15 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

15 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Haâdişeleri c Londra Melburn Yarışı Londra - Melburn, Hngiltere - Avusturalya —are- sında tertip edilen tayyare yarışı mü- nasebetile Times gazetesinin okuyucularından biri N: W. imrasile gazete müdürüne şu mektubu göndermiştir : Tayyareci Skot ile Blekin Lon- drayı Melburna - (77) #saatlik bir zaman zarfında bağladıkları şu dakikada Avusturalyanın Kromer şehrinden namına gönderilmiş bir kartpostal aldım. Bu kart 18 Temmuz 1907 senesinde, yani bundan tam 27sene evvel postaya verilmişti.. Buna postacı azizliği denir ki emsali yalnız bir memlekete mün- hasır değildir. Her memlekette türlü cilvelerle tecelll gösterir. ** Memlekette kuvetli bir lapizim Meksikada | tesisine çalışan içki iptilâsı | giddetli bir alko- lizm mücadelesi yapmaktadır. Or- taya sürülen bir istatistike göre 1928 senesinde federal Meksika #rarisinde alkollü içki satan 95 bin müesaese vardı. Memlekette mevcut mektep adedi ise 18,462 idi. 1928 de Meksika arazisi 300 milyon İltre alkollü içki istihaal Bunun 185 milyon litresi (pulk) denilen husust yerli içki 70 mib yon litresi bira, 32 milyon litresi de rakıdır. Bütün bu içkiden harice bir Hitre çıkmamış, hepsi dahilde is- tihlâk edilmiştir. Meksika maarif — nezaretinin resmi gazetesi olan El Mastro rural, bu vaziyet karşısında: “Genç nesiller arasında mü- tereddi mevzu nisbetinin çokluğuna hayret etmemeliyiz!,, diyor. * Komünizme meyli iİle maruf olan Amerika mu- harrirlerinden Up- ton Sinelair Ame- rikanın Kaliforniya valiliğine se- çilmiştir. Komünizme karşı büyük bir ihtiyatla hareket eden Ame- rikaldar aramnda, bu seçme, çok garip bir tesir yapmıştır. Fakat kısa bir zaman sonra, Upton Sinc- lair'in bir yanlışlıktan istifade et- tiği anlaşılmıştır. Şöyle ki: Iktidar mevkinde bulunan demakrat par- tinin propaganda müdürü M. Fariy, bu seçim hkkında şifreli kâğıtlarla sağa sola talimat verir- ken onun şifrelerinden birini, bir daktilo yanlış de şifre etmiş ve bu süretle maruf bir muharrir ve ayni zamanda şuurlu bir komü- nist olan Upton Sinclair demok- rat partinin yardımı ile Kalifor- niyaya vali intihap edilmiştir. Bu hadiseye, bütön dünylı hâlâ hayret etmektedir. Kasım 30 15 2 nci TEŞRİN 934 & — Arabi LA 6 Şaban 1353 Rumi 2 2 et Teşrin 118) Vakit | Eva »| Vassti Exa 1 | Vaunt ıs l6 Maeksika hükümeti | Güneş Akışam (12 — (10 81 Öğle | T 06 |t 58) Yatai ıı;lıın Hladi. |Y G3 | 14 36 Ümsask | I2 125 06 |) l —Bize Yabancı Gelen Memleketlerde — | Valantınonun Cesedi Mezarsız Kaldı. Senelerce: Evvel- Ölen” San'atkâr Bugun Bir Hu Hıngınn İçinde Kendi ŞY Kondıne Kurumıya Biırakılmıştır ! Amerikada Cenaze Merasimi Nasıl Başlar, Nasıl Biter, Başlıca Safhaları Nelerdir? Aşağıdaki — aatırları — geçenlerde ( Halivut'la ) bir tetkik seyahalı yapsa meçhur HFranaız müharriri ( Fransis de Kruvaset) nindır. Holivut'tan çıkmıştık, — deniz kenarında, “salıncak,, tan tutu- nuz da "Montany Rüs,,© varıncıya kadar — binlerce — eğlenceyi bir araya toplıyan eğlence parkların- dan birisine gidiyorduk. Pazardı. Açık — elbiseli gençlerle çıplak | bacaklı şan çocukların kahkahı- | harı biribirine karışıyordu. Arkadaşım Flarey otomabilden inerken: — Bu taraftan gireceğiz, dedi. Maamafih ben eğlence yerine fazla yaklaşmıyacağım. Zavallının beni görmesini İstemem, fazla müteessir olacaktır. “Zavallı,, sıfatı iİle bahsettiği kimdi, bilmiyordum, sonra öğren- dim. bir İstikamete dikmiş: — Bakınız, diyordu. Baktım. Barakalardan birinde, yüzüne alçıdan bir maske geçirmiş, bu maskenin dudağı örten kısmını kırmızı boya ile boyamış, bir palyaço, yumurta İle dolu sepet- lerin gerisinde, canlı bir nişangâh )hı.liıde duürüyordu. — Çocuklar rını açarak bütün kuvvetlerile bu alçıdan maske takan adamın yüzüne fırlatıyorlardı. O, kâh başını sağa çevirerek, kâh sols dönerek — yumurtaları — hedeften kaydırmaya - çalışıyor, muvaffak oldu mu, bütün bakanlara sirayel eden bir kahkaha ile gülüyordu. Bazan da bü yumurlanın İsahgt ettiği oluyordu. O zaman iyi nişan atan çocuk vadedilen mü- kâfatı alırken, palyaçonun arka- #sında duran beyaz elbiseli piyero kıyafetinde —başka bir çocuk, palyaçonun — yumurtaya — bulanan yüzünü mendille silmeye - çalışı- yordu. Arkadaşım bu çocuğu göste- rerek kulağıma: — Kendi — çocuğudur, — diye | mırıldandı. — Olabilir. Fakat © kimdir? — Düşününüz, arayınız, belki yöz defa alkışladığınız bir sima- dır, bulursunuz! Çoçuk babasının yüzünü te mizlemişti, ve şimdi onun kısa bir müddet için çıkardığı maskeye beyaz podra serpmekle meşguldü. Bu kısa müddet içinde kafamın derinliklerinde başka sima belirdi, evet, belki yüz defa görmüştüm, yüz defa alkışlamıştım, sinemanın | en komik aktörü idi, afişin Üze- | rinde sadece onun İsmini görmek bile filmin güzelliği hakkında bir kanaat uyandırırdı. Arkadaşıma: — Mümkün değil: O, olamaz, diye söylendim. — Odur, bilâkis! e Bizi şebire geliren otomobilde soruyordum: — Bu işi çoktan beri mi ya- | piyor? — Iki yıl oldu. — Peki amma, kendisine yar dım edecek bir dosta damı yoktu?. | — Tik zamanlarda, arlık mo- | dası 'geçip te sinemada iş - bula- | yumurta satın alıyorlar ve kolla- | î Arkadaşım bu defa parmağını | Holivutta bir geco manzarasi.. madığı zamanlarda yardım edenler | | olmuştu, fakat sooraları.. i | lemeadi, Cesşedini muvakkaten senar- | Bundan başka da burada ölüm Kresake do Na veKaSEKEReERAR A cARAN BETE KELeLeLeRArRcESEN ErENE Şehre yaklaşmıştık, —dostum cümlesici yarıda bırakarak bana | bir hangar gösterdi. | — Bakınız şu binaya! (Valanti- l Dün meşhurda, bugün bir palyaço oldu ne) nun cesedi orada kuruyor! — (Rodolf Valantino) nun mu? — Evet parası yoktu, gömü- yocu — Jün Mathis'in — moezarına koymuşlardı, — fakat — Mathis'in varisleri geçenlerde mezarın yarı- sıni buşkasına satımca (Valantino) yu eradaa çıkardılar. Şimdi han- | çarın içindedir, bekliyor. | Hayretteydim : | — Nasıl? Diye söylendim, Va- | lantinoyu bu kadar - çalıştıran | sötüdyolardan — hiçbiri de bu İşi Getine almadı m? Dostum güldü: — Anlaşılan siz. (Holivat) un e olduğunu anlayamamışsınızdır. başka yerlerden çok farklı telâkki edileu bir hâdisedir. Yarın sabah Üz Garetenin esas yarısile sültunun ikl satırı bir santim) seyılır. — 5 . dee Sayfasına göre bir santi- sin ilân fiatı şunlardır: 3w Bir “ gantimde — vasati (8) kelime ” vardır. d İnce ©e “Balın gazılar tıuaddın yere gö sanfimle ölçülür. | yıflamıştı. serbestmisiniz, bir cenaze mera- siminde hazır bulunmak ister mi- siniz? — Bir cenaze merasimi mi? — Evet, görürsünüz! * Ertesi gün, cenaze merasiminin | (12) de olmasına rağmen ben de- kuzda hazirdım. Bavulumun içinde bir tane seyyar kıravat bulmuş- tam, bir matem eldiveni alması “çin de otelin garsonunu şehre yollamıştım. Elleri boş geldi: — Şehirde böyle birşey yok- tur, diyordu. Arkadaşım işi çok olan bütün “adamlar gibi zamanında, yani ona tam çeyrek kala geldi. Otomobil- de giderken merak ettini: — Kimin gidiyoruz? cenaze merasimine — Sinemalarda “müteharrik resimler,, yapan — bir san'atkâr vardı, (kurbağalar saltanatı) deye tanıman bir eserde kısmen çalış- mişti. Bu eseri bütün âlem gör- dü. Hatırlamıyor musun? — Şöyle böyle! — Her neyse şimdi onmau cenare — merasimine — gidiyorur, zavallı, muhtedir bir san'atkârdı. Fakat son zamanlarda gözlü za- Işinden — çıkardılar. Hastalandı öldü, geride bir kadım bırakıyor, zavallı daha kirk ya- şında bile değildi. Fakat siz ne- den siyah giyinmişsiniz? - — Âdet değil mi? Arkadaşım cevap — vermedi. Otomobilini geri geri yürüterek şimdiden — birçok — otomobillerle dolmuş olan bir parka sokmuştu. Indik, bana bir binayı gösterdi. — Oraya gideceğiz! — Olur, fakat kilise nerede? — Kilise mevzubahs değildir, hiç değilse bugünlük! — © halde (morg)ğa mı g- diyoruz? — Hayır, fakat biraz çabuk yürüyelim, geç kalacağız! * Geç kalmamıştık, — takriben otuz kişi, tiyatromsu bir yerde, kapalı bir perdenin önünde bek- liyorlardı. Fotöylerin önünde bir kadın vardı, ağlıyordu, — birden erkestra başladı, bir matem havası çalıyordu, perde açıldı ve bana, lec Gönderinit| Size Tıbınlınuı Söyliyelim Resminizi kupon ile — gönderinle Kupon diğer sayfamızdadır. Resminizi 86 Ankara: F. Hamımı: Süsü ve lığı aever, Pek se tavurlu değildir. B suaiyetlerinin gizli vansını — tercih Kolaşlıkla samimi maz. Sureti umumi de çekingen bir vardır. Çok — ka maz fakat çok dikkatli olabilir. <. 32 Ankara: Şükrü Bey: Ku delik ve görzü açıktır. Alayı, şakayı kever, gününün büyük bir kummı neşe ile geçi- rebilir. Derin düşüne- rek kendisindi üzüntü- lere kaptırmak, hüri- yet bağlarını mkmak niyetinda değildir. Te- sudüflere tabi. olmağı tercih eder. BA i:ılu.ehh Te B Enver Bey: Muhili bulmudıkça ağir bi mahçup ve wlııı bahsedilmesini —i arkadaşlarının şakı rına tahammül gösle meğe çalışır. - Kız Şi zaman daha — çe olur. Kafamnı hi ince ve dolambaçlı şeylerle yorı Muamelosinde daha ziyade açık olduğu gibidir. < 40 İstanbol: Nuri İhsan Bey: (Resminla dereini İstemiyor) Zeki ve intizamperver bir mekidi iyetlerini muhalara eder. Kaf sile çalışmakta muvalfak olabilir. vur ve hareketlerinde — muvaffakıy! hakkında ümit verecok manalar dır. Canı tatlıdır. Tehlikelere karşı kingen ve fasla ihtiyatkârdır. - 41 Exkişehir; ah Etendi, ( Resminin istemiyer ) Gizli bir elemin esiri imiş aei derli ve hazin bir tavrı vardır. N ren neşelenir. Fazla konuşmaz. FJ sözleri manâb ve kuvvetlidir. babsinde — maneviyata — mukaddoı İazla ehemmiyet verir, Para işleri! itimat edilebilir. - 3 Adanada yağ fabrikasında kinist Mustafa —Beyı Fotoğeni Kline ait — gönderdiğiniz kupon mektup meyanında fotoğrafımz z eimemiştir. Bu cihetten bahı fotoğrafınızı gönderiniz. Ayrıca kup! lüzüum yoktur - elendim. < 20 Alyonkarahisarı Sedat Zeki ve olduğu ” gibi görü mütemâ yildir. Yalnız bir par ça dür. Bir şeyin neticosini bekle; çabuk aızlanız. Ailesi mubitinde düğü teabil cereyana — tâbi intizam — kayitlerine — riayetkâr Süde ve temiz giyinmesini bilir. M& fantlerini yalnız nelsine — hasretı Coınıırt olabilir. “Beni hakikaten şaşırtan bir m: zara gösterdi. Bir konferans masasının k' narına camdan bir köşk ya lardı. Bu köşkün içinde bir se vardı, sedirı mütebessim adam — oturmuştu. — Bizi - seyi diyordu. Bir hıçkırık işitildi sahnenin bir kenarından b bir adam belirdi, masanın Üü rinde duran sürahiden bir yud su içti. Sonra ölü hakkında kaç medih kelimesi söyledi, son! perde kapandı ve herkes di çıktı. Yolda arkadaşım a: yordu: — Camın içinde gördüğün adam ölüdür, giydirilmiş, yt gözü —boyanmış, oraya — gel rilmiştir. Merasimin üst tarli! görmek — istemezsiniz — samıcılf Bu cesedi şimdi soyacaklar fırında — yakarak külünden parçasını ailesine vu:ulderdıl — Demek bürada ölüleri H yakıyorlar? — Bazan gömdükleri de ol Paraya bağlı bir meseledir. — — Fransis de Kruvasel —

Bu sayıdan diğer sayfalar: