mektep 407 Feridun, Eskişehir Millizafer mektebi 8 üncü sınıf 146 Zehra, Kütahya lise A 2 den 19 Ali Galip, Kadıköy Aram: yyan mektebi sımıf $ ten Onnik Aynastaj Kütahya lise £ den 47 Osman, Â a D. Y. U. M. tabtrirat müdü- rü Behçet ğlu Tekin Alp, C oğla Mollafenari sokak No. 10 di bahat Abdullab, Kütahya — lise 2 del 217 Nuri, Nişantaş kız ortamektebi &1 Samahat, Bursa örtamektektep B 3 ten 281 İsmail Hakkı, Konya — Akifpaşa mektebi 27 Kadriye, Davutpaşa - orla- mektebi 322 Muzaffer, Beyoğlu 9 uncu İlkmektep Osman Konya kız tatbikat mektebi sınıf 5 ten 158 Kemal L Aksaray Hilâl mektebi sınıf 2 den Umran Risa, Avkara P.T.T. hariol besaplar kaleminde Ahmet Bey oğla Nejat, Avkara Ticaret Hisesi — 4 ünotl snıf 155 Saadet, Heybeliada) ortamek- tep 13 Servet, —Ankara Cümhuriyet likmektep sınıf 3 ten 454 Cemal, / kara O. K.Z. mektebi 4 üucü devre 75 Ariz, Ankara Necatibey- İlkmektebi 3 üncü sınıf 349 Kemal Müustafa, Ban- dırma — örtameklep sinif —1 den 116 İhsan, İstanbul jandarma mektebi Ni« hal Adil, Ackara COazi İisesi — 6 Yaci smf Günhan Taelât, Tekirdağ t bank muavini Sait Bey kızı İstanbul kız hessi 296 Nermin Hamdi, İstanbul kız ortamektabi 8 Nihal, An« KA bi 116 Macih Hüseyin, Corlu Süc Hikmet, İstanbul aat Sabahattin, İatanbul erkek lisesi 684 Firuz, Samatya 29 uncu sınıf &ten Zeyn Alaşehit İikmektep #muf 3 ten 818 Cemalettin, Ackara siraat V. muhasebe kulemins de Nusret Bey kızı Muzaffer, İstanbul 2 inci mektep 164 Hilmi Tahsin, Konş mektebi 687 Sırrı Bey r ve bu (25) hâk'n mühim meseleleri hallet- meye kâfidir. Yalnız unutmadan kaydedeyim: Hâkimlerin maaşla$ rından bahsettim, kelime )erindj değildir, buna pek haklı olaralı tazminat demek lâzımdır, çünkü hâkimin mevkii her yerde oderece büyüktür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: